- 1386 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
DEĞİŞMEK VE DEĞİŞTİRMEK İÇİN
Şikayet edenin kendisi bir açmaz içindedir.Düşündüklerini yapamayanlar ya da yapmayanlar için yapmadıkları hususlar can sıkıntısı oluştururmuş.Bu da kendinden kaçan insanların başkalarını şikayet etmesine neden oluyor.
Aslında kişi yapacaklarını ertelememeli;çünkü “Bu günün işini yarına bırakma.” yarınki meşguliyetlerin yoğunluğundan yada yarını bu günden kestiremediğimiz için olumsuz şartlardan dolayı işimizi yapamayacak hale gelebiliriz.
İnsanlar zayıflıklarını hep geçiştirmeye çalışırlar,aslında zayıflıktan kurtulmanın tek yolu, aciz olduğumuz durum üzerinde çalışıp gayret ederek;bu durumdan kurtulmaktır.
BATILIN İŞGALİ
Bir alimin dediği gibi; “Kendini Hak ile meşgul etmeyenleri batıl işgal eder.”Yapılması gerekenlerle,kendimize fayda sağlayacak meşguliyetlerle, çevremize yarar sağlayacak etkinliklerle uğraşabilenler çevresindeki olumsuzlukları görmeye imkan bulamazlar.Gördükleri olumsuzlukları gidermek için uğraşır ki; hayatını olumsuzlaştıracak hiçbir şarta boyun eğmesin!
İşte tam burada düşünce devreye giriyor.Çevresindeki olumsuzlukları gidermek için çevresiyle iletişime giren insan oğlu, dert ve tasaları gidermek için kendini düşünceye sevk eder.Düşünmeye başlayan insan olayları,olanları, yapılanları,haberleri takip etmeye başlar.Düşünce ufkunu açabilmek için düşünenlerin düşüncelerine ihtiyaç duyar. Buna ulaşmanın tek yolu düşünenlerin düşüncelerinin yer aldığı eserleridir.
BİLGİNİN ANAHTARI…
Kitaptır bilginin anahtarı.Kitap okumaktır düşüncelerin kaynağı.Her okunan kitap yeni bir açmazı sona erdirir.İşte düşünmeye başlayan insan eksikliklerini giderebilmek için değişik kitaplar okumak okumalıdır. Okudukça dünyası genişler,okudukça insanları sevmeye başlar,dünyayı sevmeye başlar, hatta dertlerini bile sevebilecek yürek enginliğine kavuşur.
Ben hayatımı yaşarım, ancak kendi hayatımdan sorumluyum kolaycılığına kaçmamalıyız.Çünkü evrendeki bütün varlıkların görevleri var,yetenekleri ve içgüdüleri düzenleyen güç onları bu görevlerini gerçekleştirmek üzere düzenlenmiştir.
Sorumluluğunun bilincinde olan insan, okuma ihtiyacı hissedecektir. Şimdi kendimize bir takım sorular sorarak nasıl bir sorumluluğumuz olduğunu bulmaya çalışalım. “ Evrendeki varlıkların hepsinden daha güçlü donanıma sahip olan insan acaba hangi görev için bu evrendeki yerini almıştır?”diye can alıcı soruyu sormalıyız.Bu sorudan kaçındığımız sürece hayat boyu mutsuzluğu ve doyumsuzluğu yaşamaya mahkum oluruz.
SORUMLULUĞUMUZ NE?
Sorumluluğumuzun tespitinde toplumumuzun karakteri bize yol gösterecektir.Toplumumuzun ait olduğu dünya görüşünün oluşturduğu bir prototip karakteri olmalıdır.Türk milletinin prototip karakterine Müslüman Türk milleti diyoruz.
Müslümanlar hayatlarını Allah-ü Tela’nın indirdiği Kur’an-ı Kerim’e ve ondan kaynaklaranın milli kültüre göre şekillendirdikleri için;vazifemizin de oradan “Emr-i bil ma’ruf, nehy-i anil münker” olduğunu öğreniyoruz.Yani iyiliği yaygınlaştırmak, kötülüğü engellemek için çalışmaktır.Bunun için İRŞAD vazifesi her Müslüman’ın vazifesidir.Bu vazifemizi ifa edebilmek için gerekli şartları ve yöntemlerini ancak Kur’an’ı Kerim’i ve Peygamberimizin hadislerini okuyarak öğrenmek zorundayız.
