Biz çocuktuk ve-2
Biz çocuktuk ve evimizin içine kadar, odamıza kadar girip öğlende orucumuzu bozmamıza sebep olurdu "Şişko’nun " fırınından gelen mis gibi simit ve pide kokusu.
Bir yanda "devrimci" abiler vardı, diğer yanda "ülkücü -dövücü" abiler o zaman.
Sokakta orucunu yiyenleri döverlerdi, biz de Mustafa ile evde yemeğimizi yer, onları seyretmeye çıkardık.
Deniz kıyısındaki dalgakıranın koca kayaları arasında yarım ekmek arasına koydurttuğu kaşar peyniri mideye indirirken, soğuk kolayı çeken Deli Ziya da bu cezalandırmadan nasibini almıştı.
O dayak yerken daima inkar ettiği ve "Bana deli diyenun anasiniiiiii,bacisiniiiiii..." diyerek ısrarla Firüzan’ınbalkonuna baktığı "aklum da var, şeysum da" dediği bütün meziyetlerini inkar edip " Vurmayuuuuun ,yaaa ben deliyim daa" diye haykırmaları bile fayda etmemişti.
Biz çocuktuk ve siyah beyaz İES Körting televizyonumuzun Ecevit’i vardı her akşam "olanak-olasılık" demek için sözü oralara getirmeye gayret eden.
Ve Demirelimiz vardı "bnanaleyh,mamafih,hökümetin başı, vaadı da veemedik mi?" diyen, bizi güldüren.
Türkeş vardı siyah -beyaz televizyonumuzun renklerine en uygun yüzlü adamı " komonisleer, miliyeççi haraket" diyen kalın sesiyle.
Hastanenin camından renkli göğüslerini cömertce güneşlendiren Mine hemşire vardı, ağzındaki koca damla sakızını patlatıp burnuna yapıştıran.
Nuri vardı hem burnunu karıştırıp hem top oynayıp gol atabilen.
Caner vardı bakkal Dursun’u konuşturup kırmızı kâğıtlı çikolatalarda çalabilen.
Biz çocuktuk ve eşek-at kesip satan Kamil Bey vardı, mersedes otomobiliyle üzerimize su sıçratabilen.
Numan vardı, kıçında koca yamalı bir pantolon elinde eski gazeteler ve doktora gidip bağırsaklarından kontrol için "rektal tuşe" denilen doktorun arkadan parmakla yaptığı muayeneden sonra "Amerika içumuze acan soktiiii,amerika içumuze acan soktiiiii" diye bağırıp gezen TKP’li öğretmen kafayı tırlatan.
Hacı Hasan Efendi vardı bize Kur’an dersi veren dayak aralarında, namazlarda rüküya eğildiğinde yellenip saçlarımı havalandıran.( Aaa,bakın o zaman saçlarım vardı, kaküllerimi havalandırırdı Hacı amcamızın yeli,keşke hem saçlarım hem de hacı yaşasaydı da …)
Ençok saygı duyulan ve bir dediği ikilettirilmeyen “Sünnetçi Mitat” vardı, parmak salladı mı adamı altına işettiren.(Benim öyle bir sorunum yoktu Şükür!)
Laz Ayhan vardı kapı dışındaki ayakkabıların içerisine “Bally” sıkıp milleti ayakkabıyla namaza durmaya teşvik eden.
Geçirdiği trafik kazası sebebiyle iki büklüm sakat kalan, fakat bizim belinin eğriliğindeki sebebi bilmediğimizden “otuzbirci Cemal” amca dediğimiz pastaneci vardı ,bir sabah dükkanında ölü bulunan.
Annesine gece babası tarafından tecavüz edilerek dünyaya gelmesine sebep oldukları , kafasının bir kenarında daima yara bere dolu Piç Murat vardı kardeşi piç olmayan Turgut gibi aynı anadan aynı babadan.
Biz çocuktuk ve dondurma satılırdı üç tekerlekli arabalarla akşamları.
