- 887 Okunma
- 15 Yorum
- 0 Beğeni
AKADEMİK MİLİTANLIK
Ülkemizde çok ilginç gelişmeler yaşanıyor son yıllarda.
Demokrasiden, seçimlerden, parlementer rejimden de öte yönetim erkini elinde bulunduranların siyasi iktidarlar olamadığı görülüyor aslında...
Dokunulmaz, sorgulanamaz, hesap sorulamaz bir kesim, bir zümre yaratılmış onyıllar boyunca.
Çıkar çarkı ve düzeni legal illegal ayrımı yapmadan kendi düzenini sürdürmek için ülkenin altını üstüne getirmeyi dahi göze almış..
Bu kirli yapılanmanın son bazı örneklerinden medyaya yansıyanlar, gözümüze çarpanlar bakalım sizleri de dehşete düşürecek mi?
YÖK Üniversiteler arası kurul toplantısında, koca koca öğretim üyelerinin sloganlar atmaları, pankartlar açmaları sürdürülen yasakçı düzende akademik kariyerli sözde aydınların ne denli bir katkıları olduğunu ortaya çıkardı..Ne yapıdaki kadrolardan oluşuyor üniversite ve öğretim üyesi camiası çok ilginç çıkarımlar yapmak mümkün...
Militanca slogan atıp pankart sallayan bir öğreticinin kıstaslarının bilim olması beklenebilir mi hiç?
Geçmişin aşırı uç örgütlenmeleri gibi demek ki üniversite içlerinde de belli fraksiyonların, aşırı uçların yuvalanmasına, destek bulmasına zemin hazırlanmış..
Malum ÜAK toplantısı ile ilgili haberlerde kadın öğretim üyelerinin canlı olarak " türbanlıların girdiği sınıflarda derslere girmeyiz,yasak kalksa bile onlara ders vermeyiz" anlamına gelecek sözlerine hepimiz şahit olmuşuzdur ekranlarımızdan..
Çocuklarımız gençlerimiz ne türden bir eğitim ortamına teslim edilmiş düşünebiliyor musunuz?
Sakıncalı, makbul olmayan, karanlık,geri düşüncedeki gençleri dahi eğitip topluma saygın fertler hazırlamak ile görevli öğreticilerin, eğiticilerin yaklaşımı sizi de dehşete düşürmüyor mu?
Kapıda türban üzerine peruk takıp derse giren öğrenci hakkında ne düşündüklerini tahmin etmek de çok zor değil bu durumda.
Bir eğitmenin, bir hocanın, eğitim vermek için gözettiği kıstasları görebiliyor muyuz?
Aydınlanmak için geldiklerini sanan öğrenciler, meğerse üniversitelerde karanlık zihniyetteki militan akademisyenlerce yetiştiriliyormuş?
Demek ki üniversiteler , aydın insanlar yetiştirebilecek kurumlar değil.
Üniversiteler, kendilerinden farklı eğitim alan bireylere daha fazlasını öğretebilecek yerler değil demek ki..
Üniversite öncesinde yanlış, zararlı düşüncelerle eğitilen gençler, üniversitelerde pozitif anlamda modern çağın gereklerince yetiştirilmiyor demek ki?
Yetiştirilemiyor demek ki. 4 yıl boyunca arzulanan formasyonu verip ülkeye yeni gençler kazandırmak tercih edilmediğine, derslere girmeyip cezalandırmak seçildiğine göre!
İstanbul Üniversitesi Rektörü Mesut Parlak eş zamanlı bir açıklama yapmıştı hatırlarsanız;
""Türban kararının üniversitelerdeki barış ortamını zedeleyeceğini öne süren Parlak, "Bu gerginlik bizi bile etkileyecek. Belki hiç hakkımız olmadığı halde, türbanlı bir öğrenciye, Cumhuriyet ilkelerinin kıyafetlerine aykırı diye hak ettiği notu vermeyeceğiz." şeklinde konuştu.( www.stargazete.com.tr/index.asp?haberID=140820)"
Bir rektörün, bir profesörün bu türden beyanı insana çok şeyler düşündürtüyor.
