- 2880 Okunma
- 28 Yorum
- 0 Beğeni
PALAMUTGİLLERE VE DENİZE / DOSTLARA VE DOST OLMAYANLARA
Merhaba, konuşalım mı biraz? Bu sefer diğer çalışmalarım gibi olmayacak cümlelerim ama. O yüzden hazırlıklı gelsin okumak isteyen.
Edebiyat Defterini pek çoğunuz gibi ben de tesadüfen bulmuştum. Hatta üyelik kabulüm çok uzun sürdüğü için buraya kayıt olduğumu bile unutmuştum. Kısa sürede sitenin insanı içine çeken girdabına fazlasıyla kapıldığımı, artık burada gereğinden fazla zaman harcadığımı hissedince üye olduğumun birinci yılında siteden ayrıldım. Ben her şeyden önce anneydim ve bebeklerimin mutluluğu benim için her şeyin önünde gelmeliydi.
Hemen hemen bir yıl, hiçbir şey yazmadım. Ama bu süre içinde gördüm ki, yazmak benim için bir meslek, kariyer ya da hırs meselesi değil, yaşam biçimi, zaruret. Etrafımdakileri mutlu edeyim derken, aslında, nefes almam için gerekli olan şeyi hasıraltı ettiğim için pişmandım.
Biz istesek de istemesek de, hayat kurgulandığı istikamet üzerinde devam ediyor. Odaların badanası kirleniyor; boyuyoruz, tüller kararıyor; yıkıyoruz, takvimler kabarıp sönüyor, pencerenin önündeki ağaç sık sık entarisini değiştiriyor. Çocuklar büyüyor. Evin aynası görüyor her şeyi sizden başka. Bir de holdeki dilsiz uşak. Herkes yaşıyor yani. Sizin sayenizde, herkes olması gerektiğinden daha mutlu yaşarken, kendinizi bir merdiven gibi hissediyorsunuz. Üzeri gıcır gıcır cilalı, altı örümcek ağı bağlamış bir merdiven. Basıyorlar, uzanıyorlar, alıyorlar, gidiyorlar onlar. Velhasıl –uzatmayalım- bir süre sonra düşünüyor insan. Hatta acıyor da düşünüyor. Ben ne için varım, kimim, neredeyim…Parkta bebek gezdirirken, komşu oturmalarında kek tarifi alırken, işyerimde emirler verirken ya da alırken, ötelemek için elimden geleni yaptığım yanım, sürekli kapı arkasına gizlenmiş beni izliyor. Ben yazmalıyım, kimse için değil, kendim için dediğim gün yeniden buraya üye oldum. Pek çok bayan yazar arkadaşımın aynı sorunla karşı karşıya olduğunu biliyorum. Eşler sanal alem konusunda temkinli ve önyargılılar biraz. Gereksiz hatta, saçma buluyorlar yazmamızı hele de internet üzerinde. Oysa onların ne kadar çeşitli oyunları vardır, kanlı canlı, pokerler, aksiyon dolu animasyon oyunları…Bu saçma değildir. Benim sevgili eşim de başta yazmamam için elinden ne geliyorsa yaptı. Sürekli aynı şeyi söylüyordu: Yazmanın en ucu neresi? Ne olmak istiyorsun? Israrla cevaplamaktan kaçtığım bu sorular, aslında benim sürekli kendime sorduğum sorulardı. Onda kaybetme korkusu, ben de anlaşılamamanın burukluğu bir süre böyle devam ettik. Çok şükür ki zamanla, onu kırmadan meramımı anlatabildim ve o şu an herkesten çok destekliyor yazmamı. Hala neden yazmak istediğimi anlamış olduğunu sanmıyorum ama.
Yani pek çok zorluğa katlanıp buradaki varlığımı sürdürdüm. Herkes gibi. O yüzden herkes kadar konuşma hakkım olduğunu düşünüyorum.
Bu sitede çömez olduğum çağlarda –bakmayın hala öyleyim de, o zaman bunu ben değil, büyüklerimiz, emsalsiz kıymete haiz yazarlarımız şairlerimiz söylüyordu.- eski üyelerin yazılarına yorum yapmaya bile korkuyordum. Yüksek egoları vardı. Palamut gibi sürü halinde dolaşırlardı. Biz hamsi sürüsü de arkalarında. Bu gözlerinin önünde durmaktan daha emniyetliydi sanki. Arada geri dönüp, çoğunluğumuzu mideye indirmelerine rağmen, kuyruklarından ayrılmaz olmuştuk.
Gerçekten yeni gelenleri ya da yazım konusunda onlar kadar yetenekli olmayanlarımızı alenen hor görüyorlardı. İşte o zaman karar vermiştim: Yıllar sonra burada isem, kimseye bu şekilde davranmayacaktım. İnsanları sevmenin, onlara katlanmaktan daha kolay bir durum olduğunu biliyordum. Sevmek, basit bir eylem. Bakmayın afilli duruşuna. Çeşitli yöntemlerle karşımıza çıkıp, sen şunu yaz, sen bunu yazma gibi telkinlerde bulundular. Önce –serde köylü saflığı var ya- bizi düşünüyorlar sanıp inandık. Fazladan; rahatsızlık ve zahmet verdiğimiz için mahcup bile olduk. Oysa onlar büyük kulüplerinde toplanmış kadeh kaldırıyor ve arkamızdan gülüyorlardı. Evet bunu yapıyorlardı. Maalesef mumları çok kalındı, birkaç yatsıyı geçirdiler. Fakat zaman mübarek bir elek. Her şeyi ama her şeyi imbiğinden geçiriyor, işe yaramazı elemesini pek ala biliyor. İlahi adalet deniyor buna sanırım. Palamut ablalar ve ağabeyler yenilerin canla başla çalışmaları karşısında birer ikişer, sonra ellişer yüzer okurlarını kaybettiler. Genellikle çalışmalarına yorum yazanlara cevap vermez, forumlara katılmaz, vara yoğa harcamazlardı kendilerini. İsimlerini israf etmezlerdi. Hal böyle olunca okurda duvarla konuşuyormuş intibası oluştu. Oysa yenilerde organize olmaya başlamışlardı. Hala sınıflarının farkında olsalar da, kendi güçlerini de keşfetmişlerdi. Üstelik her kesimden ve çok renkliydiler. Ağlatanı, güldüreni…Hepsi hepsi…Bir tevazu bir mahcupluk...Hepsi okurlarıyla münazara etmeyi seviyorlardı. Zamanla palamutların nesir bölümü üzerindeki siyasi içerikli tahakkümleri yok olup gitti. Artık siyaset pirim yapmaz oldu. Irk kavgaları, din tartışmaları asgari düzeye indi.
O dönemlerde nesir bölümünden sorumlu yöneticimiz, bu bölüm için heyecanla dahası aşkla emek verdi. Sayın Ansızın’ın bitip tükenmez enerjisinin ve yenilik sevdasının doğrultusunda, nesrin de şiir kadar rağbet görebilmesi için uğraştı o yöneticimiz. Bizler onun heyecanından pay kaptık. Bizim gibi yazan ve dahası bizlerle metinlerimizin altında sohbete tutuşan bir yönetici pek çoğumuzun sempatisini kazandı. Yetenekli olması hep etiketinin gölgesinde kalmışsa da, biz çömezler onu da ilgiyle takip eder olduk.
Fakat başka kıyılara dağılan palamut ablalarımız ve ağabeylerimizin yaverleri saklandıkları yerlerden karanlık işler çevirmekten geri durmadılar. Dedikodu kazanları kaynadı. Gruplaşmalar had safhaya ulaştı. Sürekli bizi bir yerlere yamamaya ve birilerinin şahidi olmaya zorladılar. Bazılarımız onlara uydu. Bazılarımız ise artık “ben tamamım, oldum. Daldan düşebilirim” havalarına girip eleştirilere tahammülsüzlük, yersiz alınganlık göstermeye başladı. Bunlar öyle arttı ki, inanamadım. Daha dün birbirimizle fikir alışverişi yaptığımız insanlar, burunlarını yükseklere kaldırmaya ve yeni yeni gruplar oluşturmaya başladılar. İçleri vıcık vıcık samimiyetsizlikle dolu kümelerinde çalıp oynadılar. “Usta” oldular. “Yazar” ve “şair” oldular. Yazdıklarına hiç çekinmeden “eser” dediler. Bazılarımız ise bunları dile getirmek bir yana dursun birileri onlara bu sıfatları yakıştırdığı zamanlarda bile utanç ve ağır sorumluluklar altında ezildiler.
Sonuçta nesir yöneticimiz gitti. Kimse her şeyin eski kadar güzel olduğunu iddia edemez. Nesir bölümü çözüldü. Artık benim de insanları yüreklendirecek yüreğim kalmadı.
Bu açıklamaları neden ya da kime yaptığımı bilmiyorum. Ama duyduğum rahatsızlığı dile getirmek istedim.
Daima burası evimiz, dedik. Okulumuz, öğretmenimiz, huzur bulduğumuz, dinlendiğimiz yer. Öyleyse neden evimizi kirletmek, temelini dinamitlemek için uğraşıyoruz şimdi. Bu anlayışsızlığın, tahammülsüzlüğün ve içten pazarlıkların sebebi ne? Ne demek, ya bizdensin ya da yoksun! Ne demek yorumlara müdahale! Oldu olacak birer şablon bastırın da biz sadece adımızı soyadımızı yazalım siz gerisini kafanıza göre doldurun.Eleştirilmek istemeyen sonra bana neden sayfama gelmedin demesin. Hissettiklerimi söyleyince bana darılacak olanlar yanıma bile yaklaşmasın. Beni öldürseniz birşey olmadıysa "oldu" demeyeceğim! Anlayamadığın yazılara burun kıvırıp, Şaban filmleri gibi yüzlerce tekrarı dönmüş yazılara methiyeler düzmek bir yazara yakışmaz arkadaşlar. Bir yazar, müzik zevkinden siyasi görüşüne kadar, okuduğu kitaplardan takip ettiği bilimsel dergilere kadar her şeyine dikkat etmeli, öğrenmeye açık , özellikle tabuların bekçileri değil, bağnaz tabuların Hz. İbrahim’i olmalı. En önemlisi riyakar olmamalı. Tamam, sanatçının edebiyatçının birer misyoner olması gerekmediğini düşünüyorsunuzdur –ki ben böyle düşünmüyorum- fakat yine de özü başka sözü başka olmak gibi bir lüksümüz yok! Elimizdeki nimete –bu yetenek nimettir- hıyanete hakkımız da yok. Bu siteyi insanlara dar etmek de kimsenin harcı değil. Zor şartlar altında sürdüğüm çalışmalarımı, gölgeler arasında sürdürmekten yoruldum. Sürekli dönen laflardan vesaire. Artık kendi evimi sevemiyorum. Artık edebiyat için burada olanların azaldığını görüyor ve üzülüyorum. Kimin kim olduğundan emin olamamak, üç beş profilli insanların cirit attığı söylenceleri beni inanın paranoyak yapabilir. Ben kendime böyle şeyleri ve ortamları yakıştıramıyorum. Burası hizmetimize sunulmuşken, başta gece gündüz her şeyle ilgilenen yenilikçi bir kurucumuz varken, şükür bilmeyip çete kurmak ve cürüm işlemekle zaman harcayanları anlamadım, anlamayacağım. İnsanları rencide edenleri, bunun yanında kırılmasınlar diye doğruları söylemekten imtina edenleri de anlayamayacağım. O kadar değerli arkadaşlar geldi bu siteye. Hocalar, tiyatrocular, eleştirmenler…Hepsini bir şekilde küstürmeyi ve imha etmeyi başardık. Niye, duymak istemediğimiz şeyleri: Hatalarımızı söylediler. Biz ustaydık halbuki; ne kadar küstah ve hadsizlerdi değil mi?
