- 769 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İZABEL'İN ISLAK ŞİİRLERİ-6
İZABEL’İN ISLAK ŞİİRLERİ-6
Bunları İzabel’ söylerken göz yaşlarını kendi içine saklayıp, nedensizce annesine sarıldı.O an Mary kızını teselli etmek için İzabel’in sırtını kırışmış elleriyle okşadı.İzabel’in içindeki acıları gömüp dökeceği ve merhem bulacağı tek yerdi annesinin etekleri.
Bez bebeğini yitirmiş,çaresiz, minik bir kız çocuğu edasıyla annesine sımsıkı sarılırken,İzabel göz kapaklarını kapatmış bir halde sıkıyordu. İçinde bulunduğu ruh hali kırılmaya hazır ince bir cam gibiydi.Mary, o an ağzını açıp Tom’un ismini zikretseydi, İzabel’in gözlerindeki yağmur yüklü bulutlar sağanaklar halinde boşalacaktı.
Salonun girişinde kısa bir an öylece bir birine sarılı bir vaziyette durdular.Mary ayların katmerleştirdiği evlat özlemini gidermek için hala onun lavanta kokulu yakasını kokluyordu.
Evin solgun ahşap verniklerinin üzerinde yürüyerek salonun orta yerinde bulunan masaya oturdular. Yılların hüzün birikimini göz altlarındaki torbalarına biriktirmiş Mary, göz bebeklerindeki cılız ferle İzabel’e bir fotoğrafa bakar gibi bakmaya başlamıştı.
Kızının içine attığı burukluk karşısında, onun acısını azatlamamın verdiği acı Mary’nin gözlerine başka bir acı daha aktarıyordu.İzabel’in masanın üzerinde duran sol elini, Mary iki avucunun arasına alarak, bir kelebeğe dokunur gibi sevmeye başladı.
Kızının içindeki doluluğu ve kırıklığı anladığı için suskunluğu ilk İzabel’in bozmasını istiyordu.İzabel’in ellerini saran avuçlarından birini serbest bırakan Mary, boşa çıkan eliyle kızının yanağına dokundu.
İzabel sırnaşan bir kedi gibi boynunu sol omzuna düşürerek, annesinin ellerini yanakları ve omzunun arasına hafifçe sıkıştırdı.Sessizliği, İzabel bir soruyla bozdu.
“Babamı ziyarete gidiyor musun ?” Mary üzgün çatlak bir sesle,
“En son geçen Pazar günü uğradım yanına.” dedi.
Mary, kızının soruyla sessizliği bozmasından istifade ederek,onun içindeki üzüntüyü gidermek adına farklı bir konuda cümlesini sürdürmeye karar verdi.
“Geleceğini söyler söylemez hazırlık yaptım senin için.Senin o çok sevdiğin kabak tatlısından yaptım.Açsan eğer yemeğe geçelim.”
“Hayır anne şu an iştahım.Belki daha sonra.Şu an biraz dinlenmek istiyorum.Dün gecenden beri biraz uykusuzum.” demesiyle, İzabel oturduğu sandalyenden ayağa kalktı.
Mary küçük bir tebessümle,
“Tamam sen biraz dinlen.” dedi.İzabel ağır adımlarla salonun orta yerinden yukarı çıkan ahşap basmaklara ağır ağır basarak üst kata çıkmaya başlamıştı.Her iki basamakta bir durup, duvardaki çerçeveli resimlere bakmaya başlamıştı.
Çocukluğunun bir kadraja alınarak, dondurulduğu o siyah beyaz resimlerin içine girmek istedi bir an.Kısa bir süre sonra çocukluktan kalma odasına vardığında, aralık kalmış kapıyı iyice açarken yağsız menteşelerin gıcırtılı sesine aldırmadan içeri girdi.
Oda, onun yıllar önce bıraktığı gibi düzenli bir şekilde duruyordu.Lisedeyken duvarlara astığı posterlerden tutunda, orta okul yıllarında kazandığı atletizm madalyonu, sekiz yaşından on beş yaşına kadar birlikte yattığı büyük bez bebeği hepsi yıllar önce bıraktığı gibi yerli yerindeydi.Odayı dolduran bunca eşya adeta geçmişi emzirerek kendi içinde büyütüyordu.
