- 691 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SİYASET KARİNESİ
SİYASET KARİNESİ
Son zamanlarda ülke gündeminde bulunan konular ile alakalı oldukça derin çelişkiler yaşanmaktadır. Hükmet politikalarında da bu duruma paralel çelişen olgular gözlenmektedir. Yenidünya düzenin bir parçası olan Yeni Ortadoğu projesi ve bununla birlikte Arap Baharı neticesinde insanlığa verilen zarar ve tahribatlar ortadadır. Dolayısıyla insanlık kendisini bu kaybetmişlikten hipnoz olmuş durumdan maalesef kurtaramamaktadır.
En son Suriye süreci insanın içini acıtmaktadır. Amerika seçim süreci için gerçekleştireceği pratik olgularını ötelemektedir. Stratejisini müttefikleri vasıtası üzerinden hunlarca uygulamaktadır. Suriye halkları birbirleri ile savaştırılmakta tam da Amerika ın istedikleri olmaktadır. Kamuoyuna Bir hafta Suriye hükmet ordusu övülmekte, bir hafta muhalifleri böylece savaş psikolojisini insanların bilinçaltına yerleştirmektedirler. Ve böylelikle kamuoyu savaşı meşru bir yöntemmiş gibi algılamaktadır. Oysa! Hiçbir omurgasız neden için savaş meşru sayılamaz!... Daha düne kadar o ülkelerde huzur ve güven vardı. İlişkiler normaldi! Peki ne oldu da insanlık bu hale geldi.Kapitalist sistem sömürü ile beslenmektedir.Artık sömürü yöntemleri değişmektedir.Kendi öncelikleri üzerinden dünyanın bütün kaynakları üzerinde tasarruf yapıyorlar ve onları kendi emelleri için kullanma emelleri güdüyorlar.Tabi bu süreçte bunları tek başına yapmıyor.Artık eskisi gibi ülkeleri işkal etmiyorlar.Sadece Ülkeyi yöneltenleri kendi saflarına katarak ” Ülkeyi yöneten benim kontrolümde ise o ülke benimdir mantığını güdüyorlar”.Böylelikle kapitalistler emellerine kolay ulaşıyor.Dünyanın kaynaklarını kendi çıkarları için kullanıma açıyor.Duyarsız insanlık ta bu olup bitenleri seyretmektedir.Ne acıdır ki!... Türkiye deki muhafazakâr çevreler bile sırf hükümet muhalifleri desteklediği için; Suriye hükmet yanlısı olan binlerce Müslüman’ın ölümünü meşru görmektedir.
Türkiye gündeminin de dünya gündeminden aşağı kalır yanı yok. Hükmet en mühim konularda aşırı çelişkiler yaşıyor. Söylem ile pratik uygulamaları birbirini tutmuyor. Özellikle dış politika konusunda açıkça zaaf yaşıyor. Amerika ın tavrı konusunda oldukça kapalı çekinceleri var ama bir yerde de buna karşı koyamıyor. Türk askerinin Irak’a gönderilmesi ve yabancı ülke askerlerinin Türk topraklarında bulunmasına ilişkin tezkerenin reddedildiği süreç Türkiye tarihinin önemli geçmişte önem arz eden günlerinden biri idi.Bu günlerde tekrar konuşulmaya başlandı.Amerika’nın Türkiye ilgili tasarruflarını bu çerçeve ile bağlantılı yapması aleni biliniyor.Strateji açısından NATO kop setine bağlı olarak beli kurumlarda oldukça zor süreçler yaşatmaktadır.Hükümet bu kartı bile, bile süreci pozitif hale kendi lehine çevirme çabası içinde görülüyor.Örneğin askeri çevrelere sizi aklıyorum diyor geri dönüyor kendi tabanına bunları cezalandırıyorum diyor.Yıllardır Çağdaş medeniyetler seviyesine çıkma ve ittifak kurma süreç söylemlere bakılırsa iler tutar yanı olmadığı görülüyor.Daha içerde sosyal demokrasiyi kural ve çerçeveleri ile inşa edememiş, Adalet,eğitim ,sağlık gibi öncelikli konuların piyasacı anlayış üzerinden rotasyonu kısa vadede çözüm gibi görünse de BİLİMSEL , NİTELİKLİ ve DONANIMLI öngörü olmadığı için sadece piyasacı mantık üzerinden hedeflenen çözümler uzun vadede problem olacağı aşikar.