Ben durumdan rahatsızım ve mutsuzum. Siteye giriş müziği Kurtlar Vadisi “cendere” Hani huzur?
Keyfi yerinde olanlara sözüm yok. Gördükleri her inciyi anında yutan ve dibi bulandıran palamut ablalara ve ağabeylere selam ederim. Yalnız fosforlu gözleriniz pek iri, görünüyorsunuz. Bu nesir bölümü sizden ve zihniyetinizden kurtulmayı başaracak.
Denizin sahibine de sabr-ı cemil diliyorum.
Bir de özel not: Can Sema, sana selam güzel şairim.
Hamsi.
Hatalarını sonra düzelteceğim. Kendimi dışarı atmam lazım.
YORUMLAR
Bu yazıyı okuduktan sonra inanın kendimi çok iyi hissettim..Sadece sizin varlığınız bile yetermiş..Bazen insanın yazdıkları yüreğini ortaya koyuyor işte...Süslü kelimeler arkasındaki timsahlarıın dişleri arasına atmıyor bizi..Turnalara kattınız sevgimizi...Heyecanlandık..Gerçekten çok sevindim değerli kalem...
Kendinizi hissettirdiğiniz için çok teşekkür ediyorum saygılarımı sunuyorum size ve ailenize..
Size bir sır vereyim mi..
Aslında ne yazdığımızı en iyi insanın ailesi takip ediyor..Benim çocuklar yazılarımı ilk okuyan olmak için uyumuyorlar bile...
Sevgili Aynur bir ''BEN''var diyorsun. Ne güzel!
Bunları yazmasaydın ''SEN''olmazdın. ''SEN'' olmayı sen seçtin! Eminim pişman değilsin.
Başkaları da bir yol çizdi, onlarda kendileri seçti.
Mesele yüreğinle çarpışmaman değil mi? Fikrin ortada uyan olur veya olmaz herkesin canı sağ olsun.
Kırmak kırılmamak mesele.
Hepimiz zaman zaman yapıyoruz, affetmek erdemlik biliyoruz. Bahsedilen durumlardan çok uzağım aralıklı girişime bağlıyorum. Sayın Palamutlar böyle mutluysalar bırak öyle kalsınlar sen yolunu tut ki sen de mutlu kalasın.
Olur ya arkadaş eleştirmen gerekirse bunu en samimi içtenliğinle yapmanı isterim. Güzeldir eleştirilmek yolculuğuna arkadaş olur.Sevgiyle kal arkadaş.
Yazmaya devam edin, bizler de sizi okumaya devam edelim Sevgili Aynur Hanım.Seviyorum yazılarınızı ve de şiirlerinizi.Ben de buraya ilk geldiğimde oldukça tuhaf eleştiriler almıştım.Bu ne şimdi? bu da yazı mı ,bence şiir yazma da öykü dene vs vs..ne komik bir şeydi yaptıkları ve de ben hiç de oralı olmadım.Aslında bel fıtığı ameliyatım/ameliyatlarım dolayısıyla yataktan kalkamadığım zamanlarda sadece kendimi oyalamak için ve de rahatlamak için yazdığım şeylerdi.Halen de mükemmel şeyler yazdığımı söyleyemem ,pek geliştirdiğim filan da yok hani.Şimdiye gelince ,ara ara birşeyler karalıyorum (halen huzur veriyor iç sesimle konuşmak)ve de alıştığım , gerçekten sevdiklerimi okuyup naif yorumlarda bulunuyorum.Bu da bana yetiyor.Sevgilerimle.Hoş kalın kabiliyetli dostum.
Canım benim galiba palamutların da hamsilerin de akibetini en son duyan ben oluyorum...İnsanları tanıdıkça uzaklaşıyorum diye bir söz var çok doğru bunu bir iki kardeş ağabey babında yakın hissettiğim insanla da yazık ki yaşadım...Senin verdiğin değerin yansımasını göremiyorsun..ya görgü yok, ya cehalet , ya da çok kolay adam satanlar var..her ne ise herkes yerinde olsun iyi olsun...Nesirde gerçekten bir çözülme var yazık ki çok vakit ayıramasam da bu defa ben de olayın farkındayım.. gruplaşmalar var; bu gün bizdeyiz, yarın sizde..sürekli bir birini alkışlayanlar...aslında kimseye nerede ise yorum yapamadığım için ( Çok yoğunluktan elimde olmayan sebeplerden ötrü yetişememek dolayı) çok da bu konuda konuşma hakkım yok ancak nezaket saygı insanlık hoşgörü gibi temel ahlak ve her devirde her toplumda geçerli olan nezaket kurallarının da zaman zaman yitirilmesi beni de çok üzmüştür.Ancak gerek sevgili Habip ve gerekse Sevgili Cömert engin yürekleri ve evrensel kalıpları ile birer denge unsuru olma gayretindeler sağ olsunlar... Buraya kadar eyvallah..Ancak kendi adıma bana yazıyı sevdiren, hatta keşfeden diyeceğim sevgili Asran'ı da anmadan geçemeyeceğim...Bu gemiye kaptanlık O'na çok yakışıyordu..Ve sanırım taşlar çok daha yerine oturuyordu gözlerim arıyor desem umarım beni kimse yanlış anlamaz..
Nereden nereye bak bende dertliymişim sevgili Aynur eksik olma daima var ol sevgilerimle
Bir süredir defterden uzak kaldım. Sizin de çok meşgul olduğunuzu o nedenle eskisi kadar sık yazmadığınızı sanmıştım. Sizi gücendirdiklerini bilmiyordum. Neler olduğundan inanın hiç haberim yok. Sadece; siz üzüldüyseniz biz de üzülürüz, bunu bilin isterim.
Burada güzel kalemler yazıyor biz de okuyoruz tad alıyoruz, hayranlık duyuyoruz, güzel bir şeyler okumanın memnuniyetiyle güne başlıyoruz yahut tamamlıyoruz günü. Başkaca birşeyin de o kadar önemi yok aslında. Güzel olanın her koşulda farkedilmesine kim mani olabilir ki?
Merhaba Aynur hanım…
Yazınızı ilk etapta okudum. Anlattıklarının bazılarından haberim tam olarak yok. Sizler yönetime ve sayfaya daha yakınsınız sanırım. Bir de forumlara ve gezilere katılma imkânım olmadı.
Acaba bütün bu tufanlar benim yazımdan mı kaynaklandı diye düşünmeye başladım. Çünkü sizin “haklı olarak” öne çıkarılmanız birilerinin tadını kaçırdı. Hatta günün yazısı seçilmeseydi aldıran da olmayacaktı. Ondan sonra yorumlar gelmeye başladı. Hatta size “bazı tanınmış kalemlerin yazıyı okuduğu halde nedense yorum yapmadıklarını” yazmıştım.
Toplumumuzda başarılı bayanları eşleri bile istememekte, bu bilinen bir realite. Bunu yaşadığınızı da satır aralarında okuduk nitekim.
Siteyi izlediğimden beri, bazı kalemlerin imtiyazlarını görmüştüm. Hatta sizin bu yazınız olmasaydı “Burnundan kıl aldırmayanlar” başlığında bir makale yazacaktım. Artık bu saatten sonra “modaya uyuldu” gibi olur.
Başarılı ağaca taş atan çok olur. Tarihte bunun örneklerine çok rastlanmıştır. Hz.Yusuf’u kuyuya attıran kıskançlık, başkalarına neler yaptırmaz ki…Hayatta en büyük tehlike “kıskançlıktır”. Çünkü en büyük kin kıskançlığın ortaya çıkardığı tepkidir.
Kıskançlıklar adına şehirler yakılmış, milletler mahvedilmiştir. Şu anda size yorum yapan bazı kalemlerin de olayların kıyısından köşesinden geçerek panik yorumlar yaptığını gördüm. Çünkü bütün yorumları okudum.
Bütün bunlar olacaktır Aynur hanım…Bir yerlere gelebilmenin bedeli ucuz değildir. Hele de bayansanız. Bunları bilerek yolunuza devam etmeniz gerekiyor. Peygamber Efendimiz bile münafıkları bildiği halde onlara güler yüz gösterir, ifşa etmez, sohbetinden kovmazdı. Bazen gerçekleri söylememek kendine saklamak da gerekiyor. Bunları bilmek ve ona göre hareket etmek yeğlenmeli. Çünkü kimse kolay kolay eleştiriye katlanamamakta. Münakaşa bazen düşmanlıkları artırmakta. Yazarın olmazsa olmazları “hoşgörü ve sabırdır”. Ve hep taş atanlara gül atmak gerek. Bu çok zor ve fakat en büyük erdemdir.
Burada sizin imajınızdan ve kalitenizden yeniden bahsetmek istemiyorum. Zaten bunlar sizi de sıkar. Ancak şunu biliniz ki vaz geçmeniz kızdığınız mihrakları mutlu edecektir. Ben sizin bu vesile ile daha bilinçle azimle işinize sarılacağınızı umuyorum.
Yalnız sizden ricam duygusal olduğunuzda, kızgınken yazmayın. Biliyoruz ki duygusallık aklı yanıltır. Karşı tarafa haklılık payı vermeyiniz.
Uzun yazmak istemedim. Hatta tepkileri görmek istedim. Bu saatten sonra yönetimin de bir cevap hakkı doğdu sanırım. Açıklama yapmalarında isabet olur kanaatindeyim.
Her fiil hayırlı bir işe vesiledir derler. Bundan sonra güzel gelişmeler olacağını tahmin ve umut ediyorum.
Bir yazımda belirtmiştim, yine söylüyorum; “yazmaya mecbur ve mahkumsunuz” böyle düşünmeniz sizin dışınızda gelişen bir olgu. Topluma ve tarihe karşı sorumlusunuz.
Moral değerlerinizi takviye ederek yola devam dileklerimi, ve saygılarımı gönderiyorum değerli kalem.
İyi ki varsınız…Ve yalnız değilsiniz...
