Ölüden Korkma!
Mezar
Dilimize Arapçadan geçmiş isim türü ‘mezar’ sözcüğünün anlamı: Ölünün gömülü olduğu yer, kabir, sin, makber, gömüt. Mezarların bulunduğu yere ise mezarlık, kabristan, gömütlük, sinlik, mezaristan denir.
Ölü
Hayatı sona ermiş olan, artık yaşamıyor olan, ölmüş insana ‘ölü’ denir. Hareketsiz, etkileme gücü ve canlılığı olmayan ölüden kimseye zarar gelmez. Ölülerden değil, dirilerden kork!
Mezara yaklaşırken ve içinden geçerken, hava aydınlık olsa bile, neden bazıları mırıldanır ya da ıslık çalar? Hele hava kararmaya başladığında kimileri âdeta fısıltılar duymuşçasına ürperirler, neden?
Ölüm Allah’ın emri olup, dünya ölümlü, gün akşamlı değil midir? Zamanı geldiğinde her canlı bir biçimde göçüp gitmeyecek mi?
Bâkî’nin şu müstesnâ beyti aklıma geliverdi:
Âvâzeyi bu âleme Dâvud gibi sal
Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş
Yorumum:
İnsan göçüp gidince geriye ondan ne kalır? Ardı sıra söylenen sözler… Eğer sen de hakkında söylenecek bu sözlerin hoş ve hayırla yâd edici olmasını istiyorsan, yatırımını ona göre gerçekleştir. Sonsuza kadar gök kubbede yankılanıp seni iyilikle çağrıştıracak şeyler yap!
İyilik et denize at, balık bilmezse Halik bilir. (Atasözü)
İmanı bütün olanlar kendilerini Hakk’a yakın hissederler. Onlar hiç ölmeyecekmiş gibi çalışırlar ve her an ölecekmiş gibi ibadet ederler. Dünyevi işlerle uğraşırken uhrevi âlem için de hazırlık yapmamız gerekir.
Her işi Allah’ın rızasıyla ve Allah için yapanların kalpleri, gönülleri huzur doludur. Hele ibadet anında ‘dil, kalp, dimağ’ müsellesi ile Allah’a yakaranlar kendilerini O’na yakın hissederler.
Takva üzere yaşayan müminler kendilerini yüce Yaradan’a yakın hissederek zihin sükûnuna sahip olabilirler.
Kendilerine yetebilenler, eldekilerle yetinebilenler ve ille haddini bilenler huzur içinde olurlar çünkü onlarda maddi hırs yoktur.
Mevlâna Hazretleri şöyle der:
Yüzde ısrar etme, doksan da olur;
İnsan dediğinde, noksan da olur...
Sakın büyüklenme, elde neler var;
Bir ben varım deme, yoksan da olur...
Ölüsüne sahip çıkmayan ve saygısı olmayandan dirisi için bir şeyler beklemek boştur. Belirli aralıklarla ve her fırsatta Hakk’ın rahmetine kavuşan yakınlarımızı rahmetle anmak ve mümkünse kabirlerine ziyaret etmek caizdir.
İmanı bütün olanlar ölümden, ölmekten ve ölüden korkmazlar zira Allah onların yüreklerini korkudan azade kılmıştır.
Kabir ziyaretlerinde yürekler ferah ve huzurla dolarken zihinler sükûn içindedir. Eninde sonunda vasıl olacağımız yere neden ziyaret etmeyelim? Ölenleri dualarla anmak ve onlar için rahmet dilemek her müminin görevidir.
Bu dünya Allah’ın en sevgili kullarından olan peygamberlere, Lokman Hekim’e, Sultan Süleyman’a, Karun’a, … kalmadığı gibi bize de kalmayacaktır.
Derim ki;
Güzel dile güzel bul, olma insanlara kul;
Gerçek saadet sunmaz mal mülk hem de para pul!
Allah; cümlemize ölüm dâhil her şeyin en hayırlısını nasip etsin!
Hoş ve esen kalınız…
Ağustos, 2012
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.