Hangi etik kurallar acaba, öğrencinin hakettiği notu almasına engel oluyor?
Türbanlı diye öğrencisine eksik not veren bir hocanın, kendisi solcuysa sağcı öğrencilere, kendisi sünni ise alevi öğrencilere hakettikleri notu verebileceklerini kim garanti edebilir?
Bazı başıörtülü öğrenciler başlarını açarak derslere giriyorlardı, bazıları da peruk takarak.Acaba ders dışında başını örten öğrencilere de bugüne kadar o yönde uygulama mı yapılıyordu üniversitelerimizin çok laik öğretim görevlilerince?
Ya da kızlarla benzeri düşüncedeler diyerek erkek öğrencilerden tespit edebildiklerine de not kıyımı yapılıyor muydu?
Daha da kötüsü, kendilerine yakın gördükleri öğrencilere de acaba fazla notlar vemiş olabilirler mi bol keseden?
12 eylül öncesi dönemlerinde benzeri uygulamalar yapılıyordu zira, öğretim üyeleri de öğrenciler kadar poltize olmuşlardı.
Bir diğer profesörümüz, YÖK üyeliğine aday gösterilmişti hani Celal Şengör..
gazetelere yansıyan beyanları şöyleydi:
*****"Şengör, yasal hale gelse bile türbanı üniversitelere sokmamakta kararlı olduğunu belirtiyor.
Celal Şengör, Akşam gazetesine verdiği demeçte, "27 Mayıs’ı üniversiteler yaptı. Yasal olarak kabul edilse bile türban kabul edilemez. Üniversitelerin huzuru bozuluyor. Türbanı taktın mı şeriat istiyorum demektir." dedi.
Laiklik ilkesini korumanın askerin görevi olduğunu iddia eden Şengör, "Genç subaylar da rahatsız yaşlı subaylar da." iddiasını dile getirdi.
Prof. Dr sıfatı taşıyan Şengör, daha önce verdiği demeçlerde askeri bir yetkiliyle telefonla bile konuşurken ayağa kalktığını söylemişti. Şengör, ayağa kalktığı için askerlerin "rahat" dediğini açıklamıştı. Üniversiteler de dahil olmak üzere ordu dışında bütün kurumların ’bilimsellikten yoksun’ olduğunu savunan Prof. Dr. Şengör, Milliyet Gazetesi’ne aynı yıl verdiği bir demeçte de şu ilginç görüşleri seslendirmişti:
"Kimle konuşsak, ’Canım asker daha ne bekliyor?’ diyor. Şimdi de öyle. Bu askerin görevi mi? Halk olarak bir şey yapsak, ama kimse yapmıyor. Asker konuşmalı mı, evet konuşmalı. Ordu gayet tabii ki darbe yapabilir. Niye yapmasın? Ordunun görevi memleketi korumaktır..."
(www.nethaber.com/Haber/53641/Turbanin-serbest-birakilmasina-karsi-cikan)
**************
Üniversitelerarası Kurul’un Yükseköğretim Kurulu (YÖK) üyeliğine aday gösterdiği Prof. Celal Şengör, “27 Mayıs’ı Üniversiteler yaptı.” itirafında bulundu.
Kamuoyunda bilimsel kimliğinden çok yaptığı çarpıcı açıklamalarıyla tanınan Şengör, yasal olarak serbest olsa bile türbanın üniversite çevresinde kabul görmeyeceğini iddia etti. Şengör, yasal hale gelse bile türbanı üniversitelere sokmamakta kararlı olduğunu belirtiyor.(www.gazeten.com/darbeci-prof-celal-sengor-itiraf-etti/)
*******************
Prof. Dr. Şengör’ün ise kamuoyuna yansıyan ve Üniversitelerarası Kurulun tüm üyelerine gönderildiği ifade edilen mektubunda, ’dinin dogmalar çerçevesinde kurulduğunu ve dogmaları reddetmeyen kişinin üniversiteye giremeyeceğini beyan ettiği’ öne sürüldü.
