- 744 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
izdüşüm......
gurur varya hani şu gurur..tüm hislerin, duyguların önünde eli silahlı eşkiya gibi duran...gönülden dökülen tüm sevgi sözlerini vuran..ardından keşkeleri sıraya dizen, sonrasında pişmanlıkları.....
sorgularsın sonra çok yalnız olmakla çok ve yalnız kalmanın farkını..başedemezsin bırakırsın yüreğini sızlasın..
özlersin hep...
bataklıktaki sazlığını özleyen "ney" gibi o sazlığım, sazlığım diye...sense hep "o" nun adını.....iki tüür ayrılık yaşar insan, biri yaşarken diğeri ölümlü...derim herzaman allah ölümlü ayrılık versin, bilirsin ki öldü..oysa yaşadığını bilmekbi yerlerde, sensiz......işte bu insanı tüketir..tüketir bu insanı...sen beni öldürdün de ben seni içimde nasıl öldürürüm dersin....ölmez ki hergün bi selvi gibi boy verir yokluğu ......
yalnızlığa çekilmek aslında yalnız kalmak değil, insan olmanın bi refleksi en iyi savunma şekli belkide .....emmi’m öyle diyor"..
sığınmak dedik yalnızlığa, eğer cesursa insan irdeler kendini sorular sorar..ve bulur cevaplarını...her duyusu her duygusuyla inkar etsede, yürek girer devreye.."der, doğruyu söyle"....işte o zaman iyice çözülür insan sklayamaz kendinden hiç bişey.
önce keşkeler dizilir, ince bi sızı bırakır pişmanlıklardan önce....
anlayıp dinleyemiyorsa insan, anlatıp dinletebilmeyi öğrenmeli...ikiswini de beceremiyorsa "susmalı" ....
yalnızlık - keşke - ve pişmanlık hiç ayrılmaz birbirlerinden...aslında keşke ve pişmanlıktan sonra gelsede yalnızlık, yalnız kalmadan göremiyor keşke ve pişmanlıkları ......
eğer giden toplamamışsa ardından bulutları, tam bozar artık geride kalanın havası...
aslında yalnızlık sevdiğinin olmaması değil, sevdiğinin yanında olmamasıdır...hayatt hiçbir şeyin sonunu düşünerek başlamaz insan...şifresi sevdadır insanın ve tektir...kaybettiğinde açamazsın artık o sevda kapısını....
aslında insan hayatı buna benzer yaşanmışlıklarla dolu, ama herkesin tepkisi ve etkilenmesi çok farklı..önemli olan bundan sonrası....eğer tüm duygularınızı, hislerinizi gideniniz sizden alıpta götürdüyse, kimselere verecek bişeyiniz kalmamıştır artık......hiç oyalanmadan hayatın bekleme salonuna değil de seyirci koltuğuna oturmalısınız...
işte bu anda insanlar sığınır bişeylere....
bir dost edinirsiniz, adını yaren koyarsınız
üzümün gözyaşlarıdır, yeni rakı’dır adı.....
her gece binbir ümitle sığınırsınız "o" na...tüm gece el atıp durur dertlerinize ama, bi türlü çekipte çıkaramaz içinizden keşkeleri, pişmanlıkları.....tam bi beceriksiz hırsız çıkar.....
bakarsınız kadahinizdeki buz , aysberg’e dönüşmüştür..üstü mutluluk, altı keder yokluğunun hepsinder beter olduğunu gösteren.......
dalarsınız, kadehlerin tahta masada bıraktığı ıslak çemberlere, kaybolup gidersiniz..
sonrada...
sonunda anladım ki
yalnızlık, açlık gibi değil
içinde sürekli bi sızı,
söküpte atamadığın......"dersiniz"..
hala bi ümit vardır...
bu kadehlerle dostluğun ağır bi bedeli vardır..ama öderim dersiniz..
ve, son sözünü söylesini beklersiniz hep, kendi gibi "büyüklüğünü" göstermesini istersiniz...bu sevdada siz üzerine düşeni yapmışsınızdır, bi gün bile ihmal etmemişsinizdir...ölesiye sevmişsinizdir....
ondan da beklediğiniz budur....ölesiye, öldüresiye sevmek...ondan da beklediğiniz budur...
yalvarırsınız ilk defa,
gururunuzu ayaklar altına alıp
hadi dersiniz
fazla uzatmadan, ecele bırakmadan
"göster büyüklüğünü".......
...........
kıyı ege köylüsü.......