- 1102 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
CEMAL' İN HİKAYESİ.
CEMAL’ İN HİKAYESİ.
Cemal içtiği çay’ın parasını ödeyerek kahveden dışarıya çıktı. Öğle olmuştu. Bu saatten sonra iş –
pek olmazdı. Morali iyice bozuktu. Yolda dalgın,dalgın yürürken, ne yapacağını kara, kara düşünü-
yordu. Üç gündür, boş yere kahveye gelip gidiyor, kimse kendisini işe çağırmıyordu. .Bu işlerinde –
belli bir mafya’sı vardı. Çoğu kendi tanıdığı kişileri gönderiyordu işe , iş verenlerde onları tanıyor-
çok zaman telefonla, bana beş kişi , on kişi gönder diye, işi hallediyorlardı.
Cemal muhakkak bir şeyler yapmam lazım diye kendi kendine mırıldandı. Üç aylık, ev kirası-
Birikmişti. Elektrik su faturalarını, tanıdıklarından borç alarak ödemişti. Evde, iki kızı bir oğlu ve eşi-
Dört kişi eline bakıyordu. En çok üzüldüğü ise, çocuklarının, bir şey istediği zaman, param yok deme-
siydi. Çocukları durumlarını bildiği için fazla bir şey istemezlerdi ama, normal ihtiyaçlarını bile karşıla-
yacak durumu yoktu. Borç isteyecek yüzü ‘de kalmamıştı, daha, aldığı boçları bile ödememişti.
Beş senedir, plastik granül fabrikasında çalışıyordu. İşler iyi kötü giderken, işveren fabrıkayı satınca-
yeni patron, beş kişiyi fazla eleman var diyerek işten çıkartmıştı. Cemal okumadığına lanet etti.
Lise son sınıfta, sevdiği bir kızla anlaşarak, okulu’da bırakıp istanbula kaçıp evlenmişlerdi.
Cemal güçlü kuvvetli biriydi ama sanatı yoktu.Mecburen işçi kahvesine gidip günlük işlere gidiyordu.
Çok sevdiği, eşi bile, artık eskisi gibi davranmıyordu. Haklıydı’da, cemali severek ona güvenerek, aile-
sine karşı çıkıp, başka memlekete gelip evlenmişti. Üç tane’de pırlanta gibi evlat doğurmuştu.
Cemal her tanıdığına, iş için söylemişti ama, bu zamanda iş nerde, okumuş yüksek okul mezunları-
nın çoğu’da işsizdi.Cemal dalgın , dalgın yolda yürürken, ileride bir kalabalık gördü. Kalabalığa iyice-
yaklaştı. Koca caddenin, sağ tarafını polisler iki yönden koruma altına alarak , şerit çekmişlerdi.
Cemal önündeki genç çocuğa sordu.
….. Ne oluyor burada?
….. Abi bak kaldırımın üstünde siyah büyük bir poşet var. İçinde bomba olduğunu söylüyorlar.bomba-
uzmanının gelmesini bekliyorlar.
Cemal kaldırımda duran poşete doğru baktı. Birden aklına bir fikir geldi. Kahve’de otururken tv de-
haberleri dinlerken duymuştu. Hükümet terör mağdurları için, yeni bir yasa çıkarmıştı. Terör mağ-
durlarına.devlet yardım yapacaktı.ölenin ailesine tazminat, aylık bağlama, çocuklarını okutma gibi-
bir çok yardımlar. Cemal ani bir kararla emniyet şeridinin altından geçerek, poşete doğru koşmağa-
başladı. Polislerin dur ihtarlarına aldırmadan, poşetin yanına giderek , poşeti alıp açtı. ALLAH –
kahretsin diye mırıldandı. Poşetin içerisinde eski elbiseler vardı. Poşetin içindekileri yere boşalttı.
Kalabalık cemal’i yaptığı cesur hareketinden dolayı alkışlıyorlardı. Bu arada polisler yanına gelip –
Cemal’i yakalayarak, polis arabasına bindirip karakola götürdüler. Üç saat’lik bir soruşturma-
dan sonra, cemal’e bir daha böyle saçmalık yapmamasını öğütleyerek,birazda azarlayarak-
Cemal’i serbest bıraktılar.
Cemalin yaptıkları, sıcak haber olarak haber bültenlerine kapak olmuştu. Cemal eve gelip-
salona girerek,kendini koltuğa bıraktı. Bu sırada eşi mutfaktan hışımla gelip salona girdi.
……. Vay, vay, vay ! Kahramanımız geldi. Tebrik ederim seni cemal, meşhur oldun. Belki sana reklam,
filim teklifleri gelir bu berbat durumdan kurtuluruz. Öyle değimli? Sen delirdin’mi cemal, ya o-
poşet te bomba olsaydı biz ne olacaktık bunu hiç düşündünmü? Sayende herkese rezil olduk.
O kadar kalabalığın içinde, senden başka akıllı yokmuydu cemal?
