- 1368 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
Bizim Mahalle
Mahallemiz küçük… Fakat gönlü büyük bir yerdi. Herkes birbirine isteyerek yardıma koşar. Mahallenin çocukları kardeşti
Büyükler yenge, abla, abi, amca ya da dayı idi...
Kız erkek ayırımı olmayan oyunlarımız vardı. Saklambaç, çelikçomak, bilye, bilyenin kaflığı, bas bilyesi vardı. Nedense o en değerlisiydi, en yenisi en güzeli en parlağı seçilirdi, uğurluydu...
Yakartop oynardık, bizden küçük çocuklar da oyuna dâhildi kimse kimseyi küçümsemezdi, onlara sütten denirdi. Hangi grup ortada olsa küçük çocuklar ortadaydı, onlar yanmazdı, çünkü onlar bizim kardeşlerimizdi, bizdendi.
Bebeklerimiz büyük mısır koçanlarından seçilirdi, bez parçalarına sarar küçük bir bölümü açıkta kalır o
Kısım da yüzü olurdu. Erkek çocuklarının tahta arabalarına gazoz kapakları tekerlek olurdu. Senin benim değildi, hepimizindi oyuncaklar. Uçurtmalar vardı üç ya da dört çıtadan aynı uzunluk ve ayni enden yapılan, dışlarına renkli kâğıt sarılırdı, tutkalıysa biraz un ve su idi. Gazete kâğıtlarından kocaman kuyrukları olurdu. Bahar geldiğinde göklerde en az on beş uçurtma yükselirdi. Havalanması için ağabeylerimize yardım eder için, boyumuzun yettiğince havaya kaldırır onlar da koşar ve havalanırdı ve gururla bakılırdı kiminki en yüksekte. Mahcup bir eda ile abilerimizden bizde uçuralım diye isterdik.Taşların üzerini kiremit parçaları ile çizer, üç tas oynardık. Tozlu toprak yola bir takim çizgiler çizer küçük bir kaya yardımı ile o çiziklerin üstünden atlamaya çalışırdık, çizgiye gelen tas ya da adımlara yenilirdik. İp atlardık, hepimiz kardeştik. Mutlaka hepimizin ya abisi ya ablası ya da kardeşi; Aslında mahallece kardeş sayılırdık biz.
Dedemiz vardı mahallemizin en yaşlısıydı herkesin hürmeti büyüktü. Ne yapılacaksa O’na ona danışılır fikri alınırdı. Bir de dedenin meyve ağaçlı vardı. Dut, erik, elma ve ayva… Hep uslu değildik ya arada çocuktuk işte, ağaçların meyvelerini daha ham iken vaktinden evvel koparırdık. Kızıp bağırınca da saklanırdık, sonra ikram ederdi, korkardık. Önce almak istemezdik yine kızacak diye… Korkmayın ham diye kızıyorum derdi sevgi dolu gözlerle.
Büyükler tarhana yapardı, günler evvelinden hamuru yoğrulur, ekşimesi beklenir, sonra da altı-yedi kadın bir araya gelir, canla başla işe koyulurlardı. Kime olduğu bile anlaşılmazdı, çünkü yardımlaşarak yapılırdı. Her gün birine ramazan için yufkalar açılır, kuru börekler, makarnalar, erişteler kesilirdi. Biz çocuklara da mis gibi gözlemeler yapılır, o günlerde bayram sevinci yaşanırdı. Gözler öylesine toktu ki,
paylaşılan her lokma mutluluk verirdi. Hep birlikte biber, domates salçaları yapılır, kocaman kazanlarda
fasulye, domates ya da meyvelerden hoşaflar, konserveler hazırlanırdı.
Çağırmak bile gerekmezdi, Ayşe, Fatma, Hatice sunu yapıyor denildiğinde tüm kadınlar oradaydı.
Ve bir de mis gibi ev baklavaları açılırdı. Her şey el emeği ve gönül dolusu sevgiydi.
Devam Edecek….
YORUMLAR
Cobanyildizi_sessizsabir
anılara yolculuk ve Güzel inanlarımızın yaşamının konu edildiği akıcı bir yazı.
kutlarım.
Cobanyildizi_sessizsabir
Cobanyildizi_sessizsabir
Ben elinde bir fırca ile resim yapan kişi gördüm bu yazının içinde sokağının resmini çizerken her noktayı ince detayına kadar tualine aktarmış..Hatıralarını yıllar sonra resmeden bu sevgi dolu yüreği kutluyorum..Kaleminin güzelliğinin devamını diliyorum..Tualde daha farklı resimler görmek istiyorum usta kalemden...Saygılarımı sunuyorum..
Cobanyildizi_sessizsabir
Bende çocukluğumun geçtiği mahalle mi hiç unutamam ne varsa tozun toprağın içinde orada tüm güzellikler vardı. Yüreğine sağlık...
Cobanyildizi_sessizsabir
Cobanyildizi_sessizsabir
p guzelım yuregınden dızelere dokulen mukemmel bır yazıydı okudugum yuregın ve kalemın daım olsun sevgılerımle