- 854 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
D.S .İ Lİ HASAN ÖZAYDIN
Samsun’da günlerim yoğun geçiyordu köye nazaran.Can sıkıntısı olmuyordu,havanın iyi olduğu günler de fuara gidiyor bir banka oturup denizi seyretmek yetiyordu artıyordu bile .
O dört duvar iki göz evimi,farelerimi unutur olmuştum.Cebimde para olduğu halde burada istediğini alamamak geçerli değildi .
Oturup bir parka simit yemek gelip gidenleri seyretmek lüks sayılmamaya başlamıştı artık .Dört yıldan sonra şehir yaşantısına alıştım artık.
Akşam eve giderken marketten istediğini almak, seçmek bol çeşitlerin içinde karar vermek zor oluyordu köye nazaran.
Balığa çalıştığım sürece doymadım desem yalan olur.Hamsi kapının önünden geçiyordu satıcı bağırıyordu abla canlı canlı.
Hamsi deyince burada hamsili pilavıda öğrendik.Hanım konşudan hamsili pilav getirdim sana dedi.Yedim ne yalan söyliyeyim hoşuma gitmedi pilav üzerine hamsi konulmuş .Başka bir günde yine getirince niye getirdin hoşuma gitmedi dedim.Ye bak bunu beğenirsin dedi.Hoşuma gitti tadı değişikti tarifini aldın mı diye sordum .Hafta da bir yapıyorduk Taze Terme pirinci kuş üzümü limon tuzuyla balıklar tepsiye sonra fırına.Gelen müsafirlerimize ikram ediyor Samsunlu olduk diyorduk .
Hiç unutmam birgün annem gelmişti yanımıza.Dışarıda balıkçı bağırıyordu.Yumurtalı mezgit diye.Anne alalım mı diye sordum,oğlum ben yumurtalı balık yemem sevmem dedi.Anneme anlattım balığın içinde havyar var onun için öyle satıyorlar dedim.
Okuluma öğlenleri gidiyordum.Birimiz sabahçı birimiz öğlenci olarak ayarlamıştık.Geceleri çocuğa ben bakıyordum.Sallıyordum ,odaları geziyorduk annesi uykusuz kalmasın yarın okula gidecek diye.
Çocuğa bakan teyze gelince hazırlanıp okula gidiyordum.Üçüncü saat dersim vardı.
Okulun birici katta Md yardımcıların odaları vardı.Nöbetçi Md yardımcısı beni görünce,hocam çocuklar seni sordular evinin adresini telefonu varmı diye (O zamanlar cep telefonu yoktu,haftada bir postaneden jetonla memleketi arayıp hal hatır soruyorduk.)
Merak ederek sınıfıma yöneldim.Çocuklar beni niye aramışlardı.Sınıfın kapısından içeri girince meraklı gözlerle Aa aalarla karşılaştım.
Merak sırası bana gelmişti,bu arada birkaç tanesi geçmiş olsun öğretmenim dedi.İyice meraklanmıştı nisan ayı da değildi bu ne şakası diye içimden geçirdim.
Dedektif gibi sora sora kimden çıktığını öğrenmiştim.öğrencileimden birinin babası komisermiş.Gece evde babasının telsizsinden anos geçmiş.Havza yakınlarında trafik kazası ölen yok Hasan Özaydın’ın ayakları kırılmış hastaneye kaldırdık.
Şimdi olayı anlamıştım.
Araştırıp öğrendim Devlet su işlerinde mühendis HASAN ÖZAYDIN varmış.Tanışmak istedim istedim çocuğum ufak olması cumartesi,pazar tatil olması işler tatil gününe birikmesi ,bu gün yarın der iken HASAN ÖZAYDIN ’la tanışmadan Samsun’dan tayin olmuştum...
YORUMLAR
E... NE YAPALIM ÜSTADIM İSİM SOY İSİM TUTTU MU DİYECEK BİR ŞEY YOK... O DA SBİZE GÜZEL BİR ŞAKA OLMUŞ SANIRIM. SAYGILARIMLA...
Hasan Özaydın
gülümseten ve düşündüren bir anı.
güzel bir anlatım.Sağlıklı günler dost.
Hasan Özaydın
Anlatımlarınız bana,Feyze Hepçilingirler'Kırmızı Karanfil Ne Renk Solar"Kitabını anımsatıyor...O kitabı beğenerek okumuştum..Sizi de beğenerek okuyorum..devamını bekleyeceğim..saygılar...
Hasan Özaydın
Karadenizli hamsiyi anlatıyor.
Habu mubarek paluğun 100 çeşit yemeği var deyince adam şaşırmış ve say bakalım demiş.
-Hamsinin hoşafı var diye saymaya başlayınca,
-Tamam kardeşim inandım demiş..
Yazınızı beğeniyle okudum meslektaşım.
Ellerinize sağlık.
Esen kalınız...