- 845 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Anlamıyorum...
Anlamıyorum... Gerçekten anlamadığım gibi anlatamıyorum...
Ne yani bundan kaç yıl önce Türkü, Kürdü, Ermeni’si aynı cephede yer alırken şimdi niye aynı toprakların farklı cephelerindeyiz anlamıyorum. Oysa aynı havayı soluyoruz, aynı yıldızların, ayın altında geceliyor, aynı güneşten ısınıyoruz ve en önemlisi aynı toprakta yaşıyoruz; şimdi bu farklılığı ortaya çıkaran durum ne ki... Dağda olmak mı onları bu topraklardan ayrı bir devlet yapıyor, dağda olmak mı gözlerdeki yaşı dindiriyor, dağda olmak mı yüreklerdeki acıya merhem oluyor anlamıyorum...
Bakıyorum etrafıma öyle güzel manzara görüyorum ki ben baktıkça ruhum huzur buluyor ama baktığım yerde ateşi gördükçe nefesim daralıyor... Ben Kürt anneden, Türk babadan doğma Türk evladıyım annemle babam bile orta yol bulmuşlarsa zamanında şimdi niye bu düşmanlık anlamıyorum... Gökyüzüne bakıp haykırmak istiyorum, bu düşmanlık, bu kavga neden diye bütün bunlar aynı dilden, aynı ırktan olmadığımız için mi? Peki öyleydi de zamanında niye bunları ayırmadık, peki öyleydi de zamanında niye aynı cephede savaştık, peki öyleydi de niye Türkü Kürde, Kürdü Türk’e eş yaptık... Bütün bunlar böyleyken ben bu durumu gerçekten anlamıyorum…
Güneşe soruyorum ‘’Onlara da doğuyor musun’’ diye diyor ki ‘’Bütün dünyaya doğuyorum’’ rüzgâra soruyorum ‘’sende onlara esiyor musun’’ diye ‘’bir gün oraya, bir gün buraya esiyorum’’ diyor. Bunları duyunca dayanamıyor ‘’Dağlara soruyorum seni mesken edinenler için mi var oldun’’ diye suçlu edasıyla öyle konuşuyor ki ‘’Bir zamanlar düşmandan korunmak için kullanılırdık şimdi düşmanın sığınağı olduk mesken seçenlerin kurbanı olduk’’ diyor... Bense bu dinlediklerime rağmen hala nedenini anlamıyorum...
Gerçekten ne oldu bize dağı, taşı, toprağı dillendirsek de geçmişi bize anlatsalar burada Kürt vardı, burada Türk vardı, burada ermeni vardı, deseler oturduğumuz evlerin topraklarında kim bilir daha önce kimler vardı hepsini öğrenebilsek. Keşke tarihi konuştura bilsek de müzelerde bulunan mermiler bile dese ki ’Ben Kürt’ün silahından çıktım İngiliz’e karşı vatanımı korumak için’’ bir diğeri ’Ben Türk’ün silahından çıktım Rusya’ya karşı vatanımı korumak için ’ keşke ellerine aldıkları silahlar konuşsalar da kardeş kardeşe ateş etmez dese… Keşke bir mucize olsa da tek yürek olabilsek...
Evet, mucizeden bahseder oldum artık çünkü öyle bir hale geldik ki hepimiz, kime kin tutacağımızı, kime kan kusacağımızı bilemez olduk. Hepimiz artık öyle bir hale geldik ki dağda ki teröristle yanımızda ki kürdü bir tutar olduk oysa farkında değiliz yanımızda olanları da bizim yanımızdan uzaklaştırmamamız lazım yanımızda olanlara da tıpkı dedelerimiz gibi aynı toprakların sahibi olarak ayrı tutmamamız gerekiyor. Dağdakileri yanımıza çekemiyoruz onları tek yürek yapamıyoruz bari yanımızdaki kardeşlerimizi de biz ayırmayalım bari onları da o ateşe biz dışlayarak sevk etmeyelim.
Dağına, taşına, toprağına kurban olduğum vatanım nedir bu öfke, nedir bu kavga, bu sitem anlamıyorum. Oysa elimi uzatmak, uzattığım eli tutmak istiyorum, kan kardeşi değil, vatan kardeşi olmak istiyorum, kendi içimizdeki kavgaya karşı savaşmak değil dış kuvvetler karşısında savaşmak istiyorum. Ama dedim ya ben bu dünyanın halini anlamıyorum... Belki biraz bilgi eksikliği, belki biraz fazla merhamet var içimde ama bunların ne önemi var ki istediğim sadece tek yürek olabilmek söz konusu sadece buyken daha ne diye uzun uzun cümleler söyleyerek kapanmayan yara için uğraşıyorum anlamıyorum ki...
Televizyonda haberleri açmaz oldum artık umursamazlıktan değil, sadece gerçekten biraz olsun ilerleme kaydedemiyoruz her gün aynı haberle bir kez daha yıkılmaktan ve duyarsız olmaktan öyle korkuyorum ki ben Şehit haberlerine alışmak istemiyorum, ben teröristlerin yaptıkları karşısında bu kadar aciz olduğumuzu görmek istemiyorum. Biliyorum kolay değil bu karışıklığı çözümlemek ama bu kadarda zor olmasını anlamıyorum. Gerçekten kim ne derse desin, kim ne açıklama yaparsa yapsın, ben geçmişimi anlamışken şimdi ki düşmanlığı anlamıyorum...
Şehit olmak ki ne büyük mertebeye sahip olmak demek ama merak ediyorum onlar aynı toprağın sahibi tarafından böyle bir hak kazanmayı isterler miydi? Sanırım istemezlerdi ama onlara bu hakkı tanımıyor ki dağdakiler, ateş sadece düştüğü yeri yakıyor olan sadece annelere, babalara oluyor… Şehit Annesinin gözündeki yaş olayım ki damlamamak için direneyim, Şehit Annesinin yüreğinde ki kor olayım ki ateşimi etrafa yaymamak için söneyim, Şehit Annesinin dilinden dökülen söz olayım ki oğlunun mertebesine erişeyim... Ben sadece anlamak istiyorum bu kardeş katliamını ama anlamıyorum... ( NOT: Bir Edebiyat öğrencisi olmama rağmen Anne ve Şehit kelimeleri özel isim olmasa da benim için özel oldukları için büyük harfle yazmak alışkanlık haline geldi.)