- 612 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Türküleri Acılara Beleme Artık
Gönlünün tuvalindeki ay ve güneşe
Yüreğimi koyup, seni bekledim yıllarca
Geleceksen, yıldız getir avuçlarında
Seni yıldızlı bir gecede sevmek istiyorum.
Günlerdir resmini çiziyorum senin. Günlerdir tuvalime yansıyan görüntünün silüetlerinde, kekik topluyorum sana dağlardan şifa niyetine. Pınarlarının sularından sevdanı içiyorum. Seni sonsuza dek seyretmek, özlem yangınlarından bir hayal yaratmak, ufkunun çizgilerine koşar adım yürümek istiyorum.
Sevdanın kahır ilmeklerinden içime doladığın yumaklar bitmedi mi hâlâ? . Sorgulara belediğin şu serkeş ruhumu, ay süzmesi gözlerine almayacak mısın? . Almayacak mısın beni de fırtınalar esen gönlüne? . Kem gözlere aldırma sakın. Nazar boncuklarını bile çatlatacak güzelliğinin izdüşümünde ne ellerinin ve dizlerinin yarası, ne de yüreğinin ağrıması döndürmesin seni yolundan. Bana gelmek için, kınalı saçlarınla meydan oku güneşe. Yüreğinin türkülerini dola diline ve nasırlı parmakları okşayarak aşkı arayan çingenelere dik gözünü.
Gönlünün tuvalindeki ay ve güneşe yüreğimi koyup, seni bekledim yıllarca. Geleceksen, yıldız getir avuçlarında, seni yıldızlı bir gecede sevmek istiyorum. Üzerime serptiğin çiçek kokularıyla, nice nice gülleri görmez gözüm. Etim çatılarından, saçlarım köklerinden, ellerim tırnaklarımdan ve gözlerim yuvalarından fırlasa da, yine seni sevmelere duracağım.
Sen ki; sokaklarda göğsünün salkımını titretip, gönlünün türkülerini engerek gülüşlü, puşt bakışlı, kirli sözlülerle paylaşma sakın. Sevdanın adresi bana çıkar, açılmış yaralarına çamur sıvama boşuna, kırlangıçlarım sana da yuva yapar. Ak memeden kesilen kuzular taze otlaklar ararlar bir zaman sonra. Benim dağlarımda sancılarla büyüyen, kara yazgılı bir çiçek durur, kışlara direnir, baharlarda benliğini bulur ve insanı yüreğinden vurur.
Sana dirimsellik sunacak, ilençli bir sevda soludum buncadır. Tanrıların kentlerinde köleliğim bitti, soydum uykusuz diriliğini gönlümün zulasında. Ekmeğimi pay edip, ihaneti sildim defterimden. Benim ülkemde sevmenin giz’i, yiğitlikle, mertlikle, kavgalara zıpkın duruşlarla anlatılır. Her kavgadan ve savaştan sonra yaralarımı sana sardırıp, temiz ve saf gülüşlerinin yatağında yazarım şiirlerimi.
Göğsümdeki kördüğümlerle, türküleri acılara beleme gayrı. Bir avuç kınayla değiştirme kokunu. Seni sevmelerin ay dilimi duruşlarında gençliğimi benli dudaklarında tüketmişim. Aşkını itiraf için yıllar geçecekmiş demek! . Göğsüme düşürdüğün yeni ateşlerle, avuçlarıma belediğin yeni yangınlarla ölümler karanlık gecelerin ilâhileriyle şekillenir şimdi. Seni sevdikçe kayınlarım yeniler yapraklarını. Seni sevdikçe, mavi düşler eksik olmaz dağlarımdan.
Göğsümden yüreğimi söken bu sevda ile bir şarapnel parçası dağıtıyor her gece gövdemi. Yüreğimi dağlarının kutsanmış doruklarına taşımışım yıllardır. Seni sevdikçe güneşe dönmüşüm yönümü. Hançerlerin üstünde yatmış, gözümü kırpmadan acılara uzanmış, kızdırmışım geceyi. Üzerlik tütsüleyip bu aşkın üstüne, endamına aylı geceler dileyeceğim tanrıdan. Karanlıklara dişlerimi geçirip yıldızların valsi’ni izleyeceğim kısraklar memeye saldırınca. Prangalarım parçalanacak, yedi başlı şahmaran sevdam bir kutsal çığlık gibi kabuklarını kıracak, dört nala bir kısrak Karacaoğlanın, Dadaloğlu’nun ve Köroğlu’nun izini sürecek.
Bir gün, gözlerini de alarak aşkın, süreceğim yorgun at’ımı buralardan. Akşamların hiç olmadığı, gecelerin yeryüzüne uğramadığı yerlere gideceğim. Gün ışıyınca gözlerinin tan ağartısında, ay’sız geceler içimin göğünü dolanacaklar. Seni sevmenin sıfır noktalarında, masum duruşlarının gün batımlarında kınalı yüzünü tanrılara sunacak, içimin ızdıraplarını gözyaşlarımla yıkayacağım
Selahattin Yetgin