- 14045 Okunma
- 18 Yorum
- 3 Beğeni
ÖLEN EŞİMİN ARDINDAN
“İnsanlar hatalarını mutluyken değil ancak mutsuzken anlar.”
Daniel Defoe
“İnsanların mutlulukları yada mutsuzlukları,talihin olduğu kadar Kendi karakterlerinin de eseridir.”
La Rochefoucauld
ÖLEN EŞİMİN ARDINDAN
Sevgili eşim, değerlim, ciğerparem, gözümün nuru, ecem, bir tanem, canım, cananım. İki göz bebeğim…
Bu söylemleri hayattayken yeterince sana söyleyememenin vicdan azabıyla şimdi yüreğim lime lime. Islak gözlerle, nazik bedenini izlerken, son yolculuğuna uğurlamanın dayanılmaz kahrını iliklerimde hissetmekteyim.
Oysa her eş gibi fazlasıyla hak ediyordun bunları. Tenezzül edip de parasız pulsuz bir sevgi kırıntısına vesile olabilecek bu ifadeleri sana hep çok gördüm. Yahut ta gereksiz.
Oysa susuz kalmış bir goncanın solamaya yüz tutması gibi sevgi terennümlerine, herkesten daha çok ihtiyacının olduğunu biliyordum.
Şimdi hayatta değilsin. Bulutların ağladığı buğulu bir akşam vakti bana veda ettin. Gözyaşlarım gitmene engel olamadı.
Seni tanımadan önce, mahzun ve biçareydim. Henüz dalları budanmamış bir ayrık otundan farkım yoktu. Dünyama girdin, ruhumun tülü, bedenimin bahçıvanı, hayatımın anlamı oldun. Kaba dallarımı ihtimamla budayarak bir goncaya döndürdün. Ruhuma lambalar yaktın. Adam gibi, karşılıksız ve beklentisiz sevdin. Bana gerçek sevginin ne olduğunu öğrettin. Yaşamanın ne olduğunu hissettirdin.
Ben se sunduğun bu eşsiz hazineleri görmezden geldim. Ya da sıradan bir şey sandım, ta ki elimden Anka kuşu uçana kadar.
Bütün bunları önemsiz addederek ve sadece kendimi önemseyerek yeterince söyleyemedim sağlığında. Meğer nelere, ne bitmez tükenmez hazinelere sahipmişim de haberim yokmuş.
Şimdi yoksun. Yüreğimde hasretinin yangınları yalım yalım. Sevgiyle tutamadığım nazik ellerin, bir gül dalı gibi kırık, solgun ve küskün.
Beyaz bir gülün narin terennümü gibi gelinliğinle ne kadar da sadeydin. Kaf dağının ardından getirdiğim bir kardelendin yüreğimde adeta.
Yine beyazlar içindesin, fakat giydiklerin bu son yolculuğun yakasız gömleği.
Bu duygularımı hiçbir zaman seninle paylaşmaya fırsatım olmadı. Çünkü benim için işim daha önemliydi. Mesleki kariyerim, derslerim, mesai arkadaşlarım, toplantılarım, ve bitip tükenmeyen anlamsız seremonilerim.
Sense zaten benimdin. Güzel sözler söylemeye, sürprizler yapmaya, doğum günümüzde dışarıda baş başa mum ışığında bir yemek yemeye, küçücük taze bir demet çiçekle eve gelmeye daha vardı. O yüzden şimdilik zaman yoktu, gerek de.
Kendi kariyerim ve prestijim adına toplantıların/seminerlerin ardı sıra ilden ile koşarken, hiçbir zaman beraberce gitmeyi akıl edemedim. “Bir gün nasıl olsa götürürüm” diye düşünüyordum. Fakat o bir gün hiç olmadı.
Ben ihmal ettim, sen sabrettin, geç geldim, uykusuz, yorgun sabahlara kadar yolumu bekledin.
