- 1433 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
Sinerji
Empati; Burda!
Sempati; Antipatik sayılmam...
Sinerji; Meşgul!
Dinamo; Bunun konumuzla bir alakası yok!
Hepsine inancım tam! Ama bu sinerji denilen deli bozması düşünce sinirlerimi zıplatmaya başladı. Bana kalırsa kocaman yalanlarla örülmüş bir fiyaskodan başka bir şey değil! Nedir yani? Ben şimdi sinerji dediğimde, bacaklarımı bağdaş konumuna getirip gözlerimi kapamıyor, ellerimi yukarıya doğru çevirerek dizlerimin üzerine koyup bükmüyorum. Öyle yapan var mı bilmiyorum ama gözümün önünde canlanan sahne buna benziyor. Sinerji yapabilmek sahiden emek istiyor. Bir kere önce zaman ayırmak gerek. Kendini kimsenin seni rahatsız etmeyeceği karanlık bir odaya gömmeli, bütün seslerden soyutlamalı, lüzumsuz düşüncelerden arınmalı ve tıpkı bir meditasyon yapıyormuş gibi sinerjinin güvenli kollarına atmalısın. Eğer yapamıyorsan mucizelerden mucize beğenmeyecek, sıradışı gelişmeler beklemeyecek, olağanüstü hal ilan etmeyeceksin!
Ne diyordum? Hmm evet, düşünce gücüyle eşyaları yerlerinden oynatabilen insanlar var. Bense düşüncelerimin gücü adına, enerji bende artık; haydi çal telefonum, mesaj kutum, kapı zilim, sol anahtarım diye ne kadar beklesem de boş! (Sol anahtarının da konumuzla bir ilgisi yok!) Ne gelen var, ne giden, ne arayan, ne soran... Sanırım ben yeteneksiz ve beceriksiz bir sinerjiciyim. Tinerci değil efendim, sinerci, sinerji-ci! Sinerjici kulağa sanayici, midyeci, ne bileyim elektirikçi falan gibi gelse de, aslında başlı başına bir meslek olarak kabul görebilir. Hem elektirikçiden neyi eksik Allah aşkına! Bence kardeş meslekler bunlar. Bir nevi ikisi de akım veriyor ama başka türlü ve başka varlıklara... Neyse... Bunlar sinerjinin teorik kısmı...
Gel gelelim sinerjinin pratik boyutuna, uygulama sistemlerine, gelişi güzel algısına, yanlış yorumlanmasına, hainliğine, dobralığına, kör kurşunluğuna, ters istikametine, hatalı oklarına, yanlış hedeflerine, karavanasına, isabetsizliğine, yalanına, dolanına, falanına filanına, özürüne mözürüne, kem gözüne, hoş sözüne... Neyse işte, anladınız siz ne demek istediğimi...
’Kafesin biri, bir kuş aramaya çıktı’ der Franz Kafka onaltıncı aforizmasında. Bana kalırsa sinerji için dile getirmiştir bu aforizmasını. İşte size sinerjinin en dik, yatay, eğik ve geniş alâ açısı...
Evren beni sevmiyor. Evren ona gönderdiğim mesajları almıyor. Evren sevdiklerimle aramda o mübarek köprüyü kurmuyor. Gülümsemek için bir neden bulamadığım zamanlarda, oturup hiç üşenmeden kabiliyetsiz bir sinerjici olarak topladığım tüm pozitif, negatif, depresif, melankolik ve değişken enerji birikimimi muhattaplarına gönderme girişimine kolları sıvıyorum. Üzerime düşeni hakkıyla yaptığıma inancım tam! Sonra beklemeye koyuluyorum... Saniyeler dakikaları, dakikalar saatleri, saatler günleri ve geceleri kovalamaya, eskitmeye, yıpratmaya, yoklamaya başlıyor. Ama yok! Yüzüm gülmüyor! Eyleme geçilen etkiye, beklenilen tepki gelmiyor! Benimki boş bir uğraş diye umutsuzluğa kapılıyor; hüsranlara, hezeyanlara uğratılıyorum evren ve sinerjinin el birliğiyle bana oynadığı dalavere tarafından... Ne tuhaf bir meslek edinmişim diye kendime kızıyorum. Üstelik modası geçmiş, maddi ve manevi açıdan fazlasıyla değer kaybetmiş ve üstüne üstlük bir getirisi olmadığı gibi bir gideri de yok! Canın cennete sinerji ve sevgili evren!
