- 566 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Eski Çocuk Şairler
Şair olmak için kullanılmış mısralara, hatıra olarak saklanmış nefretler dâhil olmuşsa çocukluktan kalma; kafiye içinde kaybolmak aşkın nefrete dönüşünü kabul etmek demektir.
İlla ki aşk mısraları deyince aklımıza kasetçalarlarımızın elektriği az geldiği zamanlarda, kasetin bandını tükenmez kalem ile geri sarıp dinlemekten bıkmadığımız şarkılardaki gibi algılamamak gerekir.
O dönemlerde şarkı sözlerinden daha çok aklımızda kalan şey şarkıyı söyleyenin nasıl baktığıydı. Ya da bakışlara anlam yüklemek için bir kaç dönem önce dünyayı seyre dalmış olabiliriz.
Mahalle bakkallarında ürünün kulağına ezan okuyarak "mey buz" ismini fısıldayanın kim olduğunu bilmeden, o ne işe yaradığı belli olmayan boyalı buz parçalarını yemekten başka bir şey bilmiyorduk. Üstüne utanmadan aşk şarkıları dinlemeye çalışıyorduk.
Belli bir dönem büyüklerimizin kullandığı walkmanlardan çalan Sezen Abla şarkılarını bir moda zannediyorduk. Bilseydik ilkokul sıralarında adını aşk sandığımız duyguların ne olduğunu, mektuplara sözleriyle başlardık. Yıllar sonra ayrılıklarda gözyaşı dökerken dinlemektense ilkokul yıllarında onu yapmak daha mantıklı olabilirdi.
Aşkın içindeki herhangi bir duygunun kaderimizin tükenmez kaleminin ucu bittiğinde "hohlayarak" zorla yazmaya çalışmazdık. İşte bunu sadece saçlarının ve bıyıklarının yer çekimine en çok yakıştığı insanın şarkılarından duyduk. Adı içindeki güce inanarak sevdiğimizin gözlerine baktık. Yoksa bizde biliyorduk "Barış" hiç gelmeyen bir ütopik düşünce akımıydı. Ama ona inat biz her bayram sabahı Barış Abi’nin şarkısıyla gözümüzü açtık. Belki yıllar sonra aşkın sadece geçmişe özlem olduğunu düşünerek...
Çok anlatacak şey birikti kalemin ucuna. Kaseti zorlamadan tükenmiş kalemimizle bandı çok daha geriye sarmadan yazımızın başına dönelim.
Şiirleri her zaman kâğıda dökmeden, dökebilmiş şairlerin mısralarına kulak misafiri olalım. Hatıralara gereken yerde gün yüzü hissettirip nefes aldıralım.Sürekli güneş yüzü gösterirsen hatıralara, tek amacın ana renkleri soldurarak ara renklerde kaybolmak olur...
Bu sadece eski çocuk şairlerin işidir...
Sencer Gültuna
YORUMLAR
Belli bir dönem büyüklerimizin kullandığı walkmanlardan çalan Sezen Abla şarkılarını bir moda zannediyorduk. Bilseydik ilkokul sıralarında adını aşk sandığımız duyguların ne olduğunu, mektuplara sözleriyle başlardık. Yıllar sonra ayrılıklarda gözyaşı dökerken dinlemektense ilkokul yıllarında onu yapmak daha mantıklı olabilirdi.
.........
Sevgiler, aşklar ilkokul çağlarındaki gibi masum temzi kalabilseymiş. Neydi o adını bilmediğimiz çocukca saf duygunun adı? Küçüktük küçük şeylerle mutlu olurduk. Bir güzel sözle , bir sakızla , bir şekerle.
Bazen eski kitaplarıma göz atar ve orada karaladığım basit sözleri okurum ve yüzüde bir tebessüm oluşur.Keşke daha çok karalasaymışım..Her köşeye her derss sayfasına bir şeyler karalamak. Hatta o kadar ki İstanbul'a eğitime giderken evdeki ajandanın bir sayfasına gurbette bir hal gelirse başıma, şehit oldu yazın mezar taşıma yazmışımtım..Öyle bir söz vardı. Ve ardımdan bunu okuyan annem başlamış ağlamaya..Karalamada ileri gitmişim demek ki..Ama çok çocukca masumane yazılar..Sonra neydi bizde değişen? İçimize bu hüzünleri salan neden?
Şairin dediği gibi olabilir mi? "Küçükken küçük şeylerle mutlu olan insanlardık, sonra aklımıza sevda diye bir şey soktular, toparlanamadık"
Ve şiir ...
Her şiir şairini vururmuş..Onun için başka hayatlara , yaşamlara tanıklık etmek için usta kalemlerden dökülen sözlere kulak verelim..
Kutlarım, saygılar...
Zümra Zen tarafından 8/13/2012 1:42:12 PM zamanında düzenlenmiştir.
sencergultuna
Sizin bu sözleri kullanmaktaki ustalığınız ile verdiğiniz yaklaşımlar, yazıya yorum ile tamamlanmış havası verdi.
O saf duygunun adını cidden duymadık ve duyacağımızı sanmıyorum.
Bohemlik içinde kaybolmadık ama bekliyoruz.
Çok teşekkür ederim.
Saygılarımla.