Balkonda yaz geceleri yapılırdı bütün mahalleyle çekirdek sefaları.
Ve Nurettin vardı vücut temizliğine önem vermesi başına bela, traş olurken şeyini kesmiş diye dedikodusu duyulan.
Nazlı abla vardı sutyenlerine hidrofil pamuk takviyesi yapan, çok zayıf olduğundan.
Emine teyze vardı istemeden gebe kaldı diye kocakarı ilaçlarıyla çocuğu dışarı kovalamaya çalışırken bir tarafı felç kalan.
Götsüz Ahmet vardı bu alçaltıcı lakabı en ciddi yerlerde anılan aynı ismi ve soy ismi taşıyan yüzden fazla Ahmet Y… olduğundan.
Milli Selamet Partili yorgancımız vardı, uzun kara sakallı ve babamdan aldığı paraları tükürerek sayan.
Sarı Leman vardı ,iç çamaşırı giymeden karşımızda bacak bacak üstüne atıp bize nasihatler ederdi,orospuluğundan.
Emin Hoca vardı dini hikâyeler anlatırken kürsüde ağlayan.
Bir arkadaşımız vardı sırf hava olsun , millet “aferin”desin diye, sarıkla namaz kılardı,biz onu görünce gülmekten bozardık taze abdestlerimizi, ismini buraya yazmak için birkaç okka şey gerekli olan.
Bazı akşamlar sigara paketinin altını deşip iki dal yürüten Fırlama Maksut vardı ertesi akşam babasından dayak yiyen.
Seyyar Manav Besim vardı çürük domatesleri alta koyup millete kakalayan.
Biz çocuktuk ve mandallı beyaz patiklerle top oynamak çok zordu boş arsalarda.
Kıbrıs savaşında “Mustafa ağabey” i anlatıyordu herkes, Beşparmak dağlarındaki kahramanlıklarıyla.
Köylerde ne çok kaymak, otlu peynir, koyun eti yemişsinizdir diye gıpta ederlerdi Doğu’da askerlik yapanlara.
Bayrağa sarılı tabutu ilk defa görmüştüm, eski bakanlardan birinin cenazesinde ilçe mezarlığında.
Biz çocuktuk dünya biraz daha temizdi ve kirlendi bizim pisliklerimiz etrafa savrulduğunda.
Biz çocuktuk ve büyüdük.
Küçücük kaldı resimler.
Ve resimlerde saklı kaldı masumiyetimiz.
Büyümeseydik aslında ….ama büyüyemezdi bizim küçüklerimiz.
YORUMLAR
siz yazdınız biz de eski dostları anımsadık teker teker...A, bakın o arkadan parmakla muayeneyi ben de yaşadım. Bu yüzden ürologa gidip muayene olmaya tövbe ettim... Oysa şu aralarda ihtiyacım da var hani..."Biz de çocuktuk, dünya biraz daha temizken ve kirlendi bizim pisliklerimiz etrafa savrulduğunda..." KOCAMAN TEB RİKLERİMLE VE SAYGILARIMLA...
erolabi
Valla çok geçmiş olsun.
Hayatta en korktuğum tedavi usullerinden biri ve hala yerine daha yumuşak bir yöntem bulunamadı Hocam.
Evet pislikler bizim ,sanki uzaylılar gelip pisletmiş gibi davranmak riyaz değil mi?
Saygı ile.
ADINIZ EROL ABİMİN ADI TELEVİZYONUNUZ KÖRTİNG YOKSA SİZ BENİM ABİMMİSİNİZ ABİİ SENDE Mİ EDEBİYATA MERAK SARDIN
ÇOK GÜZEL YAZIYDI ELLERİNİZE SAĞLIK ÇOCUKLUĞUMUZA GÖTÜRDÜNÜZ
SAYGILAR
erolabi
İzmir Elektrik Sanayi...
Selamlar..,
Biz çocuktuk ve bunların hepsini yaşama şevk ve zevkine sahip olduk...Ne kadar benden di...Kalemin güzelliği gönlümüze damla damla aktı...selamlar kadim dost
erolabi
A.s. sağol varol.
