- 1390 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
cam buğusu ressamı...
oLdukça geciktim.. teLefonda bensiz başLamayacakLarını söyLemişti mehmet abi.. beLki de başLamışLardır da sırf geLmem için bunu söyLedi biLmiyorum…
gemiden indikten sonra bostancı otobüsüne binmem Lazım.. yoL oLdukça uzun.. yirmibeş dakika sürüyor eminönü kadıköy seferi.. otuz dakikada bostancı çekse eder eLLibeş dakika, iskeLede ve durakta bekLemeyi de yarım saat diye ekLersek etti mi sana yuvarLak hesap bir buçuk saat.. kesin ayıp ettim..
jetonu attıktan sonra iskeLe memuruna baktım biraz.. koşturarak saLondan çıkmaya çaLışan uzun saçLı top sakaLLı bir çocuğun yüzüne kapattı kapıyı.. çocuk beLLi ki öğrenci, eLi yüzü kitap doLu.. yani beş saniye iLe kaçırıyor vapuru oysa daha haLatLar biLe çözüLmedi iskeLeden.. çocuğun sakaLdan arta kaLan yüzünü büsbütün hüzün kapLadı.. beLki de kız arkadaşı bekLiyor karşıda diye düşündüm, yoksa neden bu kadar hüzünLenir ki insan... şimdi çıksam o benim arkadaşım, onu bekLiyordum açabiLirmisiniz kapıyı desem, mutLaka ‘’ buyur kardeş, sen saLona geç birLikte gidersiniz bir sonraki iLe ‘’ diye cevabı yapıştırır.. bu adamLarın bu durumLara ne kadar aşina ve hazırcevap oLdukLarını bir ajansta çaLışırken günde iki kere bu hatta gidip geLdiğimden çok iyi biLiyorum.. keşke bir not yazsa da bende karşıda bekLeyen arkadaşına iLetsem bir sonrakine kaLdı diye..
neden bu kadar saLak saçma işLeri kendime dert edindiğime anLam veremiyorum.. çocuğa üzüLdüm..
bir cigara yaktım ikinci kattaki üstü kapaLı yanLarı açık güvertede.. yağmur iyiden iyiye kesti gibi.. yanımda şemsiye yok.. zaten hiç oLmadı öyLe yanımda taşıdığım bişeyim.. çok darLanırsam yoLda bir iki miLyona satıLanLardan aLıyorum.. en fazLa üç yağmura dayanıyor onLar da.. nasıLsa mutLaka bir yerde unutacağımdan üsteLemiyorum pek bu konuyu.. eLinde arsen Lüpen gibi ya da hayatının değişmez bir aksesuarı gibi şemsiye taşıyanLara imreniyorum sokakta şemsiye buLamadığım zamanLarda..
ağzında çiğnediği sakızLa birLikte cigara içmek isteyen birine ateş verdim.. otuzLarında fiLan oLmaLı.. ‘’abi bu gemi haydarpaşa’ya uğruyor mu’’ dedi.. ‘’biLmem uğruyor herhaLde’’ dedim.. verdiğim cevaba bende şaşırdım.. neden emin değiLmişim gibi ürkek davranmıştım ki.. uLan bu gemi kırk yıLdır uğruyor haydarpaşaya işte.. şimdide uğrayacak, baki kubbe durdukça iLeLebet de uğrayacak..
uğrayıp uğramayacağı konusunda ondan bir adım önde oLduğumdan içimi bir sinsi bir rahatLık kapLadı.. asker arkadaşını görmeye geLmiş biLecik’den ve geri dönüyormuş.. daha önce üç kere geLmiş istanbuL’a.. biri asker arkadaş ziyareti, diğer ikisi geneLev... abi ben burada yaşasam vaLLahi diye hayaLLerini sıraLarken kapaLı saLondaki çocuğa gözüm takıLdı.. camın buğusu üstüne rakamLar yerLeştirdi önce özensizce, sonra tek bir hareketLe siLdi.. cigaramdan son nefesi çekip saLona geçerken yanımdaki kibriti istanbuL ziyaretçisine verdim yoLda Lazım oLur sana diyerek...
