MESELA ÇOK SEVSEM…
Mesela çok seviyorum şimdi seni, ama mesela… Farz et yani, sakın inanma söylediklerime…
Adının yanın da ismimi görünce heyecanlansam, dudaklarım kurusa kapıdan sen girerken, gözlerim dalarmış gibi olsa ve ürperip o anda kendime gelsem... Ama yok yok ben bu değilim, seni güzelliğinle başa çıkabilirim desem kendi kendime. Hadi buna da inanma sen boş ver…
Tanrı’nın egolarını tatmin etmesi için vardım ben belki de. Sen söyle işte. Belki de tanrının yarattığı en güzel sanat eserleri bizlerdik… Ve bize kendi sanatçı ruhundan bir şeyler sundu. Ona benzememizi istedi. Onun içinde var olması gereken en önemli kurguyu sundu önümüze. Adına da sevgi ismini verdi. Bize bıraktı oradan sonrasını istediğimiz gibi resmedelim diye tuale…
Ama mesela çok seviyorum şimdi seni, ama mesela…
Seni istediğim renge boyasam, rengarenk sunsam bakışlarını ortaya ve sana her baktığımda gözlerim kamaşsa. Adını ben koysam .”Sevgi” diye seslenseler sana… Ve her çağırdığımda gelsen. Tanrının yarattığı tanrıça olsan, uyanık anlarıma. Güneşe izin versem ve geceyi sürsek düşlerimize . Ayın altında raks ederken yıldızlar, Kan rengi şarabımızı yudumlasak. Ve dudaklarım dudaklarında bütünlük kazansa.
Mesela çok sevsen beni şimdi, ama mesela…
Ben inanmasam, mesela…
Sonra otursam seni yeniden boyasam, başka biri olsan. Adını ben koysam tekrar. ”Hasret” diye seslenseler sana. Ve her seslendiğimde gelsen...
Mesela yine sevsem ama çok sevsem !