- 441 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Olimpos Günlükleri Kayıp Taç Bölüm 4
BÖLÜM 4: BAŞKA BİR OLİMPOSLU
Ahmet okula gittiğinde arkadaşları ona artık farklı bir gözle bakıyordu. Nasıl olurda bakmazdınız ki? Çocuğun biri ilk günden sınıfta garip garip hareketler yapıyor, sınıftan koşarak çıkıyor ve 1 hafta sonra dönüyor. Biraz acayip.
Ahmet okula gittiğinde arkadaşlarının garip bakışlarının arasında yerine oturdu. Onlara göre her şey biraz garipti ama Ahmet’e göre daha da garip. Birkaç dakika sonra içeri biri girdi. Bu da öğretmen olmalıydı. Kadın, orta yaşlı, kumral, saçları atkuyruğu, zayıf ve gözlüklüydü. Diğerleri öğretmeni tanıyorlardı ama Ahmet tanımıyordu. Öğretmen tahtaya bir şeyler yazmaya başlayınca Ahmet onun tarih dersi öğretmeni olduğunu anladı. Acaba antik Yunan mitolojisi hakkında ne biliyordu? Ahmet’in yaşadıklarını mı yoksa anlatılan hikayeleri mi? Bu kadında bir şey vardı. Ahmet bunu tahmin edebiliyordu ama ne olduğunu anlayamıyordu.
Ders bittikten sonra Ahmet koşarak kadını yakaladı. Ona kolundaki kartal dövmesini gösterince kadının gözleri fal taşı gibi açıldı. Ahmet ona
Bunun hakkında ne biliyorsun? diye sorunca kadın ona
Bu nasıl oldu? Bu dövme ne zamandan beri sende? dedi. Ahmet de
Okulun ilk başladığı gün Zeus tarafından verildi hanımefendi. Lütfen bana bildiğiniz her şeyi anlatın dedi. Kadın Tamam o zaman okuldan sonra kantin de buluşalım dedi ve oradan hızla ayrıldı.
Okul bittikten sonra Ahmet kantine gitti. Masalardan birinde oturan öğretmenini bulduktan sonra onun yanına oturdu. Kadın ona hikayeyi okuyup okumadığını sordu Ahmet de Evet okudum ve Zeus olduğumu biliyorum. Peki siz bunları nereden biliyorsunuz? Yoksa siz de mi Olimposlusunuz? dedi. Kadın gülerek Hayır. Ben olimposlu değilim. Ama nesiller devam ederken her nesilde Olimposlular seçilir. Onların efsanelere inanan bazı insanlar vardır. Ben de onlardan biriyim. Ama buraya sana bunu söylemek için gelmedim. Galiba bu okulda bir Olimposlu daha var.Onu bul ve birlik oluştur. Zamanınız daralıyor. Titanlar da uyanmaya başladı. Ama ellerinde ilk savaşta olmayan büyük bir güç var. Her şey sana bağlı dedi ve masadan hızlıca kalkıp gitti. Ahmet arkasından bağırsa da kadın geri dönmedi ve gitti. Artık Ahmet’in yapması gereken tek bir iş vardı. Diğer Olimposluyu bulmak...
Ahmet okuldan döndükten sonra biraz alıştırma yapmak için Olimpos’a gitti. Aslında hem araştırma yapmak istiyor hem de diğer Olimposlu’yu bulmak için bilgi topluyordu. Hangisi olabilrdi? İlk önce bilmesi gereken bir şey vardı: Kadın mı yoksa erkek mi?
Ahmet ilk önce kütüphaneye gitti. Böylece kendinden önceki nesillere bakabilecekti. Bu kütüphane bildiğiniz kütüphanelerden değildi. Sadece Olimposda bulunan ve özel bilgiler barındıran bir kütüphaneydi. İlk önce herhangi bir sayıyla başladı. 23. nesile baktı. Bu nesilde 5 tane Olimposlu seçilmişti: Athena, Hades, Demeter, Apollon, Dionisos. Sadece 5 tane. Demek ki her nesilde hepsi seçilmek zorunda değildi. Bu Ahmet’in işini biraz daha zorlaştırdı. Hepsi seçilmek zorunda değilse tahmin yapmak daha zordu. Şu ana kadar sadece ikisini görmüştü: Kendisi ve Apollon.
49. nesil. Bu nesil Olimposlular tarafından daha bol bir nesildi. Hera ve Afrodit hariç tüm Olimposlular seçilmişti. Bunun nasıl belirlendiğini merak etti Ahmet. Nasıl çokluğu ve ya azlığı belli oluyordu.Ahmet biraz daha dikkatli baktığında sebebini anladı. Çünkü 49. nesil devam ederken Dünya büyük bir tehlike içindeydi: Birinci Dünya Savaşı. Aynı şekilde 50. nesil de kalabalıktı çünkü o zaman da İkinci Dünya Savaş vardı. Bu çok mantıklıydı. Nesillerdeki büyük olaylar Olimposluların sayısını belirliyordu. Mesela 19. nesile sadece Poseidon vardı. O zamanlarda Dünya sakindi. Ya bu nesil? 51. nesilde ne olacaktı?
