- 1411 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
VALENTİN VE GEMİCİ - 14 Şubat özel yazısı
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
İki ihtiyar adam … Birisi çoktan ölmüş ama hala yaşıyor, yaşatılıyor. Diğeri hala yaşıyor ama çoktan ölmüş,
öldürülmüş. İki ihtiyar adam yan yana oturmuşlar bir kentin en yüksek tepesine. Birisinin Roma’ya bakıyor gözleri, Collesium sis lambaları içinde ışıl ışıl bu gündüz vakti. Varsıl, gülümsüyor.
Diğeri İstanbul’a bakıyor. Kızkulesi ‘ni izlerken gözleri, sahiline vuran sessiz ve karışık dalgalar gibi. Yoksul, üşüyor.
İki ihtiyar adam …
Roma’da bir kilisenin kapısına kurulan giyotin sehpasından, imparator fermanını yırtarak fakat kanlı bedenini ve kesik başını da yanına alarak yüz yıllık, bin yıllık, belki sonsuz bir tarihin ileri sayfalarına doğru koşar adım geldiğini yazıyor önündeki kağıda. Dünyanın bütün şehirlerinin sokaklarından, limanlarından hep aynı gün yürüdüğünü, geçtiğini yazıyor.
Sırtını daha rahat ve güvenle dayayarak oturduğu koltuğun arkalığına. Ayaklarını uzatıyor önündeki parıltısı, altın başlı çivilerin yuvasından sızan servet sandığına. Kapatıyor kamaşan gözlerini, dudak kıvrımlarına incecik bir gülümsemeyi yerleştirirken.
Adı Valentin …
İstanbul’da ki köşkünün kapısının pas tutmuş kilidini açarak, yüreğini içinde saklı tutmaya ve beyninin de tasından düşmemesine özen göstererek sakalı ve iyot kokusu ile birlikte geçen yüzyıldan günümüze sarkan alışkanlıkları gibi koşarcasına ama ağır aksak adımlarla geldiğini yazıyor önündeki kağıda. Dünyanın sevgi kokan bütün çiçeklerini tek tek toplayarak kırlardan, dağlardan, ormanlardan geçtiğini, bütün denizlerinde ıslanarak geldiğini yazıyor.
Sırtını öne doğru eğiyor oturduğu taburenin üstünde. Topladığı çiçeklerden şimdi elinde kalmış, ucu tomurcuklanan son kırmızı gül dalını gagasına tutturacağı bir martının gelip konmasını bekliyor omuz başına.
Adı Gemici…
Valentin’in ayaklarını üstüne uzattığı sandık giderek daha çok ışıldarken, Gemici’nin yollarını gözlediği, elindeki gül dalını gagasına tutturacağı martı hala ortalarda gözükmemektedir.
Önlerindeki kağıttan kaldırırlar başlarını, göz göze gelirler.
Gemici, Merhaba der.
Valentin ; gülümsemesini yüzüne daha da yayarak yanıtlar , başını sallar, merhaba der …
Konuşmaya başlarlar.
Gemici gül dalını sevgilisine götürmek için gagasına tutuşturacağı martıyı beklediğini, onun için burada olduğunu söyler. Giderek daha çok ışıldayan sandığın ne olduğunu da sorar ama onun yanıtını alamaz. Eğer martı gelmeyecek olursa gül dalını da atacağını söyler Valentin’in onu ne yapacaksın sorusu üzerine. Konuşurlar …. Ne konuştuklarını ise biz duyamayız. Gemici susar.Şimdi Valentin anlatmaktadır. Gemici, biliyorum, haklısın anlamında mimiklerini kullanarak dinler onu. Ve sonra kalkar ayağa. El sıkışırlar. Bak der Gemici, Valentin’e. İşte şimdi dediğin gibi yapacağım. Ben sen söylemesen de öyle yapacaktım zaten, ama gün senin günün. Senin dediğin gibi yapacağım …İzle Beni.. Yürümeye başlar. Yürür, yürür, bir uçurumun başında durur. Şehir kuş bakışı bile değil sanki bulutların üzerinden izlenecek kadar aşağılarda kalmış, martı görüntü alanına hala girmemiştir. Gemici, bir elinde gül dalı, iki kolu iki yanda ve sesinin son perdesini de açarak bağırır boşluğa doğru.
SENİ SEVİYORUMMMMMMMMM ! …..
Ve elindeki gül dalını havaya fırlatır. İşte o an ardından doğru neredeyse bütün yeryüzünü aydınlatacak kadar parlak bir ışık yükselir. Gemici döner ardına hemen. Valentin’ in oturduğu koltuk boştur, sandığı da yoktur ama yerinde az önce birden parlayıp kaybolan ışığın dumanı tütmektedir, ışık ışık …
Bugün sevgililer günü. Bütün sevgililer için kutlu olsun. Birbirlerine sadece bir kez bile ama yürekten “SENİ SEVİYORUM” demeleri ile dünyanın ve dünyalarının alabildiğine zenginleşeceği, en parlak ışıklarla aydınlanacağı bilerek ve bugün değil sadece, her gün..
Bugün sevgililer günü. Bütün sevgililer gibi, sevmesini bilenlerin de sevildiğini bilmeyenlerin de günü. Onlara da kutlu olsun …
Ve boşluğa atılan gül ne oldu diye merak edenlere …Bakın bakalım önünüzdeki minik pencereye, sağına, soluna, altına, üstüne …Belki oralarda bir yerdedir ….
CEVAT ÇEŞTEPE
YORUMLAR
Günün yazısını ve yazarını kutlarım.
Müthiş bir hayalgücü,derinliği olan bir kalp ve iyi bir kalem böyle bir şaheser meydana getiriyor.Bir iki yerde cümle uzaması ve işaret hatası dışında,biri bana bu yazıyı çıktı olarak okutsa kim bu ünlü yazar diye sorardım.O kadar profesyonelce yazılmış çünkü.Tekrardan tebrikler.
Gemici, bir elinde gül dalı, iki kolu iki yanda ve sesinin son perdesini de açarak bağırır boşluğa doğru.
SENİ SEVİYORUMMMMMMMMM ! …..
Tum kapıları açabilen sözcük seni seviyorum hemde masrafsız ama pek kulanılmıyor nedense.
Harukulade bir yazı, yüreğinize sağlık lutlarım.
Sevgi ile hep mutlu kalın...
ceynan tarafından 2/14/2008 12:50:52 PM zamanında düzenlenmiştir.
Birisi çoktan ölmüş ama hala yaşıyor , yaşatılıyor . Diğeri hala yaşıyor ama çoktan ölmüş , öldürülmüş .....
Ne geçmişteki güzellikleri öldürelim ne günümüzdeki güzellikleri hele bunun adı SEVMEK ise , hem bugün ve her zaman sevdiklerimize ağız dolusu ile diyeli ki ;
SENİ SEVİYORUMMMMMMMMM ! …..
Güne dair çok güzel bir yazıydı gemici , bütün sevgiler senle olsun ve her şey gönlünce olsun , sevgilerimle ........