Özelikle” Kürt sorunu” kambur olarak önünde durmaktadır. AKP’nin Kürt sorununu çözme iradesi ve programı yok gibi görülüyor. AKP Kürt nüfuslu oyları nasıl İslam sentezi üzerinden kendi saflarıma katabilirim ve bir yandan da Kürt siyasetini etkisizleştiririm rolü yanında içerde iyi söylemler söylerken, sahada ise olağanüstü durumlardaki en acımasız güvenlik yöntemlerini uygulamaktadır. Özelikle seçilmişlerin gözaltında olması halkın seçme iradesini yok saymaktadır.
Dolayısıyla ortak yaşam adına bütün halklar birbirlerine saygı duyarak temel haklar konusunda bir irade oluşmasına siyasileri zorlayabilirse ancak sorunların çözümü noktasında da bir ivme kazanılabilir. Özellikle yeni anayasa çalışmalarında bir dayatma olmadan gerçekten ortak yaşamı kolaylaştıran bir hukuk anlayışı hâkim olursa süreç normalleşecektir. Artık Türk ve Kürt anneleri barış olgusunu yüksek sesle söylemelidir.
Gittikçe adalet duygusuna olan güven kaybolmaktadır. Tutuklu milletvekilleri durumu, tutukluluk sürelerinin uzaması CUMUK ile çelişmektedir. Yeni anayasa çalışmalarında uzlaşma komisyonlarının olmasına rağmen karşılıklı önceki deneyimlerden kaynaklanan samimiyetsizlik önyargısı bulunmakta. Cumhurbaşkanı kim olacak beklentileri ve siyasetin gelecekle ilgili belirsizliği teşkilatları bunamış durumdadır.
Muhalefet ise siyaset üretme konusunda oldukça çelimsizler. Muhalefet partilerinin öncelikleri çeliştiği için önemli konularda siyaset üretemiyorlar. CHP ülkenin mevcut sorunlarına bakış açısı esasen değişmiş değil. Usulen bazı revizeler yapsa da hala ulusal vesayet anlayışı içindeki bakışını değiştirememiş görünüyor. MHP de siyaset üretemiyor. Alışıla gelen milliyetçi söylemlerinin dışında bir şeyler üretemiyor. BDP zaman, zaman siyaset üretme çabası olsa da özellikle Kürt sorunu ve ülke barışı konusunda söylemleri dışında gözle görülür inisiyatifler alamıyor. Muhalefet partileri meclis içinde ortak noktalarda birlikte siyaset üretme hüneri gösteremediği için sorunlar yumağı gittikçe büyüyor.
Ekonomideki dar boğaz sıkıntılı geçiyor. Gerileyen büyüme rakamları. Ekonomi çevrelerinin süre gelen teşvik beklentilerinin gecikmesi yüksek sesle dillendiriliyor. İşsizliğe paralel istihdamda ki ani düşüş ve büyüyen cari açık ekonominin riskli bir dönemde olduğunu gösteriyor.
Sonuç olarak dışa bağlı kalmadan ülkemizdeki sorunları siyaset üstü bir yaklaşım sergileyerek çözme konusunda irademiz olacak mı? Yoksa sorunların nitelik ve nicelik durumuna bakıp öteleyecek miyiz?
Mutlu bir gelecek temennisiyle,
Sunay Karataş
13.08.2012
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.