- 2345 Okunma
- 24 Yorum
- 1 Beğeni
Gözyaşı Menekşesi
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Anneme
Annem öldükten sonra menekşeleri de öldü. Onlara bakamadık. Annemin en sevdiği çiçek menekşeydi. Bir sürü menekşesi vardı. Balkona çıkıp onlarla konuşurdu. Ben de kapının eşiğinden hayranlıkla O’nu izlerdim. O içeri girdikten sonra menekşelerin yanına giderdim. “Merhaba” derdim onlara, “Nasılsınız?” Bana hiç cevap vermezlerdi. Sonra anneme kızardım. “Ben menekşeleri hiç duyamıyorum!”. Bana gülerdi. “Onları bir tek ben duyarım.” derdi.
Annemsiz geçireceğimiz ilk bayramın arife günü babamla mezara gittik. Mezara çıkmadan önce aşağıdaki çeşmeden şişelere su doldurduk. Sonra yukarı doğru yürümeye başladık. Kocaman servi ağaçları vardı. Bazı mezarların başında dua okuyan insanlar gördüm. Annemin mezarına geldik. Babam “Bak” dedi “Annenin ağacı da büyümüş biraz.” Annemin servi ağacına baktım. Sonra mezar toprağını sulamaya başladık. Annem serinlesin diye… Mezarın tam köşesinde menekşe renkli çiçekler gördüm. Heyecanlandım. Çiçeklere dokunurken “Baba annem buraya da menekşe ekmiş!” diye bağırdım. Babamdan ses gelmedi. Baktım… Yüzünü benden saklayıp, gözlerini sildi. Sonra kuşlar için sulukları doldurduk. Duamızı okuduk. Babam annemin mezarının başucunu öptü.
Üniversitedeyken aşık olduğum kız beni doğum gününe çağırdı, yeni tanışmıştık. Ona saksıda güzel bir menekşe aldım. Doğum günü hediyesi… İnsan güzeli sever çünkü. Güzel insanlar güzel şeylere layıktır. Herkes hediyesini verirken, ben de yanına gittim. Ona menekşeyi uzatıp “Doğum günün kutlu olsun” dedim. Menekşeyi beğenmedi. Arkadan bir arkadaşı “Çok romantik” deyip dalga geçti. Menekşeyi alıp orayı terk ettim. Birahaneye gittim. Menekşeyle beraber içip bütün gece ağladım. Herkes bana baktı. Sabaha karşı O’na sms attım: “Sen asla iyi bir anne olamayacaksın!”
Menekşeyi eve getirdim. Cam kenarına koydum. Düzenli olarak suyunu verdim. Menekşe güzelleşti. Onu her suladığımda annemi hatırladım. “Senin adın gözyaşı menekşesi olsun” dedim ona. Ama gözyaşı menekşesi de öldü.
Ondan sonra hiç menekşem olmadı benim. Geçen gün arkadaşla büyük bir alışveriş mağazasına gittik. Bahçe bölümünde çeşit çeşit çiçekler vardı. Menekşeleri görünce yine heyecanlandım. “Bir tane alacağım” dedim. Aldım. Kasaya giderken vazgeçtim sonra. Gittim yerine koydum menekşeyi. İstedim ki onu bir anne alsın. Balkonunda konuşarak sevgiyle büyütsün onu. Bahardan, güneşten ve çocuklarından bahsederek...
Hala bazı mahallelerden geçerken balkonunda menekşeleri olan evler görüyorum. Gülmekle ağlamak arası o kadar garip bir an ki... Öyle anlarda biraz nefes alabilmek için göğe bakıp “Evet” diyorum. Yarın sabah bir kadın balkonunda menekşeleriyle konuşacak yine. Oğlu eşikte durup annesini izleyecek. Ve annesi içeri girer girmez menekşelerin yanına gidecek. Onlara “Merhaba” diyecek “Nasılsınız?..” Ama hiçbir cevap alamayacak.