(www.haberler.com/mesut-parlak-ve-celal-sengor-hakkinda-suc-duyurusu-haberi/)
*******************
Demeye getiriyor ki din dogmadır, dogmayı yani dini reddetmeyen kişi üniversiteye giremez...
Ve bu düşüncedeki bir kişi hani o slganlar atılan, pankartlar açılan ÜAK(Üniversitelerarası Kurul) var ya, işte oraya aday gösterilen bir profesörümüz...
Üniversitelerin nasıl bilimden uzaklaşıp, nasıl militan akademsiyenlerin cirit attığı bir ortama dönüştüğünün ibret verici bir örneği...
Gençlerimiz kimlere, hangi düşünce yapısına emanet acaba diye tedirginlik duymamak mümkün mü?
YORUMLAR
Önce tebrik ederim. Bu gününüm özöllikle son zamanlarda ortaya çıkarılan baş örtüsünden dolayı Akademsiyenlarin(!) ne idüğünü ancak bu şekilde anlatılabilirdi. Bu sebeple tespitlerinize katılmamk mümükün değil.
BUnlar gerçekten akademisyen olsalardı mesleyi militanca ve ideolojik anlamda değil temel hak ve hukuk oalrak görür ve tepkilerini bilimsel olarak ortaya koyabilirlerdi.
Laik anlayış ise, kamu alanını halkın anlayışına ve inancına göre yapılandırmadığı için, kamu alanını daraltılması ve halkın “ medeni bir hayat sürebilmesi için gereken özel alan” zorlu siyasal mücadeleler gerektirecek niteliktedir. Teorik olarak yıllarca anlaşılmayan bu durum, hayatın bizzat kendinin dayatması ile beraber “ gönülsüz” de olsa bu gün kavranılmıştır.
Bu ülkede, toplum ve sistem mühendislerinin, aslında Devlet denilen cihazı çağın gereklerine ve insan haklarını esas alarak, bu zorunluluklara göre biçimlendirmeleri gerekirken, bunu yapmamaları ve laikliği korumak iddiası ile şizofreni sıtma nöbetine tutulmuş gibi, psikolojik bir refleks ile; Aslında, hayatın gelişmesi ile, karşı durulması imkansız bir halk baskısı oluşacağı düşünülememiş ve konu derin bir siyasal mücadele haline getirilmiştir. Devletin, gelişen hayatın gerisinde kalması, İdeolojik saplantılarla Çin seddine döndürülen Kamu alanının,daha ne kadar dayanabileceği noktasında kaygı duymaya başladılar ve geç kaldılar. Bu halkın ezici çoğunluığu müslüman. Başını kapatmasa bile Müslüman bir kadın baş örtüsünü inkar etmez ve rahatsız olmaz. Bu bilim adamı geçinen karanlık zihniyetli cahiller bunu anlamıyorlar.
Ama şu bir gerçek. her sistem kendi adamını üretir ve kendi zihin coğrafyasını oluuşturur. Laik zihniyet yıllardan beri bunları üretti ve yapılanmasını bunlarla sürdürdü. Sanırım şimdi sancının kaynağı bunların hiç bir ley olmadıklarının anlaşılması, cehaletlerinin ortaya çıkmasıdır.
Demokrasi tarihimizde, İslamcıların yapılanması siyasi sistemin baskıcı anlayışının kaçınılmaz bir sonucudur.Laik sistemin kendini yenileyememesi ve geliştirememesi,
Özellikle kamu gücünü kullananların kendi halkına, asgari hakları dahi vermekten imtina etmesi, halkın gözünde sistem “ dehşet” görüntüsü oluşturmuştur.Gelişmiş ülkelerde siyasi partiler hizmet için kurulur ama,bu ülkede siyasi partiler sisteme karşı adeta savaş çığlıkları atarak ve bir takım “ İnsan haklarının “ propagandalarını yaparak kurulurlar. Bunun tek sebebi ise bu gün kamu gücünü kendi referansı ile elinde bulunduran ve bunu baskı aracı olarak kullanan siyasal sistemdir.
