- 760 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Şehide Son Veda
Şehide Son Veda
Al bayrağa sarılmış bir tabut gözüktü sonradan...
Musalla taşına bırakıldı, caminin avlusunda onlarca insan vardı. Hafif hafif ağlamaklı sesler geliyordu uzaktan, rüzgarın sert ve oldukça keskin estiği bir sonbahar ikindisinden.
Beklenen an yaklaşıyordu yavaş yavaş. İmam safların düzeltilmesi uyarısınta bulunup, ilk tekbiri vermeye başladı. Ama uzaktaki hafif ağlamaklı sesler hala kulağımdaydı.
Ağaçtan sararmış yapraklar süzülüyordu. Her şey buğulu bir anı tasvir ediyordu sanki...
Sağa ve sola selam verdikten sonra namazı bitiren imam, cemaate dönerek, sordu:
— Merhumu nasıl bilirdiniz?
İrkilten bir ses tonuyla;
— İyi bilirdik, dedi ahali.
Ardından imam:
— Hakkınızı helal ediyor musunuz, diye sorunca;
ben herşeyden uzak beynimde yoğunlaşan sorulara daldım,
Ve;
— Ey şehidim,
Benim güvenliğim çin, sen dağda-bayırda günlerdir bitap düşmüşken, ayakların yürümekten şişmişken, bir ananın ’Canım Oğlum’ deyişini özlemişken ve sen tüm bunlara seve seve katlanırken, ben aslında hep kendi keyfime baktım.
Biliyor musun, hep mutluluğum için neler yapabilirim diye düşündüm, hatta çoğu zaman bilgisayar ve televizyon karşısında sabahladım ve biliyor musun senin dağda kesemediğin sakalı ben moda diye kesmedim.
Sen sıcakta kavrulurken, ben caddelerde gezip tozup dondurma yedim hep. Çoğu zaman sıkıntıdan uçurtma bile uçurttum.
Sen soğuktan tir tir titrerken, ben aşkın heyecanlığından titredim çoğu zaman. Biliyor musun, sen bizim için çırpınırken, biz senden habersiz sade mutluluğumuza odaklandık.
Ey şehidim! Şimdi saçmaladıkları soruya bakar mısın?
— Hakkınızı helal ediyor musunuz, diye soruyorlar.
Asıl, asıl biz sana sormalıyız Ey Şehidim:
Tüm bunlara rağmen ve her şeye rağmen sen bize hakkını helal ediyor musun,
Söyle hadi, ediyor musun?..
(11 Ağustos 2012)
[Murathan Erdoğan]