CELİL
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
...binlerce Arakanlı insan evlerinden köylerinden zorla çıkarıldılar.
Ve şu an ağaç yaprağı ile oruç tutuyorlar. Tek suçları dini inançları!
Bu zulüm ne zaman bitecek....
Evleri vardı barakadan bozma tek göz...
Babası tarımla uğraşır annesi ekmeğini kendisi pişirirdi. Mis kokulu ekmeği gülümseyerek yerlerdi. Mutluluğu paha biçilemezdi ta ki o güne kadar...
Neler olduğunu anlayamıyor, fakat duyduğu çığlık kulağını sağır ediyordu.
Korktu! Çok korktu! Boğazında daha önce hissetmediği bir acı belirdi. İçindeki sızı sesler büyüdükçe arttı. Annesi panik içinde sarıldı evladına, baba çaresiz baktı dışarı. Ve o büyük alev o anda kör etti gözleri. Neydi bu ve nedendi neden! Büyük bir ateş yanıyordu. Bu ateşten gelen keskin et kokusuda neydi anlam veremedi. Sadece korktu, korktu... Annnesine sığındı ağlamadı dondu kaldı. Babası... Babası nerdeydi? Kardeşleri ağlıyor o sabrediyordu. Çığlıklar azaldı, sesler gittikce yerini o acı kokuya teslim etti ve yok oldu artık. Ses gelmiyordu kimse çığlık atmıyordu. Bu iyi bir şey miydi? Annesi neden hep aynı yere bakıyor, neden hiç başını oynatmıyordu? Tek yaptığı dua etmekti. Diline bir dua takılmış sürekli onu tekrarlıyordu; ’Allah’ım onu bize bağışla! Allah’ım onu bize bağışla! Allah’ım onu bize bağışla!’
Bir an önce sabah olmasını diliyordu. Bunun iyi olacağını düşünüyordu. Hiç uyumadılar, korku içinde sabahı beklediler. Gün aydınlandığında tek tük seslerle irkildi, yerinden kalktı. Annesi donmuş bir halde, hala aynı duayı tekrarlıyordu. Neydi bu anlayabilir miydi baksa dışarı...
Yavaş yavaş açtı kapıyı, dışarda ağlayan kadınları gördü. Annesi neden ağlamıyordu? Babası neredeydi? İlerledi kapıyı sonuna kadar açtı ve o an anladı ki sabah olması iyi bir fikir değildi. Köylerindeki bütün erkeklerin cesetleri köy meydanında yanmış küle dönmüştü.
Babası geldi aklına. ’Baba!’ dedi... ’Baba!’...
Ağlayan kadınların arasından geçti. Ceset yığınının içinde babasını aradı gözleri.
Kalbi dayanmıyordu. Bu trajedi, onun minik bedeni için çok ağırdı. Bir ses umuyordu... Babasının sesi... Gelip elini tutsun; ’Korkma oğlum’ desin istiyordu. Bir yandan da gözleri o acı gerçeği arıyordu. Babasıda burada yanmış cesetlerin arasında mıydı diye. Ve işte o gerçek gözlerini kocaman açmasına sebep olmuştu. Celil ’in gece boğazında duyduğu yanma kat be kat artmıştı. Kendi çığlığında boğulmuştu. Bu sahneyi ömrünün sonuna kadar unutmayacaktı. Bundan emindi, ağlıyordu... Artık bütün gece tuttuğu gözyaşları söz dinlemiyor var gücüyle akıyordu. Bunu kim neden yapmıştı, babası kimseye zarar vermezdi ki! Kendi halinde küçük köylerinde herkesle sevgi, saygı ile geçinirdi. Aklı almıyordu... Bunu bir insan yapmış olamazdı.
Şimdi ne yapacaktı! Babası artık yoktu. Annesi ve kardeşleri korku içinde evlerinde hala kımıldamadan duruyorlardı. Bunu annesinin görmemesini diledi. Hemen annesinin yanına koştu kapıyı sıkıca kapattı. Annesi hala aynı noktada dilinde aynı dua, sesi kısılmış, sadece dudakları kımıldıyor haldeydi. Yanına sokuldu, ağladı... Çaresizlik buydu...
Ne zaman kendisini kötü hissetse babasına koşardı. Babası sarıldığı anda bütün sıkıntısı geçer, hatta sıkıntısının nedeninini bile unuturdu.
Peki şimdi bu acıyı kim unutturacaktı! Celil’e ismini babası koymuştu. Celil; ’Manevi değeri yüksek’ anlamına geliyordu. Babasının değerlisiydi Celil, babasıda onun için çok değerliydi...
Kimdi babasından ayıran Celil’i! Bunun için haklı bir nedenleri mi vardı! Bir insanın canını bu denli yakmak için bir neden olabilir miydi? Bundan sonra Celil bir kez olsun gülebilir miydi? Kim bilir şimdi kaç Celil babasız kalmış, kaç annne aklını bu acıyla yitirmişti...
Celil annesine sıkıca sarıldı. Konuşmasa da; ’Bundan sonra ben varım anne!’ der gibi sarıldı...