RefikaDoğan
Siz de iyi ki varsınız Saygıdeğer insan, kalemin efendisi, gönül insanı; iyi ki siz de varsınız! Ve daima çoğalmalı, kök salmalı sizler gibi kişiliğini erdemle donatmış, nefsini yenmiş ve çıkarsızca değerleri doğrultusunda hayatta dik durabilmiş insanlar çoğalmalı! Ki; ardınızdan gelecek nesiller neyi nasıl ve neden örnek alabilecekleri yolunda -tıpkı bir kutup yıldızı gibi- tayin edebilsinler yönlerini arayışlarında.
Öyle mutlu oluyor, öylesine umutla doluyorum ki gelecek adına sizleri gördükçe, okudukça ve yazdıklarınızla çoğaldıkça özüm..!
Değerli yazın dostu ve müstesna kişilik Aynur hanımın sayfasında -size yazılması elzem olan- yanıt yazımla sayfayı işgal ettiğim için, her iki değerli dostun da affına sığınırım!
Size ve değerli Aynur Hanıma özümden en derin dostluk selamlarımla; iyi ki varsınız diyorum bir kez daha! Saygıyla...
Sevgili Aynur'um, 2009 Aralığından beri deftere üyeyim.Yazıları okumaya başladığımda, Aynur Engindeniz adı bir kaç başka yazarla birlikte dikkatimi çekti, favori listeme aldım, zamanım oldukça, deftere girebildikçe okumaya gayret ettim.Bundan da çok mutluyum, okudukça hatalarını düzeltiyor insan.
Forumlara bir iki yorumum dışında zaman yetersizliğinden, başka meşguliyetlerimin fazlalığından pek katılamıyorum.
Geçen defa gideceğini söylediğinde, yüreğimden üzülmüştüm, gitmemeni rica etmiştim, bu beğendiğim kalemden mahrum kalmamak için.
Şimdi bu uzun yazıyı çok inceleyemeden hemen okuyup çıkmam gerekirken, yorumlara göz atınca yine çok ciddi sıkıntı olduğunu anlıyorum.
Hiçbir grubun kimlerden oluştuğunu bilmem, beğendiğim yazı ve şiirleri okurum, yazabilirsem yorum yazar, çıkarım.
Yüzünü birkaç resminden tanıyorum, face kullanmadığım için bir çok bilgiden uzak olabilirim.
Yüzünü görmeden, sesini duymadan, seni yüreğimle seviyorum, üzülmen en son isteyeceğim şey.
Aynur'um yazmışsa bir sebebi vardır diyorum, bilmediğim konuda bir şey yazamayacağım.
Üzülmeni istemiyorum, yazılarını okumayı seviyorum, seni kalbimden seviyorum.
Seni ve aileni Rabbime emanat ediyorum.
Bizi yazılarından mahrum bırakma, seni hiçbir karşılık beklemeden seven bir ablan var, yüzyüze tanışmayı da çok isterim, selam ve sevgilerimle.
Aynur Hanım,
Eğer değeri varsa söyleyeceklerimin bir iki kelime demek isterim.
Yazını okudum. Yazdıklarını, senin tespitlerin ve açın bakımından oldukça anlamlı buldum ve Cesursun, akıllısın en önemliside yazma konusunda oldukçada yeteneklisin ki ben senden her halükârda yazmaya devam etmeni isteyeceğim. Çünkü seni okumaktan çok keyf alıyorum.
Senin yazılarındaki (nesirlerinde ki) derinliği hemen fark ettim. .Buraya bir arkadaşımın önerisiyle geldim. Ben sadece okumaya meraklı bir insanım.. Okuduğum her yazıyada bir not düşerim. en azından emeğe saygım vardır..
Ben senin o engindeniz gibi yüreğinden öpüyorum ve sana yazım hayatında ömrün boyunca başarılar diliyorum. Lütfen Allah vergisi olan yeteneğini zai etme değmeyenler için...
Ayrıca; Ben burada ne palamutları nede hamsileri bilirim.
Ben bireysel takılıp, beğendiği yazarlara güzel sözler söylemeyi çok seven ve sevginin insana zarar vermediğini bilen birisiyim.
sevgi vermek, sevgi sunmak ve çıkarsız sevmekte bir beceridir.(özellikle çıkarın önde olduğu bu zamanda)
Selam ve sevgimle daima.
inci* tarafından 8/1/2012 10:43:06 AM zamanında düzenlenmiştir.
Toprak iki kez okudum yazını ve kendi süzgecimden geçirdim. Sen söyleneni söylemişsin elbet vardır bildiklerin.
Ben de kendi yayın akışımı söyleyeyim .*)
1-İlk üyeliğimden şu ana kadar hiç bir grup içinde olmadım. Olmam.
2-Dedikodulara prim vermem. Verenden hiç hoşlanmam.
3-Kimseye eyvallah demedim. Kimsenin bana eyvallah demesini istemem. Bir samimilik ve içtenlik hissediyorsam o benim için çok ama çok değerlidir. Özeldir.
4-Hiç bir şair toplantıları ve oralardaki gruplaşmaların içinde olmadım. Olmayacağım.
5-2007 den beri site üyesiyim, yazar, çizerim, kendi yoluma bakarım. İnsanların da beni bu yanımla tanımasını isterim.
6-Asla yazarların peşinde olmam, yazılanların peşine düşerim.
7- Şiire ve öykülere önem veririm. Yalaka insanlardan asla hoşlanmam.
8-Uzaktan bakar, gözlemlerim ve değerlendirmemi yapar geçerim.
9--Listem çok uzun doğru söyleyenin kovulacağını bilirim ama buna da asla taviz vermem.
10-Hamsilere selam ,palamutları hiç tanımam.
Arz ederim
İyi bak kendine.
onuray
Saygıdeğer Aynur Hanım, Güzel Can, Özümün Aynası;
Bu yazınıza yorum yazamayacağım. Zira yorumun ötesinde bir duygudaşlık, bir sessizlik şu an benliğimi kuşatan...Karşılıklı yürek paylaşımı, iç döküşü ve dostluğun şahikası var her tümcenizde.
Gözlerim, önleyemediğim sulu sepken yağmur damlalarıyla engelleniyor, yazmakta zorlanıyorum...
Bu yüzden bıraktım özgürce aksın, aksın aynı ummanın derinliklerine.Lütfen, beni bağışlayınız! İzin veriniz size sarılmama...
Sizi görmeden, tanımadan, sesinizi duymadan gördüm, duydum, tanıdım ve çok sevdim, yüreğimin kutsalındaki dostluk tahtımda, en güzel köşede misafir ederek...
Ama en çok saygı duydum size, inandım, güvendim ve Tanrı' ya binlerce teşekkür ettim; sizin gibi güzel insan çiçeklerini; bu acıtan, bu yozlaşan çorak dünyaya serpiştirerek dünyayı yeşertip çekilir, yaşanılır kıldığı için!
Sizi tanımaktan mutluyum, gururluyum! Sizi tanımanın onurunu yaşarken, Yaratan' nın şanslı kullarından addediyorum kendimi! Bana bu şansı ve mutluluğu bağışlayan Tanrı' ma ve siz değerli can' a binlerce teşekkürlerimle...
Kendinize iyi bakınız, sevdiklerinize ve kaleminize her zaman ki gibi dost olunuz ve arayı fazla açmayınız bu hasretlikte! Kitaplarınızla, yazılarınızla, şiirlerinizle; yaşam, yeryüzü ve hele ki edebiyat sizi bekliyor, biz dostlarınızın beklediği gibi...
Dürüstlük, saygınlık, itimat ve sevecenlikle bakan gözlerinizden öperken; bahtınız, yolunuz açık ve aydınlık olsun diyorum bacım can...Allah' a emanet olunuz!
Yazıp yazmamak konusunda yine çok gidip geldim sevgili AyNur”um...
Sonra geri vazgeçip, içimde nem tutan birkaç kelimeyi düşme kararı aldım.
yine genel, yine kendimden kareler ve kendime yareler ile...
Bundan bir önceki kararında senden habersiz yazıp kalman için çok fazla yalvarmıştım Rabbime bilirsin.
Çünkü seni burada okumak; benim gönlümün bir sadakası oluyor, yalın çıplak umutlarımda bir kapı açıyor önüme, bir köprü üstünde bekleyen yalnızlığımı tutuyor o narin yüreciğin ve umuduma haberdarımsın.
nasıl olur deme; bir söz bazen hayattan kopartır bazende hayata bağlayan bir nefes olur insana. işte öyle....
Benim Melek yüzlü arkadaşım. Seni tanımak bu sitede yazdığım şiirden, yorumdan, yazıdan çok daha önemli benim için biliyorsun.
Çünkü şiirler, yorumlar, yazılar bir düş benim için ama sen gerçeksin. Bunu derken sakın yanlış anlaşılmasın. Şiir benim nefesim elbet, şiir benim ağlak bir çeşmem, şiir benim sığındığım bir yuva, yönü kapalı bir l/imanım…
Velhasıl demek istediğim; belki bu gün var belki yarın yok şiir..tıpkı ben gibi.
o yüzden sen gerçeksin diyorum. Aklım işlevini yitirse şiir biter orada. Ömrüm tükense, Romanıma son noktayı geride kalan insanlar koyar yine.
Kendi cesedine dahi hayrı olmayan bir insan, nasıl olur Rabden sınırsız bir garanti almış gibi yaşayabilir?
O yüzden dosta her daim muhtaçlık var.
öyleyse bu telaş niye, bu incitmek niye, bu tahrik,bu tahkir niye...
İçimin nehirlerinde çok defa gözlerini boğdum denizim. Çok defa kalbinin telaşında kalbimi güncelledim senden habersiz, senli bir denizde sana gizlendim. Çok defa çığlıklara boğduğun “cano” adına kıvrıldım yüreğinin bir köşesine.
O dik duruşun, o birçok adamda var olmayan dobralığın, o muhteşem anne yüreğin, o Karadeniz”den ağzıma dolan yosun kokun… bazen esmen, bazen gürlemen.
Ah meleğim…
Eşini duyduğun o müthiş Aşk. Bebeklerin için o deli çırpınışların. Ailen için kendinden kopan o ömür sancıların….bunlar, bu zamanda kimde olan üstün vasıflar ki saysam parmaklarım dolmaz inan..
Yok yok yok!
Bunları yazdığım için belki kızacaksın bana ancak; Aynur Engindeniz”in yazdığı şiir ve yazılar dışında müthiş coşkun olan bir hayatı ve ayrı bir okyanusu var onun altını çizmek istedim yalnızca.
Bunu da bana kızman pahasına da olsa yazıyorum buraya işte.
Ve bunları sen çok iyi biliyorsun yine ayrıca.
Seninle dört saati aşkın yaptığımız o muhabbette parmaklarım uyuşmuştu ve ben bunun farkında bile değilmişim.
annem ellerimi fark edene kadar.
Sevmek böyle bir şey ya ,Allahın bir eseri, bir nuru olarak görüp insanı sevme yüceliği.
