İki
Az geldi, sevdikçe sevdim. Ömrümden akıp giden günlerimin hepsini ellerine bıraktım. Kentime yalnızlık, payıma sensizlik düştü. Sevdim, sevdikçe sürükledin uçurum kenarlarına, köklerimi salıp tutundum. Dudaklarından düşen sözler gurbet, sılasını bekleyen mavi gökyüzüyüm artık. Bulutlarım terk etti çoktan.
Umuttun her sabahına uyandığım iki oda bir salon küçük yuvamda. Gözlerimi açınca yanı başımda görmek istediğim gözlerin yok şimdi. Yok, alıştığım yumurta, zeytin, domates ve çay… Yok, içimi eriten gülüşün, tenimi okşayan saçların, duama bulaşan varlığın. Terleyince sırtıma havlu koyardın üşütme, hasta olma kıyamam derdin de bayılırdım o Anne şefkatine. Sevdin beni uçurumdan düşenin kırık dala sarılması gibi, sevdin ömrümden götürdüklerinin bedelini ödemeden. Sevdim seni, kıyamadım gözlerinden düşerken her damla. Oturup ağladım bende seninle, erkekliğime aldırmadım, kızıla çalardı da gözlerim; geceye bir gülücük yayardın, gül diye ağlardım. Yenildim tüm sevilerde, bir tek sende pes ettim sevmelere, çığlığın kaldı hüzünlü gözlerimde. Tek hamleyle ikiye böldüğün resimde kaldı aşk, bir yarısında mahzun kaldım, diğer yarısında gülüyordun İstanbul’da. Manzarada Eminönü yalnız kalmadı mı? Kalmadı mı Gülhane’deki çınar ağaçları bir başına, Boğaz köprüsünün beli bükülmedi mi sanıyorsun. Mimar Sinan usanmadı mı aşkımızdan, Üsküdar da pamuk şekeri aldığımız çocuklar ağlamadı mı ardından. Sirkecide trenler öyle öksüz. Öyle yetim Hazarfensiz Galata, Haydarpaşa dertli. Parklarda bindiğin salacaklar yalnız değil mi şimdi? Yalazlanmış ateş başında söylediğimiz türküler o hicaz makamını unuttu mu yoksa? El ele bindiğimiz tramvaylar oflanarak gidiyor raylarda, duyduğun her çığlık sanadır. Martılar küpeştelerde yolumuzu gözlerken simitler de yalnızdır. Eminönü’nde bizi beklemede buğday satanlar ellerindeki nasırda, ellerinin izi var. Bindiğin her otobüs içimden alıp götürmüş seni, indiğim her durakta yığılmışım yalnızlığıma. Şimdi bu koca şehir seni düşüyor üstüme. Semt semt, mahalle mahalle sensin içimde ki İstanbul.
Senin sevdiğin sigarayı içiyorum, sevdiğin kazağım üstümde, saçlarım öyle kısa sakalım kirli… Yine çıkarsan karşıma ansızın diye… Hep iki bilet alıyorum; sinemaya, otobüse, tramvaya. İki çay içiyorum oturduğum bahçelerde, iki sigara yakıyorum, iki gülücük, iki ağlama; tek can taşıyorum biri emanet sana…
27.07.2012 - Bursa
YORUMLAR
Ve buz etti yazı, yaşanan anların verdiği hazzı...
Çok mu benzer bir aşk, diğer bir aşka...
Yoksa her seven bekler mi yüreğine yazılanı telaşla...
Yazı duygu aktarımı açısından, hayran bırakacak derecede güzeldi.
Lezzetini veren ve tamamen aşk ile kutsanmışların dilindendi...
Şiir yapısı itibarıyla da eleştiriye açık değil gibi,
Kusursuz denecek kadar güzeldi...
Tebriğimle...