Cemal düşündüklerini eşine söyleyemedi. Daha komik duruma düşmemek için , yalan söylemek-
zorunda kaldı.
……. Abartma Meral. o anda içimden gidip o poşeti almak geldi. Görmedin’ mi oradakiler beni nasıl –
Alkışladılar?
……. Alkışlar karın doyurmuyor cemal.borç gırtlağa kadar geldi, sen kahramanlık peşindesin.Bu iş-
böyle yürümez, ben evlere temizliğe gitmeğe karar verdim, senin eline bakarsak sonumuz çok-
kötü olacak.
…….. Olmaz Meral, çocuklar ne olacak?
…….. Çocuklarmı? Cemal gör artık ; Handan 17 yaşında, Birgül 14 yaşında , Hakan’9 yaşında. Zaten-
Yarın handan’da kuaförde işe başlayacak, okul açılana kadar hiç olmazsa okul masraflarını çıkarır.
…….. Hayır Meral, olmaz ! Ben kızımın çalışmasına izin vermem. Dışarısı şeytanlarla dolu onu hemen-
harcarlar.
……… Sen istesen de istemesen de ikimizde çalışacağız cemal. Birazdan çocuklar eve gelir,sakın–
onların önünde zorluk çıkarma.
…….. Ne o Meral, ne demek şimdi bu. Bir tehditmi bu?
…….. Nasıl yorumlarsan yorumla cemal. Sevgi’de bir yere kadar. Artık sabrım kalmadı. Böyle olacağını-
bilseydim, aileme karşı çıkıp kaçmazdım. Çok pişmanım hem’de çok.
Cemal sevdiği eşinden, böyle bir davranış beklemezdi. Meral son günlerde çok değişmişti.
Cemal soğukkanlılığını korumağa gayret ederek konuştu.
…….. Meral, bana birkaç gün müsade ver. Birkaç yerden iş teklifi bekliyorum, inşallah yakında her şey
düzene girer, çalışmak zorunda kalmazsınız.
…….. Boşuna çeneni yorma cemal, inşallah’la maşallah’la bu işler olmuyor biz işe başlayalım, sen işini-
düzene koyunca biz o zaman çalışmayız.
Aradan on gün kadar geçmişti. Cemal’in eşi haftada bir iki gün ev temizliğine gidiyordu. İyiki’de-
İşe başlamıştı, cemal on gün içinde iki defa işe gidebilmişti. Her geçen gün daha çok üzülüyor-
bir şeyler yapamamanın ezikliğini ta yüreğinde duyuyordu. Yine umutsuz, çaresiz bir halde eve-
dönerken, ilerde bir kalabalık gördü. Kalabalığa doğru yaklaşırken olay yerinden yoğun bir
duman etrafa yayılıyordu.
. Hızla olay yerine koştu. Kaldırımın yanındaki durakta iki tane yolcu otobüsü yanıyordu.
,,,,,,,,, Birader ne oldu burada?
…….. Teröristler otobüslere molotof atmışlar.
Birkaç kişi ellerinde küçücük yangın söndürme tüpüyle yangına müdahele ediyorlardı. Cemal için-
bu iyi bir fırsattı. Kalabalığın arasından çıkıp, koşarak arkadaki yanan otobüse yoğun duman –
arasında girdi. İçerde kaçkişi olduğu belli değildi. Sadece çığlıklar duyuluyordu.
Cemal gözünü açtığında, hastahane odasında yatıyordu. Başında eşi Meral ve çocukları duruyordu.
Sağa, sola baktı dört hasta daha vardı. Eşi buz gibi soğuk bakışlarla sordu.
……. Ne yapmağa çalışıyorsun cemal, yanan otobüsün içine hangi akla hizmet edip giriyorsun?. Bravo-
sana, yine haberlere çıkmışsın. Kameralar seni otobüse koşup girerken görüntülemişler.
Küçük kızı Birgül cemal’in elini tuttu.
……. Geçmiş olsun baba, biraz daha bekleseydin itfaiye gelip yangını beş dakika’da söndürdü.. İnsan
ları kurtarayım derken, kendi canından olacaktın baba.
Cemal dokunsan ağlayacak gibiydi. Çocuklara gerçek düşüncesini söylese. Çok kızarlar onu-
Affetmezlerdi.
Aradan on gün kadar geçmişti. Cemal’in eşi meral hanım, çalışmağa başladıktan sonra çok –
değişmişti. Olur olmaz her şeye bağırıp çağırıyor, çocukları, azarlıyordu. Cemal on gün içinde-
üç gün işe gidebilmişti. İçten içe üzülüyor ama belli etmemeğe çalışıyordu. Yine kahvede bütün –
gün bekledikten sonra üzgün , çaresizlik içinde eve dönüyordu. Karakolun önünden geçerken-
aklına yine bir fikir geldi. Birkaç gün karakolun önünde beklerse, belki, teröristler karakola-
bomba falan atarlar diye düşündü. Karakolun az ilerisinde ki çöp konteyner’inin yanında durdu.
