Aynı Frekansta Ayrı Cızırtılar
Yanlış kişileri kıskanıyor ve onların yanında gereksiz bir komplekse giriyoruz.
Düşünün “dostum” diyorsunuz ve ona bu kavramın içini gerektiği gibi doldurup yaklaşıyorsunuz. Diyorsunuz ki o yokken bile; “X” kişisi mükemmeldir ve onunla “Tencerenin içinde ne var?” diye sormadan her yemek yenir.
Tabi bir zaman sonra, bu zaman genellikle daha sık bir arada kalıp daha az konuşmaya başladıktan sonra yaşadığınızdır, sofraya getirmeyi unuttuğunuz bir tuzluk bile ya da sigara içerken yere düşürdüğünüz bir kül parçacığı bile sorun yaratmaya başlar. “Sık bir arada olmanın getirdiği şeyler mi bunlar?” diye sorgularsınız kendinizi. Tabi daha önce görmeseydiniz ya da yaşamasaydınız “Y” kişisinde buna benzer şeyleri. Dönüp arkaya baktığınızda rağmenlere rağmen tutuyordur “Y” kişisi hala ellerinizi. Yoktur alttan alta bir ego mücadelesi.
Sorun bu değil. Çünkü insan tabiatı gereği deneyen ve yanılan bir varlıktır. Ve “X” kişisinde siz yanılmışsınızdır.
Benim açığımı örten kişi dostumdur, açık arayan değil.
Benim yanılgılarımı ya da aşırılıklarımı çaktırmadan kulağıma fısıldayabilendir dost, ortalık yerde yanılgılarımı yangına çeviren, aşırılıklarımı kaşarlığa addeden değil.
Dağıldığımda toplayandır dost, beni daha da bozmaya çalışan değil.
Attığımda tutandır, tutup bir başka kişiye ya da şeye savuran değil.
Ben yokken beni yüceltiyor olması değil meziyet önemli olan ben onun yanındayken bana o değeri hissettirebilmesi…
Bir şeyle beni yargılamadan önce aynı şeyi kendinin daha önce yaşayıp yaşamadığına ya da sonra yaşayabileceği ihtimaline dönüp bakabilmesi gerekir.
Sonuçta ne olursa olsun bir insan kendi yalnızlığı içine bir başkasını dahil edip, o yalnızlığını ( kök yalından gelir ) onunlayken bile dibine kadar hissediyorsa bu işte vardır bir kalabalık.
Bir yerlerde okumuştum, şu kalmış aklımda; “ Dostluk iki insanın birbirine verdiği açık çektir. Bazen çekin biri sahte çıkar, bazen çekin birine bir bedel yazılır.”
Sanırım herkes belki de elindeki çeki bozdurmadan önce sağlam bi kontrol etmeli.
jir-mç-fhrn
YORUMLAR
"Dünyanın derin anlamlarını duyar gibi olduğum her seferde, onun basitliği şaşırttı beni."
Diyor Camus. Gezegen bu basitliğini de insandan alıyor bence. Her şey ele ayağa düştü maalesef; maddeler, manalar...
Basit olması gerekenler ile zor olması gerekenler seviye değiştirmiş. Dostluk. Bu kavram üzerine düşündüm. En kötü ortak bir payda neticesinde başlıyor ilişkiler ve bunun çıkara dönüşmesi genelde zaman almıyor. Bu kavramın da evriminin *oktan bir evresine denk geldik bence. Çok ama çok zor bu yüzyılda.
İyi geceler.
çok çek defterim oldu
bıkmadan usanmadan yapraklar dolduruyordum
el kadar bir kağıt parçasına . . bedelini yazardım aşkın . . hayat başlardı
ödediğimde biterdi nedense ? . her şey vadesi kadardı
ve ben bunu hep
bittiğinde . . bittiğimde öğreniyordum
bir gün '' AŞKBANK '' ında batacağını
bilmiyordum
şimdi . . ne '' AŞK '' kaldı
ne çek defteri
ne de bedel ödemek için satılacak bir varlığım
anlayacağın
aşka tahvil edebileceğim hiçbir şeyim kalmadı . . ve hiç kimsem
oyuncakları sökülüp taşınmış lunaparkımda
tek başıma ikamet ettiğim
kırık dökük ve eski bir
'' BANK '' tan başka
'' Nerelerdesin ve iyi misin ? '' diye sordun ya . .
iyiyim yani . . iyiyim
ha . . unutmadan bende sorayım
sende kalan yaprağıma
paha biçememiş
bedel yazamamıştım da
tarih . . .
düşmüşmüyüm ?
kimsecik tarafından 8/26/2012 8:55:52 PM zamanında düzenlenmiştir.
şiir sanmıştım önce başlık tam anlamıyla bu gün bana uyan tabir :) ama yazı da iyi geldi tam puan verdim evet açık çek yaz yazabildiğini hesabı bi de karşılıksız olması cabası dost filan yok önce insan kendine dost olmaya bakmalı sen varsan herkes var ama haksızlık etmek istemediğim dostluklar da yok değil yine tam anlamı ile emin olamıyoruız teşekkürler o kadar çok iş var ki evde dünden sarkan sular kesilmişti bu günde geç geldi biraz salladım da işleri ama oruçla birlikte ay sonuna kadar yolu var iş bitmesinin :))) herkes otursun oturduğu yerde ramazanda:)) tamam tamam bitti sevgilerle ...