- 845 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YORUMLAR
Bütün umutlarımızı birbirine bağlayıp bir kader örelim hadi!
Bedenimiz bize kalacak ama ruhumuz onlara dönecek. Kalemimiz uçup gidecek elimizden bir gün, sessizce. Hayallerimizi, öykülerimizi hep birilerine vereceğiz ama gözlerimiz bize kalacak.
Bense..
Göremiyorum, duyamıyorum sizi, sesinizi. Hissedemiyorum o garip varlığınızı. Fark ediyorum, düşünebiliyorsunuz. Ve duyuyorum, nefes alıyorsunuz. Garip bir duygu var içimde. Kimse hissedemiyor. Tutunamıyorum hayatın dalına sıkıca. Biraz da olsa bağlanıyor ruhum bu dolambaçlı hayata.
Sonsuza açıyorum kollarımı…
Ve geleceğe dönüyorum, geçmişi yakarak…
İnsan hayatında acı verenler silinmemeli aslında, yakılmalı ki izi bile kalmasın!!
Ayse Genc
Insan yakmakdan bile korkuyor okadar acitilarki canimi yakarsam bu sefer yanarim diye korkuyorum yaktimda bile ardinda külünü birakiyor hersey küleniyor ama hersey oldu yerde kaliyor...
Arkasindan sesizce baka kaliyorsun icinde firtinalar kopuyor ama sesim dahi cikmiyor icinden hickira hickira agliyorsun ama sesin cikmiyor bu öyle birseyki önce hayalerin yaniyor külsüz dumansiz ardindan sen...
Günesin batisini izler gibi yok oluyorsun...
Icindeki mezara gömüyorsun ama yamur bile dindirmiyor acini..
hayatigundogdu
İnsan hayatı gerçekten çok ama çok önemli. Çünkü bu hayata bir daha gelemeyeceğiz. Bazen düşünürüz "Nede olsa sevmeye hazırız." Ve, yağmur sesi duygularımızın fon müziği olmuş ömrümüz boyunca... Ama bugün hep ıslak gözlü ülke de yağmur yok senin de dediğin gibi!...
Dövülmüş demirler gibi çalışmaktan yorgunuz. Kalan külleri süpürmekle meşgulüz. Yüreğimizin tam ortasında otlamaktan semirmiş bir manda yatmakta...Beynimizin kıvrımlarında uzun kuyruklu tilkilerden çok, çengelleri birbirine geçmiş trencilik oynayan soru işaretleri düşünce raylarımızda "çuff...çuffff...çuffffff!...." dolaşmakta.
Çocukluğumuz, bugün durmadan olgunluğumuza, pörsümüşlüğümüze çelme atıyor. Bununla da yetinmeyip dil çıkartıp: "Bııırrrrrr!..." yapıyor. O afacanlığımız ki; hayatın akıntısına paralel kireçlenen yüreğimizi öyle ya da yermeğe; onu "tuş"a getirmeye çalışıyor. Ve nihayetinde içimizdeki afacan çocuğa yenildik..
Artık yeniden çocuğuz, düşün ve ona göre hareket et. Hani bir çocuğa yapma oğlum-kızım elleme, dokunma deriz ya? Sonra o çocukta inadına gider dokunur örneğin sobaya?
Sonrası ne olur, kocaman bir hiç! Artık eli yanmıştır. Dokun deseniz dahi gidip o sobaya kesinlikle dokunmaz. Hayatta böyle Ayşecim. 2 elmayı toplayınca gerçekten bir etmiyor ..