Yorulunca dönüp karakol’un önündeki ağacın yanına gelerek , sırtını ağaca dayayıp beklemeğe-
başladı. Birkaç dakika sonra iki sivil polis yanına gelip, cemalin koluna girerek cemali karakola-
aldılar. Baş komser, cemale uzun , uzun bakıp süzdü.
…….. Adın cemal’mi senin?
……. Evet efendim
……… Karakolun önünde neden duruyordun?
……… Hiç öylesine duruyordum.
……… Birilerini’mi bekliyordun, karakola bomba’mı atacaktınız?
……… Hayır efendim, ben yorulmuştum, ağaca yaslanıp dinleniyordum.
Baş komser sinirlenmişti.
……… Bana bak cemal, sen kimi kandırıyorsun, kamera görüntüleri öyle söylemiyor. Ben seni, bülbül-
gibi konuşturmasını bilirim. Bizi yormadan ne yapmak istediğini söyle. Yoksa ifadeni öyle bir –
alırım’ki mahkemeye çıkar çıkmaz tutuklanıp hapse girersin.
Cemal korkmağa başlamıştı. Baş komser ciddi konuşuyor gibiydi.Düşüncelerini mecburen –
Anlatmak zorundaydı, yoksa bu sefer başı derde girecekti.
……… Komser bey, yeni çıkan yasaya göre, terör mağdurlarına hükümet aylık bağlayacakmış. Ölenin-
Çocuklarını okutup, çeşitli sosyal haklar verecekmiş. Ben çoktandır işsizim. Üç aylık kira-
Borcum var, tanıdıklardan aldığım bir sürü borcum var.çok çaresizim. Belki ölürsem devlet eşime-
Aylık bağlar, çocuklarımı okutur.Belki karakola bomba atarlar diye birkaç gün buralarda-
dolaşacaktım.
Baş komser hayretler içerisinde cemali dinlemişti. Bu sırada içeriye bir polis memuru elinde bir-
dosyayla girdi. Cemali görünce iyice bir süzdü. Oooo kahramanımız bizi ziyarete gelmiş..
…….. Hayırdır hemşehrim yine neler yaptın?
Başkomser polis memuruna sordu.
…….. Bu arkadaşı tanıyormusun?
…….. Evet komserim, bu arkadaş geçenlerde kaldırımda bomba olduğu sanılan poşeti, gidip alarak-
kahramanlık yapmıştı.
İçeri bir polis daha girdi.
……… Arkadaşın G.B T. Sine baktık baş komserim. Temiz.
Baş komser cemal’e baktı.
……… Kardeşim sen delimisin. Sen ölünce çocukların babasız kalacak. Baba sevgisinden mahrum-
büyüyecekler. Karın dul kalacak. Hadi diyelim karın evlendi , çocukların babalık eli altında-
büyüyecekler. Bunları hiç düşünmedinmi ?
……… Ben öldükten sonra ne önemi var komserim, yeterki devlet onlara sahip çıksın.
……… Bak cemal; Seni anlıyorum ama bu yapmak istediğin iyi bir şey değil. Ya bir problem –
çıkar’da ,devlet aile’ne yardım yapmazsa. Bu adam özellikle yardım almak için –
kendisini tehlikeye attı deseler ne olacak. Bir’de suçlu duruma düşersin. Şimdilik seni-
serbest bırakıyorum cemal. Bizde adresin telefon numaran var. Ben iş için bir araştırayım.
seni arar haber veririm. Aile’ni gerçekten seviyorsan, böyle saçma sapan, düşüncelerden-
vaz geç, tamamı cemal ?
……… Tamam komserim.
……… Hadi şimdi serbestsin, biraz sabırlı ol her şey zamanla düzelir.
Cemal için hiçbir şey değişmemiş, aksine günler gittikçe kötüye doğru gidiyordu. Saat’ine-
baktı saat ikiyi geçiyordu. Yarım günlük bile olsa işe gitmeğe razı’ydı. Aradan bir ay geçmesine –
rağmen , komser iş için kendisini aramamıştı. Cemal kendi kendine mırıldandı. Sabırlı ol-
zamanla her şey düzelirmiş. Düşene akıl veren çok olurmuş .Hııh ; Hadi canım hepiniz-
kendinizi düşünürsünüz siz. Ulan ne iş bee. Ramazanda başladı. Zaten doğru dürüst bir şey –
yiyemiyoruz. Birde oruç tutuyoruz. Biz zaten senenin yarısından çoğunu aç geçiriyoruz.
Tövbe ya rabbim, tövbe, tövbe, oruç başıma vurdu herhalde,, saçmalamağa başladım galiba.
