KOCAYAN KURT FARE DELİĞİ BEKLER

• 8 Ağustos 2012 Çarşamba 13:39:21

Emine PİŞİREN
Adam tanınmış ve siyasi arenada da popüler bir isim. Aynı zamanda kocamış bir kurt da diyebiliriz. Bir gün, sanal alemin podyumu, diye adlandırdığımız Facebook da tesadüf ediyor kadına. Belki de normal hayatında hiç yapmadığını, yapamayacağı ego cilasına başlıyor adam:
-”Merhaba Hanımefendi, nasılsınız?Resminiz çok hoşuma gitti de, bir selam vermek istedim…”
Kadın önce tereddüt ediyor, bir kaç tıkla google denen Siyon dedikoducusuna ulaşıp ona danışıyor:
-” Hımmm, önemli birisiymiş. ” diye düşündüğü anda adamı kendi kulvarına konuk etme sevinciyle,
-”Merhaba efendim, siz nasılsınız? Ha, resmim mi, o ben değilim, herhangi biri…” diye adamı önce tiye alıyor.
Adam yutmuyor tabi,
-”Sanmam, bu resimlerdeki bayan sizsiniz. ” diyor.
Kadın hem sıkılıyor, hem de zorunlu nezaket maskesi takıyor. Bu arada yüzünü görsel medyadan aşina olduğu o meşhur adamı da ilk üç dakikada asıl niyetini anlamış-keşfetmiş oluyor.
Kadın kısa bir an düşünüyor:
“Bu adam ya boş zamanlarında iğdiş keyfi yapmak isteyen biri, ya da fare deliği bekleyen kocamış kurtlardan biri, ” diye bir kanıya varıyor, “En iyisini zaman gösterecek,” diyor seslice…
Ve devam ediyor duvar yazılarını paylaşmaya. Öyle ya herkes son yıllarda eni konu filozof olmuş facebook da. Akıl verip, akıl almak modasına neden uymasın ki…
Başlıyor felsefenin ve psikoanalizcilerin baba kelamlarını kopyala yapıştıra ve kendisi de benzer sözler yazmaya. Beğenenleri fazlalaşıyor.
Ama kadın hala eksik hissediyor kendisini…Onun amacı ve hedefi belli…
ÇAĞDAŞ KALİTELİ ESKİ-YENİ NESİL TÜRK EDEBİYATÇILARINI AYNI ŞEMSİYE ALTINDA TOPLANMASINI SAĞLAMAK.
Alabalık değil ya bu yazar-çizer kesimi!.. Elbet, edebiyatı gerçekten seven birileri zekice yorumlar yazacaklar, kendisi de sapla samanı ayırır gibi kim usta, kim değil yazılanlardan ve satır-aralarını okuyarak kişiyi analiz edecek…
O meşhur beyefendi bu kez açığa düşüyor.
YAŞASIN CUMHURİYET, YAŞASIN DEMOKRASİ, diye yazdığı duvar yazısının hemen altına adam, şöyle yazıyor :
“Önce eşit şartlar altında bölünme olmalı, aksi halde bu sözlerin hiç bir önemi yoktur.”
Kadın burnundan soluyor,
” Vatan bölünemez.Siz ne diyorsunuz!!!”
Yanıt çok hızlı gelir:
“Tam seksen sekiz sene mücadele veriyoruz, sonunda haklarımıza kavuşacağız.”
Kadın yeni tanımaya çalıştığı adama öfkenin en koyusunu duymaya başlıyor.
Ve Atasının emanet ettiği sözler belleğinden aklına sızıyor, damarlarındaki o soylu kanın verdiği güçle haykırıyor!
“Hatt-ı müdafaa yoktur sath-ı müdafaa vardır.O satıh bütün vatandır!..”
Kadın daha fazla uzatmıyor ve son sözlerini yazıp, adamı listesinden siliyor.
“LANET OLSUN, EMPERYALİST VE SİYONİST BÖLÜCÜ HAİN UŞAK!”
Adamdan yeni bir mesaj geliyor:
“Hanımefendi SİZİ ikna edebileceğime inanıyorum ve eminim… Sizinle uygun bir zamanda ve demokratik şartlarda bir kahve içebilir miyiz?”
Kadın nezaket maskesini seve seve çıkartıyor ve şu mesajı yazıyor:
HA…Sİ…BO…!

Emine PİŞİREN/Mayıs 2012