4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
859
Okunma
Bir önceki yazıma “Başkalarından bana ne” öyle mi? Diye başlık atmış, Ramazanın özünü dinlediğim vaazlar ve Hadisler ışığında açıklamaya çalışmış ve “başkalarından bana ne” diyemeyeceğimizi özellikle vurgulamıştım. Son söz olarak da “Bugün İslam coğrafyası zulüm altında inlemekte. Arakan kendi idarecileri tarafından sırf Müslüman olduklarından eziyet, işkence ve zulüm görmekte. Açlık, susuzluk da hat safhada. O halde Müslüman’ım diyen bizlere düşen görev din kardeşlerimize elimizden geldiğince yardımda bulunmak, her platformda yapılan bu zulmü gündeme getirmek yapanları kınamak olmalıdır.Sözün özü:Müslüman isen Müslüman kardeşinin başına gelenlerden sorumlusun, sorumlusun…” demiştim.
Aradan geçen bu kısa zamanda ne yazık ki Müslümanlara reva görülen zulüm, işkence ve her türlü vahşet azalmadı, arttıkça arttı. Yazımıza konu olan Arakan neresi diye sordu bazı okuyucularım. Soru sorulmuşsa o konu hakkında ilgi uyanmış demektir bence. Bu yazımı Arakan nerede, orada kimler yaşıyor, bizi ilgilendiren yönü nedir? Bu gibi konulara ayırdım.
Arakan; Bangladeş, Burma ve Hint Okyanusu ile sınırlı bir Güneydoğu Asya bölgesidir. Geçmişte Burma, şu an ise Myanmar olarak isimlendirilen ülkedeki beş eyaletten birisidir. Arakan bölgesinde geçmişte yaşayan Rohingyalıların toplam nüfusu beş milyon iken bu nüfusun dört milyonu Müslüman, bir milyonu ise Budist’ti. Arakan’da yaşayan Budistlere Rakhinler deniliyor. Müslümanlar ise kendilerini Arakanlılar olarak isimlendiriyorlar. Bundan dolayı Arakan dendiğinde akıllara Müslümanlar geliyor. Öyle ki 1430 yılında bu bölgede Arakan İslam Devleti bile kurulmuş 1782 yılına kadar tam 352 yıl İslam hukuku ile yönetilmiş, İngilizlerin işgali ile 1942 yılına kadar İngiliz işgali altında yaşamışlardır.
İngilizler her zaman ki gibi yapacağını yapmış; Müslüman Arakan topraklarını Budistlere vermiş, bu günde Budistler daha ileri giderek Arakanlıları kendi topraklarından atmak için akılların alamayacağı vahşeti uygulamaktadır.
Gazze’yi, Afganistan’ı, Çeçenistan’ı, Irak’ı çoğumuz biliriz de Arakan’ ı, Doğu Türkistan’ı bilmeyiz nedense? Oysa Peygamber Efendimiz(SAV) “Müslümanların birbirini sevme ve desteklemedeki durumları bir beden gibidir. Bedenin bir uzvu rahatsız olursa, bedenin bütün organları rahatsız olur ve uykusu kaçar” buyurmamış mıydı? “Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir” buyururken bizlere ne demek istemişti?
Sizler ne düşünürsünüz bilemem ama ben “Müslüman müslümanın kardeşidir” düsturuna inancımdan dolayı dünya üzerindeki uzak, yakın ayırt etmeden Müslümanların derdini dert edinirim kendime. Çare bulamasam da en azından yüreğim onların acısını hisseder, gönül telim onlar adına titrer, hiç olmazsa “İmanın en zayıf derecesi” de olsa kalben karşı koymaya çalışırım. Çaresizlikten bitap düştüğüm bir anımda gönlüme düşenleri “elimden bu geliyor” dercesine eklemeyi, bir de bu şekilde seslerine ses olmayı düşündüm.
ARAKAN KAN GÖLÜ
Devir şimdi yirminci yüzyıl güya
Turistik gezi düzenlenir aya
Kimi gökte uçar, kimisi yaya…
__İnananlar kardeş derken kitabım
__Arakan kan gölü, bense bitabım.
Hani! Kenetlenecekti kardeşler;
Allah deyip sönecekti ateşler?
Suskunsunuz diye doğmaz güneşler
__İnananlar kardeş derken kitabım
__Arakan kan gölü, bense bitabım.
Cesaret ister Arakan’ da doğmak
Suçları yalnızca Müslüman olmak
Yakışır mı zulme kayıtsız kalmak?
__İnananlar kardeş derken kitabım
__Arakan kan gölü, bense bitabım.
Birleşmiş Milletler seyrede dursun
İstediği; “zalim, daha da vursun”
Gönlü olursa “kınama” buyursun!
__İnananlar kardeş derken kitabım
__Arakan kan gölü, bense bitabım.
Hür dünya duymaz, sağır kulakları
Müslüman için değil insan hakları!
Allah sevmez zulme susan korkakları
__İnananlar kardeş derken kitabım
__Arakan kan gölü, bense bitabım.
Üç, beş değil yüz binleri buldu bak
Cihat için dalgalanmalı bayrak
Kasırgalar gibi es, sel olup ak
__İnananlar kardeş derken kitabım
__Arakan kan gölü, bense bitabım.