Cemal’ in karşı komşusu geldi aklına. Beyefendinin araba galerisi vardı. Gece sabaha kadar-
Oturup vır, vır konuşup gülüyorlar. Sabaha karşı yemeklerini yeyip, yatıyorlar, öğleden sonra –
Üç buçuk, dört’e kadar yatıyorlardı. Ondan sonra neymiş oruç tutuyorlarmış. Ulan siz kimi-
kandırıyorsunuz, Ben sizin tuttuğunuz orucu kabul etmiyorum’ki ALLAH kabul etsin .
Cemal düşüncelerinden sıyrılıp ayağa kalktı. İçtiği çayın parasını ödeyerek kahveden dışarıya-
çıktı.Yolda yürürken gözü devamlı dükkanların camlarına yapıştırdığı iş ilanlarındaydı. Bir mey
danda işçiler çadır kuruyorlardı. Cemal işçinin birine sordu.
……….. Hemşehrim bu çadırı ne için kuruyorsunuz?
……….. Bu çadır belediyenin iftar çadırı. Ramazan boyunca fakir, fukaraya yemek dağıtacaklar.
Cemal yine kendi kendine isyan etti. Bir ay boyunca benim karnımı doyuracağınıza bana iş-
verin isterse hamallık olsun ben çalışır ailemi doyururum diye mırıldanarak yürümeğe devam etti
Cemal yine ilerde bir kalabalık gördü. adımlarını hızlandırdı. Artık ne olursa olsun kendisini tehli-
keye atmayacağına söz vermişti. Büyük bir kalabalık vardı. Polisler her tarafı güvenlik şeridiyle-
çevirmiş , damlara , balkonlara, özel eğitilmiş keskin nişancılar yerleştirilmiştı. Cemal güvenliği-
sağlayan bir polise sordu.
………. Memur bey Hayırdır ne oluyor burada?
………. Hayırdır hayır. Bir bakan, birkaç milletvekili,belediye başkanı, vali karşıdaki yeni yapılan vakıf-
Öğrenci yurdunun açılışını yapıyorlar.
Cemal karşı kaldırımdaki, yeni yapılan bayraklar ve çeşitli renklerdeki balon ve süslerle bezen-
miş binaya dikkatle baktı. Kapısında polisler gazeteci ve televizyoncular içerdekilerin dışarıya-
çıkmasını bekliyorlardı. Cemal on dakika kadar içerdekilerin dışarıya çıkmasını bekledi. Niyeti-
bakan ve millet vekilleri dışarıya çıkar çıkmaz, yanlarına yanaşıp, ne olursa olsun bana lütfen-
bir iş verin diyecekti.Bu cemal için son şanstı, bu da olmazsa artık, geleceğini çok karanlık görü-
yordu. Nihayet kapının önünde bir hareketlenme oldu, içeridekiler dışarıya çıkıyor olmalıydılar.
İçeridekiler dışarıya çıkmağa başlayınca, cemal yaradana sığınıp, ya Allah diyerek ileriye fırlayıp-
Koşmağa başladı daha sekiz on adım atmıştıki, polislerin çemberinde kaldı. Cemal sadece –
sayın diyebilmişti.bir el ağzını kapadı ve yere yüzü koyun yatırılarak elleri kelepçelendi.
Bu sırada bir kaç muhalif genç gurup’ta bakan’a yumurta fırlatmıştı. Ortalık birden bire karışmış-
polislerin hepsi harekete geçmişti. Her kes bir tarafa kaçmağa çalışıyor, polis cop ve biber-
Gazıyla halkı dağıtıp uzaklaştırmağa çalışıyordu.
Cemal yumurta atan göstericilerle birlikte 45 gün ceza evinde yattıktan sonra, avukatlık barosu-
nun tayin ettiği avukat ve daha önce semt karakolunda ifadesini alan baş komserin yardımıyla-
ceza evinden çıkıp özgürlüğüne kavuştu. Doğruca evine gelip kapıyı çaldı. Kapıyı açan olmadı.
bir daha zili çalıp bekledi. Bu sırada yan tarafta oturan kapı komşusu Hacı emin yanına geldi.
……… Hoş geldin cemal oğlum, geçmiş olsun, duyunca inan çok üzüldük.
……… Sağol emin amca, çok şükür suçsuz olduğumuz anlaşıldı. Kapıyı çalıyorum kimse açmıyor,
nereye gitti bunlar acaba?
………. Cemal küçük kızın bir gül’le , küçük oğlun hakan iki haftadır bizim evde kalıyorlar. Ben şimdi –
Onları çağırayım’da gelsinler. Seni çok özlediler, baba deyip duruyorlar zaten.
………. Ne oldu emin amca, kötü bir şey’mi oldu. Doğru söyle ?
………. Cemal ben çocukları çağırayım, onlar sana neler olduğunu anlatır.
Cemal birkaç dakika kapının önünde çocuklarının gelmesini bekledi. Bir gül’le hakan koşarak –
Gelip babasına sarıldılar. Cemalin gözleri dolmuş ağlamamak için kendini üçlükle tutuyordu.
