“KIR-MAK” TAN “KIRGIN”
“Koptu gitti içimdeki tüm tutunmuşluklarım. Bir çırpıda! En zayıfıymışsın içlerinde. Camdan bir heykel gibi, tek darbede tuzla buz olan, her bir parçasını gönlüme saplayan… “
İlerlerken taşlık yolda dönüp bakamadım arkama. Delici bakışların tüm keskinliğiyle sırtımda... Kendi ayaklarımın çıkardığı ses büyüyor beynimde, balyoz etkisi… Hissettiğim o bakışların etkisi daha büyük! Bir zamanlar aşkla bakan, aşk dolu… Vedalar hep böyledir değil mi? Acıtır… Film karesi gibi: yağmur çiseler, kız arkasını döner ve gider, erkek önce seyreder, sonra koşar kızı yakalar ve bir daha bırakmaz. Ama bu bir film değil! Erkek önce seyreder, sonra seyreder, seyreder…
Sen, benim yıllardır unuttuğum heyecanımdın. Sana inanmak istedim, inanmayı seçtim. Yeni bir kırıklığın davetiyesini yazmaya başladım tüm benliğimle hem de koşar adım. Mutluluk sandığım her yaşanmışlık davetiyeme bir harf olarak geri dönecekmiş, bilmeden adımlarımı hızlandırdım. Yüreğimdeki binlerce odaya bir davetiye… Her odanın kapısı daha da sıkı kilitlendi bu defa. Asma kilitler… Ancak hepsinin içinde bir oda var ki, artık bana bile kapalı. İçi… Yüreğimdeki o oda çok dağınık… Bir karmaşa hâkim, gürültü… Kırılan kalbimin sesi kulaklarımı sağır etmek için seferber olmuş adeta. Oda dağınık, ruhum dağınık, yeni kilitler daha da kuvvetli…
Benim gönlüm sessiz sedasız sevmiş seni, hissettirmeden bana. İlk kez orada sevmişim, hani, hani bana sıkıca ilk sarıldığın o an… Kokunu olanca kuvvetiyle içime çektiğim ilk an. Sessizdik!
O huzur dolu sessizliğin yerini şimdi bir karmaşa, yönü belli olmayan gürültü aldı. Beynimdeki uğultudan kalbime ulaşamıyorum, hissedemiyorum içindeki duyguları ya da kaçıyor benden köşe bucak, saklanıyor onun bu kadar kırılmasına izin verdiğim için. Bu ayrımı yapamıyorum şu an. Senin sesini, yüzünün her bir kıvrımını da kalbime hapsetmiştim, sonsuza kadar benim olsun diye. Kalbim benden uzak, kalbim benden kaçan bir kaçak! Yüzün silinmiş gözümden. Sesin mi? Unutalı çok olmuş! Kalbim pılısını pırtısını toplamış, bana hiçbir şey bırakmamış. Tek his o sarılma, o sıcaklık… Onu da tenim hatırlıyor, ben değil.
Ben ilerlemeye devam ettim, ayağımda taşların sesi kalbimin gürültüsüne karışan… Sen izlemeye devam ettin. Her bakışın bir ok! Duramadım, durduramadın. Bir tek sıcaklığını aldım senden, bir tek o kaldı yanımda, bana… Sen de hoşça kal!
“Bir kırgınlık var gönlümde, kolumu kaldıracak halim yok. Suskunluk evresi bu korkma! Artık çıkmaz sesim, sormam soruları! Peki, neden bu telaş? Sakin ol, istediğini veriyorum sana. Bu değil miydi istediğin? Değil miydi? Sanmıyorum… Suskunluk evresindeyim ben, her coşkuyu sana bırakıyorum; başkalarıyla paylaştığın, beni içine katmadığın, kendime yer bulamadığım… Şşş, sessizlik! Of, İçimdeki kadın çok gürültücü!”
Hilal BAYRAM
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.