Beni maverasına sürükleyen tüm bu duygu geçişlerinin girdabından sıyrılıp, mavi treni kırılmış bir çocuğun üzüntüsüne bürünüyorum. ’Ben trenimi istiyorum!’ ’Ben trenimi seviyorum!’ ’Çünkü ben trenimi özlüyorum!’ diye, oturup hiç de utanmadan mahsun mahsun ağlıyorum. Mavi tren de beni hissediyor mudur? Onu hala çok sevdiğimi, delice özlediğimi ve onu asla unutmadığımı, unutmayacağımı biliyor mudur? Ondan gidince kendimi onsuz kocaman bir boşlukta yakalayamadan gözden kaçırdığımı görüyor mudur? Hala umutsuzca onu beklediğimi anlamaya çalışıyor mudur? Onun için döktüğüm gözyaşları, onun kayıp gittiği rayları ıslatıyor mudur? Eğer öyleyse, sinerji vardır, doğrudur ve ona inancım tamdır!
Ama hayır! Trenim kırık, trenim kayıp, trenim donuk gözlerimin önünde usulca öldü. Sinerji beni anlamıyor. Ben ona kul köle olmuşum, yoluna başımı koymuşum, onun işçisi, ona gönül vereni olmuşum ama bütün bu çabalarım ona yetmiyor. Sinerji beni sevmiyor! Zira sinerjiye ulaşılamıyor! Çünkü sinerji dokunulmazdır! Evet sinerji candır! Ama sinerji uzaktır! Öyleyse sinerji içimizdedir! Sinerji; ondadır, bundadır, ya şundadır, ya ordadır, ya burda mıdır? Hayır! Sinerji iki insanın arasında öylece kalakalmış, donakalmış, ne yana koşacağını bilemeyen bir ortalık malıdır!
Sinerji kimdir? Neyin nesidir? Hani yani; ’Ne kadar mütebessimdir!’ Bir gideri var mıdır? Varsa hangi saçak borusunun, hangi pusulanın, hangi kuzeyin, hangi batının, doğunun, güneyin hizasından akmaktadır? Sinerji bencil midir? Sinerji, sinerjiyi yerine getiremiyor ve tüm metafizik kurallarını es geçiyor, bilinen metaforları yerle bir ediyor, ümitleri boşluğa asıp bekleyen insanları mağdur edip, tüm düşleri yakıp yıkıyorsa, ona yine de sinerji denilebilir mi? Sinerji bir türlü yakalayamadığım, öyle ki peşinden koşup yetişemediğim bir uçurtmadır. Hiç çift denk getiremediğim bir saatin içindeki akrep ve yelkovanın yanından hızla akıp giden muhafazakâr bir saniyedir. Bazen de, bir arpa boyu ilerlemeyen saatin yönünü şaşırmış akrebi, yelkovanı ve ben oradaki rakamların hepsiyim...
Sinerji! Şimdi seni yakalıyor ve içime hapsediyorum. Bu sana ilk ve son sözsüz ama biçimli dilekçemdir! Seninle iyi geçinmek istiyorum. Lütfen bana yardım et! Ellerimi çırpınca başla O’na doğru koşmaya. Haber gelirse özgürsün, gelmezse öl artık n’olursun! Gelirse bırakmam, o zaman sen de yoluna koyulur ve benden kurtulursun. Elinden geleni yap!
Saçlarımdaki kırıklar kadar kırgınım. Hayata, kendime, herkese...
Kes artık zamanı, ruhum can bulsun!
Özlemekten çok yoruldum, ona biraz sarılmam lazım...
Ah! Şimdi sözlüğe baktım da, çok özür dilerim sevgili sinerji!
Ben seni postacıyla karıştırmışım...
fulya/temmuz2012
YORUMLAR
:) :) Bu sinerji kelimesini ilk duydugum zamanı hatırladım da çok komikdi tabi sizin yazınızla bi alakası yok ama anı işde...
bizim tinerci olmuş sinerci :)
mahallede korku salan bi tinerci var çekmiş kafayı dolanıyo mahallenin yaşlı kadınlarından biri görmüş korku ile bagırıyo sinerci geliyo sinerci geliyo tabi kimse anlamıyo bu nediyo diye kadının yanına hızla gittim ne oldu teyzecim biri bişeymi yaptı köpek falan mı kuvalıyo kadın nefes nefese yok oğlum yok sinerci geliyo kovaladı elinde kemikle hay Allah ım diyorum bu sinerci ne tabi benle beraber kimse anlamıyo millet sağa sola bakıyo ortada birşey yok sonra biraz durduktan sonra teyze dedim tinerci mi diyon he yavrum he demeye başladı tabi millet içden içden gülüyo ilahi teyze dedim kırkyıllık tinerci oldu sinerci :)
Harika olmuş kutlarım kardeş tebrikler güzeldi...
saygılarımla selamlar dua ile...
