14 ŞUBAT SEVGİSİ MANZARALARI
Bugün 14 Şubat Sevgililer Günü…
Bütün vitrinler süslenmiş;
Reklamlar...
Kampanyalar…
İndirimler…
Her taraf kırmızı kalplerle dolu…
Bu cüce Şubat ne renkli aymış böyle..
Sokakta yürürken insan kendini yaşadığı ülkeye ve toplumuna yabancı hissediyor.
***
Burası benim ülkem mi?
Resmi istatistiklere göre nüfusun yüzde 10’u aç,
Yüzde 20.5’i yoksulluk sınırında olan,
Milyonların işsiz, yüz binerin sosyal güvenceden yoksun yaşadığı, yine milyonların devlet yardımıyla karnının doyururlduğu, sırtının ısıstıldığı Türkiye mi?
Bu kadar çok pembeye boyalı bir ülke gerçekte olamaz.
Burası olsa olsa masallar ülkesidir!..
***
Sevgililer Gününüz kutlu olsun…
Anneler Gününüz…
Babalar Gününüz…
Bu günler Batı toplumuna özgü pazarlama teknikleri değil mi?
Üretimde ne kadar gerideysek, tüketimde o kadar ilerideyiz.
Böylesi suni anlamlarla yüklenmiş günlerde herkes sevdiklerine bir şeyler verebilmek ve bir şeyler alabilmenin telaşı içerisinde…
Klasik alış-veriş mantığı…
- Ne aldın?
- Sen ne verdin?
***
Paylaşılan ve karşılıksız olan değil miydi sevgi?
Bu insanın en temel duygu durumu bir güne sığar mı?
Sevginin günü olur mu?
Sevgi… Kurtuluş mu?
Sevgi… Ölüm mü?
Sevgi… Çek, senet, kredi kartının son ödeme tarihi mi?
Anneler, Mayısın ikinci haftasına rastlayan Pazar günü…
Babalar, Haziran ayının bilmem hangi günü mü sevilir?
Başka zamanlarda hatırlanmaz, aranmaz, sorulmazlar mı?
Şubat ayının 14’ünden önce veya sonra sevgilinize ‘seni seviyorum’ demek sizi heyecanlandırmaz mı?
***
Sevginizi sunmak için illa da bir alış- veriş içerisinde mi olmanız gerek?
Biz kalıplara sıkıştırılmış sevgilerle değil;
Kalıpları kıran bir sevgiyle büyültülmedik mi?
Sevginizi tüm sevdiklerinizle paylaşın;
Paylaşın ki;
Sevginiz çoğalsın.
Paylaşın ki;
Sadece 14 Şubat günü değil, tüm ömrünüz sevgiyle dolsun!..
Orhan BOZKURT
YORUMLAR
hep derim ki sevgiyi siz akıtın nasılsa Rabbim dolduracak diye ...
o kadar güzel bır yazı ki...nıye " seni seviyorum" demek bu kadar zor ..sadece günleri gelincemi hatırlıyoruz anamızı, babamızı, sevdiğimizi...her dakıka sevmek ıcın engelımız ne ...o sevgı ki günün her saatınde, en sıkıntılı anlarımızda bıle yüreğimizi ısıtacak kadar güzel kelimeleri içeriyor...
yazınızı okumak keyif verdı ...bundan sonra takıpteyım...yazım kurallarına uydugunuz için ve dıkkatınızden dolayı bır kez daha kutlamak ıstıyorum...
...........
Sevginizi sunmak için illa da bir alış- veriş içerisinde mi olmanız gerek?
Biz kalıplara sıkıştırılmış sevgilerle değil;
Kalıpları kıran bir sevgiyle büyültülmedik mi?
Sevginizi tüm sevdiklerinizle paylaşın;
Paylaşın ki;
Sevginiz çoğalsın.
Paylaşın ki;
Sadece 14 Şubat günü değil, tüm ömrünüz sevgiyle dolsun!..
hediyeleşmek özelliktir güzelliktir içinizden geldiğinde ....tıpkı paylaştığınız bu anlamlı düşündüren yazı gibi...
tebrikler umutadam....tebrikler...saygılar..selamlar..
Sevginin günü olur mu?
Sevgi… Kurtuluş mu?
Sevgi… Ölüm mü?
Sevgi… Çek, senet, kredi kartının son ödeme tarihi mi?
Anneler, Mayısın ikinci haftasına rastlayan Pazar günü…
Babalar, Haziran ayının bilmem hangi günü mü sevilir?
Başka zamanlarda hatırlanmaz, aranmaz, sorulmazlar mı?
Şubat ayının 14’ünden önce veya sonra sevgilinize ‘seni seviyorum’ demek sizi heyecanlandırmaz mı?
Umutadam siz bütün günler sevilin,bütün günler sizi sevsin e'mi:)
Sevdim ,en çokta alıntı yaptığım kısmı...
yazıya tamamen katılıyorum orhan, yorumlanacak bir şey kalmamış bize... ama şunları ekleyeyim, bu ülkenin insanları bir zamanlar osmanlı zamanında üç kıtaya hakim ve üç kıtada onlarca milletin üzerinde baskın kültürüyle saygı duyulacak bir vaziyetteydi..
daha sonra batıda bir uyanış hareketi gözlendi ve biz ona ayak uyduramadık, , çünkü bizim tanımadığımız bir şeydi, mide nasıl tanımadığı organik besinleri sindirmekte zorlanırsa aynen öyle...
herkesin bildiği gibi halktan bir sınıf dünyanın sayılı zenginleri arasında, siğer sınıf afrika yoksulluğunu yaşıyor..
ülkenin doğusuyla batısı arasında kocaman bir uçurum var ve yeni kuşaklar doğuyu pek beğenmeden batıyı taklide özeniyorlar, çünkü ambalaj devrindeyiz, içinden ne çıkacağı pek önemli değil bu çağda, kendi taklidimize güler vaziyete geldik...
herkes birbirinden kolayca etkileniyor ve etkilenmemekte diretenler gerici olarak suçlanıyor, ben batının kültürünü merak edip araştırırım, onu kendime süs de yaparım ama onu tamamen üstüme giyip onun taklidini yapmak zorunda değilim, reformlarda atatürkün yaptığıhatalardan biri şapka devrimidir...
fes'i çıkartıp şapka takın demesi absürd'dür bana göre, çünkü şapka batının süsüdür, fes bizim süsümüzdür, çağdaş uygarlık seviyesine çıkmak ambalaj ile değil, tükemim taklidi ile değil, üretim etkileşimi ile olur diyorum...
teşekkürler yazı için...