- 632 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İZABELİN ISLAK ŞİİRLERİ-3
İZABELİN ISLAK ŞİİRLERİ-3
O an zihnine “bende şiir yazabilir miyim acaba ?” sorusu takıldı.Bunun üzerine değişik sitelerden ünlü şairlerin şiirlerinden bazılarını okumaya başlamıştı.İzabel adeta büyülenmiş gibiydi.
Yıllardır şiire ilgisi olmayan İzabel duygularındaki derin boşluğun etkisiyle şiirin içine dalmıştı.Okuduğu her ayrılık ve aşk konulu şiirde kendini buluyordu.Hatta okuduklarından bazıları onun gözlerini dolduruyordu.
O gözlerinden boşalan ıslaklığa umursamadan, elinin tersiyle silip, kan çanağı olmuş gözlerle okumaya devam ediyordu.Gecenin karanlığı sokakları sardığı gibi İzabel’in evinin içini de sarmıştı.
İzabel’in saatler öncesi salonun köşesindeki sehpanın üzerine koyduğu kafese bir tutam ayın şavkı vuruyordu.Salonun içindeki diğer bir aydınlıksa, ince ekran bir bilgisayardan yayılırken İzabel’in yüzünü aydınlatıyordu.İzabel’ yanaklarından süzülen birkaç damla kristal gibi parlıyordu.
O an bir den şarjı biten bilgisayar etrafı tamamen karanlığa boğmuştu.İzabel derin bir nefes verip oturduğu sandalyeden kalkıp, salonun ışığını yakmıştı.Susuzluğunu gidermek için mutfağa geçmişti.Dolaptan çıkardığı pet şişeden suyu içerken,halen aklında az önce okuduğu şiirin mısraları vardı.
“Yalnızlık ölüm sancısı olur ömrün sonbaharında
Yaprak dökerken bir yanın diğer yanın cehennemde kalır
Ayrılıkların sonunda kavuşulur toprak kokusuna ”
Bu dizeleri kafasından geçirirken, ıslak dudaklarıyla mırıldanır olmuştu.Salona geçerken,kendi içinde dizeleri yorumlamaya çalışıyordu.Artık hayatında Tom olmayacağına göre, acaba bende dizelerde okuduğu gibi kabus dolu bir hayat mı yaşayacağım diyerek düşündü.
Aklına o an ertesi akşam Tom’un konuşmak için geleceğini ve geldiğinde Tom’u yeniden ikna edebilme umuduna sarıldı.Kendini kandırdığını bilse de bu duygu ona iyi gelmişti.Bunları kafasında düşünürken,o an cep telefonu çalmaya başlamıştı.
Adımlarını hızlandırıp,çantasından telefonu çıkarmıştı.Arayan uzak bir şehirde yalnız yaşayan annesiydi.Her Çarşamba aksatmadan aynı gün aynı saatte arayıp İzabel’in nasıl olduğunu sorardı.O gün ilk kez annesiyle isteksizce ve kısa konuşmuştu.Son sözleri ise,
“Tamam anne…iyiyim…seni yarın sabah arayacağım…şu an işlerim var…tamam..kendine iyi bak…iyi akşamlar…”
Annesiyle konuşmasının ardından aklına birden bir değişik bir fikir geldi.Kedi zihnini toplamak,duygularının dinlendirebilmek için internette okuduğu bir şeyi yapmaya karar verdi.
Az önce su içtiği mutfağa girdi.Mutfak tezgahının çekmecelerinin birinden bir mum çıkardı.Elektrik kesintilerinden dolayı evinde asla mumu eksik etmezdi. Ama bugün ilk kez farklı bir amaç için kullanacaktı.
Mumu alıp salona geçti.Salonun geniş penceresine yakın olan koltuğun yanına bir sehpa yaklaştırdı.Mumu sehpanın üzerine bıraktı.Sonra başka bir odaya gidip, kağıt kalemle tekrar salona geçti.Tüm ışıkları kapatıp, az önceki sehpayı yaklaştırdığı koltuğa oturdu.
İzabel’i o an kim görse kutsal bir ayin için sunak hazırladığını sanabilirdi.İzabel elindeki çakmakla mumu yaktı.Mumun alevleri hafif hafif yükseldi.Artık duvarlarda mumun titreyerek yansıyan gölgesi vardı.
Önce duvarda raks eden gölgelere baktı sonra önündeki kağıt kaleme baktı.Aklına hiçbir şey gelmiyordu.Bir anlık nedensizce oturduğu koltuktan kalkıp,salonun penceresine yanaştı.Başını gökyüzünde kaldırıp, dolunaya baktı.Tom’u düşündü.Derin bir nefes çektikten sonra yeniden koltuğa oturdu.
…..
Sabahın ilk ışıkları salonun penceresinden vururken, kafesteki kanaryanın sesiyle İzabel irkilerek kendine gelmişti.Koltukta oturduğu gibi uyuya kalmıştı.O gece tek harf bile yazamadan geceyi noktalamıştı.
O sırada kolundaki saate baktığında saat 06.15’i gösteriyordu.Oturduğu yerden doğrulurken her tarafının tutulduğunu fazlasıyla hissediyordu.En azından ayrılık öncesi kendini hazırlamak zorundaydı.
Ayrılıkların en büyük ilacının şiir yazmak olduğunu okumuştu çünkü.Bu ağrılar Tom’un yokluğunu ona unutturamazdı. Koltuktan kalkarken kollarını iki yana açarak esnedi.Kafeste duran kuşa doğru yürüdü.
Ona gülümseyerek baktı. Üstündeki ağırlığı ve uyku kırıntılarını atabilmek için duş yapmaya karar verdi.Duşa yürürken bugün Tom’un gelişini gözlerinin önüne getirdi….
…….
Sonunda akşam olmuştu.İzabel, en güzel giysisini giymiş, sabırsızlıkla Tom’un gelişini bekliyordu.İçinden Tom’u ikna edecek cümleler hazırlıyordu.Kapının zili iki kez çalmasıyla, İzabel’in koşarak gitmesi bir olmuştu.İzabel kapıyı açtığında, Tom’un donuk yüz ifadesiyle karşılaşmıştı.Az önce kurduğu tüm sözcükler,İzabel’in boğazında düğümlenmişti.