BEN SANA MAHKUM....
Sen yaşantıma girdin gireli herşey ne kadar değişti.
Bir anda gelip hayatımın merkezine yerleştin.
Sensizliği düşünemez oldum.
Oysa seninle ilk karşılaşmamızda, sana nefretle bakmıştım.
İyi günüm de, kötü günüm de, ölüm bizi ayırana kadar bir beraberlik. O zamanlar bunlar bana şaka gibi görünüyordu, belki de birgün senden kurtulacağımı, alıp başımı çekip gidebileceğimi düşünmüştüm.
Nereden bilebilirdim ki! … Şimdiler de bir yerine bir şey olacak, sen beni terk edeceksin diye korku ile yaşıyorum.
Sen benim her şeyim, sen benim özgürlüğüm oldun.
Seni tanımadan önce ben yerinde duramaz bir insandım.
Her işimi koşarak halletmeye bayılırdım.
Asansör fobim yüzünden ve onca kiloma rağmen merdivenleri bile koşarak inip çıkardım.
Yürümek ise benim için dinlenme, kendi kendimle baş başa kalma ve yağmuru iliklerime kadar hissetme aracıydı.
Biliyor musun? Sen yaşamıma girdin gireli ben, ne yağmuru iliklerime kadar hissedebiliyorum nede kendimle baş başa kalabiliyorum.
Ama sırtımı sana dayayıp o güçlü kollarından destek alarak düşüncelere dalmak yada cam arkasından yağmuru seyretmek, bunlarında yeri bir başka.
Yatağa uzandığımda bile koluna dokunmak bana güven veriyor.
Seninle birlikte yeni bir yaşama başlayalı beri asansör fobimin yerini merdivenler aldı.
Hani derler ya fobilerinizi yenmek için üzerine üzerine gidin.
Birlikte bu işi başardık, şimdi asansörü yoksa, o binanın önünden bile geçmek istemiyoruz.
Seni daha önceden de tanıyordum.
Uzaktan uzağa bakışırdık.
Nedense daha çok hastane koridorlarında karşı karşıya gelirdik.
Benim sana böyle körü kürüne bağlanacağım hiç aklıma gelmediği gibi, seninle birlikte olan insanlara da birazda üzülerek bakardım.
Şimdiler de artık o bakışlar benim üzerimde bunu hissediyorum.
Seni hiç tanımamış olmayı isterdim aslında.
Ama artık ben sana mecbur ve mahkumum.
Seninle onüç yılı geride bıraktık.
Keşke seninle insanın insanca yaşadığı bir yerde tanışsaydık.
Her şey ne kadar farklı olurdu.
Düşünsene zengin bir ülkede eğitilmiş insanlar tarafından yapılmış binalar, yollar, araçlar içinde yaşadığımızı, birlikte yalnızlıklara yelken açacağımıza, kalabalıklara karışırdık.
İyiki varsın iskemlem, iyiki seni birileri icat etmiş.
Sensiz bu durumda ne yapardım nasıl yaşardım bunu düşünmek bile istemiyorum.
Sen benim en değerli, hiç bir şey ile değişemeyeceğim tek eşyamsın.
Seni seviyorum.
Oya ÖZPOYRAZ