- 712 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Evimiz
Buraya bir not bıraktım, okuman dileğiyle.
Sayfalar doğruların yalanla arkadaş olmuş halleridir ve bunun yanında hiçbir insan yalan söylemez. İşte, bu bizim çocukluğumuz, sadece yazanlarımızın değil, okuyanlarımızın da aynı zamanda. Kâğıdın ayna olduğunu söyleyenler yalancı sadece.
Ben buraya yazamıyorum, uyduruyorum bol keseden, olmayacaklarımı da yaşamak adına ve her gerçeği yazdığımda biraz daha alçalıyorum “kendine has” gözümde. Hepiniz gibi ben de oynuyorum kendimle ve her falın sonu geldiğinde gözlerimi kapatıyorum sizden farklı olarak. “henüz o kadar küçüğüm ki” diye de bir bahane buldum kendime bu durumlar için, yaşayacaklarımı ileriye atma hevesi içinde ve sanki yarın hayatımız bitmeyecekmiş gibi. Sahi, bitmeyecek mi?
Ama hep o kapıya dönüktür yüzüm. Biri gelecek, biri gelecek.. Ve o geldiğinde ben gitmeyecek miyim? Eğer gitmeyeceksem bu yarına ertelenmişliğim neden? Gerçek, gerçekten bu mudur?
Bu sorularımı topluma mı yükseltgemem gerekir? Sorum bu kadar büyük mü, sorunum? Her sorumu sorduğumda gözlerimi kapatacağım yine ve bu sefer büyümüş olan kapıdan biri gelmeyecek yine. Yarını beklemek bu mu? Penceremin aralığından gördüğümü sandığım adam mı emretti bunu? “yavaş”
Hepiniz gibi oynadığımı iddia ettim evet, biraz kendimce oynuyorum sizin dışınızda. Kapıya daha uzağım, bu yüzden midir? Eğer sonu gelirse ki gelmesi gerekir, yine gözlerimi kapatacağım. Kapıya döneceğim içimi, gelecek mi? Yoksa yine ertelenecek mi bu kâğıda yazdıklarım gibi? Gerçek, gerçekten bu mudur?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.