hesapLadığım saat tıkır işLiyor.. buna ben biLe şaşıyorum.. bir haLk otobüsü geLiyor içi tıka basa doLu, soL eLimLe kapıya asıLmışım.. içeriden bir yoLcu binmeyin kardeşim sığmayacaksınız işte, birazdan bir tane daha var, asıLmayın da biz gideLim dese de tınmıyoruz ben ve orta yaşLarda ki kasketLi abi.. kasketLi abi inip inmemek için yüzüme öyLe bir bakıyor ki, ben insem o da inecek.. oysa ona direnişi simgeLiyor bakışım.. kapıya daha bir sıkı tutunuyoruz... bir kere benim mutLaka inmemem Lazım çünkü söz verdim ve geciktim... arka tarafın biraz hareketLenmesi iLe kaptan ve muavini bağıra çağıra kapıyı kapatıyor.. çok değiL iki durak sonra otobüsün içindeki ayaktaki kaLabaLığın nerdeyse yarısı indi.. oturacak yer yok ama ayakta rahatım..
üçüncü durakta inmek için cam kenarında oturan yaşLı bir teyze ayağa kaLktı.. yerine oturan kırkLarındaki bir kadın cebinden gayet itinaLı şekiLde bir kağıt mendiL çıkardı.. cam buğusunun göz hizasına geLen böLümünü siLdikten sonra gözLerini aşağıya kaçırarak eLindeki mendiLin ne kadar ısLanmış ve kirLenmiş oLabiLeceğini kontroL etti.. sonra siLdiği üç santimLik böLümden dışarıya baktı kafasını hiç oynatmadan.. içerideki uykuLu, asabi, gergin tipLi insanLara bakmamak için mi böyLe yapmıştı, yoksa ineceği durağı saptamak amacı iLe mi.. bu soru biraz kafamı kurcaLadı bir süre...
bu cam buğusunu siLenLer nasıL tipLer acaba.. yani etrafı gözLemLemek ise amaç, neden camın tamamı siLinmez de kendiLerini birkaç santimLik bir açıkLığa mahkum edip, bir soLa bir sağa eğiLip büküLüp dışarıdaki büsbüyük dünyayı izLemeye çaLışırLar..
bu cam buğusunun bir de resim yapmayı körükLeyen tarafı var.. bunu en çok çocukLarı gözLemLerken gördüm.. arka tarafta annesinin kucağında oturan yedi sekiz yaşLarındaki çocuk meseLa.. cama önce araba, sonra yanına çöp adam çizdi.. annesi çekiştirdi eLi üşümesin diye beLki de ama ufakLık oraLı oLmadı.. camın omuz hizasına denk geLen kısmına küçük bir papatya yerLeştirerek yarım bıraktığı resmi yapmaya devam etti...
şimdi ben de kaLksam ev, araba yapsam acaba o şevki yakaLayabiLir miyim diye düşündüm gözLerimi cam buğusu resminden ayırmadan... utanır mıydım acaba bunu yapmaktan.. yapmadan biLemezdim tabi ki... çocukken kesin yapmışımdır ben de, peki şimdi beni aLıkoyan neydi ki.. biri görür teLaşı mı, yoksa otobüsteki muavin mi.. seferin bitmesini ipLe çeken bir gözLe bakıyor ve bana bakan yaLnızca o.. soL eLimdeki eLdiveni çıkardım…
‘’çok geç kaLdın, dağıLdıLar.. Cumhuriyet tayfası seni sordu iki kere, şiir okuyacakmışsın onLara’’ dedi mehmet abi.. ‘’ şiire bir şey oLmaz, sen bir bira ver abi, resme daLdım teLafi ederim bir dahakine’ dedim.. mehmet abi anLamsızca yüzüme bakarken ben cam kenarındaki CemaL Süreya’nın akşamLarı takıLdığında oturduğu masaya çöktüm...
mehmet abi geLene kadar ince tüL perdeyi büsbütün araLayıp soL eLimin işaret parmağı iLe otobüste yaptığım resmin aLtına yazamadığım ismimi, dışarıdan okunacak şekiLde büyük harfLerLe buğuLu cama yazdım...
‘’ ˙˙˙ıɯɐssǝɹ nsnğnq ɯɐɔ ‘’
Hatay’dan güLeç yüzLü abimiz Mehmet ALi Işık’a ithaf oLunur....
profil.edebiyatdefteri.com/isikmehmetali/