- 799 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
MİRAS
MİRAS
Geçmişin mirasını geleceğe taşıyacak olan belki bir yumak iplikten çıkan örgü zincirinin halkaları sayesinde gerçekleşecekti.Çınarlar yaşlanacak,sehpalar eskiyecek, ahşap duvarlar bir bir dökülecek ama o örgüye atılan her zincir geçmişin solmayan filizlerini canlı tutacaktı.
Geçmişle gelecek arasına kurulacak köprü, bir örgü şişinin ucundaki maharetle imar edilebilinirdi.Kısa kalan bir ömre inat bir yumak uzun iple yapılacak motifler, bir maziyi sonsuza kadar yaşatılacaktı.
Eskitilemeyecek bir miras, yılların derin çizikler attığı yaşlı bir elden çıkıp, bahar dallarındaki taze sürgünlerindeki bir gençliğin ellerine bırakılacaktı.
Güneş gri bulutların arasından sızmaya çalışarak, yorgun aydınlığını pencerelere düşürmekte zorlanıyordu.Rüzgar ıslığının yanına birkaç iri yağmur damlasını alarak ahşap evin camını kırmak istercesine savurmaya başlamıştı.
Güneşin aydınlığından utangaçlığa bürünen gece; etrafa sardığı tüm karanlıkları, çıkınında toplayıp, başka bir yarım küreye çekilmeye başlamıştı.Yağmur sadece kendi bildiği ezgiyi saçaklara vurarak ritim tutturmuştu.
Mutfak lavabosunun tam sıkılmamış musluğu, yağmurdan biraz daha ağırca,lavabo çukurunda duran boş kahve fincanını taşırıyordu..
Musluktan düşen damlalar, fincanı taşırdığı yetmez gibi yemek masasında baş koyup, akşamdan uyuyakalmış, sarı saçlı kızı da kaldırmayı başarmıştı.
Kız başını yastık yaptığı defterden ayırdığında defterin ara sayfaları onun yanağında kırmızımsı, belli belirsiz bir çizgi oluşturmuştu.Yarım kalmış uykunun artıklarını göz altındaki torbalara atmış bir şekilde başını rüzgarın, yağmurla taşladığı cama çevirdi.
Sol kolundaki saati daha iyi görebilmek için avuçlarının içiyle gözünü ovalayıp saatine baktı.Vücudunu esneterek yağmurun vurduğu cama doğru yaklaşıp dışarı baktı.Yağmur dışarıda dağınık şekilde küçük gölcükler oluşturmuştu.
Bir kaç küçük serçe yağmurdan korunmak için evin ahşap kirişlerde tüylerini kaparmış, yağmurun dinmesini bekliyordu.
Kız kirişlere sığınmış serçelerin durgunluğuna gözleriyle ortaklık yaptıktan sonra yarım kalan uykusunu tamamlamak için yatak odasına çıktı.Elinde götürdüğü defterleri yatağın yanında duran etajerin üstüne bırakıp, derin bir uykuya dalmıştı.
……
Kız, dondurulmuş bir zamanın kıyısındaki düşlerinden sıyrılarak uyandığında, saatler öğlen vaktine yaklaştığını haber veriyordu.Üst katın lavabosunda yüzünü yıkadıktan sonra odasından dün marketten almış olduğu poşetle aşağı indi.
“ Günaydın anne.” derken, sol eliyle yanağına gelen saçlarını kulağının arkasına götürmüştü.
“Günaydın kızım.Uykunu iyi al diye seni kaldırmaya kıyamadı.”
Yaşlı kadın bunları söylerken bir taraftan mutfakta kahvaltılık bir şeyler hazırlıyordu.Kız annesinin yanına yaklaşıp ona yardım etmeye başladı.
Dışarıdaki sağanak yağmur sabahki şiddetini yitirmemişti.Kızın, tek kişilik yapılan kahvaltısına, yaşlı kadın fincandaki çayını içerek eşlik ediyordu.Kız önünde bulunan kahvaltı tabağındaki yeşil zeytinleri büyük bir iştahla yerken,yaşlı kadın kızının masanın köşesine koyduğu parlak jelatinine merakını belli etmeksizin bakıyordu.
Kız son atıştırdığı lokmasını bitirir bitirmez konuşmaya başladı.
“Anne bana bu zeytini nasıl hazırlığını da öğreteceksin olur mu ?”
Yaşlı kadın, küçük bir gülümsemeyle,
“Kızım sen yeter ki iste.Sana öğrendiğim her şeyi öğretip miras bırakmak için yıllarca sabırla bekledim.” dedi.
Kız o anda masanın köşesinde duran jelatinli paketi annesine uzatırken,
“Bak bunları da yapmayı öğreteceksin.” dedi.