Çünkü menekşelerin sesini yalnız anneler duyar!
kıyıdaki adam
YORUMLAR
Öncelikle annenize Allah rahmet eylesin, cennet mekanı olsun inşallah demek istiyorum.Sonra hala şükür ki hayatta olan annemi sağlığında çokda onure edemediğimi, annelik emeğinin hakkını veremediğimi fazlasıyla hissettiren yazınızı okuduktan sonra anneme daha çok zaman ayırmayı, en azından bizden bekledikleri iki tatlı dil bir güleryüzü ihmal etmemeyi kendime şiddetle hatırlatacağım (!) Ve sanırım her anne menekşelerden hoşlanıyor.Menekşelerde annelerin sempatisine karşı boş değil ki onların elinde daha güzel daha canlı oluyorlar.Yine çokca hüzünlü, vefalı, güzel bir yazıydı.Teşekkürler.
Bayım sizi okumadığım günlerin hatırına bağışlayın beni lütfen...
Ben her şeye geç kalan, her şeye uzaktan bakan ve yapayalnız alkışlayan bir okuyucunuzum sadece. Kalbimi güldüren, içimi ezen, yüzümü buruşturan, annemi hatırlatan bu anlatı var ya? Çok fenaydı...
Anneniz nur içinde yatsın. Işıklar içinde, serin ve ferah, huzurla hatta...
Bayım sizi okumayı sevmiyorum aslında... Okumayı değil bazen adınızı da görmek istemiyorum. Kıyıların azabından, çalımından, heyecanından aldanıp uzaklaşıyorum nedense. Sonra aniden içinde buluyorum menekşelerin, sarmaşıkların, O'nun ve sizin sesleriniz çığlık çığlığa... Sonra alabildiğine ağlıyorum...
Aklıma gelmişken;
"menekşenin tutsaklığını
menekşenin sevincini yaşa
sevgilim
hüzüne de yer var bu hayatta"
demiş Turgut Uyar...
Menekşenin hüznüne bile ortağım bu yazınızda...
Bayım siz bana aldırmayın.
Yazdığınızda daha çok seviyorum sizi...
Menekşe sağlam çiçektir. Ama birgün aniden kurur. Anneler gibi...
Keşke anneler ölümsüz olsa.
Yazınızı güne seçilmese farkedemeyecektim ne yazık ki. Ve çok şey kaçıracaktım. Bu kadar doğal ve bu kadar etkileyici bir anlatım...Bir de karalıyorum diyorsunuz.
Yazıya başlarken hareketli bir müzşk dinliyordum. İlk iki cümleden sonra derhal müziği kapattım, ekrana daha bir yaklaştım. Ne diyor bu adam,dedim içimden...Arabesk yok, ağlak birşeyler yok, ama yazının son üç cümlesnde ağlattı...Ki kolay kolay ağlamam. Bu iki şeye işarettir, yazar anneyi çok seviyor, yazar duygusunu yazıya aktarmayı çok iyi başarıyor.
Kurgu değilse anneciğinize rağmet diliyorum. Bugüne kadar gördüğüm yerine en yakışan nesir seçkilerinden biriydi.
Saygılar.
Önder Kızılkan
Tebrikler, güne çok yakışan bir yazı, iyi ki güne gelmiş de okudum kaçırmadan.
Ben de menekşeleri çok severim, yıllarca çok menekşelerim oldu, şu an salonumda sadece yeşil yapraklı bitkiler var.
Annenize Rabbimden bol bol rahmet diliyorum, mekanı cennet olsun, saygılarımla.
Önder Kızılkan
Anne şairi dediğimiz bir Nevzat Çelik vardır şafak türküsü ile belleğimize işlenen, birde sen doğdun artık...
Önder Kızılkan
Annene Allahtan rahmet ,(tüm geçmişlerimize) diliyorum. Güzel bir yazı.
Çiçeklerle konuşan sadece analar değil, insanlar...
Keşke her insan karşısındakine kızıp bağıracağına, çiçeklerle konuşsa !
Keşke yaramaz, vefasız, anarşist v.s. insan yetiştireceğine çiçek yetiştirse .
Vel hasıl konu dağılmadan, güzel bir yazıydı.
Bak bizi nerelere götürdü.
Kalemine kuvvet.
Selam ve saygıyla...
Önder Kızılkan
Annem hayatta çok şükür.
ama onu dünyaya getiren çok sevgili ninemi tam 128 gün önce kaybettik.
o günü yeniden yaşadım sanki şu an. parmaklarımla sayıyorum çünkü o günden beri
ondan koptuğum her günü bir tesbih taneleri gibi.
