SUÇLU
SUÇLU
Ne zaman yerde büyükçe bir taş görse... Nemleniyordu gözleri!...
O taşı ayaklarının altına alıp, sonsuza kadar ezmek gelirdi içinden.
" Suçluyu suçlamak, bilmeden ezmek kadar kolaydı ya nasılsa."
**
Sessiz ve sıradan bir geceydi. Biliyordu ki az sonra, adından çok kendisinden patinajı ile bahsettiren ünlü bulvarın etrafındaki seslerle bu sessizlik dağılacaktı.
Taşı, kendisiyle beraber hazırladı.
Pencerenin önüne arasıra gidip gelerek vaktin dolasını bekliyordu. İçinden geçirdiklerini yüreği ile paylaşmaya bile korkuyordu aslında.
" Ah gençler; aslında önünüze serilmiş güzel bir halı var. Fakat bastığınız yeri fark etmeden, kirletip geçiyorsunuz!... "
Evirdi, çevirdi son kez baktı.
Evet; artık kesinlikle kararlıydı.
Bu gençlerle aynı yaşlardayken bir motosiklet parası biriktirebilmek için, okul çıkışı Levent civarında garsonluk yapmak isterken başvurduğu işe, ancak herkes gittikten sonra iş yerinin, yeni bir günün temizlik işlerine alınması teklifi onun zaten evine bir motsiklet alıp daha da erken gidebilme umutlarını iyiden iyiye yıkmıştı.
ve
Hoşçakal demişti motosiklet umutlarına... Ben buralarda temizlik yapacak biri değilim.
**
Uzaktan sesler duyulmaya başladı.
Yetti dedi. Kime bu atmak isteğiniz havalar. Şu an gecenin en derin saati. Böcekler bile yuvalarında uyuyor. Kimbilir kaç kişi nöbetteydi biliyor musunuz dün gece. Ve dün gece kaç kişi ameliyat masasından zor kurtuldu haberiniz var mı sizin.
Bu gece kaç kişi eceliyle pençeleşiyor bir yudum nefes için.
Yakınlaştı patinaj sesleri.
Hazır olun dedi.
ve
Eline aldığı suçluyu pencereden fırlattı...
O an bir arabadan acıyla beraber fren sesi duyuldu.
İnsanlar toplanmaya başladı... Çığlık sesleri yükseldikçe dayanamadı. Taşı atan kendisi değilmiş gibi olay yerine koştu.
**
Bir adam, başı arkaya düşmüş kadına sarılmış ağlıyordu.
Kanlar akıyordu kadının bacaklarından.
Doğmaya çalışan küçücük bebeğe takılıp kaldı gözleri.
**
112 yi aradığında konuşurken zorlanıyordu.
- Acil bir ambulans yollayın. Ben ... ..... Hastanesinin Baş Hekimiyim, çok zor durumda bir yaralımız var. Hemen gelin lütfen.
öyküsatıcısı2012Davidoff
YORUMLAR
Adapazarı depereminde çalışırken bir öğretmen bey ile tanışmıştım. Günlerce ağabeyinin cesedini aradı. Sonunda buldu yanlış anımsamıyorsam.Ağabeyi İstanbula giden bir otobüsün içerisinde yolculuk yaparken altlarından geçtikleri geçidin çökmesiyle vefat etmişti. geçit çökmüş hızla giden aracın üzerine düşmüş, ağabeyinin başına isabet etmişti.
Hayatımız elimizde mi?
Neleri değiştirebiliyoruz ?
Nelere müdahale edebiliyoruz?
İhtimaller nasıl etkiliyor değil mi hayatı.
Olabilecekler ile olmuşlar.
"Gerçek abartılı değildir " demişti ucuz bir Amerikan filminin mesajında seyirciye başroldeki çocuk.
Öyledir.
Olduktan sonra "abartı " diye bir şey yok.
Çünkü olmuştur.
Kısa ve düz hikayen sana has tarzını beğenmemek için okumamak gerekiyor sadece.
Yoksa okudun mu "abartısız" şahane !