Yani erolabi, sahiden çok kızıyorum size.
Bu kadar güzel bir yazının içinde şu Sarı Leman'ın yaptığı işini alelen anlatmanız gerekir miydi ?
Gelelim Ahmet'e. Üç cm. bez yaa altı üstü, giydirsen ne olurdu önemli bir yerine. Ben bile okurken utanıyor bakmamaya özen gösteriyorum mübarek günlerde :(
:)
erolabi
Ama aynen öyle yapardı tillahi.
Ya bu mübarek günlerde o Ahmet yine o lakapla çağrılırdı ..Ahmeti camide hoca bile " ula Kötsüüüüüz gel habu tebarekeyi bi oku da bi duysunlerrr" diye çağırırdı.
Ben onun lakabını camide öğrendim. Mübarek bişi zannettim ne biliyim.
Ben de yazarken utandım da..naapıyım ki hayatımın hakikatleri bunlar.
Valla bu mübarek günlerde insanlar aç ve susuz akşam olsa da "Ramazan Şenliklerine " katılsak diye beklerkene benim yaptığım doğru değil belki de..
Selam ve teşekkürlerimle....
Sokakta orucunu yiyenleri döverlerdi, biz de Mustafa ile evde yemeğimizi yer, onları seyretmeye çıkardık.--------------------şimdi oruç tutan kınanır hale geldi dövüyorlar yobaz diye davulunu bile aldılar orucun ramazanın aslında fark yok değil mi ????
Caner vardı bakkal Dursun’u konuşturup kırmızı kâğıtlı çikolatalarda çalabilen.-----------------------eskiden masum çalma idi adı,şimdi adamın karısını alıyorlar buyur sen de tadıver, devleti erkanı dagıtıyorlar aman sus duymasınlar,, ah ah değişen bir yok değil mi__???
Emin Hoca vardı dini hikâyeler anlatırken kürsüde ağlayan.------------------- şimdi aglayıp anlatanlara şaklaban diyorlar-- değersiz kaldı-- hatta yoz oldular gerici oldular alay oldu değişen pek bir şey yok değil mi ????
Köylerde ne çok kaymak, otlu peynir, koyun eti yemişsinizdir diye gıpta ederlerdi Doğu’da askerlik yapanlara.-------------------------- şimdi de kurşun yeyip şehit oluyorlar gene gıpta ile bakıyoruz, değişen bir şey yok aslında değil mi çocukluğumuzdan ????
Büyümeseydik aslında ….--------------- gerçekten söyleyin büyüdünüz mü ben hala eski yaramaz çocuğum bir fark şimdiler de--- acı doluyum --ama gülebiliyorum acılarıma da----
ama büyüyemezdi bizim küçüklerimiz.---------------------------büyüdü mü küçükler----ben büyüyemeceğim kendime söz vermiştim--- sözümü tutuyorum---- dostum,,
güzel bir yazı idii, kutlarım
erolabi
biz büyüdük veeeeeeee...
çıkarlarımızda büyüdü ki yine ellerimiz cılız kalıyor hasızlıklara , yine kol kanat geremiyoruz masumların hallerine...
valla aslında ben de büyüyemedim ..
:))))))))))))))))))))))))))))))
çok hoş bi yorum olmuş emin ol...
hala bu yaşlı bedenimi zıp zıp zıplatan içimdeki çocuk arzuları ve yaramazlık sevdası var yaa...
Selam ve saygılarımla.
denizin dünyası
erolabi
valla söylemek lazım kaybedenlere..farkında olmayanlar da var
denizin dünyası
Değerli Erol Bey, değerli üstadım, güzel bir yazı okudum gönül sayfanızdan yine tebrik ederim sizi ve kaleminizi yüreğinize sağlık, Kaleminiz daimolsun.
saygılarımla
Bilal YILMAZ
erolabi
Selam ve saygı ile.
erolabi
Selam ve saygı ile.