Eve aldığım yiyeceklerin bile en iyisini misafir gelir diye saklayarak hep mütevazı bir hayatı yeğledin. İsteseydin, en alasını yer, içer, hatta saçar, döker, israf eder yeniden isterdin. Fakat istemedin.Yuvanın en muti koruyucusu, eşinin en sadık dostu, malının bekçisi oldun.
Bütün bunları yuvamız tarumar olduğunda, ortada bir şey kalmadığında, sam yelleri estiğinde anladım. Fakat iş işten geçti. Saçımı yolmanın, sızlanmanın yararı yok artık.
Meğer öncelikle önemli olan aileymiş, aile sadediymiş. Eldeki değerin kıymetini bilmek, korumak, kollamak, sevmek, sevdiğini hissettirmek, küçük sevinçleri mutluluğa dönüştürmekmiş esas olan.
Şimdi üzerine titrediğim işim, kariyerim, toplantılarım, amirlerim, protokollerim, mesai arkadaşlarım yok artık. Emekliliğimle birlikte hepsi tükendi.
En muhtaç olduğum, dalım, varlığım, dayanağım, evimin neşesi, gönlümün dört köşesi olduğunu geç anladığım sen de yoksun.
Hayatın anlamsızlığını, yalnızlığın hicranını, eksikliğinin nasıl can yaktığını şimdi anlıyorum. Başım yeni taşlara değdi, fakat pişmanlığımın bedeli kocaman bir hiçten ibaret.
Gülsüz bir diken, susuz bir kaktüs gibi şimdi hayat denen çölde yapayalnızım. Yaşamak zevksiz, duygular tatsız, günler anlamsız. Ve ömrüm sensiz.
Bazen kara gözlerinde nemler görürdüm, sorduğumda “hiç” derdin. Bu hiçler hep işime geldi. Olayların kapanması için yeterliydi benim için. Sandım ki sunduğum maddi imkânlar her şeyi çözmekte.
Çünkü fazla zamanım yoktu. Lüzumsuzca, başkalarına cömertçe ayırdığım, fakat sana bulamadığım zamanım.
Oysa önemli olanı unutmuştum hep. Duygularının da bir ihtiyacının olabileceği aklımın köşesinden bile geçmedi. Bu yüzden bir kerecik olsun seni dinlemek, acını, hüzünlerini, sorunlarını paylaşmak, çare aramak aklıma gelmedi. Hüzünlerinin bilinçaltındaki nedenlerini merak etmedim. Istıraplarına ortak olmayı beceremedim. Sevinçlerine de. Oysa bana en sadık dost, en sevgili, en ala kariyer sendin.
Gün gün bedenimi ve ruhumu santim santim kemiren iş stresimin verdiği gerginliği, akşamları ikiye katlayarak eve taşıdım. Mesai arkadaşlarıma, amirlerime, astlarıma gösterdiğim sabrı, hoş görüyü ve güler yüzü sana çok gördüm.
Sokakta gösterdiğim kibarlığım bile evimizin içine giremedi. Çünkü çalışan erkek ciddi ve sinirli olurdu, az konuşur, az ilgilenirdi. Böyle kodlamıştı bilinçaltımıza birileri.
Tebessümle açtığın gül bahçesinden farksız evimizin kapısından hep kaşları çatık girdim. Sen gonca açan çiçek, ben se sana acı veren bir kaktüstüm adeta. Bahçeyi ve gülleri perişan eden zehirli bir kaktüs.
Bir nebze sana zaman ayırabilsem, hatırını sorabilsem, benim için ağarttığın ipek saçlarını okşayabilseydim. Ruhunda kim bilir ne nadide çiçekler açacak, saçtığı kokularla hayatımızın bahçesi gülistana dönecekti. Belki de sen şimdi hayatta olacaktın.
Şimdi vakit çok geç. Ve sen beyazlar içinde son yolculuğuna çıkmak üzeresin. Ağlamaya takatim yok, üzülmeye mecalim.
