- 843 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
hangi sonbahar, bahar kokmaz ki .....
“Mutlaka seversin” dedi Emmim..… Bi gün öyle ya da böyle birini mutlaka seversin… İnsan olmanın, var olmanın, yaşadığını hissetmenin, bir şey olduğunun farkına varmanın en üst düzeydeki halidir sevmek…
“Mutlaka seversin” dedi kadehimdeki rakı… yalan ya da gerçek birini mutlaka seversin... Kendini işe yarar hissetmenin, anlamlı bir varlık olduğunu fark etmenin, yaşama sevincinin hücrelerinde dolaştığını kavramanın en üst düzeydeki durumudur sevgi…
“Mutlaka seversin” dedi kadehimin masada bıraktığı ıslak çemberler... Doğru ya da yanlış birini mutlaka seversin... Kendini çocuk gibi hissetmenin, ziyaret günlerinde adı hiç okunmayan yatılı çocuğun hüznüylede olsa.., ne kendini kendin gibi yaşayabilmenin, isteğin, arzunun, yoğunlaşmanın ya da buharlaşmanın çağrısına kaptırabileceğin en üst düzeydeki duygudur aşk…....
“Mutlaka seversin”
dedi bir günbatımı....Kalıcı ya da geçici birini mutlaka seversin…
Sevgisiz yaşanmaz... Sevgi zorunlu bir hayata mevzi alma biçimi... Her zaman çakışmaz, bazen seven oluruz bazen sevilen… Sevenin bir başkadır, sevdiğin bir başka… Bir ilişkinin ortasında bazen seven oluruz bazen sevilen...hiç düşündünüz mü ?
Hangisi olmak isterdiniz? Seven mi, sevilen mi?
Hafife almayın, çok ciddi bir paradokstur..… geçmişle gelecek arasında mühim bir sorudur… Hayatta en az bir kez her insanın yüreğine sorması ve cevabını dürüstçe vermesi gereken bir sorudur…
oysa tecrübelerim tam da bu noktada diyor ki....."ihanettir her aşk, bi sonraki sevgiliye"....
Bir beraberliğin yarınlarını belirleyen en önemli kilometre taşlarından biridir…
Kimileri sevmeden yapamaz, eksik hisseder kendisini, kimileri sevilmeden…
Tabii ki çakışırsa depremler olur, daha büyük bir haz düşünülemez, ama gerçekçi olmak gerekir, her zaman çakışmaz, bazen seven oluruz, bazen sevilen...bazende hiç biri.....
İnsan sevmeden yaşayamaz... Aslolan sevmektir… Karşındakinin ne düşündüğünün zerre kadar önemi yoktur... Sen varsın, sen yaşıyorsun ve birini seviyorsun, için titreyerek seviyorsun, kendin için seviyorsun… Karşılık görmenin hiç bir önemi yok… Kimse karışamaz, kimse engelleyemez, kimse anlayamaz, kavrayamaz... Deli gözüyle bakarlar size, sevdiğiniz insan bile… Doğrudur, siz delisinizdir… "zaten akıllı işi değildir aşk"....Zararı salt kendisine dünya güzeli bir delisinizdir… Kimsecikler ulaşamaz size. Kendiniz için seversiniz... Karsınızdaki sizi ayni ölçüde sevmiyordur, belki de hiç sevmiyordur ama sevilendir, gıkını bile çıkarmaz... Siz onu kendi istediğiniz gibi seversiniz, kendi bildiğiniz gibi… Sevme ilminin bütün inceliklerini gösterirsiniz… Öldüresiye seversiniz… O sizi sevmez ama hayranlıkla izler…..."egoist".....
İnsan sevilmeden yaşayamaz... Sevilmek var olmanın anlamıdır... Birinin sensiz yaşayamayacağını, senden vazgeçemeyeceğini içinde hissetmesidir… Birinin bütün dünyasını senin üstüne kurmasından daha güzel bir şey olabilir mi?herşeyden sen için vazgeçmesini....
Güvenle bakarsın hayata… Bilirsin ki, o seninle vardır, sensiz yoktur... Elbette içinde bir boşluk hissettiğin zamanlar da olur, sen de sevdiğin biri için deli olmak istersin… Ama senin için deli olan biri varken, sevildiğin bir ilişkiye riske atmaya değer mi diye sorarsın kendine… kararsız kalırsın… Kendini doğruladığın, kendini iyi hissettiğin bir ilişkiden, sevilen olmaktan vazgeçemezsin... Hep ararsın sevilen olmayı... Düşünülmeyi, aranmayı, hediyelere boğulmayı, zor anlarında hep o birinin yanında bulunacağını bilmeyi istersin… Bir kere sevilen oldun mu, bir daha asla sevilen olmaktan vazgeçemezsin…
Şu ya da bu şekilde, sevmeden ya da sevilmeden yaşanmaz... Hayatin içinden çekip alırlar seni...duyguları uçar gider elinden... yapayalnız kalırsın ortada…
Bakarsın aval aval ben bu dünyaya niye geldim diye…
Bir kez bile deliler gibi sevmeden, hatta karşılık görmeden deliler gibi sevmeden, bir kez bile deliler gibi sevilmeden, karşılıksız sevilmenin hazzına erişmeden bu dünyadan çekip gitmek olacak şey değil...allah yazmaya....