Bir gül elindeki anahtarla kapıyı açtı , içeriye girdiler. Evin içi derli toplu, her şey yerli yerin-
Deydi. Birgül cemale bir zarf uzattı.
………. Baba bu mektubu annem giderken sana yazmış.
Cemal zarfı alıp açtı, içindeki kağıdı çıkarıp sessizce okumağa başladı.
CEMAL
Cemal biliyorsunki, bir birimizi çok sevdik. Her şeye sırt çevirerek memleketimizden kaçıp-
Yabancı bir memlekete gelerek evlendik. Çocuklarımız oldu. Çok mutlu yılları birlikte yaşayıp-
birlikte paylaştık. Zor günlerde bir birimize destek olduk, berber göğüs gerdik. Fazla söze
gerek yok. sevgi karın doyurmuyor. Senin’de değişeceğin yok. Buraya kadarmış cemal.
Ben artık dayanacak gücümü yitirdim. Bizim sonumuz, gittikçe kötüye gidiyor. Her gün-
biraz daha , bataklığa saplanıyoruz. Beni unut, aramağa kalkma. Umarım kısa sürede-
hapisten kurtulup, özgürlüğüne kavuşursun. Çocukları komşumuz, hacı emin amcaya teslim-
ediyorum. Eğer bakamazsan, devletin sosyal kurumuna bırak. Devletin koruması daha iyidir.
Böyle olmasını bende istemezdim ama yol yakınken ayrılıp, kendimize yeni bir hayat, yeni-
bir düzen kurmak hepimiz için daha hayırlı olacaktır.
Sana yeni hayatında başarılar dilemekten başka söyleyecek, fazla bir şeyim yok.Hepiniz-
ALLLAH’a emanet olun.
Cemal titreyen parmaklarıyla, mektubu parçalayıp yere attı. Kızı bir gül’e baktı.
………… Annen’le ablan birlikte’mi gittiler kızım?
………… Hayır baba, annem gittikten, iki hafta sonra handan ablam, kuaförde çalışan bir çocukla kaçtı.
Cemalin başından aşağıya sanki, kaynar sular dökülmüş gibiydi. Sinirinden titriyor, yumrukla-
rını sıkıyordu. Hem çok sevdiği eşi, hem’de gözünden bile sakındığı kızı kaçıp gitmişti.
Sakin olmağa gayret ederek çocuklarına tekrar hasretle sarılıp onları öptü.
……….. Çocuklar siz evde güzel güzel oturun, ben iş aramağa gidiyorum. Akşama gelirim tamam’mı
Hakan babasına sarıldı babasını bırakmak istemiyordu.
……….. Baba ben annemi artık sevmiyorum, annem bizi bırakıp kaçtı.
……….. Üzülme oğlum, bak ben varım yanınızda, merak etme ben sizi asla bırakmayacağım.
yaşlı gözlerle, babasına bakan bir gül’de babacığım seni çok seviyorum diyerek, babasının-
boynuna sarıldı. Birkaç dakika birbirlerine sarılı olarak kaldıktan sonra cemal evden dışarıya-
kendisini zor attı. Kafasına koymuştu. Ne olursa olsun nerede olursa olsun karısını bulup-
öldürecekti. Daha birkaç adım atmıştı’ki önüne yan komşusu hacı emin çıktı.
………… Nereye gidiyorsun cemal?
………… İş aramağa gidiyorum emin amca.
Emin amca cemalin eline bir miktar para sıkıştırdı.
………… Daha bu gün çıktın cemal, paraya ihtiyacın vardır, bu seni birkaç gün idare eder.
………… Sağol emin amca Allah senden razı olsun.
………… Bak cemal durumunu biliyorum, şu an çok karışık duygular içerisisindesin. Sinirlerine-
hakim ol ,biraz’da sabırlı olursan, her şey zamanla düzelir. Adam öldürmek çare değil-
hapishane ortamını sen daha iyi bilirsin. Şu an çocukların sana çok ihtiyaçları var.
………… Sağol emin amca, iyi’ki varsın yoksa çocuklarım perişan olurdu, çok teşekkür ederim sana.
………… Bir şey değil cemal, onlarda benim evladım sayılır. Yapabilecek bir şey varsa hiç çekinme-
cemal,
……….. Sağol emin amca , çok sağol , ben bir dolaşıp iş bakayım, hadi görüşürüz.
Cemal birkaç saat şehir içinde, öylesine dolaştı. Emin amca, haklı diye düşündü. Çocuk-
ların kendisine şu an daha çok ihtiyaçları vardı. Merali öldürse, namusunu temizlese-
ceza evine girecekti. Ceza evinde geçirdiği kötü günleri anımsadı. Allah bir daha oraya-
düşürmesin diye içinden dua etti. Birden kara verdi bu kafayla işmi aranır.Ben en iyisi-
bu gün gidip kafayı çekeyip diye düşündü. Bir markete girip, bir şişe şarapla,biraz peynir-
biraz fıstık alarak bir park’ın içine dalıp en kuytu bir yerde, bir ağacın altına oturarak -
içmeğe başladı. Yanından arada sırada birileri geçerken, bu adam bu tenha yerde tek –
başına ne yapıyor diye meraklı gözlerle kendini süzüyorlardı ama cemal aldırmıyordu.