Beyaz çiçekleri ne kadar da severdin. Bazen büroma gelen çiçeklerden getirirdim. Buruk bir tebessümle boynunu bükerdin. Sebebini hiç anlayamazdım. Meğer sana özel olarak alınmasını yeğlermişsin. Değer verildiğini, düşünüldüğünü, sevildiğini anlamak, görmek, hissetmek için.
Alamadığım üç kuruşluk sevgi çiçeklerinin yerine, şimdi pahalı hüzün çiçeklerini toprağına sermenin, beni affetmene yetip yetmeyeceğini bilemiyorum. Bildiğim tek şey, her şeye geç kaldığımdır.
…
Evliliğimizin üzerinden yıllar geçti. Bu akşam geçen yılları yaşadım yeniden, bir anda hüzünlendim.
Nasıl oldu bilemiyorum, eşimin öldüğünü düşündüm. “Ya ölseydi acaba neler olurdu” diye hayatımı yeniden gözden geçirdim.
Beraber geçirdiğimiz yılları tahlil ettim. Yaptığım hataları, gösterdiğim ihmalleri, kaçırdığım fırsatları yapabileceğim güzel şeyleri düşündüm.
Bu duygu san ki aklımı başıma getirdi. Bir anda kaybedebileceklerimin ne kadar değerli olduğunu anladım.
Böyle bir değerlendirmeden sonra hayatımı yeniden gözden geçirmem gerektiğine karar verdim. Sahip olduklarımın kıymetini gördüm, yeterince kıymetini bilemediğimi de.
Çok şükür ki sevgili eşim hayatta. O’ na karşı davranışlarım mutlaka değişecek müspet anlamda. Ve şaşıracağını da biliyorum. Henüz vakit geçmiş sayılmaz.
Anlattıklarım bir aile hayatında yaşanabilen, fakat arzu edilmeyen olayların mizanseniydi.
Bunlardan bazılarını bizzat yaşadım. Diğer olabilecekleri de geniş bir perspektif çizerek ifade etmeye çalıştım.
Gerçek sevgi, sevdiğine değer vermek ve üzmemektir galiba. Mutluluk ellerimizde.
Öyleyse haydi …
Bir gün çok geç olabilir…
YORUMLAR
Güzel iç burkan bir yazıydı...
Sevdiğine birkez seviyorum demek yetmez goncalar gül olsun aile saadeti daim olsun diye sevgiyle saygıyla zaman ayırarak yeşertmek lazım yoksa açmadan solar giderler..
Ya ayrılık olur ya da ecel gelir....
Malesef insanlar en çok sevip değer verdiklerini çok ihmal edip başkalarına melekken canlarına cefa çektirenler çok günümüzde oysa kapıyı kapatınca seçtiğinle kalırsın o yuvayı cennet bahçesine çevirmekte eşlerin ellerinde cehenneme çevirmekte..
Okurken önce yazık dedim sonundaysa hayalle yazılmış farkettim..
Tefekkür vicdanla hesaplaşma çok kez müspet sonuçlar veriyor..
Allah mutlu huzurlu sağlıklı nice yıllar yaşamanızı nasip eylesin eşinizle varsa çocuklarınızla da.
.Hayırlı ramazanlar selam ve dua ile..
Eşinizin hayatta olduğunu yazdığınız kısma gelince derin bir oh çektim.Ne kadar hüzünlüydü baştan yazılanlar sanki bir yumru geldi oturdu boğazıma bir ara zor yutkundum.Bütün yüreğimi hüzün kapladı.
Hayatta iken sevdiklerimize zaman ayırmak ve değerlerini bilmek yüreğimizde hissettiklerimizi yansıtabilmek en güzeli.Sonra dediğiniz gibi iş işten çoktan geçmiş olabilir.
Çok etkili bir yazıydı gerçekten tebrik ediyorum ve bazı şeyleri unutan ya da ihmal eden kişiler için de güzel bir ders olmuş aynı zamanda.
Saygılarımla
Entellektüel-41
Son pişmanlıkların elbette ki telafisi yok...