Böyle düşünürken bu ahraz kıyı egemin yosun kokan şehrinde, zamanda nasıl geçiyor ahhhh be bi bilsen emmim.. Hafif bir imbat esiyor bak…
Kabarmış denizlerde sığınmış geceye iki kişi..… barınakta kısıktı rüzgârın sesi ama nasıl estiği belliydi denizlerden..gözhapsindeydim, sancılıydı gece… Uzundu ve saatler eksildikçe , yaklaşan sabah hep yabancı ederdi beni kendime...
Hayallerimin kırıklarını toplayan yastığın çukuruna bıraktım umutlarımı...
Kanatırdı düşlerimi o çukur, uykusuzluğuma batardı… Yanaklarımda mevsim soluğu, gözlerimde tuz kırıkları… Parlak ve nemliydi bakışlarım… Kirpiklerim yapışmış ve saçlarımdaki aklardan belliydi yarına dair umutlarım…...
köpüren denizi izledim saatlerce......
Rüzgârı bekledim, dinsin diye… Ve belki giderken hüzünlerimi, kederlerimi savurur sandım...
ellerinin dolanışını düşündüm saçlarımda ve ellerimde bıraktığın öksüzlüğü...satsumaların çiçek açışını getir aklına hangi sonbahar, bahar kokmaz ki?
Şiirler bile inat eder bu mevsimde… Güneş daha soğuk, mavi daha donuk... Uzandığımda tutacağımı sandığım "sen " Oysa hiç olmamışsın bende.......
Gidişlere alışkınım aslında sen hep kalmalıydın…
Bilmedim isyanım sensizliğe mi, gidişlere mi?
Hangi hayal gerçek olur ki? bu karmaşada, bu gidiş geliş arasında...
Hele ki adı aşksa ... Üşüdüğüm yatağımda cehennemimsin..… Kan ter içinde uyanırım bu yüzden sabahlara.....
Rüzgâr hala barınakta, martılar uykusuz…
Dağılsa şu kızıl bulutlar pencerede… Hani boşalsa yağmur, saklasa yaşlarımı
Kime zarar… Yedinci göçündeyim hayatımın...
Aşk çiçeğimdi mayısçiçekleri… Onlar bile yangında şimdi…
martı kanatlarına ben de koysam başımı, uyur muyum?
Öfkemi sakladım gülün dikenlerinde … Özlemlerim kanadıkça açtı dikenlerinde kırmızılarım, morlarım....Kim bildi…
Şu rüzgâr kapımın önünden süpürse yalnızlığı… Yaprakların feryadı dursa…
Gecenin sessizliği bozulur mu sahi?
Korkularım yaklaşır mı duvara vuran gölgelerle…
sessizlikte gümbürder mi yüreğim?
Soluğumdan bile ürker miyim?
Gün yüzüme vurur mu yalnızlığımı, geceyi sarmalarken?
Son ateş böceklerini sakladığım kavanoz… Ağustosun küllerini barındırır aslında Sönüklüğü bu yüzdendir gecenin… Kayboluşum bu yüzdendir...
Ne penceremden seyir eyleyeceğim siluet
Ne uykusuzluğumu paylaştığım –sen- varsın…
hazan rengi bir yorgan çekiyorum bahar sevişlerinin üstüne… mevsim zaten sahte sıcak…
Tek gerçek, penceremdeki uğulduyan rüzgâr.... Eşini bulan martı kabarmış, gözlerinde huzurlu bir uyku…
Uykusuzluğum neden sence, ben bilmiyorum… Cevap vermiyor saatlerdir fısıldayan yapraklar… Yedinci göçün son tangosu…
Ve ilk kez dans ediyorum hayat’la....onda da ayağım kayıyor…
Hangi bulut taşır beni, yürek yağmurlarına?
Kanat germeye başladı kuşlar…göç mevsimi....
gece eteğinin altına almaya başladı gündüzü...
Uyumak istiyorum… Sadece uyumak…
bal gözlerinde, yummalıyım gözlerimi…
Nasılsa sen beni uyurken seyredersin.. Ve alnıma bırakırsın sıcak buseni.......
Hangi bulut taşır beni, yürek yağmurlarına?
“Mutlaka seversin” dedi emmim..… Öyle ya da böyle birini mutlaka seversin… İnsan olmanın, var olmanın, yaşadığını hissetmenin, bir şey olduğunun farkına varmanın en üst düzeydeki halidir sevmek…
Ya sen sevmeyi bilirmisin… ?............