- 841 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Kuşak Sonra
Elmas Şahin
Bir kuşak sonra, evet bir kuşak sonra “biz” diye bişey kalmayacak. Şöyle bakıyorum da geriye doğru, “biz” diye birşey kalmamış. “öteki” olmuşuz hep. Geriye değil, elbette ileriye bakmalıyız, ileriye ve daha ileriye. Ancak ileriyi yakalamak sağlam nesiller yaratmak binlerce yıllık “Türk” tarihini bilmekten geçer. Tarihten ders alıp, benzer yanılgılara ya da yanlışlara düşmemek için geçmişe arada bir dönüp bakmak gerek, Bilge Kağan’dan Atatürk’e kadar neydik, ne olduk, ne oluyoruz; nerdeydik, nereye gittik, nereye gidiyoruz?
Geri derken kimliğimizle, kültürümüzle, benliğimizle, örf ve adetlerimizle, milli değerlerimizle ne durumda olduğumuzu kastediyorum. Daha ileriye gidelim derken “biz” olmayı bırakıp “öteki” olma yanlışını nasıl da hevesle yaptığımızı görüyorum, el birliği ile bir avuç vatan toprağını bize emanet edenlerin kemiklerini nasıl da sızlattığımızı içim yanarak izliyorum.
Her geçen gün, biraz daha küçülmüşüz ve biraz daha tükenmişiz, tarihimizi, geçmişimizi bir çırpıda silip atmaya ne kadar da istekliymişiz meğer. “Tarihini bilmeyen bir milletin hayat damarlarından birisi kopmuş demektir” derken Ulu Önder Atatürk, boşa nefes tüketmemiş, öyle nankör, öyle umursamaz, öyle batının yanlış değerlerine sıkı sıkıya bağlı kalmışız ki, öyle ucubeleşmişiz ki, öyle koyunlaşmışız ki, kim nereye sürüklese gıkımızı çıkarmadan oraya gidiyoruz, bu genç cumhuriyet kolay kurulmadı, bir ikinci kurtulş savaşını kimse kaldıramaz, milyonlarca ocağın yanması, ateşin de düştüğü yeri yakması demek olur bu; kimin umrunda sizce,
Bakın işte uzak değil hem de dibimizde gülleler yağıyor, mermiler patlıyor, işte Suriye, çoook uzaklara gitmeye gerek yok, Irak bitti, sırada Suriye, yakında da biz...Zaten kimlik olarak bitmemize az kaldı, millet olarak da vatan olarak da bize ait bişey kalmayacak, eğer böyle susmaya ve de böyle uyumaya devam edersek elbette…
Bir sonra ki kuşak Bilge Kağan’ın torunları olduklarını bilemeyecek, gelecek kuşak Türk’ün dünyaya destanlar yazdığını bilemeyecek, bir sonra ki kuşak son kurtarıcısı Atatürk’ü de bilemeyecek. Gözden ırak olan gönülden de ırak olur çünkü.. olur kaldıralım Atatürk’ü okullardan, anıtlarını da tek tek kıralım atalım, ne gerek var di mi? Olur Atatürk’ün gençliğe hitabını da kaldıralım, ne gerek var di mi? Tarihten ders çıkarmaya, ne gerek var (!) köle olmak daha iyi, koyunlaşmak, hiçbir şeyi sorgulamadan kabullenmek, beyinsizleşmek, kültürsüzleşmek, zeki, çalışkan, akıllı, yiğit, onurlu, gözüpek bir ırk olduğumuzu da unutalım di mi, ne gerek var (?)
Olur Akif’in tüm yüreğiyle hissedip yazdığı İstiklâl Marşımızı da okumayalım artık, onu da kaldıralım, olur (.) yarın öbür gün sömürgeci güçler gelip kendi marşlarını okurlar biz de alkışlarız pardon katılırız onlara hep birlikte söyleriz di mi? Kendimizden utanalım, sahip çıkmayalım hiç bir şeye.. biz olan her şeyi atalım, “öteki” olanları alalım baş köşeye koyalım.
Olur, Cumhuriyet bayramını da kutlamayalım, ne gerek var di mi? Yazık çocuklarımıza soğukta hasta olurlar, beklemesinler ayakta, ne önemi var di mi? Bu ülkeyi bizlere emanet edenler, üşümemişlerdi, karda kışta yalınayak mermi taşımışlardı, cephedekilere aş ekmek taşımışlardı, onlar siperlerde gece gündüz beklemişlerdi, niye dersiniz acaba? Niye durup dururken şehit olmuşlardı, ya da gazi hm? Ama bizim çocuklarımız üşürler yazık, bir saat bile kutlayamazlar milli bayramlarımızı…! Kutlayıp da ne olacak, dini bayramlarımız var yeter bize di mi sevgili dostlar? Milli bayramlar hiç önemli değil, unutalım gitsin, unutalım ki, cumhuriyet dediğimiz canavar da tarihe gömülsün, nasıl olsa bir kuşak sonra kundaktaki bebek “Cumhuriyet”in ne olduğunu bilmeyecek, o çocuk için bir anlam da ifade etmeyecek, tıpkı onu büyütenler gibi…
Olur 23 Nisan’ı da kutlamayalım o zaman, 29 Ekim’den daha soğuk olur o gün, yağmur çamur olur her taraf alışkın değil bizim çocuklarımız ah yazık olur yavrucaklara unutalım onu da gitsin…
Ah az kalsın unutuyordum 19 Mayıs vardı bir de di mi? O da ne ki? Kutlamayalım gitsin, çocuklarımız yine üşür yaz günü, yorulurlar beklemekten, bir saat gösteri yapmak onları telef eder yazık..! günlerce savaş meydanlarında Yıldırm gibi, Yavuz gibi ya da istiklal kahramanları gibi cenk edemez onlar, onu da unutalım hm ? Sesimizi çıkarmayalım, alkışlayalım tüm kararları, bir kuşak sonra az kaldı istediğiniz olur nasıl olsa, “öteki” olursunuz, böylece o şanlı tarihten de hiçbir iz kalmaz. Yakında koyunların büstlerini diker diplerine de oturup kaval çalarız di mi sevgili dostlar?
Kızdınız biliyorum, canınız sıkıldı, bazılarınızın da yüreği sızlamıştır, ama gören göz kılavuz istemiyor dostlar, halimiz bu, biz kimdik, kim olduk? Bakın başalrız yakında küresel köyün marşını söylemeye, yakındır o da yakın, böyle giderse o da yakındır..
“- Toplanın sevgili koyunlarım, pardon sevgili halkım, efendiniz konuşacak. Gelin, yaklaşın kürsüye doğru.
- Küresel köyümüzün marşını söyleyelim önce. Hadi bakalım bir, iki, üç, başla!
Küresel köyümüz sen çok yaşa!
Canımız feda olsun sana!
Değişmek, dağılmak, yok olmaktır,
Biz biriz, bu birliği bozma!
Ak olsan da kara olsan da,
Bu düzeni bozma!
Hem tekiz hem sürüyüz,
Yediden yetmişe,
Hem çoğuz, hem biriz,
Ne mutlu bize küreseliz.” (Küresel Köyde Hayat, 2009, Cinius Yayınları, s.171)
Galiba sonumuz böyle olacak, bizler uyuduğumuz sürece bir kuşak sonra bile değil yakında çok yakında “biz” diye birşey kalmayacak. Ne diyim ki “Yazıklar Olsun” ..!
© e.ş bu yazının tüm hakları yazarın kendisine aittir.