Hayat alanının genişlemesine paralel olarak, tabi taleplerinde karşılanmaması ve hatta bizzat bunun önüne baraj yapması, sivil taleplerin karşılanabilmesi ve kazanılması için siyasal mücadele alanını açmıştır.İslamcıların,en tabii ve sivil talepleri karşılanmayınca, Bunun siyasal mücadeleye dönüşmeyeceğini önleyecek bir mekanizma daha keşfedilme di ki!
Sevgili Kırmızı siyah
İnsan oğlu beşeridir, Çiğ süt emmiş,
İmla hatasıda yapa bilir, yorumlarda isim hatasıda yapa bilir önemli olan Saygıda sevgide , İnsanlıkta hata yapmamaktır
Yaradılanı Severim yaradandan ötürü
Lakin haddimi mevkiimi bilirim. Büyüğüme Saygı Küçüğüme sevkatliyimdir, Büyüğüme tabiiki Abiciğim derim....
Kendimi nekadar bilgili olursam olayım üstün görmem Fakirle fakir Zenginle zengin Dürüst insanla dürüstüm.
Bilmeden şayet birisine bir haksızlık ve ya haddimi aşarak o an kırmış isem Özür dilemeyide bilirim.
Özür dilemekte bir erdemdir
Sizin gibi İnsanla dalga geçmem
Benimle dalga geçerek küçük düştüğümü sanıyor iseniz yanılıyorsunuz.Biz asaletimizi BİLİYORUZ sÖYLEDİĞİMİZ HER SÖZÜNDE ARKASINDAYIZ
Uğur Özaltın Beyin yazımdaki yorumuna istinaden yazdığım bir yazıyı yanlışlıkla Erol Beye göndermişim Çünkü Erol Beyinde benim yazıma bir yorumu var
Hatamı anladım ve hemen düzelttim
Kişinin ağır Başlı olup olmadığı buradan belli bir maksat bir pürüzümü bir aksaklığımı bekliyorsunuz
Faraza yakaladınız bundan bir paye mi çıkaracaksınız
Taş yerinde ağırdır.
Çabanız ne olursa olsun benden kırıcı çiğ söz beklemeyin lütfen........
Erol Beyle diger yazılarımdada karşılıklı yorumlarımız oldu
Erol Bey Sizin gibi ucuz hatalar peşinde değil,uCUZ KAHRAMANLIKLAR PEŞİNDEDE DEĞİL
En azından fikirlerini biz beğenmesekte net veyalın bir şekilde açıklıyor Bende Saygı duyuyorum
Beğenmediğim içinde Sizin benim yazılarıma yaptığınız gibi ALAYDA ETMİYORUM
Ya cevap veririm yada O Zatı Muhteremi kırmamak adına sesiz kalırım.....
Ama yazılarınada Saygı gösteririm, düşüncelerinede saygı duyarım. Hiç kimse dört dörtlük değildir
Değerli dostum umarım kulağınıza kar suyu kaçmıştır
Bir daha benim arifliğim le İnsan-i Kamilliğimle dalga geçmeyin olurmu?
Allah Rızası için.......
Lütfen.. lütfen.... lütfen.....
Saygılarımla
"Sayın Uğur Öaltın Bey
AKADEMİK MİLİTANLIK başlıklı yazınızı dikkatli, ve kelime kelimesine anlayarak okudum "/ Şair67
Sn Şair67
Akademik Militanlık yazısına yapmış olduğunuz arif, kamil ve de saygın yorumu okudum.
Sadece uyarmak istedim.
Başlık sahibi Uğur bey değil aksine Erol Beydir.
Sanırım kelimesi kelimesine dikkatle okuduğunuzdan olsa gerek bu ayrıntıyı kaçırmışsınız./ Birde Uğur abinin "z" sini düşürmüşsünüz/
Saygılarımla efendim.
kırmızı_siyah tarafından 2/12/2008 11:12:48 PM zamanında düzenlenmiştir.
Türkiyede siyasetin nasıl yapıldığını bilmeyen yok bence.
