- 624 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ramazan Bereket Sofrasıdır
Ramazan ayı kardeşliğin, tesanüdün, sevgi şefkat ve merhametin, birlik ruhunun pekiştiği, kalpleri yumuşayan Müslümanların imanlarını artırdıkları mübarek ay. Samimi her Müslüman, Ramazan’ın son günlerine ulaştığında vicdanının dirildiğine, ruhunun derinleştiğine ve nefsinin tutkularından kendisini biraz daha temizlediğine şahit olur. Mü’minlerin ruh eğitimini öğrendikleri kutlu ay bu sebeple de şükre vesiledir. İmtihan mekânı olarak yaratılmış dünyada, ahirete hazırlık kursunun en verimli geçen ayıdır.
Bediüzzaman, Ramazan’ın manevi eğitim üzerindeki olumlu etkilerini ve nefsin terbiye edilmesine vesile olan bu ayın hikmetlerle dolu olduğunu şöyle ifade ediyor:
“Ramazan-ı Şerifteki oruç, nefsin terbiyesine baktığı cihetindeki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: Nefis, kendini hür ve serbest ister ve öyle telâkki eder (sanır). Hattâ, mevhum bir rububiyet (aslı olmayan bir sahiplenme duygusu) ve keyfemâyeşâ (dilediği gibi) hareketi, fıtrî olarak arzu eder. Hadsiz nimetlerle terbiye olunduğunu düşünmek istemiyor…
İşte, Ramazan-ı Şerif’te, en zenginden en fakire kadar herkesin nefsi anlar ki, kendisi mâlik (sahip) değil, memlûktür (hizmetkar); hür değil, abddir (kuldur). Emrolunmazsa, en âdi ve en rahat şeyi de yapamaz, elini suya uzatamaz diye, mevhum rububiyeti (aslı olmayan sahiplenmesi) kırılır, ubudiyeti (kulluğu) takınır, hakikî vazifesi olan şükre girer.”
İnsan dünya hayatında amacına ulaşabilmek için zaman ve emek harcar. Amaç, emek ister. Ancak birçok insan boş amaçlar için çaba içindedir. O takdirde çabası da boşa çıkacaktır. Asıl olan, insanın yaratılış amacına uygun olarak Rabb’ine gereği gibi kulluk edebilmek için gösterdiği çabadır. Allah’ın verdiği en büyük nimetlerden olan akıl ve beden yine O’nun yolunda kullanılmalıdır. Dünya hayatı nefis terbiyesi için verilmiş fırsattır; güzel ahlâka ulaşma yolunda bu fırsat değerlendirilmelidir.
İnsan zayıf yaratılmıştır; acıkır, susar, yorulur, uyku ihtiyacı hisseder. Ramazan, birçok insan için bu zayıflıkları yenme ve ruh olgunluğuna erişme vesilesidir. Allah, kullarının kararlı ve iradeli olmalarını ister. Bu mübarek ayda tutulan oruç, inanan insana güç verir, Rabb’ine yakınlaştırır, imanda derinleşme sebebi olur.
Her gün istediği zaman ve istediği kadar yediği şeylerin yasak olması ve yemek için zamanını beklemek zorunda kalması insana, Allah’ın kâinattaki kontrolünü ve gücünü gösterir. Ramazan bu yönüyle enaniyeti ve gafleti kırma vesilesidir.
Bediüzzaman bir hadisten rivayetle anlatır; Rabb’inin “Ben neyim sen nesin?” sorusuna "Ben benim, Sen sensin" şeklinde cevap veren nefis aç bırakıldığında şöyle der: "Ente Rabbiye’r-Rahîm., Ve ene abdüke’l-âciz. Yani, "Sen benim Rabb-i Rahîmimsin. Ben senin âciz bir abdinim(kulunum). (Yirmi Dokuzuncu Mektup)
Oruç ibadeti Müslümanlar için Allah’ın sonsuz rahmetini ve kudretini takdir etme vesilesidir. Allah göklere ve yere, yarattığı her yere rızkını ve rahmetini yayar. Sayılamayacak kadar nimeti içinde barındıran ve insanın maddi manevi olabilecek tüm lezzetleri tadabileceği büyük bir sofra gibidir kâinat. Her santimetrekare onun bereket dolu sofrasıdır. O sofrada yok yoktur. O sofradan herkes nasibini alır. O sofradan rızıklanamayacak tek bir canlı yoktur.
Allah’ın Katından sunduğu bu sofranın asıl misafiri insandır; o yüzden şükür içinde olmalıdır. İnsan kendisi için hazırlanmış bir yemek masası gördüğünde hazırlayana teşekkür etmez mi?. Nasıl bir gaflet halidir ki hazırlayanı görmeden karnını doyurmaya bakar insan.
Ramazan’ın bereketli sofrasından her insanın hissesine bir şeyler düşer, heybesine bir şeyler dolar. Ancak önemli olan o heybeyi doldurmaya devam etmek için bir yıl daha beklememektir. O heybeler açılıp boşaltıldığı gün, değerli taşlar yerine içinden çakıl taşları dökülmesi ihtimalini göz ardı etmemektir.
Ramazan günlerinin, Allah dilemediği takdirde hiçbir şeye malik olamayacağımızı, tüm nimetler için O’nun lütfuna muhtaç olduğumuzu daha iyi kavrayacak ahlâka ulaşmamıza vesile olmasını diliyorum...
Fuat Türker
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.