Fulya CODAL
gülümsettiniz :))
çok teşekkürler... saygılar...
Duygularını objelere nede güzel yerleştirmişsin. Sen diyorum kusura bakma lütfen. Siz de diyebilirdim ama bu yazı 'sen'i hakediyor. Eğlenceli ama daha çok duygusal satırları gördüm ben. Sanırım bizleri yazmaya iten bu duygusal yanımız. Bu yanınla eğlendiğini, kendinle barışık olduğunu görebiliyorum. Çok beğendim.
Fulya CODAL
beğendiğinize sevindim, teşekkür ediyorum
saygıyla..
Baştan çıkarıcı bir zeka ve çok sevimli... Hafif sarıya dönük saçlarını okşayıp yanağından bir makas aldım. Gülümsedi. Kocaman gözleri, benden bir şey isteyecekmiş ama söylemeye utanıyormuş gibi baktı. Geriye sadece tahmin etmek kalıyordu. Ah bu tahminler...
İçerikten hiç çalmıyorsunuz, bu yönünüze her zaman hayranım. Tebrikler.
Fulya CODAL
Baştan çıkarıcı :)
teşekkür ederim Umut bey, sizi burada görmek güzel..
sevgiler/saygılar/hürmetler efendim..
Umut Kaygısız
Fulya CODAL
şimdiki kızımız misafir, asi kızımız geri dönecek, sadece biraz özlemek istedim onu :)
Fulya ah Fulya hatta Fulyaaaaaaaaaaa
Evet evet yazıdan sonra aynrn böyle bağırmak istedim adını. Hissedebiliyor musun? Cevap hayırsa sinerjinin yakasına yapışabilirim.
Var ya
muhteşem bir yazı olmuş bu. Bayıldım resmen anlatım diline. O tîye alan hallerine o duygu geçişlerine o soluk soluğa ilerleyişine ve duygusal sıçrayışlarına. Yani bu yazı konuyu en güzel aktarabilecek anlatım diline sahip.
Harikasın.
Sevgimle.
Fulya CODAL
:))
hoşgeldin Sema..
sinerji var yahut olmalı.. ben her şeye rağmen inanıyorum, hissediyorum...
sevgiyle çookkk ... teşekkürler..
Merhaba...başlığı görünce ilgimi çekmişti...fakat farklı ve şaşırtıcı bir yazı okudum...Fikir ve objelere farklı anlamlar yükleyerek konuşturmadaa mahirsiniz...Kavramların La Fontein'i gibisiniz...Soyut kavramlar canlı objeler gibi "fabl" tarzında işlenmiş...Çok beğendim...Tebrikler...teşekkürler...
Fulya CODAL
saygılar...
Mavi tren de beni hissediyor mudur?
''Zeki Müren de bizi görüyor mu ?''
evet görüyor ... 70 milyon tane minik ekran Zeki Müren'in karşısında ... tek tek izliyor bizi ... bizim onu izlediğimiz gibin...
mavi trenler de öyle ... ''ahh canııımmm .... o beni kaçırmış ama ben onu kaçırmıyım bari ... koşıym yakalayım arkasından ... şöyle bir boş vagon bulur kıvrılırım kucağına ... '' diyodur elbet ... muhtemelen ... hatta kesin ve kati surette ...
bayılıyorum anlatımına
''takk!''
bakk ... bayıldım ...
hadi bir sinerji yolla ordan ortya karışık ... ayılıp tekrar tekrar okumak istiyorum ... gazoz da kâr etmiyor nasılsa ayılmaya ... şöyle bir kucak dolusu sinerji lazım ...
ama postacı getirmesin ... o kapı çalmayı bilmiyor
...................
sen var ya senn ... Aynur'a rakip çıktın vesselam !
harika yazıyorsun gerçekten
Fulya CODAL
sadece sesli düşünüyorum :))
sevgimle gülsuyum.... <3
beklediğin haber gelene kadar sinerji sende hapis o özgürlüğüne kavuşurmu bilmiyorum fakat bildiğim bi şey varki o haber gelene kadar ne gördüğün mavi tam mavi ne yeşil yeşil yani şöyleki renkleri oldukları gibi göremediğimiz bir dönem renksiz bi dünya sanki haklı bi seslenişti renkleri canlı bi şekilde gereceğin güne en yakın zamanda uyanman dileğiyle ...
Fulya CODAL
Beklemek sanırım hep araf ve hep gri renktedir..