Ne Evlat Ya!
Eğitimci bir ailede dünyaya gelir. Tüm aile onu çok sever.
Adeta ‘Gak!’ dese et; ‘Guk!’ dese süt koştururlar. Yemez, yedirirler; giymez giydirirler. Onun bir dediğini iki etmezler. Anne, baba, ağabey ve abla üzerine titrerler. El bebek gül bebek yetiştirirler.
Aşırı ilgi, sevgi ve şefkat onu biraz şımarık yapar. İlk, orta, lise derken yüksek öğrenim ve pek çok alanda kurslar sürüp gider.
Lisede okurken bir iş yerinden sigorta girişi yaptırılır. Lise son sınıfta iken, ani bir kalp kriziyle baba Hakk’ın rahmetine kavuşur. Ailenin en küçüğü mağdur olmasın diye ağabey manevi baba ve abla manevi anne oluverir. Ona madden ve manen hiçbir sıkıntı yaşamazlar.
Çağına, yaşına başına uygun bir iki işe koyarlar ancak delikanlı sıkılır! Hayatında bir daha karşısına çıkmayacak bir işe yerleştirirler ama nafile; ne de olsa nanemolla! İlk yüksek öğreniminden sonra vatani görevini yapmak üzere kendisini programlamıştır.
Sürüyle diploma ve sertifikanın bir anlamı olsa gerek! Makine aksamında ‘boş kasnak’ diye adlandırılan bir parça bulunur ki o bile bazen bir işe yarar!
Ailesi adeta onunla birlikte askerlik yapar! Terhisini dört gözle beklerler. On altı aylık yedek subaylığın sonunda kazasız belasız yuvasına vasıl olur, Allah’a şükür!
Artık evlenme çağı gelmiş ve ona göre geçmektedir! Kollar sıvanır ve onlarca kapı çalınır.
Elbet iş, aş ve eş aramak herkesin hakkıdır! Rızkını ve kısmetini bulmaya çalışmak elzemdir ancak ailesinin ‘önce iş ve aş, sonra eş’ ısrarına şiddetle karşı çıkar.
Hangi kapıyı çalsanız, haklı olarak şu soruları sorarlar:
__ Adamın işi var mı? İş adresi?
__ Adamın kendisine ait evi var mı?
__ Adam, adam gibi adam mı?
Yıllarca arayış aileyi yorar ve yıpratır. ‘Ben de yoruldum; karşıma ilk çıkacak kişiyle yuva kuracağım!’ der ve dediğini yapar.
Günün birinde birisine rastlar ve adeta cin çarpmışa döner! Kendisi mi muhatabını ikna etti, yoksa yıldırım nikâhıyla evlendiği kişi mi onu kandırdı bilinmez, her neyse!
Her aile belirli görgü, bilgi, kültür, inanç, ahlak anlayışı, yaşayış tarzı, değer hükümleri ve dünya görüşüne sahiptir. Yuva kurmada en azından ortak paydada buluşulması kaçınılmazdır.
İçlerine sinmeyen bir bayanla oldubittiye getirerek evlenmesine aile isyan ederse de onu son demine kadar yalnız bırakmaz zira aşırı duyarlı, duygu yüklü ve merhametli büyükleri ele güne karşı düğününe bile katılır.
Ayrıntıları atlayarak ve lafı daha fazla uzatmadan, izninizle, sadede gelmek isterim:
Ailesinin onca fedakârlıklarına rağmen tamamını karşısına alan, onları tepeleyip geçen, maddeten ömür boyu sömüren, (sonradan kendi itiraflarına göre) sırf çocuk sahibi olmak ve ele güne karşı ‘Evlenemedi!’ dedirtmemek için aceleyle yuva kurmuştur.
Evliliği altıncı yılın içinde olup, biri kız iki çocuğa sahiptir. Kendince mutludur lakin eşi ve yakınlarıyla hala görüşülmemektedir. Ailelerin bağdaşması kesinlikle mümkün olmayıp, bunun nedenlerini kendisi çok iyi bilmektedir.