İşte en büyük sanat ve en bariz edebiyat gerçeği bu benim kanaatimce…
Ama şunu da yazmadan geçemeyeceğim elbet.
Sana dün bu saatlerde bahsettiğim ve bende takıntı olan konuyu sana sorduğumda bana ifade ettiğin şey içimi sonradan çok titretti biliyormusun.
Her ne kadar demir gibi dursam da aslında yağ kadar narin bir kalbim var gerçek hayatta.
Dedim kendime; ya Aynur haklı ise…? Uzun bir zaman kafamı kurcalayıp durdu bu ifaden. Bardağı ağzıma her götürürken dudaklarımın üşüdüğünü hissettim inan.
Ama sonra yine vazgeçtim. Çünkü Seni kalbimde bir inanç gibi seviyorum. Ve seninde aynı duyguları taşıyıp aynı niyet ile yaklaştığını çok iyi biliyorum bana.
Bir bana değil, gözüne ilişen her insan olan insana aynı baktığını ve destek olduğunu biliyorum.
Nesir bölümünün hiç tereddütsüz çıtası en yüksek olan yazarlarından birisin. ve benim şahsi görüşümde gönlümde bir ağaç misali boy atansın. İlksin…
Bunları seni övmek veya sana her hangi bir şekilde menfaat gütmek amaçlı yazmadığımı çok iyi bilirsin canısı; ki zira bu zaten ayan ve açık olarak ortada olan bir gerçektir. yeter ki sana batıni olarak bakmayı versin insan.
Biz seninle bu ütopik dünya dışındaki gerçek atmosferde bakışıyoruz.
Site içinde üç yılı aşkın bir zamandır üyeyim. İlk geldiğim günden beri hiçbir gurup veya olayda Rabbime şükür var olmadım diye düşünüyorum. "inanıp savunduğum değerler dışında."
Değer verdiğim her üyenin sayfasına hiç tereddütsüz gittim. Okudum onu, doyunca okudum. Kendimi okur gibi okudum. Sancısını onunla çeker gibi okudum. Zehri beraber yutar gibi okudum. Kalbimde yaralarımızı buluşturup, cümlelerimi düştüm o alev kokan mısraları arasına. beraber yanmak adına. ne inancına baktım ne ırkına ve nede kim olduğuna.
Bir kez olsun, tek bir kez bana gelsinler diye gözlerim hiç beklemedi onları. Buna ise hem zaman ve hem Rabbim şahittir elbet. Yorumlar ise zahiri bir imza.
Yapamazdım çünkü
hayatta menfaatten benim kadar nefret eden biri varımıdır hiç bilmiyorum inan.
Fakat gün geldi bazen çok farklı algılar uyandı. belki çok dik yokuşlarda yordular gözlerimi, yüreğim çığlıklarca koptu... öyle değil-gerçek böyle diye çırpındım durdum. Ama şu var ki, her insan önce kendi aklındaki gerçeğe inanır hayatında. Her insan önce kendi gerçeğinde aklar kendini. Senin feryadını duymaz bile.
Zaman oldu suçsuz veya suçlu dahi olsam özür dilediğim dahi oldu. Bırak insanlık kazansın dedim. Burada üç -beş cümle içinde bir cennet kuralım dedim. Çünkü inancım bana öyle der. Kişi sevdiği ile beraberdir der güzel Peygamber.
Bu yalnızca onunla olmak değildir elbet, bu daha çok tüm ümmet ile Allah hanesinde buluşmak anlamı taşır içinde.
cenneti kim istemez?
Genelde ya duacı veya ölümcü mehtap olarak anılırım hep. Olsun... ziyanı yok benim için. her ikisi de hayatın en kavli gerçeği değil mi. "Ya hayır konuş ya sus" der benim inancım.
Gökte kuşlar
Yerde taşlar, akan su, yağan yağmur, denizin dibinde balık, yosun tutmuş kum bile dua ile yaşar dünyada. Bunu bana öğreten Rabbime sonsuz şükürle deyip, başım üzre koydum bu gerçeği de.
Son günlerde forumlarda olan aktif yanım artık iyiden iyiye kafamın ver kayışının kopmasından dolayıdır.
Guruplaşmalar-al gülüm ver gülüm davetleri gözden kaçmıyor elbet.gelirsen bana-gelirim bende sana. favorine alırsan beni- okumasam bile bende sana yaparım aynını.
ne çok rastladım buna bir bilsen. ki ondandı zaten bu tenha saatlerde ses aramam.
Bazen hiç alakam olmayan MÜSLÜM BABA sendromuna girdim.
Bazen Cemil Meriçe uzandım, nefes almak için belki... bazen Kafka sokağında durdum, bir durak ölüm için ne bileyim.
Oysa bu yıla kadar forumlarda tek bir yorumuma rastlayamazsınız asla.
Ama olmayınca olmuyor işte Aynur. sanırım ki bundan biraz daha fazla içime çekilmem gerekiyor belki de.
Velhasıl; herkes yine kendi sazını çalar canım ve türküsü olmasa bile kendi sesini dinletir in/sana." Ben" bilirim sendromu diğer adı.
Sana dün bu saat sebebini söylemiştim hatırlarsın. buraya yazmıyorum artık.
İnan eve geldiğimde gözlerim zonkluyordu.
ve yorgun yorgun birkaç cümle buraya düşü verdim işte. Bir kusur varise affet meleğim. o güzel gözlerinden öperim besmele ile... bereketli olsun aklın, kalbin ve Rabbime olan o ürkek nazlı muhabbetin.
Onun sevgilisi yarin olsun can Engindeniz. Ki okyanus adedince zikredilir sevgili Nebi bilirsin…
Tamda bu günlerde, tamda bu kutsal saatte ne hoştur gökte mehtabı-gözümde Ay”Nuru izlemek, sevmek…
Kalbimin en içinden, en özel muhabbetimle sevgili kardeşim, emeğini Mevlam”ın sonsuz eline ısmarlayıp, misliyle sana geri dönmesini diliyorum.
…
Sen yazmalısın;
Kendin için değil, tümüyle dün ifade ettiğim İNSAN”lık için…
Rabbim muvaffak eylesin kıymet Dost….hayırlı geceler dileğimle….
sayın Habib Dağ ve Sayın Cömert Yılmaz"ında ne büyük fedakarlıklar içinde bu sitede çaba sarfettiklerini ayrıca not düşerek; emeği geçen herkese Allahımdan kolaylık diliyorum...
Lavi_(n)_Su tarafından 8/1/2012 5:28:42 AM zamanında düzenlenmiştir.
Aynur Engindeniz
Bugün sinirimden belki bir saat ağladım. Görüyorum ya, gözlerim var benim. Hissediyorum, kalbim var.
Biri şunu der diğeri başka birşey yapar, ama yoruldum. Kimin hakkı var beni ya da başkasını bu kadar üzmeye. Hep susalım mı yani?
Palamutlar kendilerini bilirler. Buraya gelip de izahat vermelerini beklemiyorum zaten.
Sen de üzülme.
Kimse üzülmesin.
Not: Kızacağımı bildiğin halde yazdıkların için özelden kızacağım sana:))
Sevgilerimle.
Mehtap Yıldız
bir yelkenlim var yalnızca ve çoğunlukla fırtınalı gecelerde açılırım hep.
denizim ak olmuş kara olmuş ne çıkar Nurum. insan en çok boğulduktan sonra yaşamı daha çok sever bilirsin.
yorgun yüreciğime bir iftar bağışla olur...orucum Rabbim adına seni sevmem olsun kabul...susuz kalmaya razıyım ben...
yeter ki bir nebzecik ay ışığı ıslansın yüzümü bana kafi...(:
her ortam ve her sözde başım üzre sözlerin bil.
ki senin öfken ide severim ben ayrıca.
sanırım biraz azarı hak ediyorum....(.
sevgimle ve saygımla Allah"ıma emanet ettiğim....
Değerli arkadaşım.
Ben bu siteye aynı okulda görev yaptığım Eylül 20 Rumuzlu arkadaşımın tavsiyeleriyle girdim. İlk yazdıklarım arasıda da üç adet fıkrayı birleştirerek yaptığım bir hikaye vardı. Tabii ki derhal uyarı ve sert eleştiriler geldi. Hatta '' Fıkraları çalıp kendi eserin gibi sunmak mıdır yazarlık? '' diyen de oldu. Gücenmedim, kırılmadım ve tamamen kendime ait olan öyküler, şiirler, araştırma yazıları, bazen edepsizce denemeler filan yazdım durdum. Aynen belirttiğiniz gibi yazmak benim için bir tutku...Bir kitabım olmuş ya das olmamış çok da umurumda değil.
Tam bir yıl 20 gündür bu sitetedeyim. İlk zamanlarda yazdığım yazılara '' Şurada nokta, burada virgül olacaktı '' diye bir sürü eleştiri aldım...Bu eleştirileri yapanlara ise bırakın darılıp kırılmayaı ''Hocam '' diye hitap ettim. Hâla da öyle... Gerçekten güzel şiirler yazan ve zaman zaman beni -kendilerince yanlış buldukları hususlarda eleştiren- dostlara hocam ya da üstadım diye hitap ederim.
İnsanların algılamaları, dünyaya ve olaylara bakış açıları benden çok farklı olabiliyor. Benim de öyle...Mesela yüzden fazla yorum almış bazı şiirler benim nazarımda öğğğ...Ama mesela sadece benim yorum yazdığım bir yazı seçki kurulu tarafından günün yazısı seçilmiş olabiliyor.
Bu sitede sanırım 400 ün üzerinde yazar- şair var...Takdir edersiniz ki hepsinin yazılarını -şiirlerini okumak mümkün değil...Ben bu bir sene boyunca önceleri her yazıyı, her şiiri okumaya çalıştım. Ama yukarıda da belirttiğim gibi bazıları benim için öğğğ yazılardı...Benim için öğğğ ama başkaları için çok güzel...O halde bana ne düşer '' Susup geçmek '' Beğendiklerime ise yorum yazmak...Benden fkir isteyen varsa elimden geldiğince yardımcı olmak...( hatta bazen sert eleştiriler yaparak )
Hal böyle olunca işte o bahsettiğiniz gruplaşmalar isteseniz de istemeseniz de oluyor. Yine ben kendi açımdan bir şiirime ya da yazıma çok çok yorum yapılmış olmasını ya da okunmuş olmasını da fazla umursamıyorum. Ben yazarım...Canı isteyen okur, istemeyen okumaz...Canı isteyen yorum yapar, istemeyen yapmaz...İşi hakerete dökmediği müddetçe hepsine eyvallah.
Birbirinin kuyusunu kazanlara gelince...Çok şükür bana rast gelmedi böyle biri. Eğer varsa onları da en yüce makama havale ederim olur biter.
Sonuç: Bence eleştiriniz çok sert olmuş. Aynı sepette isek -varsa- çürük elmalara katlanmak zorundayız diyorum...
Selam ve saygılarımla.