Siyasette el ete öpüle öpüle yükselinir ve tekme tokat düşürülür.
O yüzden iktidar olsanızda muktedir olamazsınız çünkü öptüğünüz eller ve etekler buna izin vermezler.
Ben hiç bir siyasetçiye bağlı biri değilim ve o yüzden çok rahatım.
siyaseti tarafsız tahlil edebilmenin ilk şartı bence ideolojilere takılmamaktır.
Elhamdulillah Müminim bu bana yeterde artar.
:))))))
tabii canımm.. canan arıtman da zaten o yüzden mason üstadı eşine rağmen az kalsın AKP den aday olacaktı..
Son anda CHP ye döndü:)
hatta lionslar lionessler falan da bu türban karşıtı mitinglere katılmayacaklardı da son anda ne düşündülerse katıldılar..
Değil mi?
:)
erolbasci tarafından 2/12/2008 4:38:41 PM zamanında düzenlenmiştir.
erolbasci tarafından 2/12/2008 4:41:33 PM zamanında düzenlenmiştir.
Masonlara secde etmeden BAKAN veya BAŞBAKAN olunabileceğini sanan varr mı daha aramızda.
Sahi en son MASON TOPLANTISI nerede ve ne zaman yapılmıştı ve hangi hükümetimizce acaba ?????
Efendim duyamadım :D:D:D
AKP AKP AKP AKP AKP AKP AKP
ugurozaltin tarafından 2/12/2008 4:34:40 PM zamanında düzenlenmiştir.
BU ARADA SÖZ AÇILMIŞKEN, BU REKTÖRLERİN ÇOĞUNUN SEBATAYCI OLDUKLARI RİVAYET EDİLMEKTE. VE ÜLKEM EVLATLARININ BİLİMSEL GELECEĞİNE MASON LOCALARINDA KARAR VERİLDİĞİ..
BEN DUYDUKLARIMIN YALANCISIYIM...
GÖRÜNEN KÖY KLAVUZ İSTEMEZ MİSALİ...
MEDYA ZATEN SEBATAYİST
BROKRATLARIN ÇOĞU YİNE ÖYLE
E BUNLARA REKTÖRLER DE EKLENİNCE
ZAVALLI İNANÇLI HALKIM...
KargülüALMILA tarafından 2/12/2008 3:57:59 PM zamanında düzenlenmiştir.
Evet
bazı hanımların "ben kız çocuk annesiyim, çocuklarımın geleceğini düşünüyorum. Bu nednele tesettüre ve kadının breysel özgürlüğünün elinden alınması konusunda endişeliyim" demeleri gibi.... Ben d e bir çocuk annesyiyim ve evladımın geleceği için endişeliyim.
Neden mi işte bu diplomalı kara cahiller yüzünden. Şimdi ben evladımı iç huzuru duyarakhangi üniversiteye yollamalıyım.
Halktan alınanvergilerle kurulan üniversitelrde yine halkın vergilerinden maaaş alan bir kısım AYDIN (!) YOBAZ !yüzünden elbette. Hani derler ya. okumuşsun ama adam olamamşsın, işte o misal.
Kamuoyunda BU ÇAĞDAŞ BİLİM ADAMLARININ yeterince saçmalığına şahit olduk. Çağdaşlıkğı kimseye kaptırmayanbu BİLİM YOBAZLARININ din yobazlarından ne farkı varki.. benc ehiç bir farkları yok, bilakis fazlaları da var. Fazlalıkları ise Türk milletini AHMAK yerin koymaktaki UKALALIKLARI, PERVASIZLIKLARI...
Evet demek kibenim evladım yarın bir gün üniversiteye giderse, ve inancı gereği örtünmeyi seçerse, benden alınan vergilerle kurulan bu üniversitelerde bu ortaçağ bağnazlıklarına mazur kalacak.
Bir zamanalr yeniçerilerin "İSTEMEZÜK" diye kazan kaldırmalarını hatırladım bu diplomalı yeniçerileri gördükçe..