Tek istediği içip sarhoş olmak, birkaç saat ‘da olsa üzüntüsünü, acı olayları unutabilmekti.
Daha içkisinden, birkaç yudum içmiştiki, bir gürültüyle başını çevirip sesin geldiği yöne-
baktı. 60 - 65 yaşlarında yaşlı bir adam, etrafında dört tane çocuk adamı çekiştirip duru-
yordu. Adam çocuklara bağırıyor, iki eliyle’de eşofmanının cebini sıkıca kapatıyordu.
Çocuklar yaşlı adamı göz göre göre, soymağa çalışıyorlardı. Nasıl olduysa adam birden bire-
Yere düştü çocuklar üstüne çullandı. Cemal yerinden bir ok gibi fırlayıp üstlerine doğru bağı-
rarak koştu. Çocuklardan birini yakalarken, diğer üçü sağa sola koşarak gözden kayboldular.
Cemal çocuğa bir tokat attı.
……….. Ayıp değil’mi size, yaşlı başlı adamı zorla soymağa çalışıyorsunuz? Seni polise teslim ede-
yim’de gör bakalım.
12 - 13 yaşlarında olan çocuk cemal’in güçlü kolları arasında çırpınıyor, bir yandan’da kor-
kudan bağırarak ağlıyordu.
……….. Amca ne olur beni polise teslim etme, babam duyarsa öldürür beni. Ne olur beni bırak. O
arkadaşlar beni kandırdı. Söz bir daha yapmayacağım.
Bu sırada yere düşen yaşlı adam ayağa kalkmış , yere düşerken kırılan gözlüğünü takmağa
çalışıyordu.
………. Nasılsın amca, bir yerinde ağrı varmı?
Yaşlı adam kırık gözlüğünün altından dikkatle baktı.
………. Yok, yok, Allah’a şükür iyiyim, sadece gözlüğüm kırıldı.
……….. Bu velet’i polise teslim edelim’ mi amca?
……….. Bırak gitsin beyefendi. Baksana nasılda korkmuş, acemi, arkadaş kurbanı olduğu belli.
Asıl kaçanlar cin gibiydi, bırak gitsin.
Cemal kolundan sıkı sıkı tuttuğu çocuğa baktı, çok korktuğu belli oluyordu. Hem ağlıyor-
hem’de korkudan tir, tir titriyordu.
………. Adın ne senin?
………. Sinan.
………. Bak seni serbest bırakıyorum, bir daha böyle kötü işler yapma tamam’mı?
………. Tamam amca, bir daha yapmam.
………. Söz’mü?
……….. Söz amca, yemin ederim bir daha yapmayacağım.
Cemal çocuğu serbest bıraktı, çocuk koşarak uzaklaştı. Cemal adama baktı.
……….. Geçmiş olsun amca, .
………… Sağolun beyefendi, siz olmasaydınız, az daha cüzdanımla, cep telefonumu çalacaklardı.
……….. Önemli değil, vatandaşlık görevimiz. Hadi selametle ben seni tutmayayım.
Cemal oturduğu ağacın yanına doğru yürüdü. Ağacın yanına gelip oturdu. Yaşlı adam’da –
arkasından gelmişti.
………. Hayırdır amca bir şey’mi var.
………. Evet bana yardım ettin ama halen tanışmadık. Benim adım Orhan.
………. Benim adım’da Cemal, tanıştığıma memnun oldum Orhan amca.
………. Ben’de memnun oldum cemal, oturabilirmiyim ?
………. Sen bilirsin Orhan amca, sıkılmam dersen otur.
Yaşlı adam, cemal’in yanına oturdu.
………. Çok dertlisin galiba cemal.
………. Halimden belli oluyor değil’mi baba . Sen beni içkici ayyaş bir adam zannetme sakın.
………. Yok canım, öyle birine benzemiyorsun, ben insan sarrafı sayılırım. Bu saçları değirmende-
ağartmadım ben. Evlimisin cemal.
………. Evliydim baba.
………. Nasıl yani?
……….. Kanunen daha evliyim ama, eşim ben ceza evindeyken evi terk etmiş.
……….. Kaç çocuğun var cemal?
……….. Baba ben vaziyeti anladım. Sen bana durmadan soru sorup, ağzımdan laf alacağına-
ben olanları baştan sona sana anlatayım olsun bitsin. Zaten benimde dertleşecek-
bir arkadaşa ihtiyacım var.
………. İyi o zaman Cemal , anlat bakalım, ben iyi bir dinleyiciyimdir.