Yaşlı kadın az öncesine kadar dakikalarca merakla izlediği paketi alıp jelatinini ,açtı.Paketten çıkan üç açık mavi ip yumağı,onun gözlerini gökyüzündeki bulutlar kadar nemlenmişti.Eğer yıllar gözlerindeki yaşları kurutmasaydı, gözleri tenindeki çorak çatlaklıkları çoktan sulamış olacaktı.
İçindeki duygularının, ses tellerine verdiği cılız bir sesle,
“Sekiz yaşındaki çocukluğun geldi şimdi aklıma.İlk hırkanı örerken, sen saatlerce hareketsiz durup beni izlemişti.Sana bakarken, elime batan şiş yüzünden sen hep o günden sonra örgü örmekten kaçmıştın.Ama şimdi yıllar sonra bunların hepsini öğrenmek isteyişin….” dedi.
Yaşlı kadının şaşkın bakışları arasında; kız yerinden kalkıp koşar adım, üst katta unuttuğu örgü şişlerini kapıp, annesinin yanına geldi.Kız içindeki geçmiş yılların boş derin kuyusunu bir anda doldurmak ister gibiydi.Annesinin gözünde uçuşan sevinç kelebeklerinin daha da yükseğe çıkması için,
“Mazeret kabul etmiyorum.Hemen başlıyoruz.Sen bana, ben sana birer atkı örmeye başlıyoruz. Şu dakikadan itibaren hem de.Bu kış senin ördüğün atkıyı boynuma sararak geçirmek istiyorum.Bu arada hemen bana şu zincir yapmayı öğret.”
derken, bir şişi annesine uzatmıştı.Kız yemek masasının bir sandalyesini,annesinin sol yanına çekip, oturdu.Sekiz yaşındaki çocukluktan kalma bakışlarıyla, bir süre öylece izledi.
Annesi yaptığı birkaç zincirden sonra elindeki başlangıç örgüyü masanın üzerine bıraktı.Küçük bir çocuğun eline ilk kalem kavramasını öğretir gibi kızının elindeki şişin ve ipliğin tutuşunu göstermeye başlamıştı.
Kırışmış bir geçmişin elleri, geleceğin filizlerini açtıracak olan bir genç kızın ellerinde buluşurken, ilk miras ilk elden aktarılıyordu.
Ve yapılan her zincir geçmişle geleceğin bağını kuracak mihenk taşına dönüyordu.Bir örgünün yün ipliklerinden oluşan her motif, geçmişin boşluklarını şimdiden azar azar doldurmaya başlamıştı.Bir annenin en büyük mirası geleceğini yaşatacak kızının elindeki zincirlerle örülüyordu…..
....kalvye beni yormaktan hiç bıkmıyor...
sakince bir bölümdü işte...
yazmamaktan iyidir işte...
YORUMLAR
Boşluklar, her imkana rahatlıkla kavusabildigimiz düz dünya düzeninde iliskilerde en cok hissedilen ve doldurulamayan derin maneviyatlar.Belki bır cok seyden daha kolay bizi basarıya götürecek, insani özelliklerimizi hatırlatacak nitelikteki basit davranışlar ne önemli hazinelerdir gecmisten geleceğe bağ oluşturacak nitelikte.Biraz dikkat, biraz özen ve algılarımızı dış dünyaya, sevdiklerimize kapatmama gercek derinliğe inmemize sebep olacak formül galiba...
Harikulade bır kurgu
Tebrik ederim
Dostlukla
DİLEK YILDIZI
şiirden sonra sıradan öykümü okudunuz ya onur duydum...
umarım bu yorumu hak edebilecek kadar bölüm çıkarabilirim...
en derin saygılarımla..
teşekkürler....
İpekyildiz
Yorumuma deger verip renklendirdiginiz icin teşekkürler.
Saygı ve selamlarımla
DİLEK YILDIZI
ben kendimi bilirim...keşke ama keşke bu sözleri hak edebilsem...
ama inat ettim kendimi kendimle yarıştırıp bu tür güzel yorumları hak etmeye...
hırsım var kötüde olsam iyi bir yolda yazmaya...
bu yorum hak ettiği kadar renkli bence.o yüzden teşekküre zaten gerek yok asıl ben teşekkür ederim...bu sözlere...
en derin saygılarımla....
DİLEK YILDIZI
Abim ilgin için çok teşekkür ederim, en derin saygılarımla....
Hımmmm güzel ,düşündürücü Anne ,kız ilişkisi bağlılık, miras konusunda para ,pul maddiyat değil ömür boyu kalacak el yatkınlığı tebriklerimle sevdim hikayeyi
DİLEK YILDIZI
Kız annesinin yokluğunda onun öğrettiklerini ilerde yaparak hatırlar,
Anneyse bu öğrettikleriyle kızının aklında klacağını düşünür ve duygu mirası öğretilen ve öğretilerle geçmiş geleceğe taşınır....