- 1270 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Hüzün Hastalığı
‘’Hüzün duyabilen bir ruh, iyiliğe muktedirdir’’…
Hüznün elimizden kayıp gittiği bir çağda yaşıyoruz…
Her şey sıradanlaşmış hayatta… ‘mış’lı yaşar olmuşuz nedense…
Kaç mevsim geçmiş üzerinden bilmiyorum inanın…
Göz ve yüreğin dostluklarını yitireli bence…
Oysa ne çok ihtiyacımız var hüznün yoldaşlığına bu günlerde…
Hüzün bulutları sarmalı hepimizi…
Ve yeniden; yeniden insan olabilmeliyiz bence…
İnsanın en yalın halidir hüzün…
En çıplak halidir işte…
Ve ateş düşünce yüreklere, acı bir matkap gibi delince bağrımızı… Ya da gecenin en bilinmez anlarında oturunca sözcükler içimize… En çıplak halidir insanlığın yaşanan…
Hüzün kapımızı çalmıştır işte…
Yürekler nerede olursa olsun, hangi coğrafyada atarsa atsın hüzün…
Göz ve yürek mesafesi en aza inince yani…
İnsanlar gerçekten anlayacaklardır birlerini bence…
Sahte gözyaşlarından bahsetmiyorum ben… Ateşin düştüğü yerden, ocaklardan dökülen gözyaşlarıdır söylediğim…
Gülün suya hasretine benzeyen hasretlikler çökmeli içimize…
Acıma hislerini atın bir kenara…
Gözlerimiz sahte ıslanmalara dur demeli artık…
Ta yüreğimizin en diplerinde yaşamalıyız ortak acılarımızı…
Tüm sinir uçlarımız en yakın olmalı beyinlere…
Selamsız dalmalı insanlar tüm gönüllere…
İşte o zaman kurtulacaktır insanlık işte…
Şiddet, acı ve ızdıraplar son bulacak böylece…
Hüzün yaşamın sonlu olduğunu gösteren en görkemli misafirdir…
Hüzünle içe yolculuk yapar insan; içinin en derinlerine böylece…
Hüzün haline hastalık diyenlere gülüp geçiyorum ben…
Onu hastalık olarak görenlere dur demeliyiz bu günlerde…
‘’Madem aşk derdiyle hoşuz, tabiplere de ne oluyor’’ değil mi sizce de…
Dilsiz bir toplum olmadık mı… Akıl tutulması yaşamıyor muyuz hepimiz…
Sokaklarda bağırmaya, korkusuzca konuşmaya korkar olmadık mı…
Her şeyi kapı arkalarına yazıyoruz nedense…
Sloganlarımız, tuvalet kapılarının arkalarına kazınır olmuş…
İnanmayan gitsin baksın…
Sıradan tuvaletlerin kapı arkalarına bence…
Sözcükler ne zaman alındı elimizden…
Düşlerimizi ne zaman yitirdik bizler…
Kendi ruhumuza yabancı değil miyiz söyleyin dostlar…
Niçin susuyor tüm bilimler…
Kafalarımıza çuvallar geçiriliyor görmüyor musunuz…
Namus diye, namus tepeleniyor…
Üniversitelerin kulakları sağır mı ne…
Amfileri boşa mı yaptı insanlar…
Antik çağlarda bile yüksek kürseler vardı dostlar…
Ne çok alçaldı kürsüler şimdi…
Ölmeye mi yattık yoksa…
Hepimiz yoğun bakım ünitesindeyiz işte…
Yıllarca hapiste yatmış ve intiharın eşiğine gelmiş bir hasta, bir psikiyatrisin karşısında duruyor ve’’hapiste her şey iyiydi’’ diyordu…’’
Uğruna çile çektiğimiz bir şey vardı’’…
Yıllar sonra ilk kez, gökyüzüne özgürce bakıyorsunuz…
İnandığınız her şeyin alabildiğince kirlenmiş ve kirletildiğini görüyorsunuz bir anda…
Neler hissedersiniz söyleyin bana ne olur…
Nasıl gelgitleri yaşamaz ki insan böyle anlarda…
Yoksa hepimizin etrafına yüksek duvarlar mı çektiler ne…
‘’Birikip yeniden sıçramak için, elde var hüzün’’
Konuşan, yazan ve karşı çıkan insanlara ihtiyacımız var bizim…
’’Edebiyat, hayallerine sadakatini yitirmemiş ve inanmış insanların uğraşıdır’’… Hadi sıklaştıralım saflarımızı biraz…
Hissedelim soluklarımızı…
Hüzne hoş geldin diyelim yeniden bence…
İçindeki kabaran şiddeti söndürmeyen bir toplumda, sokak kavgaları, cinayetler, terör olayları bitirebilir mi…
Oyunun diğer yönleri de var biliyorum ben…
Oyun oyun içinde…
Dedim ya hüzne selam göndereceğim bu gün…
İçleri yurtsuz kalan toplumlar; bir gün yok olurlar bence…
Umut edecek şeylerimiz kalmadığında…
Çaresizlik duygusu bizi sarıp sarmaladığında yani…
Ve sessiz çoğunluk; bunu artık ülke düze çıkmaz, bu sıkıntılar bitmez ve her şey daha da kötüye gidecek diye düşündüğünde…
Her şeyden daha kötüsü, bu olup bitenlere alışırsa insan…
Tünelin ucunda hiçbir ışık göremeyeceğini düşünürse yani…
Böyle gelmiş böyle gider demeler çoğalırsa birden…
En acısı işte bu dostlar… İşte bu bence…
Birikirse faylarda enerji içten içe…
Kapatırsak oluşan kırıkları…
Doldurursak olur olmazlarla fay hatlarını yani…
Nasıl bir bombaya döneriz sizce…
Korku ve şiddet cinnetleri bizi bekliyor…
‘’Gelecek ölüm, gözleri gözlerin olacak’’…
Delirmek ve delilik iyidir de…
Kim akıllı kim deli birbirine karışacak işte…
Bu topluma bir borcumuz var bizim…
Başlarımızı kaldırmalıyız yukarılara artık…
Hüzün bulutları… Hadi sar sarmalı bizleri…
Tasada ve sevinçte bir olalım artık…
Sevelim yurdumuzu dört baştan…
Yoksa gidecek bir psikolog da bulamayacağız bence…
Hüzünlerimiz bir, hüzünlerimiz ortak değil mi bizim…
Bırakalım artık sahte gözyaşlarını…
Ağlayacaksak adam gibi ağlayalım…
Deve kuşu gibi gömmeyelim başımızı artık yerlere…
Hüzün; duyguların adam gibi dışa vurumudur bence…
‘’Hüzün deli dalgalarla vurur
Gönlümün kıyısına’’
Hadi açın gönlünüzün kıyılarını siz de…
‘’Madem aşk derdiyle hoşuz, tabiplere de ne oluyor’’
Kendi tabibimiz bizdedir bizde…
YORUMLAR
Gerçekten hüzün bir an değip geçiyor bizden. Bu hüznün gereğini yapmıyoruz.
Herkeste bir dinginlik, rehavet hali. Diliyorum bu uyuklayan gözlerimiz uyanır, bu kalp yeniden canlanır ve neler yitirdiğini görür uynık kalp ve gözle..
tebrikler,
son derece yararlı ve güzel kaleme alınmış yazı,
selâm ve saygılar..