- 1438 Okunma
- 5 Yorum
- 1 Beğeni
ÖMÜR
Ömür, canlılar için doğumundan ölümüne kadar biçilen zaman parçasıdır. Doğum ve ölüm arasındaki sessiz çizgidir ömür.
Ölüm sonrası üzerinde durmayacağım. Bu dünyada geçirilen zaman üzerinde durmak istiyorum. Bunu daha da daraltarak canlılar içinde tek akıllı varlık olan insandan bahsedeceğim. Her insan doğar, büyür ve ölür. Bu yüce Allah’ın takdiridir. Biz buna ilahi anlamda “Sünnetullah” diyoruz.
Doğmak, yaşamak ve ölmek… Diyebilir ki; hayatın üç ana çizgisi vardır: Doğum, dünyaya göz açış; yaşam, buna ömür de diye bilirsiniz ve ölüm...
Siz, doğarken cinsiyetinizin erkek ya da kadın olmasına karar verebildiniz mi? Hayır. Sizin anne babanızı seçme hakkınız var mıydı? Hayır. Yine siz, ırkınızı özgürce seçebildiniz mi? Hayır. Siz: “Ben, şu coğrafi bölgede ömre merhaba diyeceğim.” diye bir tercihte bulundunuz mu? Cevabınız yine kocaman bir hayır olacaktır.
Ömür, bize lütfedilen bir nimettir. Bunun süresi bizim elimizde değil ama bu süreyi iyi ve güzel kullanabilme bizim kendi elimizdedir.
Birine bir iyilik yaptı mı: “Ömrün uzun olsun.” Ya da “Hayırlı ömürler…” gibi sözleri sık sık duyarsınız.
Hayatınız boyunca çeşitli badireler atlatırsınız. Çilelerle, işkencelerle, zulümlerle, acı ve gözyaşlarıyla imtihan olduğunuz çoktur. Bunun yanında sevinç, neşe, mutluluk, huzur, güven ve refah gibi güzel nimetlerle de imtihan olursunuz. Bütün bunları da kısacık ömrünüzde yaşamaktasınız.
Zorluklara dayanabilen, sabreden ve nimetlere de şükreden kısacık ömrünü hayırlı geçirmiş demektir. Siz; ömrünüzü hayırlı geçirmek, siz hayırla yâd edilmek ve hayırlı evlatlar yetiştirebilmek temennisi gütmez misiniz?
Sahi ömrünüz nasıl geçiyor? “Ben özgürüm.” deyip ”Bana kimse karışamaz mı diyorsunuz?” Ya da: “Benim özgürlüğümden size ne? Ben hayatımı yaşarım…” gibi cevaplar mı veriyorsunuz?
Bir meyve ağacı Rabbinin kendine vermiş olduğu ömründe: “Ben canlılara, meyve veremem, ben şu insanı beğenmiyorum. Bulunduğum yeri beğenemem. Ben bu sene çiçek açamam… Diyebilir mi? İşte insan da kısacık ömründe ilahi adaletin emrinden uzak duramaz. “Ben her şeyi yaparım.” Diyemez ve başkalarına zarar veremez…
Ömrünü insanlığın, canlıların ve tüm mahlûkatın hayrına adayan insandan daha mutlu kim olabilir? Hayatını ilahi adalet çizgisinde; mutluluğunu yaşayan, güzelliklerle kucaklaşan insandan daha kim mutlu, huzurlu ve güvenli olabilir?
Ömrünüzü kısacık zamanda nasıl geçiriyorsunuz? Allah ve Rasûlü’nün emirlerine uyuyor musunuz?
Siz, hayatınızın her zaman; aynı neşe, huzur, sevinç ve refah içinde mi gideceğini sanıyorsunuz? Beklemediğiniz bir anda, bir hastalığın sizin yakanıza yapışmayacağına garantiniz var mı? Ya da yarına çıkmaya senediniz var mı? Ölüm, size şahdamarınızdan daha yakın değil mi?