İnsanları bildiğimiz doğruları yaşamaları için ikna edebilmek bazı bilgilere ulaşmakla mümkün olacaktır.Bu bilgiler yaşadığımız toplumun siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel şartlarını yakından takip edebilmemizi sağlayacak bilgiler olmalıdır.İşte her Müslüman-Türk evladı bu şartları mutlaka öğrenip, devletine, vatanına ve hürriyetine sahip çıkabilmenin mücadelesini vermelidir.Ayrıca dünyadaki güçlü devletlerin ve diğer devletlerin siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik durumlarına da vakıf olmayız ki, muhatabımızın bunların ışığında doğru düşünebilmesini, doğruyu kabullenebilmesini sağlayalım.
Çünkü “Hak” ve “Hakikat” dediğimiz Rahmani ve Muhammedi düşünce olan İslam Dini, önce toplumumuzun sonra da dünya insanlığının problemlerini çözebilecek tek düşünce sistemidir.Ancak bu doğrular ferdi ve toplumsal yaşantı biçimimiz haline dönüşmediği sürece problemlerimizi çözmeye yetmeyecektir.Yaşamadan,inanmadan yaşatmak ve inandırmak mümkün değildir.
İLLA KİTAP, İLLA OKUMA…
Gel de kitap okuma şimdi!?Peki bu pörsümeyen ve eskimeyen hakikatler ferdi hayatımıza ve toplumsal hayatımıza nasıl uygulanabilir? “Hal Bilgisi” anlamına gelen “İlmihal” ve “Fıkıh” ilmini okuyarak öğrenmemizle mümkündür.
Artık insanımız bana zor geliyor deyip öğrenmekten kaçınamazlar. Kaçındığı sürece hayatımız; inancımızdan, uygarlığımızdan, kültürümüzden uzaklaşarak yabancı kültürlerin boyunduruğu altına girer.Bu durumda; Allah korusun istiklalimizi ve istikballimizi kaybederiz.
Kalemi elinde bulunduran uluslar, dünya klasikleri haline gelebilmiş eserler yazabilen toplumlar dünyaya söz geçirebilmişlerdir.Düşündüğünü ifade edemeyen,dünyayı etkileyecek eserler üretemeyen toplumlar ise kültürlü toplumların iradesine boyun eğmek zorundadırlar.
Okumayanın söz dağarcığı kıt,düşünce ufku dar olur.Okumayan, bilgisi az olanlar duygu ve düşüncelerini yazıya dökemezler.Yani kalemleri cılız olur.Klasik eserler ortaya koyamazlar.
SONUÇ:
Düşüncelerini tarihe bırakmak için yazıya dökemeyenler ,yazdıklarıyla, gelecek nesillerini ve dünyayı etkilemeyen uluslar her türlü boyunduruğa razı olurlar.
Bunun için okumak bir boş zamanı doldurma uğraşı değildir.Okumak bir kültür meselesidir.Okumak bir uygarlık hamlesidir.Okumak çağları dize getirmek uğraşıdır.Güçlü bir toplum olabilmek için bir ihtiyaçtır okumak.
İçinde Bulunduğumuz mübarek Ramazan günlerinde Kur’anı Kerimin mealini okuyarak başlayabiliriz değişme ve değiştirme hamlesine.
“Allahım fayda vermeyen ilimden Sana sığınırım.” HADİS
Turgut Yıldızan
YORUMLAR
Okumak kendini bulmaktır, okumak gerçeği keşfetmektir, okumak ışığa kavuşup aydınlanmaktır. Okumanın yararları öylesine çoktur ki gençler örnek işte bu yıl üniversite sınavında sözel birinci gencimiz "çok fazla çalışmadım ama küçüklüğümden beri çok okudum" diyor. Soruları anlama ve yorumlamasını okumaya borçlu olduğunu söylüyor. O zaman okumak başarı da demek bir yer de...Zararın neresinden dönülürse kazançmış Turgut beyin dediği gibi haydi okumaya...
Kutluyorum, ışık tutan yazınızı, saygılar...