Aynur Engindeniz
Kusura bakmayın ama ben boşuna konuşmam. Boşuna vaktimi de elimi de yormam. Demek ki boğazıma kadar gelmiş birşeyler. Birileri görür susar. O başka iş. Ben Allah'a şükür insanlar takdir dışında birşey de görmedim. Eleştirilerin ağa babası bana yapıldı, Allahım bin katını versin bana derim yine de. Çünkü benim amacım burada zaman öldürmek değil, hedefim idealim var. Tek istediğim yazmak. Daha iyisini yazmak. Bu konuda da daima destek gördüm. O halde derdim ne ki bozulduk diyorum?
Var hocam, var bunlar. Hatta dile getirilemeyen çok şeyler. Örneğin ben sizi Sami biliyorsam, neden Mehmet çıkasınız? Nasıl bunu görmezden geleyim. Sözüne ettiğim gruplaşmalar arkadaş çevreleri değil. Bu bir yerde normal. Benim dediğim gruplar daha farklı. Onlar kendilerini buranın kralından da kral görüyorlar. Diğerleri teba...Kimin hakkı var buna?
Hep böyle konuştuğum için biri bana "anaç tavuk" yakıştırmasında bulunmuştu. Belki de haklıdır. Belki de en iyisi ne haliniz varsa görün demek.
Ben artık rahatsızlık duyduğum için yazdım. Ki bizler yazarak anlaşabilen insanlarız hocam.
Saygılar
sami biberoğulları
Bir yazım vardı bilmem okudunuz mu? ''SAZAN'' Kendimi anlattığım bir yazıydı ki zaten sizin bir yorumunuzdan yola çıkarak yazmıştım...Sanırım ben hâla sazanlıktan kurtulamamışım. Çünkü yazdığınız şu paragraf beni hayretler içinde bıraktı.
Var hocam, var bunlar. Hatta dile getirilemeyen çok şeyler. Örneğin ben sizi Sami biliyorsam, neden Mehmet çıkasınız? Nasıl bunu görmezden geleyim. Sözüne ettiğim gruplaşmalar arkadaş çevreleri değil. Bu bir yerde normal. Benim dediğim gruplar daha farklı. Onlar kendilerini buranın kralından da kral görüyorlar. Diğerleri teba...Kimin hakkı var buna?
Buradada da varsa artık pes derim yani..Daha ne diyim.
Selam ve saygılarımla.
Aynur Engindeniz
Siz değil miydiniz bir oyunda bayan adıyla yazanın erkek çıktığını:) Var hocam, bunu engellemek de pratik olmasa gerek. Yönetime biz yardımcı olursak bu tür çirkinlikler aza iner.
Hayırlı geceler size.
Aynısı olmasa da buna benzer bir sayıklama yazısı okumuştum sizden. Hatta siteden ayrılacak kadar kızgınlık/kırgınlık içeren kelimeler serpiştirmiştiniz satır aralarına. Bakınız ne diyeceğim: daha geçenlerde çok ünlü bir yazar, yıllardır söylene gelen bir yanlışı düzeltmek için kendi resmi sitesinde duyurmak iktizasında kaldı.Ve bu duyuruyu okuyanlar biliyorum ki, büyük bir hayal kırıklığı yaşamışlardır.Buraya gelelim tekrar,sizin bu yazınız, bu gibi bir yanlışı düzeltmeyi barındırmıyorsa da,bir sesleniş vazifesi görüyor diyebilirim.’’Neden ihtiyaç duyar bir yazar böyle bir şeyi paylaşmaya,ne gerek vardı?’’ demek istesem de,iç sesim haklı olduklarını söylüyor bana.
Evet,gruplaşmalar var bu sitede,buna da bu kadar şaşırmamak gerekir;hatta yoksa köşeye çekilip kuş bakışıyla izlemek gerekir olanları,neden olmuyor diye.Ne yazık ki hayat böyle. Öyle ki ben şimdi Engindeniz’i sevmeyen hiç yok diyemem burada.Elimde somut bir bilgi yok tabii, öyle düşünüyorum sadece. Çoğunluk yazdıklarınızı takdir edenler tabii, bunu net görebiliyorum,bir çok kimseler gibi.
Bununla birlikte‘’kimler geldi,kimler geçti’’ derler ya aynen öyle.Gidenler gitmesi gerektiği için gitmiştir,kalanlar da kalması gerektiği için.Gidenleri ben unuttum bile,elimde değil bu unutuyorum,bir gün ben de yok olursam unutulacağımı biliyorum.Unutmak için bir çaba sarf etmiyorum ayrıca,bunu belirtmek isterim.Yani gözden ırak olan sadece sevgilinin yüreğinde ırak olmaz,herkes için bu geçerli; bizim memleketimiz ‘gidenler’i unutmak için çok özel bir yer çünkü. Şimdi biri daha giderse kim üzülecek? Kim, neden gitti diyecek? Şunun için üzülürsün,senin sevdiğin,ya da senin çemberindeyse üzülürsün.Ötekiler’in seni bizi alakadar edeceğini zannetmiyorum. İkisi aynı şey değil diye, parmak kaldırabilirsiniz;ama bu da hiçbir şey değiştirmez,O’nlar orada kalacak.Unutulanlar hep orada kalır çünkü.
Bunları yazdığım için birilerine kızmış olmam lazım,yoksa ne diye yorayım kendimi,burada zaman harcamak yerine bir deneme okurdum daha yararlı olurdu en nihayetinde. Mesela,sizi okumak gelmiyor içimden,yanlış anlaşılmasın,sizin yazdıklarınızı beğenmiyorum demiyorum,okumak gelmiyor içimden diyorum. E şuan bu sayfadaysan demek ki okuyorsun diyeceksiniz,o zaman şöyle söyleyeyim: yorum yazmak gelmiyor içimden; çünkü aynı yorumları okuyunca sıkılıyor insan ister istemez ve yorum yazmak ya çok beğendim,ya da iğğğğğ halini aldı. Daha önce defalarca konuşuldu bu konu,ne oldu,hiçbir şey,hiçbir şey!..
Bir parantez açmak isterim: yazmanın hakkını veren bir yazarsınız inkâr edemem bunu.
Forumlar’dan da bahsetmişsiniz,şunu söyleyeyim,o kadar ‘’saçma şeyler’’ paylaşılmaya başlandı ki ister istemez uzaklaştım –benim uzaklaşmamın bir önemi yok- ve her forumun altından çıkmak da neyin nesi Allahaşkı’na,bir soluklansanız fena mı olur hani. E hep şiir-hikâye mi okuyacağız,biz birkaç işi aynı anda yapıyoruz,diyebilirler o başka.’’Bu bizim en doğal hakkımız,karışamazsınız arkadaş’’;peki ama bunları yazmak da benim en doğal hakkım ol vakit. Ben size neden forumdasınız demiyorum,diyemem de;ama belki diğerlerin de yazmak istediği vardır.
Daha da uzatmayacağım:
Ya çemberin içindesiniz ya da dışında.
Dışındakilere selam olsun…
Aynur Engindeniz
Dedikodulardan hep kaçtım. Bana birşeyler anlatmak isteyenleri de ya dinlemedim, ya mecburen dinledim bu konuda. Çok şeye tanık oluyorsunuz doğal olarak. Ve ben sizin gibi değilim, susmak bana göre değil. Keşke olabilseydi.
Forumlarda olmam konusunda, ya da her taşın altından çıkıyor olmam hususunda bir şikateti olan varsa, gerçekten oturup dinleyeceğim. Ama yeri şu yazının altı değil, çünkü mesele benim can sıkıntılarım değil. Başkası da adabıyla yazsın yazsını, gidip açıklamamı yapayım.
Sizinle aynı görüşte olamamamın bir sebebi de siteye bakış açımız olabilir. Burası benim için özel. Çalışmalarım için tek beşik. Ve çalışmalarım da benim için özel.
Çalışmalarınızı ve sitedeki duruşunuzu severim biliyorsunuz. Ama siz daha çok kendi aleminde bir şairsiniz ve öyle de kalmalısınız.
NOT: Bunun önceki aynı içerikli olduğunu düşündüğünüz yazımla alakası yok. O veda yazısıydı, bu çok beklersiniz gitmemi yazısı...Sonuçta elbette silinip gideceğiz. Ama daha değilmiş.
Teşekkür ederim. Saygılar.
Harun Aktaş
Forumlarda bahsettiğim siz değilsiniz ki,paylaşılmaya başlandı demişim kaldı ki''
kendi aleminde bir şair'siniz sözü ne demek oluyor? Nasıl kalacağımı da ben bilirim doğrusu,bunu söyleyecek kişi de siz değilsiniz tabii.
Saygısızlık barındıran bir kelime görmüyorum doğrusu yazdıklarımın içinde; öyle ki siz çoktan haddi aşma sürecine girmişsiniz bile.
Esen Kalınız...
Angie
Mesela ben bu yazılanlara çok şaşırdım şimdi.
Bir tarafta öykülerini çok sevdigim yazarım bir tarafta benim canım kardeşim.
Ben bir şey mi kaçırdım?
Aynur Engindeniz
Geriye ne kaldı, kendi halinde bir şairsiniz sözüm mü? Gerek yok ama onu da açıklayayım o halde: Kastım buradaki bulaşıklığa kıyısından köşesinden karışmayıp, kendi çizginizde yol almanızdı. Duruşunuzu sağlamlaştıran ögelerden biri de bu demek istedim. Öyle kalınız da bir iyi niyet temennisiydi. Fakat görüyorum ki, insan ne kadar uğraşırsa uğraşsın karşıdaki dilediği gibi anlıyor. Bunu nasıl had aşmak süreci olarak algıladınız, inanın şaşkınım. Kaldı ki duruşunu ve şiirlerini takdir ettiğim demişim.
Neyse mühim değil. Siz de çember çizenlerdensiniz. Bu da bir hiziptir sizin takdirinizdir.
Konu nereden nereye çekildi, hayret.
Siz de esen kalın.
Aynur Engindeniz
Harun Aktaş
Ben,sayıklama’yı kesinlikle saygısızlık olsun diye kullanmadım.Hatta edebi anlamda kullandım,kaldı ki böyle bir edepsizliği size isnat etmem mümkün değil. Burada ben yanlış anlaşılmışım.Sizi okumak gelmiyor içimden dedim ve şuan için diye ekledim.Bu , site dışındaki çok sevdiğim yazarlar için de geçerli,okumak gelmedi mi içimden okumam belli bir süre. Buydu benim anlatmak istediğim.
Şimdi sayıklama’yı tam olarak şunu ifade etmek için yazdım desem çok uzayacak;ama tekrar ediyorum,olumlu anlamdaydı,demek ki sadece kelimelere yüklenilen anlamlar farklı olabiliyor,ben hiçbir zaman da sayıklamak’’ sözünü de olumsuz kullanmadım.
Benim de size karşı ne kinim ne de gizli bir öfkem var Aynur Hanım...Hiç olmadı da. Bu size öfke besleyeceğim anlamına da gelmez.
