- 1977 Okunma
- 13 Yorum
- 2 Beğeni
SUÇ KİMİN?
Bir hafta önce bir Cuma günü çok sevdiğim arkadaşım Burcu ile çay bahçesinde oturuyoruz.Burcu benim 10 senelik can arkadaşım dediğim dostlarımdan.Sohbet ederken masamıza Selim geldi.Onunla arkadaşlığımız da nerden baksanız 6 senedir. Hoş geldin diyerek ayağa kalktım ve elimi uzattım.İnanılmaz bir şey oldu ve Selim elimi sıkmadan masaya oturdu. Elimin havada kalmasının şoku ve üzüntüsüyle yerime oturdum.
Selim bir süre hiç konuşmadan yüzüme baktı.Gözlerinde tuhaf bir bakış vardı.Hani ne yapacağını bilmeyen insanların o tuhaf tedirgin bakışları.Bense ne diyeceğimi bilememenin şaşkınlığı ile nereye bakacağımı bile şaşırmıştım.
- Biliyorum dedi şaşkınsın.Ama bugün cuma ve ben cuma namazına gideceğim dedi. Şaşkınlığım bu sefer yerini merağa bıraktı.
- İyi de bu ne demek anlamadım ki dedim..
- Bak dedi lütfen bu aramızda kalsın.Kimsenin bilmesini istemiyorum dedi.
- Elbette Selim ne demek biz yıllardır seninle arkadaşız dedim. O zaman dedi Selim şöyle söyliyeyim Ben Şafi’yim.Bizde bir bayanla tokalaşmak abdesti bozar.
Şaşırmış ve üzülmüştüm. Bu kadar cahil kalmıştım işte bazı konularda.
Selim ezan okununca vedalaşıp kalktı yanımızdan.Masada Burcu ile kaldık.
- Dedim ne üzücü bir durum..Ben ki çok kitap okurum bu konularda cahil kalmamı affedemiyorum dedim.Burcu yüzüme tuhaf tuhaf baktı.
- Bazı şeyleri bilmemek affedilir tabi ki Hülya dedi.Ama insanların dinlerini mezheplerini saklamak zorunda bırakılması affedilir mi onu bilemiyorum dedi.
- Nasıl yani dedim.
Selim eğer dışlanmıyacağını bilseydi Şafi olduğunu herkese söyler sende zaten 6 sene önceden bunu bilirdin.Ve sen o kadar saygılı birisin ki bunu bildiğin için bugün ona elini uzatmazdın.Ne o ne de sen zor duruma düşmemiş olurdunuz.
- Kim karışır ki dedim, kime ne? Herkesin inancı kendine. Kim ne yapmış neye inanmış beni ilgilendirmez.Buna da hakkım yok zaten. Bunu bilmek benim Selim’e sevgimi ve saygımı azaltmaz ki dedim.
Burcu içten bir şekilde gülümsedi ve yerinden kalkıp bana sarıldı.Şaşkın bir şekilde gülümsedim ve hayırdır kıs dedim.
Biliyormusun Hülya dedi seninle yaklaşık 10 senedir çok samimi arkadaş ve dostuz. Ama ilk defa seninle bu konuda konuşma fırsatı bulduk ve inan bana buna ne kadar sevindiğimi anlatamam dedi. Çünkü benimda sana söylemek istediğim bir sırrım var diyerek sustu.
Şaşkın bir gülümseme ile yüzüne baktım ve
- Sen benden br sır mı sakladın yani dedim.Ne zamandır saklıyorsun?
- Seninle tanıştığımız günden beri yani 10 yıldır dedi.
İnanamadım.Burcu canım ciğerim dediğim her sırrımı paylaştığım ve onunda benimle paylaştığını sandığım dostum benden bir sır ını saklamıştı.
- Neden ? dedim.
- Çünkü dedi bir türlü söylemeye cesaret edemedim.Senin tepkinden korktum.
Hala şaşkın bir suratla ona bakıyordum.
- Söyle dedim çabuk.Hiç bir şey senden önemli olamaz benim için ne tepkisi dedim.
Burcu bana baktı..Hala o bakışı unutmaya çalışıyorum.Korku.....Evet dostumun gözlerinde korku vardı.Kaybetme terkedilme korkusu. İğrenç derecede üzücüycü..Biz insanlar karşımızdakine meğer neler yapabiliyormuşuz.
Burcu kısık ve bir o kadar acı bir sesle
- Ben ALEVİYİM dedi.