Cemal başından geçen olayları, Orhan bey’e anlattı. Orhan bey olgun kibar kültürlü birine-
benziyordu. Sessizce cemalin sözünü kesmeden sonuna kadar dinlemişti.
………. Geçmiş olsun Cemal inan çok üzüldüm. Ama çok üzülüp kendini bırakma . bu dünya’da-
Senden çok daha kötü durumda olanlar var. Çocuklarında varmış, onlar için çok güçlü –
olmalısın. İşte bizim babamız bu desinler. Her türlü zorluğa rağmen bizi korudu, bize –
sahip çıktı desinler. Seninle gurur duysunlar.
Kısa bir sessizlik oldu. Orhan bey bu arada cemal’in hareketlerini ve davranışlarını inceli-
yordu. Elini cemal’in omzuna dayadı.
………. Benim yanımda çalışırmısın cemal ?
………… Elbette çalışırım, yeterki iş olsun, nasıl olursa olsun.
……….. Şoförlükten anlarmısın, ehliyetin varmı?
……….. Evet ehliyetim var.
Orhan bey, eşofmanının cebinden cüzdan’ını çıkarıp, içinden bir kart çıkararak cemal’e-
uzattı.
……….. Bu kartı al cemal, üzerinde telefonum ve iş adresim yazıyor. Müsait bir zamanda
gel konuşalım.
……….. Ne iş yapacağım Orhan bey?
……….. Bak cemal ; Benim iki oğlum , bir kızım var. Hepsi’de evli. Oğlanlar inşaat mühendisi-
Kızım’da işletmeci. Benim inşaat şirketim var. Genellikle turistik şehirlerde toplu-
konut, tatil köyü gibi yerler yapıyorum. Artık işi çocuklara devrettim . Ama yinede-
devamlı kontrol ediyorum.Evde oturmak bana göre değil. Bana senin gibi biri lazım.
Güvenilir, cesur, tuttuğunu koparan, yeri gelince arkadaş, yeri gelince, şoför-
yeri gelince koruma, yeri gelince dertleşebileceğim bir dost. Tek isteğim benim çiftlikte-
kalacaksın. Ben hadi cemal dediğim zaman hemen hazır olman lazım. İstersen bir kaç-
gün düşün.
……….. Düşünmeme hiç gerek yok Orhan bey, yarın hemen işe başlayabilirim.
……….. Peki cemal, bana artık müsaade , yalnız senden bir ricam var. Beni arabamın bulun-
duğu yere kadar götürürmüsün, gözlüğüm kırıldı , iyi göremiyorum. Ben bir taksiyle gider-
bir adam gönderir arabamı aldırırım.
………. Ne gerek var Orhan bey . parktan çıkınca karşı caddenin sağ tarafında elli metre kadar-
ilerisinde bir gözlükçü var orada gözlüğünüzü tamir ettirebilirsiniz.
………. Hay aklınla bin yaşa cemal, en iyisi ben yenisini alırım, tamir ettirmeğe gerek yok.
Seninde keyfini bozdum ama , sonra telafi ederiz.
Birlikte kalkıp yavaş ,yavaş yürüyerek, parktan dışarıya çıkarak , gözlükçünün bulun-
duğu tarafa doğru yürüdüler.
Cemal her zaman olduğu gibi sabah erken kalkıp, traş olduktan sonra duşunu alıp çiftlik-
evinin yanında bulunan park yerine gitti. Orhan beyin arabasını yıkayarak, temiz bezle –
kurulamağa başladı. Orhan beyin yanında işe başlayalı üç ay olmuştu.Kızı bir gül ve-
oğlu hakan’la birlikte çiftliğe yerleşmişler, okula’da tekrar başlamışlardı. Orhan bey cemal-
işe başlayınca cemal’in bütün borçlarını ödemişti. Cemal kısa sürede kendisini toparlamıştı
Çocukları güvendeydi. Cemal bütün gün Orhan beyin, hizmetindeydi. Nerdeyse içtikleri su-
bile aynıydı.Bazen birlikte şehir dışına, İzmir, Antalya, marmaris’e uçakla gidip lüks otel-
lerde birkaç gün kalıp, geri dönüyorlardı. Cemal’in içinde tatlı bir burukluk vardı. Zaman –
zaman, keşke meral biraz daha sabretseydi, yuvamız yıkılmazdı diye üzülüyordu. Cep-
telefonu çalınca, kurulamayı bırakıp cebinden telefonunu çıkarıp baktı. Arayan kayıtlı-
numara değildi. Sabah sabah kim arıyor acaba diye mırıldanarak, telefonu açtı.
………. Alo buyrun.
………. Baba, babacığım ben handan.
Cemal birden heyecanlanıp adeta şoka girmşti, hemen telefonu kapattı. Üzüntü ve-
sinirden elleri titremeğe başlamıştı. Tekrar işine devam etti. Birkaç dakika sonra, tekrar-
telefon çaldı, önce açmak istemedi ama, telefonun israrla uzun uzun çalmasıyla tekrar-
telefonu açtı.