Aynur Engindeniz
Zaten ben gerçekten bu tür olaylara tahammül edemeyeceğim artık. Burada insanlar sanatçı oldukları için iki kat daha fazla hassaslar. Sürekli biri beni yanlış anlar mı diye düşünmekten de yoruldum. Susamadığıma göre de, siz haklısınız, gitmesi gereken gider. Kalması gerekenler kalır. İki tarafa da hayırlı olsun neticeler.
Meşgul etmek istemiyorum. Saygılar.
Angie
Arada kalmaktan değil Aynur. Varsa bir tatsızlık bu beni üzer.
Kaldı ki Harun bu yazdıklarını ilk kez okuduğum bir isme de yazsa merak ederim ben onu. O bilir. Ki bilmiyorsa da bildi. Kardeşim o benim.
Senin yazının altında olunca da geldim yazdım.
Kaldı ki Harun aslında kötü bir şey de yazmamış. Farklı bir pencereden bakmış. Birbirine benzeyen yorumların (yani benim ve benimkine benzeyenlerin) dışına cıkmış. İyi de yapmış.
Aslìnda birbirinizi daha dikkatli okuyun. nacizane.
Sevgilerimi gönderiyorum canım kardeşime ve sana Aynur.
Harun Aktaş
Sema abla ne desem şimdi sana bilemiyorum.
Bir şey yok desem,e o zaman niye buradayım,demenden korkuyorum.
Ama gerçekten bir şey yok. Yanlış anlaşılmak ve yanlış anlamak insana verilmiş iki büyük ceza gibi geliyor bana nedense.
Seninle başka bir sayfada karşılaşmayalı çok olmuştu.
kardeş kelimesi o kadar çok şey anlatıyor ki,ben de abla olarak daldım denize.
İyi ki varsın...
Angie
Ne güzel oldu bitanem Aynur'un sayfasında karşılaşmak.
Bir şey olmadığını ben biliyorum aslında. Yalnızca senin üslubuna yabancı Aynur. Mesela ben ne demk istedigini cok iyi anladım yorumunda.
Yanlış anlasılma olmasın da. Kaldı ki farkli da düsünebiliriz.
Canım kardeşim benim.
O qué
Öncelikle yorumum kimseye taraf olmak için değil, sadece fikirlerimi bildirmek istediğim içindir.Ben bu yorumu sevgili Sema'nın önerisini de dinleyerek bir kaç kez okudum:)
Hani kaçırdığım anlamadığım bir nokta var mıdır diye .
Evet farklı bir yorum yapılmış Harun Aktaş tarafından, ama bana kalırsa doğru şeyler söylenmemiş, kime göre ? tabi ki benim düşüncelerime göre.
Bu yorumdaki sözlerin Engindeniz için söylenmediğini kabul edelim peki diğer üyeler için doğru mudur?
Şaçma sapan şeyler paylaşılıyor demişsiniz, belki evet edebiyat adına çok kıymetli şeyler paylaşılmıyordur kimi zaman ama burası sanal bir ortam ve internetin ucunun değdiği her şey gibi uçsuz bucaksız bir alem.
İsteyen yazı yazar, isteyen foruma takılır isteyen sadece okur, herkesin kendi insiyatifindedir. Kimse bir diğerinin varlığını mutsuzluk nedeni olarak görmemeli. Elbetteki sevdiğimiz daha çok sevdiğiğimiz ve ya daha az sevdiklerimiz vardır. Ama bu dengeyi yine biz ayarlarız.
Ama tahammülsüzlüğü anlayamam. Eski üç beş kişi yazsın biz onlarla takılalım olayını kabul edemem. Şayet bu nedenle uzaklaşılıyorsa bunu hiç doğru da karşılayamam kusura bakmayın. Tabi eminim herkesin kendine göre sebepleri vardır, yine de bunu saygıyla karşılarım.
Ben de burada yeni bir üyeyim diğerlerine nazaran, sırf yeni olduğum için dışlanmak ister miyim? İstemem. Bunu hiç kimse için istemem ve hiç kimse bunu istemez.
Bu konuda biraz daha açık olmak gerek diye düşünüyorum.
Bu arada çok ilginç bir tesadüf oldu :)
Sevgili Harun Aktaş'ın yorumunun son cümlesi ile benim yeni yazmakta olduğum yazının ilk cümlesiydi:)
Ama o "Çemberin dışında kimsenin kalmamasını " isteyen bir yazı:)
Saygılar
burada eksik kalan bi konuyu da ben ekleyeyim
lütfen
ama
lütfen
yönetici olan arkadaşlarda
herhangi bir yazarın yada şairin yazdığı herhangi bir şeyi ona sormadan sırf kendi algıladıkları mantıkla değerlendirip silmesin
satırları neden ne amaçla neyi düşünerek yazdığını o satırların sahibine önce sorsun istiyorum ola ki yönetici olan arkadaşlar o yazıyı yazanın amacına uygun anlamamış olabilir silinecekse bile yazara saygı adına -bu cümleler ister nesir ister şiir ister forumlarda paylaşılan bir cümle olsun farketmez- önce yazara danışılsın yazara amacı niyeti sorulsun ve silinecekse önce yazara bilgi verilsin.site kurallarında yazara sormadan silme hakkı oldugu yazıyormuş iyi ama böyle bir kural -varsa tabi- yazara haksızlık olmuyor mu yazarı kırmıyor mu ne silinmeden önce ne silindikten sonra yazara haber verilmemesi bence uygun bir kural gibi durmuyor ...
lütfen dikkate alınsın istiyorum ve böyle bir kural varsa -yazara amacı niyeti vb sormadan haber verilmeden silme hakkı ve bu durumdan yazarın haberdar edilmeme durumu- değiştirilebilir değil mi...daha hoş olmaz mı...değer verilmeyi anlama bakımından...
yazarın burada bahsettiği konulara katılıyorum
ama kişisel olarak herhangi birileri grup kurmuş posta koymuş hizaya sokmaya çalışmış arkadan kuyu kazmış vs vs çok düşünmüyorum yani önemsemiyorum onları
böyle yaptıgını düşündüğüm insanları okumuyor yorumlarına değer vermiyorum düşmansı yaklaşımlarıyla başbaşa bırakmak prensibiyle yürüyorum...
keşke olmasa ama insanın oldugu yerde oluyor...
Râzı tarafından 8/1/2012 12:29:32 AM zamanında düzenlenmiştir.
Aynur Engindeniz
Hiç biri bu siteye gölge düşüremez tabi. Ama bir silkinmek de lazım. Nesir bölümü hakkında konuşuyorum. Ki ben yenilerde dahil pek çok kişiyi takip ederim fırsat buldukça.
Şikayetçi olduğunuz konu hakkında bir fikrim yok. Yani daha önce hiç yazım silinmedi, ya da herhangi bir olumsuz uyarı almadım. Silinmeden önce sebep gösterilmesi mantıklı olandır. Yapılıp yapılmadığını bilmiyorum. Umarım yöneticilerimiz sizi duyar. Ama bunu onlara birebir iletmelisiniz. Malum her yerde gözleri yok. Önemli bir konu sizinki de.
Teşekkür ederim katkınızdan dolayı.
Saygılar.
Râzı.
ama
ne yaparsak yapalım insanlar makamı kadar cümle kurar makamı kadar davranışta bulunur ya da hisseder makamı yerine sahip olduğu potansiyeli de diyebiliriz
ya ni şu ki insanları çoğu zaman cümlelerle yükseltemiyoruz anlatamıyoruz ne yaparsak yapalım insanların bi kısmı yine beğenilmeyi takacak olumsuz eleştirileri beğenmeyecek yol gösterici bulmayacak isteyecekki hep beğenilsin pohpohlansın üstad densin ...
nereden baktığı ile ilgili ve onlar sizin baktığınız yerin bilgisine anlamına sahip değiller
yaptıklarından utanmıyorlarsa zaten değişmeyeceklerdir...kibirli burunları ve sinsi fikirleri aşağıya inmeyecektir yine her buldukları yere sokacaklar bu sitede çok iyi şair yazar denilenlerden bi kaçının yüzüme fırlatır gibi yorum olarak ayet yazıp güya aşağılama çalışmalarına da şahit oldum ya da herhangi bir ideolojik zemine beni yamama çabalarına illa ki bir karşı taraf yaratma çabalarından bıktım tiksindim usandım cevap vermekten ki ben yüzüme ayet fırlatır gibi -daha açılımını bilmediği - konuda o insanları ayetlerede gömebilirdim sustum kişisel kinleriyle yaptıkları şeyin aynını onlara yapmadım çünkü anlamayacaklar insanlar gerçek hayatlarında göremedikleri verilmeyen değeri burada sanalda yılışık yüzsüz gerçek dışı ben sana sen bana yorumlarla görmek istiyorlar tatmin bir nevi...yani mesele nin arka bahçesi çok derin...çeki düzen vereceklerine kendilerine ve yapmakta oldukları şeyden vazgeçeceklerine inanmıyorum ...
en iyi şeyin cevap vermemek yada muhatap almamak oldugunu gördüm çünkü cevap verdiğinizde yaranızın yerini farkedip daha sert ısırıyorlar...
cevap vermeyip muhatap almadığınızda da kendi kuyruklarını ısırıyorlar ...
yine de inşaallah iyi şeylere doğru vesile olur yazınız temennisiyle ...
İlla ki grup olacaksın!
Arkan önün sağın solun illa ki olacak!
Olmayana ekmek yok- yazmak yok
Burada ki eski, birlik beraberliğin bir araya toplanması mümkün değil
Ben artık sadece yazdığım iki satırı paylaşıp çıkıyorum.
Birde favorime aldıklarıma denk gelirsem okuyorum
Sevgiyle cancazım
Aynur Engindeniz
Sorman için bekledim. Neden artık geri duruyorum, herşeyden elimi ayağımı çektim diye sormanızı bekledim doğrusu. Ama ben susunca herkes sustu, ortam dağıldı. Burada tutkal görevi yapan benmişim. Bundan da mutluyum. Ben sana yüzlerce kere ne söyledim. Güçlü ol, aldırma, sadece yaz. Evet zaman zaman benimcanıma tak diyor. Ama siz çok çabuk el çekiyorsunuz herşeyden. Mücadele neden hep bana kalıyor.
Toparlayabiliriz. Hep beraber eski canlı günlere üretken devrimize geri dönebiliriz. Bugün umudum sıfıra inmişti ama bir melek elimden tuttu.
Sana gelince, iki elim daima yakandadır, senin kitaplarını görmeden ölmeyeceğim:)
Seni çok sevdiğimi bil.
Sevgiler.
Ülviye Yaldızlıı
Bana bak cadı sakın sen susma- sen susunca ben uyukluyorum- site uyukluyor görüyorsun. bende istiyorum eski canlılığına dönmesbini.
İyi madem deneme şu bu diye sıvayacağım kollarımı:)
ve bende seni çokkk seviyorum gülüm, muct tatlı yanağına
Aynur Engindeniz
Sıkıldım...