İzabel kendini bir zaman tünelinin içinden geçirip, çok uzun geçmiş yıllara dalmıştı.On an yatağının baş ucunda duran etajerin üstündeki müzik kutusuna gözü ilişti.Hiç düşünmeden alıp müzik kutusunun sağ tarafında bulunan kurma kolunun çevirdi ve etajerin üzerine yeniden koydu.
Bir kaç adım atıp kitaplığını yanında duran büyük bez beğenini alarak sol eliyle göğsüne bastırdı.Çocukluktan kalma alışkanlıkla bez bebekle mırıldanarak konuştu. “ Selam kızım özledin mi bakalım beni.Bak ben seni özledim” Yatağına doğru tam adımlayacaktı ki kitap rafındaki bir kitabı aldı. Yatağına geçip uzandı.Liseden kalma almış olduğu şiir kitabından birkaç şiir okurken, uykuya dalmıştı.
…..
Bir süre sonra dinlenmiş bir şekilde alt kata annesinin yanına inmişti.Annesini alt katta göremeyince dışarı bakmaya karar vermişti.Dışarı çıktığında,Mary’i verandada bulunan ahşap sandalyede oturduğunu gördü.
Verandanın ahşap beyaz parmaklıklarının boyaları,güneşte kalmaktan solmuş ve kabarmıştı.Yer yer boyası dökülmüş yüzeyden altındaki ahşabın eskiliği bu evin tarihini anlatır gibiydi.
İzabel, adım atarak annesine doğru yaklaşırken, zemindeki tahtanın paslı çiviler onun adımlarına eşlik etmekten geri durmuyordu.Mary gülümseyen yüzüyle İzabele,
“İyice dinlene bildin mi ?” dedi. İzabel boyası dökülmüş parmaklıklara dayanmış bir şekilde cevap verdi.
“Evet anne dinlene bildim.Bu iyi geldi bana.Hadi şu senin meşhur tatlını ne zaman yiyeceğim bakalım.” Mary yerinden kalkarak eve girmek için İzabelin yanından geçerken onun omzuna şefkatle dokundu.Mary içeri gireceği sırda,
“Ben yemeği hazırlayana kadar sen manzaranın tadını çıkar.Nede olsa özlemişsindir.” diyerek içeri girdi.
İzabel, durgun bakışlarla önce karşısındaki küçük koruluğa baktı.Güneş gör ebe oynar gibi bir gri bulutun arkasına saklanıyor ardında küçük bir parça yüzünü gösteriyordu.O anda inceden inceye bir yağmur çiselemeye başlamıştı.
Yerden kalkan küçük tos kümlerine karışan yağmur kokusu her yanı sarmıştı.İzabel çıkan toprak kokusunu ciğerlerini tıka basa doldurmak için nefesini derince içine çekmişti.
Etrafa bakınmayı sürdürdü.Bahçedeki akasya ağacını görmesiyle birlikte, bakışları akasya ağacına çivilenmiş gibi sabitlenmişti.Birden bire gözünün önünden hayatındaki çocukluktan kalma fragmanlar geçmişti.
Akasyanın dallarına ilk salıncak kurulduğu andaki mutluluğu ve ilk salıncaktan düştüğünde ağladığı an gözünde canlandı.O düşüş anının halen hatırasını sağ dizinde taşıyordu.O gün Mary İzabelden daha çok ağlamıştı.Bu hatıraların eşiğinden geçerken İzabelin düşünceleri içeriden Mary’nin sesi duyuldu.
“ Hadi seni bekliyorum, yemek hazır daha fazla soğutmadan gel içeri……”
İzabel içeri doğru tam gireceği sıradan verandanın zemindeki tahtaların arasına bir beyazlık gördü.Dizlerinin üzerine çökerek beyazlığın ne olduğunu iyice görmeye uğraşıyordu.O an gözlerine inanamadı….
"Bu yazımı saygıdeğer yazar, Sevilay DİLBER’ in iyileşip okumasını çok isterdim.."
-her zaman olduğu gibi klavye yordu- yine hareketsiz bir bölüm daha yazdım...En azından yazmamaktan iyidir...
YORUMLAR
DİLEK YILDIZI
bana devam etmek kalır...
Hemen yeni bölümü yazmaya başlayayım, bugün bir bölüm daha sallıyorum o zaman....
en derin saygılarımla....