Burcu benim canım arkadaşım Aleviydi. Ve benden korkmuştu.Onu terketmemden arkadaşlığımızı bitirmemden korkmuştu.10 senedir bana söyliyememişti bir türlü.
Şaşkın inanamaz bir üzüntü ile yüzüne bakmış olmalıyım ki hemen tepki verdi.
- Hülya canım bir farkımız yok ki gülüm dedi.
Evet yoktu. Bunu ben biliyordum.Ama o yüreğinde bilmiyordu.Ben çok üzülmüştüm çünkü bunca yıl bazen televizyonda izlediğimiz alevilik tartışmaları olduğunda acaba onu Burcuya taşımış olabilirmiydim.Ve bir hata yapıp onu incitmiş olabilirmiydim telaşesi ve üzüntüsüne kapılmıştım.
Halbuki o benim tepkimi eski yaraların acısıyla yanlış değerlendirmiş ve daha da üzülmüş belki de pişman olmuştu söylediğine..
Hemen anlattım hissettiklerimi.
- Seni kırmış incitmiş olmaktan korktum tatlım dedim.Boşboğazlık yapmış olmaktan tedirginim. Yoksa senin ne dinin ne de mezhebin benim sana olan zevgimi zerre kadar azaltamaz.Kim sana bir tepki göstermeye kalkarsa da karşısında beni bulur zaten dedim.
Kalkıp tekrar sıcacık bir sevgiyle sarıldı bana. Öptü yanaklarımdan ve
- Seni seviyorum dedi iyi ki hayatıma girdin iyi ki varsın dedi..
Ayrıldıktan sonra hala düşünmeye ve üzülmeye devam ettim.Burcu’ya o güveni verememiştim demek ki ben. Bana güvenememişti yüreğini teslim etmek için. On sene beklemişti. Ben arkadaşıma dost olamamıştım.
İnsanların bir şeylerden korkması ne kadar korkunç bir şeydi.Ve kimliğini, kim olduğunu, ne olduğunu saklamak ne kadar üzücüydü.
Suç kimindi ki.
Toplum denen şey bir sülük gibi insanların kanını emmiyormuydu zaten. Kendine doğru gelenleri kabul edip diğerlerini afaroz etmiyormuydu. Farklı olmak suçtu.Farklı olduğunu bilip de kabul edip sevmek de suçtu bu bir viranede ki örümcek ağı kadar eski toplumda..
Ayvazım DENİZ
YORUMLAR
Kilit bir konu, tebrikler.
Einstein'in "Bir önyargıyı parçalamak, atomu parçalamaktan zor" sözü de aklıma gelmiyor değil.
Alevi, Sünni, Kürt, Türk bu ülkenin insanı. Kız alıp vermeler var. Artı bu unsurlar iç içe, girift boyutta kazanabiliyor. Mesela; Sünni Kürt, Sünni Türk, Alevi Türk, Alevi Kürt gibi durumlar var. Yani kimliğin bir kaç unsurdan oluşması mümkün.
Ne ki, taassup her toplumda var. Bizde de Mevlana, Yunus Emre geleneğine rağmen hiç yok değil. Her topluluk kendi içinde kapalı devre olabiliyor. Diğer bir topluluğu kabul etmeyebiliyor.
Ancak bizim insanımız genel de açık sözlülüğü sever en azından kabul eder. Kendi dünyasında ve çevresinde çok sıcaklık duymasa da kendi konumunu ifade edeni sıcak karşılar. Eyvallah kardeş önemli olan insan olmak şeklinde sözü bağlar.
Bir de topluluklar arası husumetin dış güçlerin provakasyonlarıyla yakından ilişkili olduğunu göz ardı etmemek gerek. Başka dinlere ve mezheplerine duyduğumuz saygıyı kendi dinimizin bir mezhebine ve mensuplarına çok görürsek yazık ederiz gerçekten.
Saygı ve selamlarımla...
bir öykü'.iki genç birbirini severmiş fakat biri türk diyeride kürt olduğu için aileler arasında bu sevgiye şefkatla yaklaşılmamış.kendi tercihleri olmayan ırk ve dil sevgililer arasında berlin duvarı gibi dikilivermiş.birileri araya girerek berlin duvarı yıkıldıysa neden buda yıkılmasın düşüncesiyle ailelerı ikna etmeye çalışmışlar.kızın babası ricalara dayanamayıp'' eyvallah gelsınler bir tanışalım''demiş.hoş beşden sonra kızın babası delikanlıya''söyle bakalım oğlum hangi mezheptensın''diye sormuş.delikanlıda şaffi mezhebınden efendim''demiş.kızın babası aniden ayağa kalkarak öfkeli bir ses tonuyla''hem kürt hem şafii vay kafiroğlu kafir sana kız mız yok''demiş.
