- 672 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
İZABEL'İN ISLAK ŞİİRLERİ-4
İZABEL’İN ISLAK ŞİİRLERİ-4
Az önce kurduğu tüm sözcükler,İzabel’in boğazında düğümlenmişti. Ezber bozan suskunluklar kapalı dudaklarda kalırken onlar açık kapı aralığında iki canlı heykeli canlandırıyorlardı.
Sadece bir kirişin ortasında iki kişilik konuşmalar kelimesiz göz göze yapılmaya başlamıştı bir kapının önünde.İzabel tüm gücünü kendi içinde tutmaya çalışarak,alt dudağının iç kısmını dişleriyle sıkarken,kelimelerini ve duygularını içine hapsetmek istemişti.Tom onun bu durumunu fazlasıyla görüyordu.
İzabel ise o an ona o kadar sıkı sıkı sarılmak istiyordu ki, dişiyle ısırdığı dudakları bile bu sarılmanın yanında hafif kalacaktı. Ölesiye bir aşkın resmi paletsiz fırçasız çizilirken, bu tabloyu sadece Tom ve İzabel görüyordu. İzabel dişlerini alt dudağından ayırarak, kesik kelimelerle,
“Hoş geldin…Lütfen buyur.”
derken, sol elini evin içine doğru çevirip onu içeriye davet etmişti. Tom suskunluğunu koruyarak içeri girdi.İçeri ilk girdiğinde ilk dikkatini çeken şey, salondaki masanın üzerinde yanan iki kırmızı mumun IŞIK ları olmuştu.İzabel’in ise dikkatini en çok çeken o gün Tom’un onun o çok sevdiği mor çiçekleri getirmemiş olmasıydı.Sessizliği ikinci kez bozan İzabel,
“Birlikte yemek yerken konuşuruz diye düşündüm.”
derken, aslında Tom’un yemek masasına bakarkenki şaşkınlığını görmüştü.Kendini onun yanında ezik hissetse de bir taraftan da kadınlığının gururunu kurtarabilmek için bunları söylemişti.
Aksi halde onu kapıda görür görmez dudaklarına sarılıp,onunla sarılıp öpüşerek yatak odasına çoktan ulaşmıştı.Şehvetin ve tutkunun dinginliği sonrası onunla güncel yaşantıya dair şeyler konuşuyor olacaklardı. İhanet sürgülü ayrılık aralarına girmeseydi eğer.Tom halen aynı mat bakışlarla yüzünü İzabel’e dönerek,
“Uzun kalmayacaktım…ama olur…yemek yerken konuşalım…sonuçta sadece konuşmak için geldim..” derken, her kelimesi durgun ve tutuk olarak çıkmıştı dudaklarından.İzabel onun sözlerindeki denizde o an boğulur gibi olmuştu.
Ellerinin titreyerek terlediğini ve yüreğindeki çarpıntıyı duyuyordu.Ağır adımlarla salonda bulunan masanın karşılıklı sandalyelerine oturdular.
Tom’un dakikliğini bilen İzabel yemekleri o gelmeden önce tabaklara servis etmişti. Tom önündeki peçeteyi düzeltip, çatal ve bıçağı iki eline alarak,tabağındaki bifteğe dokunacağı an İzabel’in kendisine baktığını gördü.İzabel, dalgın bakışlarını belli etmemek için gözlerini kendi tabağına kaçırdı.
Ağır lokmalar götürülürken ağızlara ikisi sabırsız konuşmalarını içine saklamıştı.İçlerine attıkları suskunluklar patlamaya hazır bir bombanın kıvılcım bekleyen haliydi.İkisi de açlık yada tokluktan ziyade susmak için ağızlarına lokmalarını götürüyordu.
Aynı anda çatalı ve bıçakları masanın üzerine kodular.İzabel sabrının son kıyılarında kaldığından konuya geçti.İlk sözleri ağzından döküldü.
“Tom neden ?”
dedi.Tom o anda masadaki peçeteyle ağzını silip katladığı peçeteyi tabağının köşesine bıraktı.
“Bak İzabel, bunları defalarca konuştuk.Bunların tek sebebi sensin.Bu ayrılığı uçurum kenarına iten sensin.Senin bitip tükenmez mükemmeliyetçi yaklaşımların, titizlik budalası olman….”
daha Tomun sözü bitmeden İzabel savunma iç güdüsüyle onun sözünü kesti.
“Dur bakalım yaptığım her şey ikimiz içindi.Senin daha mutlu olduğunu görmek ve hayatımızı daha güzel kılmak içindi.”
Tom, İzabelin gözlerine bakarak,
“Bir aşkın özü özgür ruhta saklıdır.Ama sen hep her şeye şekil vermeye çalıştın.Kafanda bir kalıba oturtmaya çalıştıkça beni kendinden uzaklaştırdın.Gömleğimin rengine kadar karıştın hep.” dedi.
İzabel sabırsızca ona cevap verdi.
“Senin çevrende daha iyi görünmek istedim.Bunu istedim diye bir başka kadının kollarına düşmen mi gerekiyordu ? Güzelliğim sana yetmedi mi ha.. ?”
İzbel içindeki irini kelimeleriyle akıtırken,Tom eve ilk geldiği yüz halini koruyordu.
“İzabel bunların tek sebebi sensin.Tek başına bir aşkın koruyuculuğunu yapmaya çalıştın.Sen böyle yaptıkça senden uzaklaştım.Ve bu saatten sonra ikimiz bir arada duramayız.Öldürülmüş duygular yeniden canlanmaz.Lütfen bu konuşmalarımız son konuşmalarımız olsun.”
İzabel bu sözlerinin üzerine dudakları titrerken gözleri dolmuştu.Sonrası sessizliği İzabel’in hıçkırıkları bozdu. Tom ağrır bir şekilde masadan kalktı.İzabel’in oturduğu sandalyeye değil de evden çıkmak için kapıya doğru yürüdü.
Arkasına bakmadan,
“Kendine iyi bak İzabel bu saatten sonra ikimiz içinde çok geç.” derken, İzabel başını yemek masasına indirmiş şekilde ağlamaya devam ediyordu.Tom kapıyı aralayıp dışarıya çıkmıştı.Verandaya adım atmasıyla, arkasından İzabel ona yetişip sarılmıştı….
…..
O geceden sonra İzabel’e uykular haram olmuştu.Sürekli kabuslarla gecenin bir yarısı kendiliğinden uyanırdı.Ve o gece ilk mısralarını kağıtlarla buluşturmayı başarmıştı.Hüznün gölgeleri tılsım dolu salonda kol gezerken.İzabel, ilk şiirini ayrılık hüznüyle yazmıştı.Gecenin üçünü gösterirken saatler….
-klavye yorsada...YAZMAYA DEVAM-
YORUMLAR
DİLEK YILDIZI
Abim varlığın bile yeter bana teşekkürler...
En derin saygılarımla..esen kal hep...
DİLEK YILDIZI
saygılarımla...
DİLEK YILDIZI
duanı eksik etme benden....
En derin saygılarımla yüreğimdesin hep...