Saygılarımı lütfen kalbu ediniz efendim...
Çizdiğiniz kadın silueti hayatımın anlamını ortaya koyuyor. Varlık bu şekilde olunca, ben inanıyorum ki her eksiği olan, kendisine dönüp bakacaktır.
Bir kadın bu kadar güzel olursa, güzel bir nesil doğacaktır.
Yazdığınız bu değerlerle yaşamak istiyorum hayatı. Yine güzellikler buldum sayfanızda. Tüm sevdiklerinizle huzurlu ve sağlıklı bir yaşam diliyorum.
Entellektüel-41
Sayfama her geldiğinizde, ardımda bıraktığım sayfalara yeniden göz atmak fırsatım oluyor...
Kaleme aldığınız cümleler rumumun farklı pencerelerini karanlıklarıma aralamakta... Nefsime hoş gelse de sunduğunuz çiçekler kendi bahçenizden...Sahip olduğunuz değerler kelimelerinize dökülmüş...Anlattıklarınız aslında ben değilim...Her kaptan içindekiler sızarmış...Beni yeniden düşündüren, düşüncelerimi gözden geçirmeme vesile olan yorumunuz için teşekkürler değerli insan...
Saygılarımı lütfen kalbu ediniz efendim...
Nilgün Akçay
Tekrar görüşeceğiz o vakit geçmişin izlerinde.
Saygı ve selamlar.
Hocam beni de öldürüp dirilttiniz inanın. Ağlamama ramak kalmıştı ki, bütün bunların bir iç hesaplaşma mahsulü olduğunu görüp serin ve derin bir oh çektim. Rabbim yuvanızı daim etsin, korusun ve bereketli kılsın. Kimseyi eşinden yavrusunda ayrı komasın. Tam da eşimi memlekete yolcu ettiğim bu günde, elimi bile nereye koyacağımı bilemedim bir zamanda, öyle buruk bir hüzüne büründüğüm bir demde, geldibu yazı. Şükürler olsun ki, insana sağken de kıymet verenlerdenim.
Bu yazı bütün beylere, hanımefendilere örnek olmalı. Çok güzeldi inanın. On seçkiyi tek seferde hakedecek kadar.
Saygılar selamlar.
Entellektüel-41
Aslında tüm erkeklerin ihmallerini yazmaya çalışmıştım...Kimileri sorunları benim itiraflarım sandı....Oysa yazdıklarımın çoğu bende olmayan ihmallerdi...
Benim ağırlıklı alanım resim...O yüzden ikinci ve üçüncü sırada şiir ve nesire eğilebiliyorum...İlgi alanını fazla geniş tutmamak gerek...Benim böyle bir hastalığım var...Araştırma,derleme, hatırala, Hat, vitray, yağlıboya, tezhib,lavi, el zanaatları, pastel,suluboya, yakma resim vb. uğraşlarım var.Her alana kaydıkça hiç birinde bir şey olamıyorsunuz...Günümüz bir veya iki alanla sınırlı tutmayı gerektiriyor, en iyisi olabilmek adına...Çok teşekkür ediyorum değerli dost kalem...
Yazınızın başlığını okuyunca çok üzüldüm hocam..
Takip ettiğim kadarıyla eşinize yazdığınız harika dizeleri okumuştum..
Ama şanslısınız..Farkındalık çok güzel..Değişim de ardından gelecek..
Zaman zaman kıymetini bilemediğimiz sevdiklerimizi üzüyoruz..
Yazınız herkesi düşünmeye sevkedecek güzellikte..
Yürekten kutluyorum..Saygılarımla..
Sayın Hocam.
Yazınızı içim burkularak okudum. Ama ben farklı bir yorum yapacağım.
Bazen de insan ''keşke ölmüş olsaydı'' diyor biliyor musunuz?...Keşke ölmüş olsaydı da ardından ben de böyle bir yazı yazmış olsaydım.
Selam ve saygılarımla.
