- 612 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
VIP CENNET Mİ UMUDUNUZ?!!
Şayet buysa, yani vip mekânda ibadetle vip cennet kazanma umudundaysanız, boşuna zahmet ediyorsunuz beyler!
Evet, bize ulaştırılan bilgilere göre, Cennette de vip mekânlar var lakin burada vip yaşayarak, vip mekânlar inşa edip oralarda ibadet ederek kazanılmıyor vip köşeleri Cennetin!
Bu dünyada ne denli mütevazı şartlarda ve ne kadar gösterişten uzak ve ilan etmeksizin ve de karşılığını sadece Allahtan bekleyerek, Allaha yaranmak, Allah’a borcunu ödemek, Allah’ın rızasını kazanmak için ibadet edilirse o kadar vip mekânlarla ödüllendiriliyorsunuz.
Üstelik Allah bize demiyor mu ki yeryüzünü size mescit kıldım. Yani her yerde ibadet mümkün ve de namazla sınırlı değil. Dostça verilen bir selam, gülümseme, kul hakkı, yetim hakkı yememe, hatta bir yetimin başını okşama bile ibadet, hem de en güzel ve Allah’ın istediği ibadet. Darda olana yardım, çalışanın hakkını teri kurumadan ödeme, yarattıklarına merhametle davranma, havasını suyunu kirletmeme yeryüzünün, ağacını kesip yakmama, hatta her fırsatta küçük olsun bir fidan dikme, ailenin geçimi için çalışma ama namusuyla, hakkıyla ve benzer pek çok ibadet şekli var ki o nedenle de bir anlamda yeryüzünü mescit kıldım diyor.
Ve O yüce Allah’ın tayin ettiği güzide Peygamberimiz bilmiyor muydu, istese yapamaz mıydı, yaptıramaz mıydı en görkemli ibadethaneleri? Şanına, mevkiine, adına yakışır yerlerde ikamet edip en görkemli tahtlarda oturamaz mıydı? Tam tersine en mütevazı yaşam biçimiyle örnek olmaya çalıştı, o gün bir muhtaca iletemediği bir tek altın kalmışsa cebinde uyuyamıyordu. Hz Ömer, bir tek aç varsa, kendisini sorumlu tutup kahroluyor ve elleriyle, sırtında taşıyarak bizzat yiyecek taşımıyor muydu halkına. Aç kalan varsa bir kişi bile, kendisinin de gözü yemek görmüyordu onu doyurmadıkça!
Benim bildiğim gerçek Müslüman, o yüce kişileri ve örnek yaşamlarını ilke edinir kendisine! En gösterişli yerlerde, ipek halılar üzerinde, özel asansörlerle ve onlarca korumayla, kimse yanına yaklaştırılmaksızın ulaşılan vip mekânlarda namaz kılmaz.
Namaz her yerde kılınabilir, temizlik dışında mekân için belli bir kural yoktur. Ama açlara yardım, hastalara şifa, işsizlere iş, kulların hakkı konularında kurallar var.
Ayrıca o günün camileri, bu günün Millet Meclisi işlevini görmektedir öncelikle! Namaz bir yerde de insanları bir araya toplamak amaçlıdır ve namaz sonrası oturulup sohbet edilir, dertler, sorunlar dile gelir ve Devlet Başkanı da olan Peygambere ve sonrasındakilere, sorular sorulur, sorunlar iletilir, çözümler aranırdı elbirliğiyle ama adaletle, ayrımsız, herkese eşit mesafeyle ve etrafta koruma olmaksızın!.. Oysa bugün camiler de, namazlar da tam bir gösteri ve gösterişe dönmüş durumda!..
Gidin bakın üşenmeyip de bir akşam vakti hastane bahçelerine. Hasta yakınları banklarda, yerlere serdikleri gazeteler üzerinde yatmakta otel paraları olmayışıyla. Piknik alanı gibi tüm hastane bahçeleri… Küçük tüplerde makarna haşlayıp yiyenler, çay yapıp yerlerde kahvaltıyla karın doyurmaya çalışanlar, çimenler üzerinde namaz kılanlar…
Pek çok hastanede tedavi için gerekli cihaz yok ya da yetersiz veya kullanım süresi dolmuş; hastalar aylarca sıra bekleyerek tedavileri gecikiyor ya da zamanında müdahale edilemediği için ölüyorlar. Yeterli yatak yok kimi hastanelerde, hasta kabul edilemiyor, ameliyattan çıkan hastaya bile yatıracak yer bulunamıyor, acil hastalar kapılardan dönüp yollarda ölüyor kabul görecekleri hastane ararken!..
Gidin hastane bahçelerinde oturup da kulak misafiri olun insanlara, ne yoksunluklara ne çaresizliklere şahit olacaksınız!!!
Ki bu yoksunluklar benim büyük şehirlerde gördüğüm hastanelerdeki gerçekler. Doğuyu düşünün, köylerini düşünün, bir tek doktor dahi olmayışıyla kışın bele kadar karda kızaklarla ya da sırtta taşınarak şehre ulaştırılmaya çalışılan hastaları düşünün. Çoğunun yollarda öldüğünü, pek çok kadının doğumda yine yollarda bebekleriyle öldüklerini düşünün, kalan öksüzlerini düşünün kiminin yol açılamadığından ölüme teslim olduğunu düşünün.
