- 1044 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
14 Şubat Dedikleri
Akşam bir olay üzerine, erken kalkması için misafirin ayakkabısına tuz döküldüğünü öğrendim. Bunun üzerine aklıma, kız isteme ya da evlenmek istediğini bildirme eylemleri geldi. Malum, çoğu filmlere konu olan bu türden davranışları bilirsiniz ya da yaşadığınız çevrenin paylaştığı davranış dünyası içerisindedir görmüşsünüzdür. Pilava kaşık saplamak, ayakkabıyı yere çakmak, damat adayının kahvesine tuz boca etmek, biraz ileri gidip anayı kardeşi dövmek ve nihayetinde de cinnet. Bizde sorsanız eskiler de dahil olmak üzere verilecek yanıtların içeriği "ayakkabı neredeydi de yere çakılsaydı" ya da "pilavı bulan yerdi hay yavrum"dan pek farklı olmaz. Ama ben hatırlarım ki, bizde de ayakkabılar saklanmıştır. Kız istenir, eh ilk temaslardır hava biraz limonidir bir dışarı çıkılır ki, ayakkabılar yok, hafif bir cinnet ve illâki düğün! Bir de Muharrem’i bilirim. Sessiz sakin, sormasan söylemez bir köy delikanlısıdır ve 20 yıllık hayatında karşı cinsten birisi ile konuştuğu kayıtlarda geçmez ama askerden dönmeye altı ay kala eve "bana kız bulun!" bombardımanına başlamıştır. Ah kadınlarımız var ya, dilimizin de dizimizin de bağını böyle çözerler işte. Ama benim favorim her demde Goga dededir.
Goga dede, müstakbel eşini tarlada çalışırken kaçırır. Tarla sahibi olan anneannem ve olaya karışanlar Tokat’a mahkemeye çağırılırlar [ki, Tokatlı olunduğu için değil, mahkeme orada olduğu içindir]. Tüm grup yürüyerek kilometrelerce ötedeki Tokat’a giderler. Mahkeme toplanır. Hakim bir Goga’ya bir de kaçırdığı kıza bakar; biraz da aşağılama ile kaçıracak başka kız bulamadın mı diye sorar. Goga dedenin yanıtı her ne kadar Türk Adalet Kodeksine geçmemiş olsa da, bence seven herkes için altın bir cümle olmaya adaydır; sen onu bir de benim gözümle gör hakim bey...
sevgili dediğin Goga Dede’dir benim gözümde...
sevginiz daim olsun...