Entellektüel-41
tebriklerr..efendim..önemliolan yaşarken sevdiklerimizin kıymetini bilebilmek..yarınlar geç olmadan.....önce yüregime hüzün çökmüştü okudukca sevgi gülleri açtı sanki gönlümde ..dilerim eşinizin kıymetini bilirsiniz......bir söz vardı..elden gelen ögün olmaz oda zamanında gelmez diye.bir başkasının degil sizlerin düşüncemeleri önemli..ne mutlu ki eşiniz hakkında güzel ve olumlu düşüncemeleriniz var ..kutluyorum efendim....yuvanızda daim sevgi gülleri açıp huzur .bereket dolup taşsın...güller diyarından selam olsun seven kalplere..amin...
Entellektüel-41
-IspartaGülü-
yazınızı okumaya başladığımda insanların sevdiklerini kaybedince hatalarını anladıklarını öylesine derin pişmanlık girdabında kaybolduğunu gördüm.
ama eşinizin hayatta olması ve sizin onu ne kadar çok sevdiğinizi hissettim şimdi hiç zaman geçirmeden hepimizin sevdiklerimize karşı daha duyarlı olmamız gerektiğini öğrendim satırlarınızda
hadi diyorum bir tatlı tebessüm yanağına konduracığımız bir buse ve seni çok seviyorum diyelim vakit geçirmeden.
ben günün seçkisi diyor gönülden kutluyorum sevgi ve saygılarımla
Entellektüel-41
Farzat ki O öldü, farzet ki yıllar doldu ve sen tek başına kala kaldın....... ve Siz farzetmişsiniz. Bu büyük bir şans, pişmanlıklar yaşamadan aklınızdakileri hayata geçirisiniz , İnşallah Rabbim bunun için yeterli vakit veriri sizlere..
Selam ve dua ile.
Entellektüel-41
evettt öncelkle çok güzel bir yazıydıı
ilk satırlara üzülmüştüm ama eşinizin sağ olmasına çok sevindim rabbim uzun ve mutlu yıllar göstersin
biz kadınlar küçücük şeylerle mutlu oluruz aza kanaat eder yuvamızda sevgi bekleriz.
sabırla
şimdi yazınızda yazdığınız gibi geçmişi düşleyip yapamadıklarınızı yapamadıklarınızı telaffi edin der
eşinize saygılar sunarım nice mutlu yıllara
Entellektüel-41
AYSE 09
rabbim içlerine merhamet versin diyelim
saygılar benden efendim
Duygu seli yaşadım neyse ki hayatta eşiniz ve geç olmadan farkedilmiş bir hata..
Günümüz evliliklerinde yaşanan problemlere çok güzel değindiniz..
Erkekler işlerine dalıp ailelerini ihmal edebiliyor. Çok şey kaçırmış olabiliyor. çocuklar büyüyor, anne yıpranıyor.... Çocuklar akşam evde bir babanın sıcaklığını bekler. Eve gelince aynı masada yemek yenen bir ortam, kendileriyle yeri geldiğinde oynayan bir baba.. Annede eve gelince günün yorgunluğunu üzerinden attırabilecek bir çift güzel söz duymak ister... Ama eve yorgun gelen baba genelde tv karşısına geçip kumanda elinde uyur. Halbuki o kadar kolay ki eşinin gönlünü almak..Bir hayatım günün nasıl geçti dese yeterlidir kadın için..
Bu durumdan şikayetçi olan kadının kendisine de iş düşüyor.. Bir erkek eve gelince yumuşak güler yüzle kapı açmalı kadın..Hemen günün yorgunluğunu eşine anlatmaya başlamamalı.. Yani dırdırcı olmamalı.Kadın unutmamalı eşi gün boyu kendisi için çocuklarının geleceği için çalıştı. Eşini eve bağlayan olmalı kadın ....Belki bu özellikler vardır kadında iyidir ahlaklıdır, mükemmel bir eş ve annedir..Erkek kıymetini bilmiyordur..Ama yazınızda yazdığınız gibi bir gün muhakkak anlar...Ve umarım o bir gün geç olmaz...
