- 1445 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ESKİ SANDIK
Evden çıkarak o soğuk havada yürümeye başladım. Bir an önce arkadaşımın evine ulaşıp sıcak sobanın başına oturmak istiyordum. Gideceğim ev hemen yakınımızdaydı; fakat hava o kadar soğuktu ki kimse mecbur kalmadıkça dışarıya çıkmıyordu. Usul usul yağan kar sakalımda birikiyordu. Yüzüm soğuktan uyuşmaya başlamıştı. Üstümdeki karla kapıya dayanıp kapıyı yumruklamaya başladım.Gelmeyeli çok olmuştu arkadaşa.’Umarım iyidirler.’ diye düşündüm.
Üşüyen ellerimi nefesimle ısıtmaya çalışırken kapıyı arkadaşımın küçük kardeşi açtı. Merhaba bile demeden daldık içeriye ve o soğuk havayı arkamızda bıraktık. İçeride arkadaşım ve onun kız kardeşi oturuyordu. Derken ikisi de ayağa kalktı. Selamlaşıp oturdum. İçerinin mis gibi havası yüzümü okşadı adeta. Odanın köşesine arkadaşımın yanına oturdum.İçerinin havası çok sıcak olmasına rağmen sanki üçü de üşüyordu.Üçünün de gözlerine anlamsız bir hüzün mevzilenmişti.Ağlamaya hazır gibiydiler.Üçünün de renkleri solmuş yüzleri buruşmuştu.Acaba açlar mı diye düşündüm.Anneleri iki yıl önce ölmüştü.Onlara babaları bakıyordu o da dört gün önce odun getirmek için şehre gitmişti.Gözlerim küçük kıza kaydı.Kız, örülmemiş saçlarıyla bitkin bir haldeydi.Saçlarının arasından gözlerindeki buruklukla yanan sobaya bakıyordu.Ben de fark ettirmeden o yana baktım soba cayır cayır yanıyordu.Bir şeylerin döndüğünü tahmin ettim.Arkadaşıma döndüm sordum:
-------- Neden böyle duruyorsunuz, bir şey mi oldu? Dedim.
Arkadaşım başını eğdi. Küçük olanı rahatsız olmuş gibi fırlayıp öbür odaya gitti. Kız ise hala sobaya bakıyordu nemlenmiş gözleriyle. Ben inatla arkadaşımın yüzüne bakıyordum hala. O da sakalını sıvazladıktan sonra bana dönüp anlatmaya başladı:
-------- Biliyorsun babam odun için şehre gitti. Giderken de ‘’Kar çok yağar da şehirde mahsur kalıp odunları getiremesem siz eski sandığı kırar sobaya atarsınız.’’dedi.Dört gün oldu bekledik babam gelmedi.Anladık ki babamın dediği oldu.Be de çaresizlikten sandığı kırıp sobaya attım.Bu sıcaklık o sandığın sıcaklığı…
Durdum ve pek anlamadığımı belli ederek tekrar sordum:
-------- İyi yapmışsın.Ne olmuş ki o eski sandığı kırıp yakmışsan?Dedim.
Arkadaşım o hüzünlü gözlerini yerden kaldırmayarak ve yüreğinin ortasındaki ateşten terlercesine boğuk bir sesle cevap verdi:
-------- O sandık…O annemindi.Annemden bize sadece o eski sandık kalmıştı.