KAFANIN KAYIŞI KOPARSA
Yazar Notu: Yazıda geçen çarşı esnafını küçümsemek gibi bir ahval söz konusu değildir.
Bu bir “Kara kulak, kara bacak.. Ne verecek, ne alacak..” hikayesidir. Bizim akil adamlar şimdi yeni bir moda çıkarmışlar. Bir önceki yazımda ucundan anlatmaya başladım ve bu yazıda dayanamayıp devam etmeye karar verdim. Hatırlarsanız geçen yazımdaki konu “MEĞERSEM BAZILARI KAŞINIRMIŞ” başlığından yola çıkmıştı ve ahalinin hallerinden bahsetmiştim.
Bahsederken de aklım birden “YATIRIM AMAÇLI GEZİLERE” takıldı.
Bunlar birkaç çarşı esnafı biraraya gelip, bir milletvekilinin peşine takılıp ordan oraya gezip tozmaya başladılar.
Birinin işi giyimcilik siz buna ecnebi dilinde butik mutik diyebilirsiniz, sanırsınız ki fabrikası var da yurt satıhlarına sığamamış yurt dışından kazanıp ta yurtiçine getireyim derdinde amann gözlerim yaşardı doğrusu…
Bir diğeri de fotokopi makinası tamircisi memlekette bütün işler bitmiş ve artık yurtdışından gelen aşırı isteklere cevap vermeye başlamış, sanırsınız ki gittiği yerde mumla fotokopi makinası tamircisi aranıyor, bizimkisi bu boşluğu nasıl doldursam acep diye düşünüyor…
Ben de açıkçası işin aslını öyle düşünmüyorum, kim bilir belki de gittikleri ülkelere yatırım yapmak isteyen büyük işletme sahipleri oralardan bilgi toplasınlar diye gönderiyordur. Öncü grup, bir nev’i Osmanlı Akıncısı, vakti zamanında Osmanlı Padişahları savaşlara gitmeden önce akıncıları gönderirlermiş efendim gitsin de düşmana ÖN zarar versin diye. Şimdi zaman değişti, arzular değişti belki bu sebeple modern akıncı grupları gidip oralardan bilgi toplayıp daha sonra da bu bilgileri büyüklerine sunuyorlardır.
Bir de olayın başka boyutları var, her işe bir kulp takılır ya eminim bu işe de bir kulp takmak şart diyerek “YATIRIM AMAÇLI GEZİ” en mantıklısıdır düşüncesiyle hareket etmişlerdir. Takacak kulp mu yok.
Kulpu takarken de taktıkları kulp daha inandırıcı olsun ve gittikleri yerde resmi kurumlara rahat girip çıkmak için önlerine mebus takıyorlar. Mebus önde, bizim esnaf arkada mutlu gezi pozları verip bu olayı tarihselleştiriyorlar.
(Yazardan bir not daha: üstad der ki “sal” ve “sel” eklerini kullanmayın, Türkçe ile alakası yoktur.) Ben de dil yarası çekmiş gibi bu noktalama işaretlerini unutup unutup gazetede çıkartmayanlardan usandım. Tarihsellik dedim ya aklıma oradan geldi. )
Akil adamlar “YATIRIM AMAÇLI GEZİLER” düzenliyor, düzenlemelerine Doğu yatırıma aç iken sadece bir ihtimal fazla kafayı takmam dokuz ihtimal takarım, lakin bizim amacımız aslında AZRAİL kapımıza dayandığında -dur hele ! ben şu ülkeye de gitmedim sen ne demeye benim canımı almaya geliyon diyemeyeceğimiz için turistik geziler yapıyoruz deseler tamamen bu konunun dışına atacağım kendimi ve hiç oralı olmayacağım hatta kaldırımda yürürken yolumu bile değiştireceğim – almışsınız bavulu nereye gidiyodunuz a hemşerilerim demeyeceğim.
Merhametli, iyiliksever bir toplumuz, Devlet yapısına da işlemiş çünkü fabrikanın temelini atıp Devletten parayı alıp sonra da tabanları yağlamak pek bir modaydı. Sonraları mercimek fırında gerek hikayeleri doğdu, aklınıza hemen öyle kötü şeyler getirmeyin hatırlayın Bosna Hersek için Türk Halkının ne kadar para topladığını ve bu paraların akıbetinin ne olduğunu, dönüp dolaşıp hep Milletin İYİLİKSEVERLİĞİNE takılıyoruz. Şu ülkeye yardım edeceğiz haydi eller telefona, bu ülkeye yardım edeceğiz haydi eller cebe gibi…
YANİ YARDIMSEVMEZ demeyin, Yardıma karşı da değilim ama birilerinin de bu İYİLİKSEVERLİKTEN, MERHAMETTEN eski zamanlarda da, şimdiki zamanlarda da iyi bir şekilde yararlandığı kesin diyorum .
YATIRIM AMAÇLI GEZİLER’den çıktık yola, yardımseverlikten devam ettik velhasıl kelam her işin sonucunda “KARA KULAK, KARA BACAK, NE VERECEK, NE ALACAK” deyiverdiler.
KAFAMIN KAYIŞI KOPTU demiştim ya aynen kopmaya devam ediyor. Bugün üstü kapalı anlattıklarımı yarın açıktan anlatmaya başladığımda, bir yerin açıkta uyumuşsun, o nedenle rüya görmüşsün derler diye de çekinmiyor değilim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.