Düşünün beyler düşünün, düşünün…
Eğitimsizliğin sonuçlarını, okulsuz yöreleri, açları, işsizleri, evsiz, barksızları düşünün…
Lütfen kendinize gelin, aklınızı başınıza devşirin ve bizim paralarımızı bizim hakkımızı, vip camilere değil, hastanelere harcayın. Yatak, kapasitesini genişletin, cihaz alın, olmayan yörelere hastane açın, doktor yetersizliği olanlara doktor atayın, yoksunluklarını giderin doktorların ki gitmek istemedikleri yörelere de koşarak gitsinler. Misafirhaneler açın hastanelere, hasta yakınlarının muhtaçları oralarda konaklasın!!!
Okullar açın olmayan yörelere ki çocuklar kilometrelerce yolu, bele kadar karda, dona titreye gitmek zorunda kalmasınlar ya da eğitimlerini terk etmek…
Onların da sizin çocuklarınız gibi, sıcacık okullarda, yeterli olanaklarla, kapıdan alınıp bırakılarak okuma haklarının en az sizin çocuklarınız kadar olduğunu düşünün. Ayrıca yasal hakları da, hani şu fırsat eşitliği; unuttuğunuz, hiçbir konuda, hiçbir zaman aklınıza gelmeyen!..
Açın ki öğretmen de atayabilesiniz, atayabilesiniz ki yüzlerce öğretmen de hayata tutunabilsin, tutunabilsin ve başlasın ki hayatta yol almaya, 25-30 lu yaşlarda, hâlâ ana babadan cep harçlığı beklemenin utanç ve üzüntüsünü yaşamasın, evlenip yuvasını kurabilsin, hani üç çocuk istiyorsunuz ya, nasıl olacak o çocuklar bu şartlarla onu düşünün!.. Belki de nikah dışı istiyorsunuz, hani söz verdiniz, siz bakacaksınız ya!..
Bu çocuklar atanacak, çalışmaya başlayacak bir an önce ki gasplarınızdan bir nebze yakalarını kurtarabilsinler!.. Zaten yaş sınırı getirdiniz, zaten kıdem tazminatlarını gasp edeceksiniz, sizi dinleyip üç de çocuk yaparlarsa, nasıl bakacaklar onlara, nasıl doyuracaklar karınlarını, nasıl giydirip okutabilecekler?! Bir de sonrası var işin, o üç çocuğu nasıl evlendirebilecek ana baba?! Bir düğün, bir ev kurulumu ki sizin çocuklarına sağladığınız görkemde de değil, vasat, sıradan, sadece temel gereksinimleri içeren, kaça mal olur onu düşünün!..
Bırakın vipi gereğinden fazla cami var zaten, her mahallede neredeyse 3-5 tane ve gidin bakın kaç kişi var vakit namazlarında ve o imamlar kaç kişiye imamlık yapıyorlar? Çoğunda 3-5 kişiyle sınırlı.
Ayrıca israf ve gösteriş de hoş görülmeyenlerden, hatta yasaklananlardan dinimizde!..
Özetle; samimi Müslüman’a, gerçekten inanarak ibadet etmek isteyene olanak çok, imama da gerek yok. Yalnız da kılabilir namazını ya da içlerinden biri de yapabilir imamlığı ki peygamberimiz döneminde öyleydi. İmamlık diye bir meslek yoktu.
Her yer ibadethane ibadetini yapmak isteyene ama hastaya her yer hastane değil. Namaz evde de kılınır ya da tahsis edilmiş mütevazı bir ortamda ama her hasta evde ya da mütevazı, yoksunlukların olduğu bir yerde tedavi edilemez, hele ki ameliyat hiç edilemez. Tedavi için, ameliyat için özel mekân gerekli, özel donanım gerekli, herkes de doktorluk yapamaz, her doktor da her hastaya bakamaz, o nedenle yeterli doktor da gerekli!..
Daha aydın, daha bilgili ve bilinçli, daha yetkin olmak için okul gerekli, o okullara öğretmen, araç gereç gerekli. Daha ve doğru ve de iyi dindar olmak için de öyle!.. Ama sizin kastınız olan dindarlardan değil! Gerçek, Salih, layığınca…
Ve biliyor musunuz ki bu vesileyle onca hasta ve eğitim gören ve de yakınlarından alacağınız dualar, Allah razı olsun deyişleri kaç rekât namaza bedel ve size ne vip cennetler hazırlayacak ve de bu uygulamanız Allah’ı nasıl da hoşnut kılacak?!
Rızasını alacaksınız Allahın…
Az şey mi bu?!!
Bir düşünün beyler, düşünün, düşünün, düşünün!..
…
p.r.alkan
MÂ’ÛN SURESİ:
1- Dini yalanlayanı gördün mü? İşte o yetimi şiddet ve sitemle itip kakar.
3- Yoksulu doyurmaya teşvik etmez.
4- Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, (İşte böyle namaz kılanların vay haline ki)
5- Onlar namazlarında gaflet içindedirler, (Namazlarını ciddiye almazlar.)
6- Onlar gösteriş yapanlardır. (Riyakârlık yapanların ta kendileridir.)
7- Ve hayra mani olurlar, (Hem mâûnu engellerler)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.