Kaçayım az.
Öperim gözlerinden.
Sevgili Aynur Engindeniz...
Bu bir iç döküm, bu sitede bu kadar uzun süre olan biri için gayet haklı ve gayet yerinde bir iç döküm. Hepimiz ara ara buna ihtiyaç duyuyoruz. Hep dedim bunu ama yine söyleyeceğim, ben bu siteye ilk girdiğimde senin yazılarını okuyup hayran olmuş, internette de bu kadar iyi yazı ve yazarların olabileceğini görünce şaşırmıştım. Çünkü ben genel olarak bu tarz yerleri insanların özensiz üç beş şey karalatıkları yerler olarak görürdüm. Bu inancımı bu sitedeki iyi yazarlar kırdı mesela sen kırdın :)
Senin açık sözlülüğünü hep sevdim, fakat şunu söylemek gerekirse bunu sevmeme karşın çok fazla yapamadım. Mesela olumsuz yaptığım ilk eleştiride direk çok üzücü cevaplar aldım, bunu görünce ise beğenmediğin şeyler için "sus" beğendikleri söyle politikasına mecburu bir şekilde uymak zorunda kaldım. Çünkü kendi adıma tatsızlıklardan çok fazla hoşlanan biri değildim.
Kendime yapılan olumlu olumsuz her yoruma ise memnun ya da memnuniyetsiz ama mutlaka önem verdim, ciddiye aldım, kulak arkası etmedim, etmemeye çalıştım.
Muhteşem şair, muhteşem yazar diye bir şeyin olmadığını düşünüyorum. Çünkü böyle olsaydı yazmakta son noktaya ulaşılmış olurdu, yani birilerinin hala yazmaya çalışmasında, yazmaya çabalamasında bir anlam olmazdı. Sadece birbirinden adım adım ötede olanlar ve geride olanlar vardır, ben çok geridedirim ben benden çok daha ileridedirsin ama bitmiş midir bitmemiştir :)
Senden bu sitedeki bir çok kişinin öğrenecek çok şeyi var bunu biliyorum ve inanarak söylüyorum, öncelikle benim. Seni hem bir yazar olarak hem de arkadaş,insan olarak çok seviyorum. Evet burdan bir insanın gözlerini görmezsiniz, ama emin ol uzun bir zaman okuyup takip edince samimiyetini az çok anlarsın, çünkü insanlar bir yerde hata verip kendilerini aksettirirler bir şekilde.
Gruplaşmalar vesaireler ise insanın olduğu her yerde olacak olan şeylerdir. Severiz, dahil oluruz, olmayız bunlar ne yazık ki var ve var olacak daima. Ama bunlar rahatsızlık verecek ölçüde olursa işte o zaman dur denmeli muhakkak.
Not: seni çok seviyoruz.
Hamsileri koruma derneği başkanı
;D
Aynur Engindeniz
Burada mesele benim sitedeki koordinatlarım değil. Ben değilim sorun. Zaten ne demek istediğimi de anladınız, tekrar açıklamama gerek yok. Bundan sonra gördüğüm fenalıkta eskisi gibi davranmayacağım. Direkt ilgili yere havale edeceğim. Ama asıl uğraşacağım konu, yeniden toparlanmamız ve özellikle nesir bölümüne yeniden canlılık kazandırmamız.
Bunun için herkesin desteğine ihtiyacım var. Yoksa böyle devam ederse, kendi kendime yazma moduna geçeceğim :)
Teşekkürler kuzum benim. Ben de seni çok seviyorum.
Aynur Engindeniz
Sevgili Aynur,
İftardan hazırlıklarına başlamadan okudum yazını ve mutfakta olduğum süre içinde cümlelerin aklımdan çıkmadı.Düşündüm de belki de yazman iyi oldu. İçinde tuttukça dert olacaktı sana. Belki de birçok insanın benzer sıkıntısına sözcü oldun.
Fakat beni üzen şey yılgınlığın. Yalnız değilsin ki benim güzel yazarım. Bahsettiğin sıkıntılarla mücadele edecek isimler mutlaka olacak çevrende. Bak mesela ben buradayım. Yazdığın her tespite katılıyorum. Sanırım burada üç yılımı tamamladım. Son iki buçuk yıldır fazlasıyla aktifim. Yani yazmak okumak ve burada zaman geçirmek adına. Bahsettiğin konuları birebir bilmesen de çok iyi anlıyor ve de benzer olayları görüyorum. Görmenin yalnızca gözle yapılan bir eylem olmadığını bilenler benim nasıl gördüğümü gayet iyi anlayacaklardır. Zanla hareket etmiyorum. Oldukça iyi bir gözlemciyim. Birçok insan gibi. Ki pürüzleri gördüğüm zaman da er ya da geç o pürüzlerin sivrildiklerine şahit olmuşumdur.
Evet her topluca yaşanan yer gibi burada da birtakım sorunlar mevcut. Eski-yeni, acemi-tecrübeli, usta-çırak, biz-siz vs gibi saçmasapan ayrılıklar mevcut. Saçmasapan diyorum çünkü arkasına üç beş şakşakçı toplayan kendini fasulyeden sanıyor ve bir bakıyorsun sağda solda ahkam kesiyor. Hayır ağzı olan konuşuyor -elbette o da konuşsun- ancak otorite havaları mahalle baskısı filan, nem gibi güneş girmeyen yeri çürütür. O nedenle sağlam durmakta fayda var. Yani provokasyonlara ve de tahriklere kapılmamalı. O güzel kalbinin ve bir umman olan beyninin
yaratıcı yanını bu tür insanların zedelemesine izin vermemelisin. Sen, ben ve daha birçok insan.
Ah ben de oturup beni üzenleri bir anlatsam (acı bir tebessüm bırakıyorum buraya)...
Ben nesir bölümü için söylemiyorum bunları. Benim gözüm her yerde. Nesir, şiir, forumlar, kitaplar, nedir bölümü vs. Herkese belli bir mesafede durdukça görüş açısı insanın daha da genişliyor.
Benim canım yazarım,
Bak ben adam seçmem. Yani yazı şiir okurken. Emeğin hakkını veririm. Ancak herkese de aynı şeyi söylemem. Sana yazar demişsem kara kaşın kara gözün için değil. Çünkü yazdıklarına bakınca fazlasıyla yazarlık vasfına sahip olduğundandır. Yani sitede hepimiz bir şeyler yazıyoruz. Ben de şiir yazan biri olarak nesir de kaleme alıyorum. Ama biri beni yazar diye överse fena gülerim buna. İki güzel yazıyla yazar olunmaz. Şimdi sana yazar diye hitap etmemin anlamı gerçekten anlaşılsın istiyorum. Çünkü bu sitede benim bildiğim okuduğum( altını çizerek söylüyorum okumadıklarım affetsinler) nesirde işinin ehli üç-dört isimden birisin. Ki diğer isimler de zaten erkek.
Ve seni okumayı çok seviyorum çok. Zenginliğine hayranım.
İnsanın inancı biterse vazgeçermiş. Belki de maskeler sahtelikler seni bu kadar yoran. İnan çok insani. Çok normal. Zaten etkilenmezsen şüphe duy kendinden. Ama vazgeçme. Hemen vazgeçeceksen de şüphe duy. Bir şeyler eksik o halde. Meydan hizipçilerin statükocuların mı olsun? Çekilelim mi? Hayır. Bırakalım onlar saçmalasın daha çok hata yapsınlar. Hakk er ya da geç tecelli edecektir. Buna hep inancım sonsuz oldu. Herkesin kendi sonunu hazırladığına inanıyorum.
Ah şu oturduğum yerden bakınca neler görüyorum bir bilsen. Ne sahtelikler ve sahtekarlıklar. Ama çok güzel şeyler de görüyorum inan bana canım yazarım.
Yönümü güzelliklerden yana çeviriyorum. Ve elbet inanmak... O inancı el ele sulayıp canlı tutacağız.
Her şeyin elbette bir vadesi var. Yani hiçbir şey sonsuz değil. Yazmaktaki hedefin her ne ise oraya kadar gittiğinde dolsun vaden. Yorgunluk ve kırgınlıkla değil. Gönlüm böyle istiyor. Evet gönlüm burada sayfasını okurken heyecanlandığım mutlu olduğum isimlerin burada olmasını hep istiyor.
Onlarla aynı ortamı paylaşmanın olumlu enerjisinin kazandırdıkları tartışmasız bir gerçek. Çünkü üretmek için doğru üretkenlerden beslenmek gerekiyor.
Yani ne yetenek ne yazma aşkı tek başına yeterli değil. Doğru ortam, doğru zaman, birikim, kaynak vs.
Ben seninle aynı gökyüzünün altında olduğum için mutluyum elbette. Bir Aynur Engindeniz tanıdım. Ancak aynı ortamda da yazmak istiyorum. Enerjinden nasiplenmek.
Ve istiyorum ki seni üzen şeylere çizgi çekebil. Mesela sokağı düşün. Ne kadar farklı tipler var. Ne kadar farklı kültürler. Haksızlıklar acılar yanlışlar doğrular
iyiler kötüler iç içe geçmiş. Her şeye rağmen vazgeçiyor muyuz bakmaktan ve o dışarıya akmaktan?
Senden beklediğim de bu.
Seviyorum seni. Yazdıkların ve paylaşımlarından ötürü tanıdığım Aynur Engindeniz'i. Sığlıktan uzak, gerçekten yüreği ve beyni aynı paralellikte işleyen bir umman o.
Eksik etmesin varlığını bizden. Ki palamutlar artmasın. :)
Aynur Engindeniz
Sonra bir yazım daha olacak. Şimdi biraz kırgınım. Fevri konuşmak, kaş yapayım derken göz çıkartmak istemiyorum. Mesele bana yapılan yanlışlar değil, onları nasılsa hazmediyorum. Mesele rahat dutmak nedir bilmeyenlere olan öfkem. İki yüzlü davrananlara...
Seni yanımda biliyorum zaten. Güçlü bir karakter, sağlam bir edebiyatçı, herşeyden önemlisi insansın. Bunun için sana ne kadar teşekkür etsem azdır. Bundan sonra ne yapmalıyız diye düşüneceğim.
Seni çok üzdüm ve meşgul ettim bugün, helal et hakkını.
İyi ki seni tanımışım. Sevgiler az bile kalacak.
Angie
Elbette sen üretmedin.
Ve sen cesaretin ve hakka inancınla dile getirmekten çekinmedin. Bu benim yanımda bir inci değerinde.
Şimdi değil ama devamı olacak söyleyeceklerimin. Anla sen.
Dedikodu merakıyla değil çözüm üretme mantığıyla.
Ve sana inanıyorum ben ya. Allah yanıltmasın pişman ettirmesin her ikimizi de.
Aynur Engindeniz
Çözüm metodlarını da alacağım, dinleyeceğim. Bir yolu olmalı bu tuhaflıktan çıkmanın.