Ananem inanılmaz güzel bir kadındı ve anlatılmaz güzel çiçekler büyütürdü hep.
taki
toprak onu sarıp ta çeşmeler suyunu kesene kadar. penceremizde yetim kaldı ondan sonra.
çiçekler en çok güneşe bakan camları sever...umarım Annenizin penceresi de bahçelerden güzel bir bahçeye bakıyordur.
Rabbim rahmetiyle sevsin Annenizi inş...
saygımla
Önder Kızılkan
Menekşe...
Anneye üzüldüm.
O menekşeyi beğenmeyen kız cevap atmadı mı ?
Keşke kaktüs alınsa imiş.
Güne dikilen menekşeyi kutluyorum...
Bekir Keskin tarafından 8/9/2012 4:26:33 AM zamanında düzenlenmiştir.
Önder Kızılkan
Bekir Keskin
En deli çağlarda solmuş menekşe.
Her ne ise, eyvallah şair...
Belki menekşelerin istedikleri sudan daha çok duadır. Anneler kaybedilmeden hatta hayata ilk geldiğimiz günden, ömrü hayatımız boyunca baş tacımızdır. İlk okurken dedim ki anne üstüne yapılan edebi metinlerden hoşlanmıyorum okumayacağım dedim..! Çünkü yüreğim kaldırmıyor. Ama o kadar bir güzel anneyi bu kadar güzel metinlere sığdırmış olmak, her halde bir başarıdır.
Gözyaşı menekşesine bir de ben isim koymak istedim müsadeyle. "Güzel yavruların dik duran menekşeleri" olsun...
Saygılarımla.
Önder Kızılkan
Önder Kızılkan
Yazmalasın. Canım yansa da okurken; illâ yazmalısın. Demiştim ya hani; içindeki zehri atıyor insan sanki. Rüyâdan ve gerçekten uzak.
Menekşe sever annem de. Kurumasınlar diye özene bezene. Sularla. Anneler hep menekşe seviyor. Canım yansa da. Canım yansa da. Ağır ve ağrılı yükleri taşır en çok insan. Ve en çok, zor zamanlarda saklar zehri içine. At içinde ne varsa. Yaz. Canım yansa da okuyacağım. Canım yansa da.
...
...
Önder Kızılkan
Annelerin duyduklarını,başka kimse duyamıyor sanırım.
sizi okumakta ne kadar geç kalmışım değerli şair.
sıcacık bir yazı okutup hüzünlendirdiniz.
menekşe güzelliğinde bir hayat dilerim.
sevgiyle kalın..
Önder Kızılkan
Sevri ağaçlarının gölgesine hep öksüz çocuk düşleri sığınır!
Yaşamın üvey kanatları değmesin diye kirpiklerine...
Mezarlıklarda uyuyan annelerin kucağına menekşelerin kokusunu getirir rüzgârlar mutlaka...
Çünkü her bayram sabahı o kokular avuçları anne kokusuna hasret gamzeleri saracaktır...
Ve ki!
Yaşamın arka sokaklarında yarım kalmış gülüşüne mürekkep koklatan bir çocuğun sesidir bütün bu olanları özetlerken ıslatan gerçek!
Ölüm!...
Attığın adımın sesini uzaklaştır çocukların gözlerindeki ninniden!...
Tebrikler, kıyısına bazı bazı ağıtlar bırakıp yamacındaki kirpikleri ıslatan adam :(
Önder Kızılkan
Annenize Allah rahmet eylesin. Benim annemin de bir yığın çiçeği vardı. Menekşeleri de...Neyi toprağa soksa, canlanırdı. Elinde sihirli bir güç vardı adeta. Bana da köklendirmişti. Vefatından sonra öyle güzelleşmişti ki... Hatta öyle güzel de mor çiçekleri olmuştu ki, baktıkça mutlu oluyordum. Sonra ne olduysa çürümeye başladı ve kurtaramadım, öldü. Ölen her çiçeğime üzülürüm, ama onun ölümüne daha çok üzülmüştüm.
Gece gece burnumun direğini sızlattınız.
Selâm ile.