- 809 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
RUMİ'YE MEKTUP
Ey çürümemiş,yıpranmamış kazılı bir düşüncenin sahibi . Hoşgörüyü öğreten yeni görüşlere açıklılığımızı güçlendiren Rumi. Neden sen varken insanlar birbirlerine gösterdikleri saygıyı sevgiyi sen yokken de sürdürmüyorlar ? Ne olursa olsun ne gelen var ne bunu umursayan. Sahi çok mu zor düşüncelerine sahip çıkmak biraz olsun insan olmak ? Ah Rumi keşke olsaydın bugün de.
Senin felsefen vardı temelinde aşk olan. Allah’a ulaşmak için aşk lazımdı. Bir bitki ve hayvan da sevebilir. Ama hem bedeniyle, hem bilinciyle, hem düşüncesiyle, hem de belleğiyle sevebilen tek varlık insan. Bir başkasını seven insan kendisini, tüm insanlığı, evreni ve Allah’ı sevmez mi zaten. Sen de bunu savunmuştun Rumi. Ama bak şikayetler çoğalıyor ne insanı seven var bugün ne de Allah’ı. Kimse kimseye değer vermiyor artık. Olan yüreğinde aşk taşıyanlara oluyor.
Senin sevgin.. Kapsıyordu tüm insanları dini,dili,ırkı farklı demeden. “Biz birleştirmek için geldik, ayırmak için değil.” demiştin.Ayrım yapmak Allah’a saygısızlıktı. Tüm insanlar barışmalıydı. Sana göre böyleydi Rumi. Keşke gelsen de görsen şu barışları (!) İnsanlar yoldan çıktı nerde insan varsa onun canına kıyıyorlar artık. Kan akıtıyorlar durmaksızın. Analar feryat figan. Var mıydı senin zamanında sokaklarda kanlar içinde yatan o insanlar? Sen vardın Rumi insanlığa ışık tutan.
Biz yanlış yaptık . Senin düşüncelerin hayatımıza yön veren davranışların varken nâşınla uğraştık. Halbuki bilemedik senin naşını bile dünya nefsine kapattığını. Deniz dibindeki inci olmakken amacımız çer çomak olup kıyıya vuranlardanız. Hâla tavus kuşu belki de bir kargayız. Ne zaman kalkacak bu gözümüzün önündeki perde? Ne zaman anlayacağız gerçek sahibimizi? Ne zaman içimizden bir acı geçecek asıl yerden kopup geldiğimiz için? En iyi ney anlatır sana bu dertlerimi. İçimdeki acıyı ve gurbeti. “Ayrılıktan parça parça olmuş kalb isterim ki iştiyak derdini açayım. Aslından uzak düşen kişi, yine vuslat zamanını arar. “ demiştin. Kim var ayrılıktan içi paramparça olan? Ne senin değerin biliniyor nede Yaradan’ın. O kadar aciziz ki tavus kuşuna özeneceğiz diye unuttuk benliğimizi. Yanlış yaptık.
Seni sen yapan Şems var birde. Can dostun,sırdaşın,yoldaşın. Şems seni sen yapıp gitmişti yanından. Ne kadar da üzülmüştün Rumi. Bir gecede ağarmıştı saçların ve sakalların. Öyle bir özlem duydun ki acıların beterini çektin gönlünde. “Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyeceğim kimse olmadığından yalnızım ben.” “Durma! Çabuk gel. Gelmem deme! Ne evet demek yaraşır sana, ne hayır. Dostum, senin şanına sadece gelmek yaraşır.” demiştin. Şems yoktu çünkü. Senin ona ihtiyacın olduğu kadar bizimde sana ihtiyacımız var şimdi Rumi. Keşke gelip yola getirsen hepimizi…
Değer bilemedik. Senin, seni sen yapan Şems’in, Yaradan’ın değerini bilemedik. Hâla yola gelmek için uğraşmıyor birçoğumuz. Hâla gurbet acısı çekmeyenler var. Halbuki ölüm ayrılık değil,kavuşmaktır. Sen de böyle söylüyordun. Senin düşüncelerini de dikkate almadık. Sahi ne olacak bu halimiz? Ne zaman öğrenecek insan insana insanca davranmayı , gerçek ve ebedi aşkı? Gel demek yetecek mi şimdi de?
“Gel, gel, ne olursan ol yine gel. İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel. Bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değildir. Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel..” Gelmek için daha öncesinden vazgeçmek, yeniden başlamak gerekir. Belki şimdi değil ama en sonunda hepimiz geleceğiz Rumi. Hepimiz..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.