Ülviye Yaldızlıı
Benimde ihtiyacım varmış demek.
Aynurum da tıpkı böyle söylerdi bana bir zamanlar:(
özledim onu çok
Ben de yaklaşık 5-6 senelik bir üye olarak bu tespitlerinize katılıyorum. Özellikle nesir bölümünde son bir kaç senedir olan değişimi ben de sevinçle izledim. Hatta sizlerin nesir bölümüne taşıdığı dinamizm, beni de kendi çapımda bir şeyler yazmaya özendirdi. Bundan da öte nesir bölümünde yazılanları artık şiir bölümündekiler kadar merak etmekte, onları da ilgiyle okumaktayım. Gerçekten sitede nesir bölümünde görev alıp, gerektiğinde özel hayatlarını da feda ederek canla başla çalışan tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum.
Gruplaşmalar ve samimiyetsizlikler hakkında söyledikleriniz hepimizin farkında olduğu, üzüntü verici şeyler. Ama ben bütün bunların, şu an yakalanan güzel atmosferi bozmamasını isterim. Burası için önemli bir insansınız.
Duyarlılığınız için kendi adıma teşekkür ederim. Ve güzel yazılarınız, çalışmalarınızın her daim burada olmasını dilerim. Saygılar, selamlar.
kıyıdaki adam tarafından 7/31/2012 10:04:39 PM zamanında düzenlenmiştir.
Aynur Engindeniz
İşin özü, insan sevmekte. Empati yapmakta. Ve sivri yanlarımızı törpülemekte sanırım. Daha iyisi için bölük pörçük değil, tek olmamız lazım.
Teşekkür ediyorum güzel sözleriniz ve desteğiniz için. Lütfen nesir çalışmalarına ağırlık vermeyiihmal etmeyin.
Saygılar.
Önder Kızılkan
öyle geniş, öyle derin almışsın ki sitenin sorunlarını ... herkesin kendinden bişeyler bulabileceği bir utanç, bir hayıflanma, bir teessür ya da bir pişmanlık var ...
ama sanırım senin en büyük sorunun şu : sen gerçek hayatta büyük kırgınlıklar, büyük acılar yaşamamışsın (Allah yaşatmasın) ... herzaman söylerim, yine tekrarlıycam :
''benim yaşadığım yerde insan ağaçları yoktur ... ben bu yüzden edebiyatı hiç sevmem''
ben edebiyat aşığı değilim ... sosyal güzellikleri paylaşmak için giriyorum deftere ... çok şeye kızıyorum, çok şeye üzülüyorum ... bazen dayanamayıp tepki veriyorum ... ama sonra düşünüyorum da, herkes farklı bir dünya ... herkesin amacı, hedefi, yönü farklı ... duygular, mimikler, en öenmlisi de kalbin aynası gözler görülmüyor burda ... en güzel dostluklar bile bir yere kadar ... çünkü derle topla, sar sarmala, sonuçta sanal ...
sorun tamamen bakış açımızda ... her toplulukta iyiler de var kötüler de ... yaralılar da var zararlılar da ... kötülüklerin bizi etkilemesine izin vermemek , bunları lehimize çevirebilmek bizim elimizde ... su akar yolunu bulur ... kimse kimsenin rızkını yiyemez, kısmetine mani olamaz ... yani palamutlar binlerce yıldır daha büyük ve daha güçlüyse, hamsilerin nesli neden hala tükenmedi ... tuhaf değil mi ?
sen kendin için yazıyorsun ... ve de çookk güzel yazıyorsun ... kalemin sihirli .. bırak da bu sihirden isteyen nasiplensin ... istemeyenler de ne hali varsa görsün ... dedikodu, fitne-fücur, kösteklik, çomak sokmacılık gibi birçok seçenekleri var nasıl olsa ... bırak dağınık kalsınlar ...
herkesin sanat uğruna birşeyler paylaşmasını, sanat uğruna birbirini okumasını bekleyemezsin... gerçek sanatçılar şu an senin yaptığın gibi oturur kitap yazar ... sen hiç öylesine, sırf şakşakçılık yapmak için ya da karşılığında kendi kitabını aldırmak için veyahut eleştirip küçük düşürmek için kitap satın alan birini gördün mü ?
dediğim gibi ... sen çok kötü insanlarla karşılaşmamışsın hayatında ... burada sudan çıkmış hamsiye dönmen ondandır ...
gülkurusu tarafından 7/31/2012 9:46:49 PM zamanında düzenlenmiştir.
Aynur Engindeniz
Bu tuhaflığın düzelmesi için elimden ne geliyorsa son gayretle yapmaya çalışacağım. Herşeyi yönetime havale ediyoruz. Oysa yetişkin insanlarız. Biz üyelerin oturup tartışması gerek artık. İşte tam gel git arefesinde bunları yazmak zorunda kaldım.
Umarım doğru anlaşılmışımdır. Herkes buraya ve değerlerine edebiyata ve insaniyete sahip çıksın artık:
Dobralığını en sevdiklerimdensin.
Var ol şairim.
Sevgilerimle.
Bana okumayı sevdiren kalem, (içime atamam bunları), ilk kez böyle bir yazını okuyorum.
Amatörde olsam yorum hakkımı sonra kullanmak istiyorum.Çünkü kaleminden çıkanları okumayı seviyorum...
En derin saygılarımlasınız her zaman.....
Aynur Engindeniz
Ayrıca benim gözümde kimse amatör değildir.
Teşekkürler ve saygılar.
Öncelikle yürekliliğin ve açık sözlülüğün için kutlarım Sevgili Aynur.
Lütfen kendime pay çıkarıyorum gibi algılanmasın ama uzun süre bu konuları, gruplaşmaları, entrikaları işledim şiirlerimde, rahatsız olanlarca yeri geldi tehdit edildim, yeri geldi hakârete maruz kaldım, yüzlerine tuttuğum aynadaki görüntüyü beğenmeyenlerce "bencil, burnu büyük, kendini beğenmiş" olarak yaftalandım.
Ama susmadım, susmayacağımı anlayınca organize olarak çalışmaya başladılar, bir kısmı benim şiirlerime abuk subuk yorum yazarak ya da dostların şiirlerine yazdığım yorumlara kendileriyle hiç alâkası yokken ortam gerici cevaplar yazarken bir kısmı dedikodumu yapıyor insanları bana karşı kışkırtıyordu, bir kısmı da boş durmuyor bu yaşananları yönetime iletiyordu, sürekli birileriyle uğraşıyormuşum gibi gösteriyorlardı niyetleri bu şekilde beni siteden attırıp kurtulacaklardı.
Nihayetinde yönetim tarafından uyarıldım ve hiciv yazmaya ara verdim.
Şimdilik onlar rahat, oyunlarına devam ediyorlar, ben de rahatım zîra birkaçını yasaklayarak oyunlarını bozdum artık beni tuzağa çekemiyorlar:)
Demem o ki bahsettiğiniz gibi maalesef oyunlar ve entrikalar hiç bitmiyor.
Benim için eski yeni yok, Aynur Engindeniz bir aylık üyeymiş, altı yıllık üyeymiş bu beni ilgilendirmez onun müthiş öyküleridir beni ilgilendiren.
Burada yıllardır öykü hikâye yazanlar var ama beni düzyazılara çekebilen tek isimdir Aynur Engindeniz, bundan sonra ne yazacak diye merakla beklediğim bir isimdir ve bu uzun yıllar yazmakla değil yetenekle alâkalıdır.
Dobra ve doğru bir yazıydı, kutlarım sevgili Aynur.
Selam ve sevgimle.
Aynur Engindeniz
Çok öfkeliyim bazı şeylere. Ama pes etmek yok, anladım bunu.
Teşekkürler desteğiniz için. Saygılar.
(Mustafa Çetiner)
Eğer yıllardır vârolan bu site Türk edebiyatına Türkiyeye malolacak bir yazar armağan edecekse bu Aynur Engindenizdir, ben inanıyorum ki bizim çocuklarımız sizin kitaplarınızla büyüyecek, bunu tüm kalbimle inanarak söylüyorum.
Selam ve sevgimle.
Aynur Engindeniz
Bu konu üzerinde yazılarım devam edecek inşallah. Bakalım birşey değişir mi?
Saygılar tekrar tekrar teşekkürler.
Sitemizin önde gelen yazarlarından birisi böyle bir yazı yazma gereği hissetmiş ise bu üzülesi bir durum.
Zira bunca güzelliği bünyesinde barındırmaya çalışan Edebiyat Defteri’nin birilerinin kıskançlıklarına, kaprislerine maruz kalmaması ve çok değerli kalemlerin küstürülüp bu ortamdan uzaklaştırılmamaları en büyük temennimiz.
Buna karşılık yazık ki bu sayfada yazılanlara şahitliğimizde olmuştur. Bir diğerinin güzelliklerini hazmedememek sadece özgüven eksikliğinden gelir ki ; eğer edebiyat adına var isek ve paylaşımlarımız bu yönde ise eserlerimizi hakkaniyetle eleştirilebilir olabilmeliyiz. Kırıcı olmakla ukalalık yapmakla kazanımlarımız olamaz.
Hoşnutsuzluklarımızın nedenleri ortak. İsteklerimizi sürekli yükseltmek yönündeki çabamız ve bunu engelleyen düşüncelerle karşılaşmak üzücü.
Bu şekilde davranmak var olan bir güzellik var ise Edebiyat Defteri bünyesinde tüm bu güzelliklerden yararlanmak yerine fikir fakirliğine düşürür ancak.
Edebiyat ise edebin var olduğu güzelliktir.
Yazınız hepimizin acıyan bir yanına parmak basması açısından önemliydi. Kaleme alınışı elbet zor olsa gerek. Lâkin bir şeylerin konuşulması her dem iyidir.
Teşekkürler böyle bir yazıyı paylaştığınız için.
Aynur Engindeniz
Çok güzel şeyler söylediniz ve bei anladığınız için size minnettarım. Genel olarak hepimizin aynı sıkıntıların farkında olmasına sevindim. Buruk bir sevinç olsa da.
Siz uzaktan, üslubunu takip ettiğim güzel kelamlarını hayranlıkla okuduğum değerli bir şairimizsiniz. Desteğiniz ve katkınız için gerçekten nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum.
Evet artık tahammülümün sonuna geldiğimi hissettim. Bana engel olan sevgili Sema oldu. Sonra sizlerin destekleri beni rahatlattı. Zaten endişelerim ve üzüntüm kendim için değildi. Anlaşıldığıma sevindim.
Çok teşekkür ederim, hoşgeldiniz.
Sevgiler.
Aynur Engindeniz
Yalnız, toplu halde cevap veremiyorum. Sondan başa gelirken sizi kaybettik. Çok da önemli şeyler yazmıştınız. Katılıyorum size. İyilikten maraz doğuyor ne yazık ki.
Saygılar.
renbo
Aynur Engindeniz
Saygılar sayın şair.