Ahmet nesilleri araştırmaya devam ederken onu çok şaşırtan bir nesil gördü: 15. nesil. Nedeni ise zamanın Zeus’uydu. O zaman Zeus seçilen kişi efsanelerde anlatılan büyük kahramandı: Herkül. Yani Zeus’un oğlu diye bildiğimiz Herkül, Zeus’un ta kendisiymiş meğer. Ama 12 görevi yapmasının sebebi biraz karışık.
Herkül bir kıza aşık olmuş. Adı Helena. Onu çok severmiş ve ona çok önem verirmiş. Bunu fark eden Kronos, Hyprion (Güneş Titanı)’a Helena’yı kaçırması için emir verdi. Hyperion da bunu yaptı. Bunu yaptıktan sonra Helena’nın evine bu 12 görevin yazdığı kağıdı bıraktı ve altına EĞER BUNLARI YAPMAZSAN HERKÜL SEVGİLİ HELENAN ÖLÜR yazdı. Herkül de eli kolu bağlı olduğu için bütün görevleri yaptı. Kronos’un planı Herkül görevleri yaparken diğer Titanları uyandırmak ve Dünya’yı ele geçirmekti. Ama Herkül görevleri çok kısa bir süre de yaptı ve Titanlar uyanmadan Kronos’un planını suya düşürüp Helena’yı kurtardı.
Ahmet, kütüphaneden çıkıp hole girdi. Burada her Olimposlu’nun kalabileceği odalar vardı. O da kendi odasına girdi. Burada yeni yeteneklerini deniyordu. Yani kütüphanede bu zamana kadar gelmiş geçmiş her Zeus’u araştırmıştı. Hepsinin kendine özel yetenekleri dışında aynı birkaç yeteneği vardı: Uçmak, şimşek çaktırmak...
Ahmet de uçmaya çalışıyordu ama bunu yapmak o kadar da kolay değildi. Zaten o da bunun farkındaydı. Mesela 38. neslin Zeus’u uçmayı çok zor öğrenmişti. Bu onu rahatlatıyordu. Ama çok çabuk öğrenenler de vardı. 8. neslin Zeus’u uçmayı bir günde öğrenmişti.
Birkaç saat sonra Ahmet çalışmayı bırakıp yurduna gitti. Yurtları çok güzeldi. Odalar tek kişilikti. Bu da Ahmet’in işine geliyordu. Çünkü diğerlerinden saklaması gereken bir sırrı vardı: O bir Olimposluydu...
Ahmet çok yorgundu o yüzden odasına gittiğinde hemen uyudu. Ama uyuduğunda da çok garip bir rüya gördü.
Rüyasında çok farklı bir yerdeydi. Ahmet rüyalarında garip yerlere çok gitmişti ama bu yeri ilk defa görüyordu. Sağa sola bakarak nerede olduğunu anlamaya başladı. Sonra aniden duyduğu bir ses Ahmet’i yerinden hoplattı.
Korktun mu Zeus? diyordu. Ahmet etrafına bakarak sesin kaynağını aradı.
Kimsin sen ve burası neresi? diye bağırdı.
Tartarus, beni ve yandaşlarımın hapsettiğin yer. Evet Zeus yavaş yavaş uyanıyorum. Ben Kronos. dedi. Ahmet biraz korkmuştu ama belli etmemeye çalışıyordu.
Ahmet bu rüyadan kan ter içinde uyandı. Bu mesajdan anlayacağı mesaj belliydi:
KRONOS UYANIYORDU, EĞER OLİMPOSLULARI TOPLAYAMAZSA DÜNYANIN SONU GELİYORDU
Ahmet, sabah uyandıktan sonra okula gitti. Dört gözle öğretmeninin bahsettiği Olimposlu’yu arıyordu. Kim olabileceği konusunda hiçbir fikri yoktu. Zaten arkadaşlarını da pek tanımıyordu. Bu yüzden tahmin etme ihtimalle neredeyse sıfıra iniyordu. Arkadaşlarının hepsine bakıyordu. Hepsini gözden geçiriyordu. Ama hiçbiri anormal bir hareket yapmıyordu. Galiba bu Olimposlu çok önceden seçilmişti.
Ahmet son dersten çıktıktan sonra hızla Olimpos’a gitmek için sınıftan çıktı. Okuldan çıktıktan hemen sonra cep telefonunu sıranın altında unuttuğunu hatırlayarak geri döndü ve koşa koşa sınıfa gitmeye başladı. Koşarken koridordan sağa döndü ve bam... Bir kıza çarptı.
Kız; uzun boylu, uzun, düz ve siyah saçları olan, zayıf ve güzel bir kızdı. Ahmet kıza
Özür dilerim. Acelem var biraz dedi. Kız da ona bir şey söyleyecekti ki Ahmet kızın kolunda bir baykuş dövmesi gördü. Ama bu normal bir dövme değildi. Kendinin ki gibiydi. Yani aradığı Olimposlu oydu. Kızın sözünü kesip
Athena dedi ve kolundaki dövmeyi gösterdi. Kız şaşırarak
Zeus. Ben de seni arıyordum. Adın ne?
Ahmet. Senin adın ne?
Miray. dedi. Artık 3 kişi olmuşlardı: Apollon, Zeus ve Athena.
Ahmet ve Miray konuşurken dışarıdan sanki meteor düşmüş gibi bir ses geldi. Dışarıda ne olduğunu anlamamışlardı. Ama galiba iyi bir şey olma ihtimali yoktu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.