Aslında evliliklerde karşılıklı, sevgi, saygı ve en önemli olan biri kızgınken bir tarafın alttan alması..
Kimse mükemmel değildir...Biraz da birbirinin kusurlarını hoş görmekle sanırım...
Siz kadın için yazdınız ve çok güzel değindiniz..Aynı şey erkekler içinde geçerli..Eşler birbirini kaybetmeden vakit geç olmadan değerlerini bilmeli..Siz nasıl bir aile olursanız evlatlarınız da sizde gördüğü sevgiyi, saygıyı , sadakati kendi yuvalarına yansıtacaktır.
.
Yazınızı gönülden kutluyorum..Saygılar..
Entellektüel-41
Bir erkek olarak kendi ihmallerimle sınırladım olayı...Siz de kendi hatalarınızı yazabilirsiniz...Çünki o kadar güzel almışsınız ki konuyu ele...Erkeğin, bayanların kusurlarını söylemesi bazen antipatik gelmekte...
Anlayan ve dstekleyen yüreğinize teşekkürler...Mutluluk ellerimizde oysa karşılıklı az gayret etsek olacak...
Teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum efendim...
Zümra Zen
Ve bunu yazarsam acaba hemcinslerim beni taşa tutar mı düşündüm...Bir forumda erkekelrin düşüncelerinde ki haklılık payını savunduğum için hemcinslerim taşa tuttu..Ama kadınlar şikayet ederken biraz kendilerine bakmalı..Hep hatayı karşıda aramamalı..
Mesela iletişim dersinde bir evli arkadaş hatasını paylaşmıştı..Hiç bir zaman eşim için evde özel hazırlık yapmadım diyor kadın..Sabah hemen gitsin bekliyor ve ardından bir gün büyük bir hazırlık yapmış arkadaşları kahvaltıya geleceği için ..O gün tesadüfen eşi eve gelir ve o masayı görür...İşte kadının mahçupluğu..
Hal böyleyken, ya da kadınların bu tür hareketleri eşine göstermediği ilgiyi dışarı arkadaş çevresine gösterirken o erkeğin dışarıya meyletmesi haklı olabilir...
Bu ve benzeri olaylar çok umarım kaleme alabilirim..
Siz kaleme alırsanız erkek kötülüyor kadınları olur , bir kadın alırsa umarım iyi karşılanır..
Entellektüel-41
İnsanoğlu çok zaman elindeki nimetlerin kıymetini, kaybettiğinde anlar.
Son pişmanlık fayda vermeyeceği için , çaresiz kalır.
Doğru bir varsayımla, kaybederseniz hissedebileceklerinizi tahlil etmişsiniz.
Ölmeden ölmek gibi!
Rabbim eşinize sizle birlikte hayırlı ömür versin.Elimizdekilerin değerini geç olmadan idrak edenlerden eylesin!
Güne layık bir yazı, tebrikler, saygılarımla.
Entellektüel-41
Sayfama hoş geldiniz...
Ben genellikle şiir ağırlıklı yazdığımdan sizinle bir sohbetimiz olmadı...Fakat nesirde nadide eserler yazdığınızı yakinen bilmekteyim...
Edebiyat sayfasına değer katan mümtaz şahısların paylaşımından mutluluk ve onur duymaktayım...
Destek ve katılımınız benim için önemliydi..."Her kaptan içindeki sızarmış." Temennileriniz/iltfatlarınız için teşekkürler...Saygımla...
handan akbaş
Okumayı öğrendiğimden beri okurum.
Üç yılı geçti defterle tanışmam, burada olduğum için çok mutluyum.
Zaman zaman seyrek girebilsem de, nesirleri takip etmeye uğraşıyorum.
Vakit bulabilirsem çok nadir şiir bölümüne uğruyorum.
Sizi favori listeme eklersem, yazılarınızı kaçırmam inşallah, saygılarımla.