………. Benim senin gibi bir kızım yok, adını bile duymak istemiyorum tamam’mı, bir daha beni-
Arama, daha doğrusu bizi unut.
………. Baba, babacığım benim. Ne olur beni önce dinle sonra ne yaparsan yap. Lütfen birkaç-
dakika dinle.
………. Peki dinliyorum, yalnız çabuk söyle birazdan patron gelir.
……….. Baba, seni, kardeşlerimi çok özledim.
……….. Bunu elin itiyle kaçmadan önce düşünecektin.
……….. Ne söylesen haklısın baba, ben çok büyük bir hata yaptım baba, çok cahilce davrandım.
……….. Artık çok geç, iş işten geçti.
……….. Baba, beraber gittiğim çocuk, bana dini nikah kıymak istemiyor, beni oyalıyor, ilerde-
yaparız diyor. Ben’de hayır olmaz daha önce hemen evlenlr, nikah yaparım diyordun-
sözünü tut dedim. Kavga yaptık, beni evden kovdu.
………. Eee ! Ne istiyorsun?
………... Anlamıyormusun baba? Sokak köpeklerinden daha beter perişan bir haldeyim. Ne olur-
Beni affet. Yanınıza geleyim, kardeşlerimin başında dururum, onlara hem ablalık, hem
annelik yaparım. Ev işlerini’de yaparım. Ölecek sem cezamı sen kes baba, Ben sokak-
larda, kötü yola düşerim, lütfen buna izin verme baba.
Cemal’in gözlerinden yaşlar yanaklarından aşağıya doğru süzülüyordu. Canından çok-
Sevdiği, ilk göz ağrısı kızı zor durumda kendisinden yardım istiyordu. Dudakları titriyor-
Nefes alıp vermekte zorlanıyordu. Cılız bir sesle konuştu.
……….. Kızım nerdesin, adresini söyle gelip seni alayım.
……….. Baba, canım babam benim, ben çiftliğin kapısındayım, sen zahmet etme ben hemen –
geliyorum.
Birkaç dakika sonra, çiftlik evine doğru giden yolda, içinde handan’ın bulunduğu ticari-
araba göründü. Araba park yerine yaklaşıp durdu. İçinden kızı handan çıkıp babasına-
doğru koşarken, şoför’de handanın bavulunu bağaj’dan indirmeğe çalışıyordu.
Cemal kollarını açarak, kızını kucakladı. Handan en çok güvendiği babasının kolların-
da ,başını babasının göğsüne dayamış ağlıyordu. Baba kız birlikte göz yaşı dökerek-
hasret giderirken, ilerden Handan abla diye sevinç çığlıkları atarak gelen, bir gül’le-
hakan’da ablalarına sarıldılar. Bu sırada çiftlik evinden çıkan Orhan bey park yerine-
doğru geliyordu. Park yerinde kalabalık görünce bir şeyler olduğunu anlamıştı.
……….. Günaydın cemal.
……….. Günaydın Orhan bey. Şeeyy! tanıştırayım, kızım handan, patronum Orhan bey.
……….. Memnun oldum kızım. Maşallah çok’ta güzelmişsin.
……….. Teşekkür erdim efendim. Tanıştığıma memnun oldum.
………… Cemal sen bu gün izinlisin. Kızınla bol bol hasret gider. Ben bu günük idare ederim.
Ama yarın saat 10 da izmirde olmamız lazım ona göre hazırlığını yap.
……….. Teşekkür ederim Orhan bey , çok sağolun.
Orhan bey arabasına binerek oradan uzaklaştı. Cemal tekrar handan’a sarıldı, aklına-
baş komserin sözü geldi. ( Sen ölürsen çocukların babasız karın dul kalacak ).
Karısı layığını bulmuştu belki ama çocuklarının kendisine kendisinin’de çocucukları-
nın sevgisine çok ihtiyaçları vardı. İyı’ki şeytan’a uyup kendini ölüme atmamıştı.
Bu sevgi ,bağlılık, her şeye değerdi.ölmüş olsa bu sevgiyi birlikte nasıl yaşayıp-
Birlikte paylaşacaktı. Cemal çocukları ile birlikte, oturdukları eve doğru yürürken-
ALLAH’ım sana binlerce teşekkür ederim, sana şükürler olsun diyerek içinden dua –
ediyordu.
YORUMLAR
Güzel bir çalışma olmuş Muzaffer
Kutlarım
Daha sık görmek isterim paylaşımlarını
Yüreğinin sesi daim olsun dilerim
muzaffer_55
Ayrıca beğendiğin için, çok mutlu oldum. Zamanım oldukça, naçizane-
bir şeyler yazmağa gayret ediyorum. Yüreğine sağlık. Sevgiyle kal-
dost gönüllerde kal.