AJANSLAR
Köylük yerde
viranelerden çatallanıp
ikiye ayrılan çamurlu yola
ya köy kahvesi düşer, ya tarla.
Ama vaktiyle yolunuz
bir de kadının çenelisine düşüvermişse,
mümkünü yok ayağınız eve gitmez, tarlaya dönmez.
Çokça köy kahvesi olur meskeniniz.
Zaten ırâmatlı ananızın dırdırıyla "eh" demişsinizdir
Sülümen aga’nın koyun olsa kurbanlığa gelmez
sıfatsız kızına.
"Ah canına yandığım" dersiniz
"Şehirde yaşamak vardı, şehirdee.
Şehirde yaşasaydım ben..
bu cibilletsiz gudubeti çekermiydim hiç.
Teee.. neler bulurdum neler.
Dinime imanıma cin gibiydim ciin.
Mektepdeyken eğitmen Fehmi efendi pek severdi beni.
“İsmeel, oğlum senin gözler fel fecir okuyor gene.
Oku da, bi öğretmen ol baken.”
derdi de, kakır kakır gülerdi.
Okutmadı ki cennet mekan bubam.
Okutamadı.
Yokluk işte.
Hele bi okutabilseydi, beyaz göğnükler keyinirdik.
Gunduralar çift çift olurdu, gıravat da olurdu.
Bi de fiyakalı sağlık karnemiz olurdu ki,
öle kel kel öksürübotmazdık.
Veterinerin düvelere verdiği melhemleri
çalmazdık yaramıza.
Bi göz odada ma-aile sepelenip yatmazdık.
Kimbilir herkesin odası olur muydu ki ?
İki damla yağmur düştüğünde
damımız akmazdı amma.
Buralarda kış kavi, çoluk çocuk torun torba pel perişan.
Tezek yakacağımıza, odun yakardık şimdi, kömür yakardık.
Biladerle tarla yüzünden husumetimiz de olmazdı..
Neeneyem ben, iki evlek, daşlık tarlayı.
Ben de biliyom üç günlük dünyada küslük yakışık almaz.
Amma adam inat ki. “Gocârı verdi tapuyu bene” deyo da,
başka bişe demeyo deyus.
Doksan yaşında gocârının aklımı erermiş tapuya mapuya hiç.
Dert üstüne dert..
Şimdi de asker hökümeti lav edecekmiş.
Darbe dedikoduları eyiden eyiye ayyuka çıktı.
Bu yoklukta yapılır mı bu.
Bi yandan da anarşistlere eyi olur ya, neyse.
Yediler yümürdülerdi birbirini gıran giresiceler.
Gerçi bizim Çakır Üsen’in uzun saçlı ufak oğlan
geçen de dediydi;
“İsmel amca, bu işler ecnebi işi” diye.
Kimbilir gare.
Bize bişe olur mu ki?
Üleeeen… Ne eden etsin.
Cendermeden dipcik yiyecek yaşta mıyım ben.
He?
Biz de cendermeydik vaktiyle.
Memiiiş!
Oğlum çek şu radyonun fişini de,
acı bi gayfe yap baken."
... diye
vakurlu bir endişeyle
ajansları tahlil edersiniz.
Esas işlerin döndüğü,
işte böyle yerlerde..
(Bindokuzyüzaltmışlar.)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.