- 5165 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Özür dilemek.
Hata yapmışsan eğer özür dilemek doğru bir davranıştır zira hatayı kabullenmekle kişi küçülmez tam aksine değerini artırabilir, yaptığın hatanın boyutuyla alakalı olarak kişi ya seni affeder ya da etmez, ama sen yanlışını anlamak, mahcubiyetini belirtmek zorundasın iyi bir insansan eğer.
Hatasız kul olmaz diye bir laf dolaşır durur sağda solda; Hakikaten öyledir yoktur hatasız insan, ancak hatasız insan yok diye de sürekli hata yapılmaz ya da yaptığı hata tekrarlanmaz. Nasıl olsa özür diye de bir olgu var ya yaparım hatayı dilerim özrü olur biter diye düşünmek, ya da bunun arkasına saklanmakta son derece yanlış bir tutumdur. İnsan yaptığından ders almalı, ders almalı ki sürekli olarak mahcup duruma düşüp özür dilemek zorunda kalmasın. Birilerini incitmek kalbini kırmak çok kolay kırılanı tamir bir o kadar zor. Kırmayalım bir birimizi şu üç günlük dünyada yakın duralım, birlik olalım ne hata yapalım nede özür dilemek zorunda kalalım.
Kısa bir hikâye.
Genç delikanlı hırçın, asi arkadaş, eş dost akraba demiyor kırıyor herkesin kalbini.
Günün birinde bu hayat onu sıkmaya başlamışken babasına ben aslında herkesle iyi olmak istiyorum bana yardımcı ol der, babası da kabul eder. Şimdi beni iyi dinle evladım der şu tahta perdeyi gördün mü evet der çocuk, şimdi al şu parayı git nalburdan hepsiyle çivi al gel, neden çivi istediğini anlamaz ama itirazda etmez gider çivileri alır getirir. Babası bak oğlum bu günde itibaren kaç kişiyi üzer kalbini kırar yada kütü davranırsan her kişi için bir çivi çak bu tahta perdeye eee der çocuk sonra ,sen hele çakmaya başla da sonrasını düşünürüz der ve gider, çocuk buna da bir mana veremez.
O gün yine insanlara kötü davranır ve her kötü davranmaya bir çivi çakar tahta perdeye günün sonunda otuz seki çivi sayar sayarda bu yaptığından utanır. Derken çivi çakmaya devam eder ama her geçen gün dahada azalmıştır çivi sayısı gün gelir hiç çivi çakmaz olur bir kaç gün sonra babasını yanına gider ve artık perdeye çivi çakmadığını söyler. Babası da ona bu günden sonrada devam etmesini ancak tahta perdeye çivi çakmadığı her günün sonunda tahtadan bir çivi sökmesini söyler. Delikanlıda babasının verdiği görevi yapmaya devam eder ve her gün bir çivi söker, gün gelir sökülecek tek bir çivi kalmamıştır tahta perdede. Eeee şimdi ne olacak peki demiş kendi kendine ve babasının yanına gitmiş çivilerin bittiğini sevinerek söylemiş.
Gel bakalım evlat diyerek delikanlıyı da alıp yanına tahta perdenin önüne gelmişler.
Tahta perdede ne gördüğünü sormuş delikanlıya oda bir sürü çivi izi ama hiç çivi olmadığını söylemiş.
Bak evlat sen hatanı anladın kendini düzelttin artık iyi bir insan oldun, ancak kırdığın üzdüğün insanlarda aynı bu tahtanın üzerindeki izler gibi irili ufaklı izler bıraktın olmasaydı çok daha iyi olacaktı ama dikkat et bundan sonra bu tahtaya hiç çivi çakma.
Kalın sağlıcakla.
Talip ACILIOĞLU
YORUMLAR
Talip bey.. Anlattığınız hikaye özürün özünü tam olarak veremiyor bence. bende daha çocukluk yıllarımda dinlemiştim eli öpülesi bir büyüğümden bu hikayeyi. ama şimdi düşünüyorum da insan yaşayan bir varlıktır. ve her vakit değiştirir onarır kendini. o halde kırılan kalpte yaşayan bir varlıkla temsil edilmeli. kalp bir ceviz ağacının, bir çam ağacının gövdesi olmalı.
özür ile sökersen o çiviyi, özü ile kapatacaktır o izi.
Talip ACILIOĞLU
Ancak şunu da söylemeden geçmek istemiyorum, teşbihte hata olmaz. Orada anlatmak istediğim olay insan kalbinin ne kadar zarif ve hassas olduğudur, siz zannediyor musunuz ki kalp kırıldı mı bir daha eskisi gibi olur.
Ben hiç zannetmiyorum. Soru ? Sizi kıran sonrada özür dileyen biri oldu mu? olduysa siz onu affettiniz mi ? kırgınlığınızın tamamen geçtiğini hiç bir iz bırakmadığını söyleyebilir misiniz. Saygılarımla.