Şimdi Celil köyünden çok uzakta sınır dışı edilmek üzere bir kampta bekliyor... Elinde evlerinden zorla çıkarılırken, son anda görüp aldığı küçük yeşil araba var. Yedikleri yemek sadece ağaç yaprağı. Sessizlik hakim burada... Konuşmaya mecali yok kimsenin... Bu sessizliği bazen bir anne feryadı yırtıp geçiyor; kucağında açlıktan ölmüş bebeğine sarılırken...
ahilas ( SALİHA DEMİR )
YORUMLAR
Dünyanın neresinde olursa olsun, bir halk yok edilmeye çalışılıyorsa, yer yüzünden linç edilerek siliniyorsa ve insanlar susup sadece izlemekle yetiniyorsa
Sanırım, şairin söylediği o sözün sonuna günlere geldik
“Korkuyorum, bir gün biri çıkıp “Ey insanoğlu !” diyecek ve kimse üstüne alınmayacak . “
Allah yardımcıları olsun. Ve duyarlılığınız için teşekkürler
Saygıyla
Cömert Yılmaz tarafından 7/30/2012 11:43:14 PM zamanında düzenlenmiştir.
Acı! Çok acı!
İnsan olarak elimizden bir gelmemesi...
Çaresizlik ve zulm karşısında susmaya mahkum olmak!
Çok şey söylemek lazım da şu dil dönmüyor ne çare
Her gecenin bir sabahı var elbet- Mevla neyler, neylerse güzel eyler.
Gün gelecek onlarda hak ettikleri yere gidecekler.
Sevgimle gül yaprağım
ahilas
evet sultanım bu zulüm karşısında susmak kahrediyor dua'dan başka çare yok rabbim yardımcıları olsun inşallah
Keşke sadece bizler değil de okuması gerekenler gelip okusaydı bu yazıyı !
Belki yeni Celil'lere ışık olurduk...
Yüreği merhamet fırtınasında kavrula Saliha'can, haketmişsin sen günü...
Tebrikler...
ahilas
çok teşekkür ederim sevgiler...
Celil o acının içinde büyümeye çalışan “elem çiçeği” . Yüreğimizde açan nice Celiller gibi.
hangi cezaya yazgılıydı, feryatları kulakları yırtanların yazgısı ,
hep çocuk masumiyetinde can veriyor…
Yazının derinliği, yaşananları bir kez daha derinden hissettirdi. Yazan duyarlı yüreğe selam ile.
Rabbim korusun.
ahilas
evet sevgili nagehan olay çok derin duyarsız kalmak imkansız
rabbim cümlemizi korusun kötülere fırsat vermesin
SEVGİLER ...
Saliha'm...
Ne kadar hassas olduğunu biliyorum. Öyle ki, kilometrelerce uzağındaki insanların acısını kendi acın bilip böyle sağduyulu ve incelikli bir yazı yazıyorsun..
Kutluyorum.. Emeğini, derinliğini..
Rabbim yardımcıları olsun..
ahilas
fulya'm canım
keşke elimden yazmaktan daha fazlası gelseydi inan onların çaresizliğini düşündükce kahroluyorum çok etkilendim rabbim inş. yardımcıları olur dualarımız zor durumda olan herkez için
AMİN.
duyarlılığa saygı..
şüra suresi, 40. ayet;
Diyanet İşleri tercümesi :
Bir kötülüğün karşılığı, onun gibi bir kötülüktür (ona denk bir cezadır). Ama kim affeder ve arayı düzeltirse, onun mükâfatı Allah’a aittir. Şüphesiz O, zâlimleri sevmez.
ahilas
duyarlılık isteyen bir mevzu idi
güzel yorumunuz için teşekkür ederim
saygılar
ahilas
senin ziyaretinde bir o kadar memnun etti gönül dostum
olaydan haberdar olalı uyutmadı düşüncelerim inan yazılanlar çok daha hafif
kalıyor yaşanan dramın yanında rabbim yardımcıları olsun bu acı son bulsun
Hamuş-71
Amin bitanem.
Yürek dayanmıyor elbet hele ki bu mukaddes ayda böylesi bir trajediye.
Güzel ve duyarlı yüreğinden öpüyorum seni.
ilk kez bir yazını okuyorum senin
ne gaflet !
öylesine güzel, öylesine derin ki cümlelerin ...
acıyı, çaresizliği yaşattın okurken
ama ne çare ...
gülüşünün nuru baktığın her yere yansıyor
yüreğini terketmesin e mi
ahilas
konuşurkende dikkat etmeye çalışırım yazarkende kurduğum cümlelere
senin tarafından beğenilmek şu an tarif edemeyeceğim kadar güzel bir duygu
iyi l dileklerin için çok teşekkür ederim sevgili şengül sevgimle...
ahilas
çok teşekkür ederim sevgili mehtap
ziyaretin onur verdi .
Yutkunmak bile zor geliyor bu yazi üstüne,
ya o yasayanalr, ya bu gercekgin baskahramanlari...
Ah Mevlam
sen büyüksün !!!
ahilas
evet acı büyük acı yaşayan başkahramanlar düşündükce hüzün sarıyor yürekleri ...