öykümüz burda bitmiş sevenler leyla ile mecnunu oynamaya devam etmişler.
BİR SÖZ:Ey Sünniler, Ey aleviler, Ey Selefiler..
Görüyorum ki gruplara ayrılmış Allah'ın ipi yerine kendi heva putlarınıza sarılmışsınız !
Ey aldanmışlar sürüsü !
Biz kavmiyetçilik putu için savaş verdik. Siz kavmiyetçiliği dinle süsleyerek mezhepçiliği ortaya çıkarmışsınız...- Ali Şeriati -
yanlış anlama olmasın bu sadece birliğe davet içindir..
daha iyi çalışmalar dileğile
hoşçakalın..
herkesin dini inanışı farklı olabiliyor.insanlarımız malesef inandığı inancı dile getirmekten çekiniyor.çünkü karşıdaki kişinin sert bir tepki vereceğini, onunla dostluk yahut arkadaşlığını bitireceğini sanıyor.halbuki bu çok yanlış.farklı inançları olan insanlar elbbette güzel bir dostluk oluşturur.yeter ki samimiyet olsun.yazınız çok güzeldi.tebrikler...
Dinimizi gerçek anlamda bilseydik bu gibi durumlar yaşanmazdı Peygamber efendimiz s.a.v. bile fethettikleri yerlerde başka dinin mensuplarının ibadethanelerine ve yaşayışlarına dokunmamış ve hoşgürülü davranmış kimseyi de zorlamamıştır.Bu güzel dinimizi bilmeyenler de bir öçü olarak görmüş ve hala görmektedirler
Halbuki insanlık en güzel dönemini asrı saadet zamanında ve osmanlıların döneminde yaşamıştır.Bugün dünya üzerindeki topluluklar hep osmanlıya özlem duymaktadır.Eğer insanlık Hastanelerin iniltisini Mahkemelerin görültüsünü hapishanelerin ızdırabını dindirmek istiyorsa bu dine yönelmelidir. İbret verici bir hikaye güzel kaleminizden okudum
Maalesef durumumuz .
Peygamber efendimiz diyor ki 'İnandığınız dini yaşamazsanız Yaşadığınız gibi bir din benimsemeye başlarsınız. işte tablo bu...
Dinimiz öyle yüce bir dindir ki kendi inancından olmayan başka dinin mensuplarına bile saygı göstermemizi emretmiştir. Yüreğinize sağlık bunu bizimle paylaştığınız için
Saygılarımı sunuyorum.
Dinimiz o kadar güzel o kadar mantıklı ve huzur verici ki; kesinlikle insan ayrımı düşünce ayrımı yapmaz.Sadece hem bu dünyada hemde ahirette huzurlu mutlu olmamız için İslami kuralları Yüce Allahın emrini uymaya telkin ederi.Biz insanoğlu insanları kendimiz ayırmışız.Yüce Allahın karşısında her insan Takva yönünden taktir edilir.Yüreğine sağlık Kardeşim.Saygılarımla ...
güzel bir çalışma ve hayatın gerçekleri anlatılmış.
burada suçlu yok.toplum yapımızın kırılganlığı ve insanların değer verdikleri dostlarından kopma telaşı ile saklanan küçük sırlar.
aslnda bilgi çağında bu tip din veya kimlik saklamanın anlamsız olduğunun bilinmesi gerekmektedir.
acı olan okullarda bu bilgilerin öğrencilere verilememesi.
paylaşım güzel ve anlamlı.tebrikler.
Suç, tabii ki toplumu oluşturan bireylerin . Alevi ya da şafi v.b mezhepler azınlıkta olunca ve bireylerin mezhepler hakkındaki önyargılı yaklaşımları, bilgisizce ve cahilce davranış sergilemeleri bu tür mezheplerdeki insanların kimliklerini saklamalarına sebebiyet veriyor.
Önemli olan insandır, hangi mezhepe mensup olursa olsun.İnsana insan olduğu için değer verilmeli ve sevilmeli ...
Güzel bir noktaya temas etmişsiniz, tebrikler...