Entellektüel-41
Alamadığım üç kuruşluk sevgi çiçeklerinin yerine, şimdi pahalı hüzün çiçeklerini toprağına sermenin, beni affetmene yetip yetmeyeceğini bilemiyorum. Bildiğim tek şey, her şeye geç kaldığımdır.-----------------
kopyeledimdi okurken---------------- sona gelmeden burası bana çok dokundu, aynı şeyleri yaşadığım eşimden dolayı------------------
-----
sonun da eşinizin yaşadığını demişsiniz sevindim----- ölmeden öldürmüş Rabbim sizi göstermiş ne yapmanız gerektiğini,-------------------
ne deyim darısı ben gibilerin başına------ gerçi geçti bitti can yaktı, herkes kendi kaybediyor işte,, kıymet bilmeyince,, dilerim kadınlar güler bir gün,, hele ki eli kalem tutan duygusaldır çok iyi anlamak lazımdır
sevgimdeniz
denizin dünyası tarafından 8/2/2012 2:39:54 PM zamanında düzenlenmiştir.
Entellektüel-41
Entellektüel-41
erolabi
Bunu eşiniz okuduğunda kesin hayırlara vesile olur artık..
Üstadım.
Şanslısınız hemde çok... Eşiniz, o sevip değer verdiginiz insan hayatta çünkü.
Şimdi hemen bu düşündüğünüz seyleri vakit kaybetmeden hayata tez elden uygulayıp gerçekleştirme zamanı.
Yarın sahiden çok geç kalmış olabilir insan.
Kolaylıklar diliyorum, sevgi adına her şey gönlünüzce olsun...
Entellektüel-41
ÇOK DEĞERLİ ÜSTADIM MERHABALAR;
ÖNCE OKUDUKÇA BOĞAZIMA KÖRDÜĞÜM İLMİKLER ATILDI..ASLINDA ŞUANKİ YAŞADIĞIMIZI SANDIĞIMIZ HAYAT SENERYOSUNDA OYNADIĞIMIZ ROL BUYDU ÇÜNKÜ..SONUCU OKUYUNCA KABUS DOLU BİR UYKUDAN UANMANIN MUTLULĞUNU YAŞADIM..BÖYLECE RESİMDEKİ KARA KALEM KADAR TÜKENMEZ ,DOLMAKALEMİNİZİNDE GÜCÜNE HAYRAN KALDIĞIMI İLTİFATTAN ÇOK GERÇEK OLARAK İTİRAF ETMELİYİM..YİTİK BİR YAŞANMIŞLIĞIN KEŞKELERİ İÇİNDE ŞU CÜMLELERİ KURMADAN VE DÜŞÜNMEDEN ;Şimdi üzerine titrediğim işim, kariyerim, toplantılarım, amirlerim, protokollerim, mesai arkadaşlarım yok artık. Emekliliğimle birlikte hepsi tükendi.
En muhtaç olduğum, dalım, varlığım, dayanağım, evimin neşesi, gönlümün dört köşesi olduğunu geç anladığım sen de yoksun ..
Hayatın anlamsızlığını, yalnızlığın hicranını, eksikliğinin nasıl can yaktığını şimdi anlıyorum. Başım yeni taşlara değdi, fakat pişmanlığımın bedeli kocaman bir hiçten ibaret.
Bazen kara gözlerinde nemler görürdüm, sorduğumda “hiç” derdin. Bu hiçler hep işime geldi. Olayların kapanması için yeterliydi benim için. Sandım ki sunduğum maddi imkânlar her şeyi çözmekte.
AY BACAYI AŞMADAN GAFLET UYKUSUNDAN UYANMAK OLDUĞUNU ANLADIM..BU KURGUDA SADECE BEN DEĞİL HEPİMİZ VARDIK..VE HERKESTEN BİR PARÇA VARDI..SİZİ CAN-I GÖNÜLDEN KUTLUYOR ALLAH NİCE MUTLU VE DE SAĞLIKLI ÖMÜRLER VERSİN DİYORUM..