Haksızlık ve zulüm kimseyi iflah etmez! Evlenebilirsin, evlat sahibi de olabilirsin ancak anneye, babaya, ağabeye ve ablaya bir daha sahip olamazsın. Onları gözden çıkardığın zaman onlar da seni yüreklerinden söküp atar!
Bencilliğini, kurnazlığını, yalancılığını ve çıkarcılığını her vesileyle sergilemeyi sürdürerek kurmuş olduğu yeni düzende bayramlarda bile karşılaşılamamasını içine sindirebilen ve hakikatlerden her zaman kaçan bir insandan bir şeyler beklemek yanlış olsa gerek!
Hayatta kalan biricik atamız annemiz yılların hüznüyle bir gözünden oldu! Hepimizin sinir sistemi ve uyku düzeni bozuldu. Onun yüzünden pek çok hısım, dost ve akraba ile görüşemez olduk. Yazıklar olsun!
Allah, sonunu hayır etsin! Onu kendisine rağmen yine de severiz ama hiç affedemeyiz. Kan kusup da kızılcık şerbeti içtiğini söylemiyorsundur, inşallah! Yolun açık olsun, kardeşim!
25.07.2012
YORUMLAR
Aşkın mı gözü kör yoksa kimi zaman insanın mı gözü kör oluyor bilinmez ki... Bazende hatalarımıza komik kılıflar bulabiliyoruz. Ama bildiğim birşey varsa her ne kadar affedilmez denilse de affediliyor kan bağı denen şey nasıl bir şeyse çözemedim hani bir atasözü vardır bilirsiniz mutlaka "Kardeş kardeşi bıçaklamış dönüp geri kucaklamış" aynen bu atasözünde olduğu gibi nasıl bir duygudur bu bilmem affediliyor ama bazen o boyuta gelmesi için çok acılar yaşanıyor. Yüreğimi burktu yazı. Herşey bulunuyor dost, arkadaş, sevgili, eş vb. ama dünyada emsali olmayan varlık sadece aile anne, baba ve kardeş. Kıyamet alametidir anaya babaya sırt dönmek, rızasını kaybetmek, görüşmeyi kesmek. Diliyorum Allah yanlışa düşenleri doğru yola sevketsin. Saygılarımla
Eğitimci
Sırf evlenmiş olmak, çocuk sahibi olmak için yapılan evlilikler şansa kalmış, ya tutarsa örneği,
bende tutmadı. Aileden dışlanmasını veya kendinin istemesini anlayamadım. O da her halikârda
ailenin bir üyesi değil mi?
Mübarek ay bahanesiyle, arayıp sorun kardeşinizi, annenize şifalar dilerim.
Selâm ve saygılar..
glenay tarafından 7/25/2012 7:11:00 PM zamanında düzenlenmiştir.
Eğitimci
Değerli Hocam,
Öyle bir devirde yaşıyoruz ki, yetiştireceğimiz evlatlarımızı milli dini ve ahlaki bilgiler ışığında iyi bir insan olmasını isteriz.Ancak düzen çevre içinde bulunduğumuz şartlar bir çok uslu bir çok ahlaklı insanları bile değiştirmiş zalim düzenin acımasız çarklarında eritmiştir.Buna rağmen yine de değerlerimiz sahip çıkacak anaya babaya kardeşe yakın olacak onlarla irtibatını kesmeyecek evlatların varlığı bizim sevinç kaynağımız olacaktır.Yüce Allah Anaya babaya kardeşe ve akrabalara sahip çıkan onlarla sürekli görüşen kullarından eylesin. Saygılarımla ...
Eğitimci
Allah her daim güzeliklerler ve iyilerle karşılasın değerli kardeşim... Güzel bir konuyu paylaşmıştın çok teşekkürler selamlar sagılar...