çağdaşlıktan dem vuran bunlar, etik olmayanve hiç bir bilimsel düşünc eile bağdaşmayan çağdışı tasarrufları kullanmaktan kaçınmıyorlarsa ben şunu düşünürüm
DEVE KUŞU , BAŞINI KUMA GÖMMÜŞ.... sonrasını ben yazmayım....
Geçenlerde bir rektör sordu : "merak ediyorum bunlar neyi kapatıyorlar."
ben de merak ediyorum, "açtıralım" derken neyi açacaksınız???
Bu millet ahmak değil; hele aptal hiç değil.
kelime oyunları ile sindirilecek bir ırk ta değil... Bu yahudi zihniyetini başka yerde sahnelesinler artık. Bu millet doydu. karnı tok...
-Zekayı tekelinize alamazsınız .ünkü İnançı-imanlı insanlar da en az sizin kadar hatta sizden daha fazla akıllı.
-Bilimi tekelinize alamazsınız, zir abu insanların bilim alanındaki çabaları engellerinize rağmen göz dolduruyor.
-laikliği tekelinize alamazsınız zir a laiklik ilkesi gereğidir inanç özgürlüğü ve anayasalhakların eşit kullanımı.. Yani inancı gereği bir vatandaşı bu haklardan men edemezsiniz diyor laiklik. Yani devlettin kişinin inancına müdahala etmesini aykırı buluyor.
-cumhuriyetimizi tekelinize alamazsınız, zira cumhurdan gelen cumhuriyettir her breye eşitlik bahşeden... Yani ülkemd eHlak kavramı eşitlik arz ederç. (sahi siz bu polis zihniyetiniz ile hangi cumhuriyete dahilsini ki)
- ....
gördüğünüz gibi uzar gider bu mantık
tabii sözüm mantıklılaradır.. mantığından geçmişlere değil
TEBRİKLERİMLE...
Müslüman bir Türk Kadını
Kargülü_ALMILA
O da bir şey mi sayın Özaltın..
CHP nin yeni bayan miletvekillerinden birisinin Canan Arıtmanın eşi önemli bir mason üstadı ve meşhur rodos toplantılarında ayin dahi düzenlediği belirtiliyordu gazetelerde..Bir diğer Tarikatçi de Scientology TarİkatI temsİlcİsİ olduğu bilinen Ulusalcı çete suçlamalarından gözaltına alınan İhsan Göktaş..
Hani mecbur kalınsa diyorum mason mu olursunuz yoksa amerika tarikatçisi mi?
Ya da yerli bir tarikat mi?
:))
Allah kimseyi mecbur etmesin yine de.)
Gerçi bu yazı altında bu konu ne alaka anlayamadım, ama olsun fikir alışverişi babından tşkler yine de...
erolbasci tarafından 2/12/2008 4:23:16 PM zamanında düzenlenmiştir.
KANAL D Televizyonu'nun bu akşam yayınlanan ana haber bülteninde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile İskenderpaşa tarikatının lideri Esat Coşan ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın 12 yıl önce birlikte çekilen görüntüleri yayınlandı.
Kapatılan Refah Partisi'nin bir toplantısında çekildiği ifade edilen bu görüntülerde Erdoğan, Coşan'ın yanına oturmadan önce elini öpmeye çalışıyor. Ancak Coşan, önünde eğilen Erdoğan'a elini öptürmüyor.
Başbakan Erdoğan, daha sonra Coşan ile o zamanlar Albaraka Türk'ün yöneticisi olan Unakıtan'ın arasına oturuyor.
Haber görüntülerinde, Kemal Unatıkan'ın sakalları ise özellikle dikkat çekiyor. Görüntülerin Unakıtan ve Erdoğan arasındaki dostluk bağlarının oldukça eskilere dayandığının kanıtı olarak gösterildi.
http://www.turkforum.net/showthread.php?t=391921
"merdi kıpti şecaat arzederken sirkatin söyler" konuşsunlar. konuştukça kim yobaz kim özgürlükten yana daha bir anlaşılır hale geliyor.