Ben, ömrümün bana emanet edildiğine inanıyorum. Ömrüm bir kere yaşanacak, az ya da çok bunu ben bilemem. Ben, önüme ve yaşamıma bakarım. Doğrular önünde ve hakikatler karşısında bu kısacık ömrüm, yaşamım boyunca boynum kıldan ince, kılıçtan keskindir.
Ömür, bana verilen zaman içerisinde bir umman ve bir denizdir. Onun suyunu içtikçe içerim. Sularını mürekkep olarak kullanırım. O kalem bana, Kur’an ve sünnet ışığı altında hakikatleri gösterir.
Ömrümün her deminde rengârenk çiçekler vardır. Bu çiçeklerin kokuları da başka başkadır.
Çirkinlikler, tuzak kurmuş beni bekler. Kötülükler, gece gündüz demeden durmadan çalışır. Ben onlara karşı gücümün yettiği kadar tefekkür ederek sabırla mücadele etmeye çalışırım. Benim, onlarla bitmez tükenmez bir mücadelem vardır. Karanlıklar kâbus olarak çıkar karşıma. Ben onlarla mücadele ederim…
Ömrüm, ruhumdan hızla kaçmakta, ruhum olgunlaşırken bedenim yaşlanmaktadır. Ah benim çileli ömrüm! Ben seninle nasılım? Benimle anlaşabiliyor musun? Ömür dediğin zaten su gibi akıp gitmiyor mu?
Yüce Rabbimiz, bizim dünyada ne kadar kaldığımıza dair sorular soracaktır. Yüce Rabbimiz: “Dünyada ne kadar kaldınız?” diye sorduğunda, bizim her birimiz: “Dünyada bir gün, ya da bir günden az kaldık.” Cevabından başka olmayacaktır.
Ömrünü bitmez, tükenmez bir vadi olarak neden düşünürsün? Ömrünün karanlıklarından çık, onda var olan aydınlıklara doğru koş. İğne gözü kadar delikten ışık ve nurun fışkırdığı tarafa doğru koş. İğne gözü kadar delik senin hakikati bulmana ve onu yaşamana yardım edecektir.
Karanlık kuyunun kâbuslarına kendini mahkûm etme! Sana verilen ömürde bir nebze güzelliğin olduğunu neden unutursun? Unutma herkes bir değildir. Herkes acı çektirmez. Pireye kızıp da sakın yorganı yakma. Sana bahşedilen ömrü doya doya yaşa, ama haram çizgilere yaklaşmadan yaşa. Ömrünü hayırla yâd et. Korku tutsağına kendini mahkûm etme. Güvensizlik çukuruna düşme. Herkes seni aldatacak, sana yalan söyleyecek diye de düşünme. Sen, içindeki güzellikleri ve iyilikleri yakala, bir yudum ömründe.
Öyleyse gelin, kısacık ömrünüzde bir günümüzü iyi değerlendirin. Bir yudumluk ömrünüzü kana kana iyi geçirin…
24.07.2012
Çekerek
YORUMLAR
o yandaki kırşıklarda ne acılar yatıyor,ne dert keder görmüş geçirmiş,
kişi dert keder görmeden asla kırşıklar yüzüne yansımaz,
anlamlı bir yazı,gönlüne sağlık üstad..saygılar.
İDRİS ÇETİN
HAYIRLI RAMAZANALR...
GÜZEL BİR PAYLAŞIMDI, GELECEK BAKİ ÖMRE DAİR, uzun yazmak isterdim rahatsızım
İDRİS ÇETİN
Kalemin var olsun İdris Hocam, çok mükemmel bir anlatımla ölümü işlemişsin... İstemse de ölümü her an yanı başında taşır sevdasızlrıda bunu fark etmek çok önemli... Kutlarım yazı çok başarılı...
İDRİS ÇETİN
Ne kadar güzel anlatmışsınız ömrü...Dün geçti yarın mechul öyleyse hayat bugün kutlarım...
İDRİS ÇETİN
İdris Bey aynen katılıyorum yazdıklarınıza,gençliğine güvenme sende bir gün yaşlanacaksın, gülbeyazı tenin solacak kırışıklıklarla kalacaksın,kalemin daim olsun.
Saygılarımla
Bilal YILMAZ